X

Yaşamda “kalmak” için akış deneyimlemesi

Akış deneyimlemesi, Csikszentmihalyi’e (akış deneyimi olarak ifade eder) göre bireyin yapmış olduğu eyleme yoğun bir biçimde odaklanması, ilgili eylem üzerine dikkatini toplaması ve gerçekleştirdiği eylemin dışında hiçbir şeyin önem teşkil etmemesi olarak tanımlanmaktadır.

Birey gerçekleştirdiği eyleme dahil oldukça kendi beceri ve yeteneklerini de geliştirme imkanı bulduğundan çok faydalı bir deneyimdir. Akış deneyimlemesi olumlu duygularla ilişkilidir. En önemli nokta; gerçekleştirilen eylemin zorluğu ve bireyin becerileri arasında bir denge durumunun zorunluk halidir. İleri seviyede beceri ve ileri seviyede zor olan eylemler, bireyde akıp gitme durumuna neden olmaktadır. Diğer taraftan düşük seviyede beceri ve ileri seviyede zor eylemler bireyde endişe durumunun artmasına neden olmaktadır. Birey ileri seviyede becerilere sahip ve yapılan eylemin zorluk derecesi düşük ise, kişi sıkıntı hissi ile başbaşa kalmaktadır. Peki birey düşük becerilere sahipse ve yapılan eylemin zorluk derecesi de düşükse ne olur?

Böyle bir durumda bir ilgisizlik söz konusudur. Akış deneyimlemesi bireyin bilincinde gelişme ve karmaşa gibi olguları tetiklemektedir. Birey akıp gitmeyi deneyimledikçe, daha karmaşık bir varlık haline gelmektedir. Bu karmaşıklık durumu aynı zamanda bireyin öz benliğinin büyümekte ve gelişmekte olduğunun da bir göstergesidir. Öz benlikte gelişen karmaşa durumu, iki farklı psikolojik sürecin sonucunda meydana gelmektedir. Bu süreçlerden biri farklılaşma, diğeri ise bütünleşmedir.

Akış deneyimlemesinde olan bir birey, derin bir odaklanma hali yaşamaktadır ve bu da bireyin bilinçaltının bir bütünlük içinde çalışmasına sebep olur.

Farklılaşma sürecinde birey, yetenek ve potansiyellerinin farkına vararak kendini diğerlerinden ayırır. Bütünleşme sürecinde ise birey uyumlu olmayı öğrenir ve iletişim becerilerini geliştirir. Akış deneyimlemesinde olan bir birey, derin bir odaklanma hali yaşamaktadır ve bu da bireyin bilinçaltının bir bütünlük içinde çalışmasına sebep olur. Bu deneyimlemede temel, içten gelen motivasyon fenomenini (içsel tatmini sağlayacak eylemlerdeki motivasyon) anlama çabasından oluşmaktadır. Burada eylem sonucunda elde edilen bir ödül yoktur, var olan akış deneyimleme anında bireyin yaşadığı duygudurumudur.

Akış deneyimlemesinin oluşabilmesi için Nakamura ve Csikszentmihalyi bunu belli süreçlere bağlamışlardır. Süreçler de şöyledir:

  • Halihazırdaki durum ile ilgili yoğun ve odaklanmış konsantrasyon,
  • Farkındalığın ve eylemin bir araya gelmesi,
  • Bireyin öz farkındalığını veya bilincini yitirmesi,
  • Eylem veya durum üzerinde kontrolün olduğuna inancın varlığı,
  • Bireyin öznel zaman algısının bükülmesi,
  • Eylemin bireyi içsel bir ödüle yönlendirmiş olması.

Deneyimlemede ön koşullarından belki de en önemli ve kritik olan boyut ise ototelik kişilik özelliklerine sahip olmaktır. Burada içsel amaçlılık düşüncesi ve bu düşüncenin hissi olarak ifade edilmesinden bahsedilmektedir. Önemli olan, ileriye dönük herhangi bir amaç ve beklenti olmadan yapılan eyleme odaklanılmasıdır. Çünkü yukarıda da bahsedildiği gibi birey için en önemli şey eylemin kendisi, bu da duygudurum belirleyicisidir.

Ototelik kişiliği de bir deneyimleme olarak düşünmek gerekir. Bunun sebebi hissedilen duyguların normal yaşamımızdaki duygulardan farklı bir duyguya dönüşmesidir. Bu dönüşüm şöyle açıklanmaktadır; normal hayatta yapılan eylemlerin yapılmak zorunda olduğu ve temelinde bir beklentiye dayalı olduğu için yapılması durumu vardır. Oysaki bu dönüşüm bireyi tamamen farklı bir boyuta taşıyarak, kendini soyutlama durumunu bütünleştirme durumuna, sıkıcı olan şeyleri ise eğlenceli duruma dönüştürmektedir. Ve birey akış anında tekrar olabilmek için motive olmaktadır. Böylece akış deneyimlemesi bir yaşam biçim haline gelmekte, akış anında kalma ve tekrar geri dönme becerisi yaşam farkındalığı açısından edinilmiş olmaktadır.

Akış deneyimlemesi olumlu duygularla ilişkilidir.

Öte yandan, akış deneyimlemesinin bireyin bilincinde meydana geldiği ifade edilmiştir. İşte bu hedefler veya amaçlar kişinin bilincinde ne kadar belirgin olursa kişinin akış durumunu tecrübe etmesi de o kadar olası olmaktadır. Yani kişinin ne yapacağını, bunu nasıl yapacağını, ne tür imkanlarla yapacağını ve ne tür sınırlamalara sahip olduğunu açıkça bilmesi gerekmektedir. Akış anında bireyin sahip olduğu bu netlik durumu, anbean amacın bir anlaşılırlık durumunu beraberinde getirmekte ve bireyi yaptığı eyleme tam olarak bağlamaktadır.

İlginizi çekebilir: Anımsama terapisi: Anımsıyorum geçmişimi, bugün huzurlu ve mutluyum

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

İdil Arasan Doğan: İstanbul doğumlu olan Öğr. Gör. İdil Arasan Doğan, Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans programı ile başladığı akademik yaşamını Psikoloji Doktora Programı ile sürdürmektedir. Yüksek Lisans Bitirme Tezini, Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ danışmanlığında "Alzheimer Hastaları Bakım Veren İyi Oluş Psikoeğitim Programının Bakım Verenlerin Tükenmişlik Sendromu Üzerine Etkisi" konusunda vermiştir. Üsküdar Üniversitesi Anne & Bebek Ruh Sağlığı Merkezi ve Türkiye Alzheimer Derneği’nde yönetim kurulu üyeliği bulunmaktadır. Akademik çalışmalarına; geriatri, anne & bebek ruh sağlığı, kişilerarası ilişkiler, pozitif psikoloji bağlamında devam etmekle birlikte özellikle yaşlanma, demans; Alzheimer, kişilerarası ilişkiler alanlarında yoğunlaşmıştır. Yapılandırmış olduğu "Hasta Yakınları İyi Oluş Programı"nı Kadıköy Alzheimer Merkezi’nde 3 yıl boyunca uygulamıştır ve halen aynı merkezde ayda 1 kez olmak üzere "Hasta Yakını Destek Programı"nı yürütmektedir.
İlgili Makale