X

Yaşamak denen şey: Kaybolmadan oynamaya devam etmek

Artık kocaman bir oyunun içinde olduğumuzu anladık mı? Bu oyunun içinde birer oyuncu olduğumuzu, bu kozmik oyunun içinde kendi şahsımıza münhasır yeteneklerimiz ile var olmadığımız sürece oyunu oynayamayacağımızı? Yaşamın sonlu, maddesel, katılıkta ve kesin hatlar içinde olmadığını idrak ettik mi?

Kendi kurduğumuz oyunun içinde olduğumuzu, yazanın ve oynayanın, hatta yönetenin kendimiz olduğunu anladık mı? Yaşam, bizim kurguladığımız çoklu hologramdır. Her hareketimiz, düşüncemiz ve düşümüz ile adım attıkça kendini var eden bir hologram. Sıçrayışlar ile her noktasına aynı anda dokunabildiğimiz ve deneyimlediğimiz. Deneyimlemek kelimesi bile “eski” tınlıyor kulağıma. Deneyimlemek, yaşamı yaşayan değil de, “mış gibi” yapan gibi tınlıyor artık. “Oyunu oynayan” olmak ise, gerçek…

Oyunu oynuyor musunuz, yoksa oyunun içinde kayıp mı oldunuz?

İnsanlık olarak, bir içinde bir dışındayız yaşamın. Onunla bir kavgalı bir barışık geçiyor ilişkimiz. Ama yine de, çoğunlukla oyun oynayan isek, gittikçe genişleteceğiz bu alanı. Düşsek de, darılsak da kalkıp devam edeceğiz, düşenin de darılanın da “varlığını unutan biz” olduğumuzu fark edip, o anda tekrar başlayarak. Zaten hep böyleydi, şimdi bilerek, idrakı ile olduğu gibi olmaya devam ederek. Ufak bir fark ile, kendi titreşiminin farkındalığı ile kendi yaratımının içinde olmanın bilinci ile, “gücünü kullanma yetkisi” ile ve yeni titreşimin ile.

Bugün 21 Aralık, bir seviye atladığımız gün. Oyunun yeni seviyesi. Bir önceki bölümlerde, esen yoğun rüzgarlarda bir dala tutunmak bizi hayatta tuttu. Bu bölümde, esen rüzgarlar bizi yerimizden havalandırırken, rüzgarın da bizim gibi bir varlık olduğunu anlayıp, karşılığında bir yere tutunmaya değil onunla hemhal olmaya ihtiyacımız olduğunu anlayacağız. Kendi varlığımız ile, kendi titreşimimiz ve yeteneklerimiz diğer tüm varolmuşlar (şekilden bağımsız) ile iletişim içinde olmayı öğreneceğiz.

Rüzgarla, toprakla, bitkiyle, hayvanla, duvarlarla, koltukla, suyla, hayallerle, düşüncelerle, bedenle… Hiçbirini birbirinden ayırmadan. O kalabalık varolmuşlar içinde kendimiz olmanın ne demek olduğunu öğreneceğiz. Hep beraber “oynamayı” öğreneceğiz. Hep beraber!

Onlar, değişik formlardaki varlıklar bizler için ve bazılarını bizim yarattıklarımız gibi algılamış olsak da şu vakte kadar, artık onların bizim oyun arkadaşlarımız olduklarını idrak etme zamanı. Bütünün ne olduğunu öğrenme zamanı. Bütün dediğimiz, belirli bir kesimin birbirini “tanıması” değildir. Bütün, bütündür. Dışarıda tek bir parça bile kalmayana dek!

İnsanlık, varoluşun kraliyet ailesi değil, türüdür.

Buna hazırlandık, evrimsel olarak buna hazırlandık. Birbirimizin ve yaşamın sorumluluğunu almaya, hem tek olup hem de bütün olmanın farkını ve bir aradalığını yaşamaya. Astrolog değilim, ama bir enerji okuyucuyum. Gezegenlerin anlamlarını bilmesem de, şu an bir enerjinin toplandığını hissedebiliyorum. Her birimize yeni bir frekansın aktarıldığını ve bunu kullanmaya çoktan başladığımızı. Oyunda geçtiğimiz seviyeden sonra, yeni aletler edindik gibi. Şimdi bunları aktif olarak kullanmayı öğreneceğiz. Yeni teknoloji hissedişlerimiz var. Yenilenmiş titreşimlerimiz var. Bu geçirdiğimiz son günler sanki bu yüklenen yeni enerjinin ince ayarlamaları içindi. Yavaş yavaş iyice alışacağız.

Olaylara hala ikilik dünyasından, yani madde dünyasından bakmaya ve orada çözüm bulmaya çalışmakta ısrarcı olursak, bir oyun değil de “katı kadersel bir ölümlü dünyasında” olduğumuz hipnozundan çıkmaz isek olanı biteni algılamakta zorlanabilir, bir şekilde kendimizi bir kenara itilmiş, old fashion, bıkkınlık içinde, ızdırap içinde, sonsuz bir tekrarın içinde bulabiliriz. Artık başarısızlıklarımıza, umutsuzluklarımıza, eskiden “biz olduğumuzu sandığımız” hallerimize tutunmayı bırakalım. Yeniye adım atmak, önce kendimize bu şansı tanımak ile başlar.

Dünya üzerindeki herkes, her bedenli, her form, varolmayı ve yaşamı hak etmiştir. Her biri kendini oyunun içinde eşsiz bir yere konumlamış ve öyle yada böyle oyunu oynuyordur. Kendinizi sevin! Bu kozmik oyunun içindeki usta oyuncu; sen olmasan olmazdı!

Hep beraber yürümeye devam edeceğiz, yüreğini serin tut, yanı başında her zaman elini tutup varlığını sana hissettirecek bir can olacak. Nerede olursan ol, sana gönderilecek. Çünkü sen, hepimiz için değerlisin. Bu ne bir son, ne de bir başlangıç. Bu bir geçiş, bu yürüyor olduğunun bilgisi. Bugün aynada gözlerinin içine bak ve söyle “Buradayım.”

Olan sevgiyle olsun!

İlginizi çekebilir: İçinizdeki çocuğa sorun: Dışarı çıkıp oyuna katılmak için neye ihtiyacın var?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale