X

Yaşam standardımızı ne belirliyor: %20 genler, %80 seçimler

Küçük bir doğru/yanlış testiyle başlayalım: “Ailenizde kalp veya şeker hastalığı varsa sizde de çıkacak.

Cevap: Yanlış. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl küresel ölümlerin yaklaşık 70’i kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve diyabet gibi kronik hastalıklardan kaynaklanıyor. Ve en önemlisi, bu kronik hastalıkların çoğu yaşam tarzınızla yakından ilgili. Her gün yaptığınız seçimler, yaşam kalitenizi belirliyor. Bu seçimler aynı zamanda ailede devam eden bir sağlık durumunu geliştirip geliştirmeyeceğinizin de kararını veriyor.

Epigenetiği duydunuz mu?

Epigenetik, genetik üstü anlamına geliyor. Stres, diyet, fiziksel aktivite, uyku, sigara ve alkol gibi faktörlerin etkisiyle genleri açma ve kapama tuşuna sahip olduğunuzu kanıtlayan bilim dalı. Bunu açıklayan harika bir söz var: “Genetiğiniz silahı doldurur ama yaşam tarzınız tetiği çeker.” Başka bir deyişle, bir hastalığa yakalanma riskinizi artıran bir geniniz olsa dahi, bu genin kendini ifade etmesi için tetiklenmiş olması gerekiyor.

Nasıl oluyor da bu tetiği çekiyoruz?

Öncelikle bahsetmemiz gereken, biyo-bireysellik. Belki kulak aşinalığınız var, belki de ilk kez duyuyorsunuz. Biyo-bireysellik, her birimizin benzersiz olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle de tetikleyicileri aslında tanımlamak imkansız. Farklı etmenler hepimizi farklı derecede tetikliyor ve her birimiz onlara farklı tepkiler veriyoruz.

Bu nedenle biyo-bireysel niteliklerimizi tanımak, bizi sağlıklı ve daha iyi hissettiren şeyleri belirlemek için bir anahtar.

Ancak, uzun vadede hepimizi olumsuz etkileyebilecek belirli yaşam tarzı davranışları var. Örneğin, hepimizin yeterli uykuya, doğru beslenmeye, stresi olabildiğince azaltmaya, hidrasyona ve sosyal desteğe ihtiyacı var.

Bu nedenle, hepimizin paylaştığı olası tetikleyiciler:

  • Şekerli ve sağlıksız yağlardan zengin, meyve ve sebzeler gibi bütün gıdalarda düşük beslenme alışkanlıkları
  • Yetersiz uyku
  • Stres
  • Sigara
  • Aşırı alkol

Epigenetik ile ilgili harika olan şey, sadece genlerin açılabilmesi değil, aynı zamanda kapatılabilmesi

Halihazırda kronik bir hastalığınız olsa bile, bunların çoğu beslenme ve yaşam tarzı müdahaleleri yoluyla geri döndürebiliyor. Uygun öz bakım ile çoğu kronik hastalığın kökeninde bulunan enflamasyonu azaltabiliyor ve vücudunuza doğal olarak kendini iyileştirme şansını verebiliyorsunuz.

Uygun öz bakım

  • Uykuyu önceliklendirmek
  • Bütün yiyecekleri, yüksek besleyici bir beslenme anlayışı ile işlenmiş yiyecekleri en aza indirmek
  • Stresi etkili yönetmek
  • Beslenme eksikliklerini vitamin ve mineraller ile desteklemek
  • Vücudu aktif hareket ettirmek
  • Pozitif düşünce yapısı

Tamam, şimdi biliyoruz ki yaşam tarzımız, beslenme alışkanlıklarımız, davranışlarımız ve hatta düşüncelerimiz bu tetiği çekiyor ve potansiyel olarak hastalığa neden oluyor.

Hastalığı önleyen sağlıklı bir yaşam tarzı

Sağlıklı ve önleyici bir yaşam tarzını benimsemek söz konusu olduğunda herkesin aynı erişime sahip olmadığını biliyoruz. Taze yiyecek seçenekleri bulmanın zor olduğu bir mahallede yaşıyor olabilirsiniz veya evde tam bir gece uykusunu imkansız kılan yeni doğmuş bir bebeğiniz olabilir.

İşte herkes tarafından uygulanabilir 5 basit adım…

1. Beslenmenizde küçük bir pozitif değişiklik yapın.

Tüm hastalıkların temel bir nedeni var, enflamasyon. Enflamasyonu azaltıcı bir beslenme alışkanlığını benimseyin. Mümkün oldukça işlenmemiş gıda ve besleyiciliği yüksek besinler tüketin.

Bunu yapmaya çalışırken kendinizi yeni bir stres altına sokmaktan bahsetmiyorum. Sadece küçük, olumlu bir değişikliği deneyerek başlayın. Örneğin; işler ne kadar çok görünürse görünsün akşam yemeğinizi masada yiyin. Tamamen doyana hatta belki karnınız ağırana kadar yeme eğiliminiz varsa porsiyon büyüklüğünüzü azaltarak yemeğinize öncelik verin.

Daha fazla su için veya en az iki öğünde koyu yeşil yaprakları beslenmenize dahil edin. Veya sağlıksız bir yiyeceği daha sağlıklı bir alternatifle değiştirin. Örneğin, şekerli/asitli içecekler içiyorsanız, bunlardan birini doğal aromalı bir bardak su ile değiştirin.

Yoksa hala taze limonlu, salatalık veya çilekli suyu denemediniz mi? Zamanla bu zararlı şeker ve yapay tatlandırıcılardan uzak kalmış olmayacak, ayrıca hidrasyon, sindirim ve hormon dengeniz için gerekli olan suyu sağlıyor olacaksınız.

2. Uykunuza öncelik verin.

Uyku, beyninize tüm günün yan ürünlerini -çöplerini- temizleme şansı veriyor. Uyku döngüsünün her aşaması, beyni optimal işlev için yeniliyor ve canlandırıyor. Uykudan mahrum kaldığındaysa glifatik sistemin aktif sürecinin bu işlevi yerine getirmek için zamanı olmuyor, bu nedenle toksinler birikiyor ve bilişsel yetenekleri, davranış ve muhakemedeki etkileri belirgin hale geliyor.

Bunun yanı sıra, uykuda geçirdiğiniz süre vücudunuzun iyileşmesine ve sıfırlanmasına, sağlıklı hormon dengesine, kan şekeri kontrolü ve çocuklarda sağlıklı büyüme ve gelişmeye yardımcı oluyor. Yetersiz uyku uzun vadede diyabet, obezite ve kalp hastalığı riskini artırıyor.

Peki ne yapabilirsiniz?

Düzenli olarak uykunuza engel olan bir alışkanlığı veya aktiviteyi tanımlayarak başlayın. Yatmadan önce telefonu elinizden düşürmüyor musunuz? Akşam saatlerinde kahve mi içiyorsunuz? Geç saatlere kadar oturduğunuz günler çoğunlukta mı? Uykuya dalma veya uykuda kalmanızı engelleyebilecek alışkanlığınızı belirledikten sonra, bu alışkanlığı daha iyi uykuyu teşvik edecek bir yenisiyle değiştirin.

Yatmadan hemen önce sosyal medyada gezinmeye alışkınsanız, telefondan gelen mavi ışık sirkadiyen ritminize müdahale ederek uykuya dalmanızı zorlaştırabilir. Yatmadan birkaç saat önce kendinize bir telefon kısıtlaması koyun. Telefonu uyumadan 60-90 dakika öncesinde bir kenara bırakıp sevdiğiniz bir kitabı elinize alın. Ayrıca günlük tutabilir veya ılık bir banyo yapabilirsiniz. Eğer günün geç saatlerinde kahve içen biriyseniz, o kahveyi bir fincan bitki çayı ile değiştirmek en iyi yardımcınız olabilir. Şimdilik bunlardan sadece birini seçin ve kademeli olarak gece rutininizi geliştirmeye başlayın.

3. Olumlu düşüncelerle meşgul olun.

Pozitif düşünce, hastalıkları önleme ve iyileştirmeyi nasıl etkileyebilir diyebilirsiniz. Bruce Lipton, İnanç Biyolojisi adlı kitabında, zihin ve bedenin ne kadar bağlantılı olduğuna ve bedenimizdeki hücrelerin düşüncelerimize nasıl tepki verdiğine dair bilimsel bulgular paylaşıyor.

Kendinizi kötü bir ruh halindeyken fiziksel olarak hasta hissettiyseniz, bunu kafanızdan uydurmuyorsunuz, bir gerçekliği var. Ruh halimiz ve düşüncelerimiz sağlığımızın durumu üzerinde güçlü bir etkiye sahip. Sadece bu da değil, olumsuz düşünceler strese neden oluyor ve vücudumuza stres hormonu olan kortizolü daha fazla üretmesini söylüyor. Yani evet, düşüncelerimiz, kendimizi strese sokmanın ve kendimizi hasta etmenin kestirme bir yolu.

Olumsuz düşüncelerin strese yol açtığını biliyorsunuz, öyleyse olumlu düşüncelerin stresi azaltarak iyileştirici bir rol oynaması da sizi şaşırtmamalı. Bir dahaki sefere kendinizi olumsuz bir düşünceye kaptırdığınızda o düşünceyi pozitifiyle değiştirmeyi deneyin. Örneğin “Asla hedeflerime ulaşamayacağım” diye düşündüğünüz bir anda, durun, düşünceyi yargılamadan fark edin ve sonra kendinize düşüncelerinizin ağırlığı olduğunu hatırlatın. Daha sonra kasıtlı olarak “Hedeflerime ulaşmam ne kadar uzun sürerse sürsün, yetenekli ve kararlıyım” gibi olumlu bir düşünce ile değiştirin.

4. Stresinizi yönetin.

Stres doğrudan enflamasyon ve kronik stres ile ilişkili. Bu, vücudunuzun sürekli olarak savaş ya da kaç modunda sıkışıp kaldığı, gevşeyemediği ve iyileşemediği anlamına geliyor. Stresi yönetmek, hastalıkların önlenmesinin ve geri döndürülmesinin en temel bileşeni.

Stresi tamamen önleyemezsiniz ama öncelikle hayatınızdaki stres faktörlerini tanımlayarak bunu yönetebilirsiniz. Sizi strese sokan şeyler neler? İşte? Peki ya evde?

İlk adım, stresinizin bir envanterini çıkarmak ve sonrasında onu en aza indirecek sağlıklı bir sınır belirleyebilirsiniz. Örneğin bu, projeleriniz için gerçekçi ve ulaşılabilir son tarihler belirleme konusunda iş vereninizle veya ortaklarınızla konuşmak olabilir.
Stresinizi yönetmenin diğer bir etkili yoluysa meditasyon ve derin nefes alma pratikleri. Seçeneklerinizi artırmak isterseniz günde sadece beş dakika bile doğada vakit geçirmek, yürüyüş yapmak büyük fark yaratabilir. Yazı yazmak, resim yapmak, müzik aleti çalmak gibi rahatlatıcı aktiviteler veya sadece yavaşlamanıza izin veren başka herhangi bir şey…

Ve tabii ki düzenli olarak yapılan egzersiz, stresinizi azaltmanın diğer bir harika yolu. Egzersizden konu açılmışken son adıma geçiyoruz.

5. Vücudunuzu hareket ettirin.

Düzenli egzersiz sağlık için çok önemli, ne kadar söylesek az! Egzersiz vücutta hastalık riskini azaltabilecek anti-enflamatuar etki yaratıyor. Egzersiz aynı zamanda bizi harika hissettiren endorfin salgılıyor ve ruh halimiz de biraz önce bahsettiğimiz gibi fiziksel sağlığımızı etkilediği için pozitif bir döngü yaratıyor.

Egzersizin belirli hastalıklarda nasıl önleyici bir rol oynadığına bakalım.

  • Kalp ve damar hastalıkları: Egzersiz kan akışını artırıyor, vücuttaki oksijen seviyelerini yükseltiyor. Yüksek kolesterol, yüksek tansiyon gibi kalp hastalıkları riskinizi düşürmeye yardımcı oluyor ve kalp krizi riskini azaltıyor. Son araştırmalar, aralarında dinlenme dönemleri olan yüksek yoğunluklu egzersizlerin kalp sağlığı için oldukça faydalı olduğunu gösteriyor.
  • Diyabet: Düzenli egzersiz, insülin kontrolü üzerinde olumlu bir etkiye sahip, bu da daha sağlıklı bir kiloya ulaşmak ve enerjinizi artırmak için daha etkili kan şekeri yönetiminde yardımcı oluyor.
  • Beyin sağlığı: Egzersiz bilişsel işlevleri geliştiriyor ve unutkanlık, Alzheimer’s gibi bilişsel riskleri azaltıyor.
  • Kanser: Egzersiz, meme, kolorektal ve prostat kanseri riskini düşürmesinin yanı sıra kanserli kişilerin yaşam kalitesini de ciddi oranda iyileştiriyor.

Diyeceğim o ki fiziksel aktivite, hastalıkları önlemeye, yönetmeye ve iyileşmeye yardımcı olan güçlü bir araç. Pilates, yoga ve esneme gibi birçok evde yapılabilecek egzersiz, küçük bir alan ve kendi vücut ağırlığınızdan başka bir şey gerektirmiyor. İster matınızın üstünde kendi vücut ağırlığınız veya direnç bandı ve birkaç kilo ile çalışmak olsun, ister açık havada yürüyüş yapmak, ister odanızda dans etmek olsun, bir egzersiz rutinine başlamak için önemli olan, düzenli olarak küçük hareketlerle başlamak.

Kronik hastalıkların çevrenizi sarmış olması umut kırıcı görünebilir ancak; ailenizde bu hastalık genleri olsa dahi epigenetik ve yaşam tarzı seçimleriniz aracılığıyla hayatınızı değiştirebileceğinizi hatırlayın. Sağlığınız ve yaşam kalitenizin; ne yediğinizle, stresi yönetme kabiliyetinizle, bedeninizi ne sıklıkla hareket ettirdiğinizle, uykunuzun kalitesiyle belirlendiğini farkında varın.

Kendiniz ve sevdiklerinizin daha iyi bir yaşam sürmesi için siz neler yapıyorsunuz? Bundan sonra neler yapabilirsiniz?

Sorularınız için info@secilsayhan.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Sevgi ve sağlıkla…

İlginizi çekebilir: En çok yapılan 8 beslenme hatası

Seçil Sayhan: Yönetim Bilimleri lisans eğitimini Psikoloji yan dalı ile Sabancı Üniversitesi'nde tamamladı. National University of Singapore'da okuduğu dönemde Japonya, Günay Kore, Tayland, Endonezya, Hong Kong, Malezya ve Singapur’un sağlıklı yaşam kültürlerini deneyimleme şansını yakalayan Seçil Sayhan üniversite yıllarına denk gelen süreçte bir yandan Stanford University’den aldığı Nutrition Science ve University of Colorado Boulder'dan aldığı Science of Exercise dersleri; pozitif psikoloji ve nörobilim araştırmaları ile holistik yaklaşımı benimsedi ve ilgi alanlarını çeşitlendirmeyi ön planda tuttu. International Coaching Federation onaylı profesyonel uzman koç olarak bireysel ve kurumsal danışmanlıklar veren Seçil Sayhan lisans sonrası diploma eğitimine İngiltere’de beslenme ve yaşam tarzı alanında devam etmektedir. Beslenme danışmanlığı ve yaşam kalitesi yönetimi alanında uzmanlaşan Seçil Sayhan’a info@secilsayhan.com adresinden ulaşabilirsiniz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale