Olan her şeye bir rüyadaymışız ve rüyada yürüyormuşuz gibi baksak?
Yani lüsid (lucid) bir rüya içindeyiz ve rüyanın rüya olduğunu biliyor ve onun içinde yürüyoruz.
Önümüze bir dilenci çıkıyor ve bize bir şeyler söylüyor, söylediklerinden ziyade, gözlerindeki derinlik ve ta içine delici bakan halleri kalıyor aklında. Bir büyücüyü görmüş gibisin, üzerinde cübbesi, elinde asası..
Asa var mıydı elinde? Dikkatli bakmadın, sadece gözlerine hapsoldu aklın.
Dikkatli bakmayı salık verdin kendine ve yürümeye devam ettin.
Ne dedi büyücü sana?
-Allah sevdiklerine kavuştursun!
Sevdiklerin?
Düşünceni rüyada olduğun gerçeğine getir yine ve sevdiklerin bu dünyada olanlar olmayabilir? Sevdiklerin, tüm varoluşun içinde, evrende olanlar olabilir. Kendin olabilirsin.
-Allah seni sana kavuştursun!
Belki mesajın budur?
Yürüyorsun, birçok insan var önünden arkandan geçen, bazıları ile göz göze geliyorsun. Bazılarının seslerini duyuyorsun ama sen sadece ayaklarına baktığını fark ediyorsun. Kafanı kaldırdığında, ne kadar yol katettiğini görüyorsun. Aradaki mesafeyi yürüdün mü? Ne çabuk geldin?
Başka bir yerdesin…
Bildiğin, ama yürüdüğünü neredeyse fark etmediğin.
Kapı açılıyor, içeri giriyorsun binadan. Aynı insanlar, sağa sola koşuşturuyorlar. Sen bakınca görüyorsun sadece, yoksa fark etmeyeceksin bile.
Masana doğru ilerliyorsun, garip yorgun bir his veriyor bu çalışma masası, bu sandalye. Hep bildiğin ama yorgun.
Rüyada olduğunu hatırla yine,
Masa sana ne diyor?
-Yorgunum ve birikmiş ağırım…
Üzerime oturursan, sen de bana katılacaksın diyor sandalye, biraz eskimiş, biraz iğreti ama alışılmış..
Oturuyorsun ve birkaç dakika sonra, bu konuşmayı da unutuyorsun. O birikmişliğin içinden, öfke, ateş, inanç güçlerini kullanarak hareket ediyorsun. Yoksa sen de kalakalacaksın sandalye gibi..
Rüyadasın…
Sana bir dosya getiriyorlar üzerinde rakamlar var. Dikkat etmiyorsun, dikkat et.
Yan yana, 99, 11, 00 yazıyor. Çift olanlara bakıyorsun.
Sonra bir kelime çarpıyor gözüne. “Bütün” ..
Bütün personel bla bla…
“Bütün”ü okuyorsun. Rüyadasın.
Sonra çıkıp bir şeyler söylüyorsun birisine. Söylediğinden bağımsız, sana cevaplar veriyor.
Başka şekilde anlatıyorsun, o da önceki söylediğini başka şekilde anlatıyor.
Seni duymuyor
Sen onu duyuyor musun?
Rüyadasın…
Hatırlat kendine.
Ve ona içinden gelen gerçek bir şey söyle.
“Çok güzelsin.”
Gözlerini kaldırıp sana bakıyor. Bin anlık uyanıyor ve “gerçek bir an” oluyor.
O da rüyasını hatırlayacak şimdi, bir çapa, bir söz ile.
Bir ejderha gelip bana altın bir yumurta verdi diyecek. O ejderha sensin.
Bugün, egzersizimiz bu olsun.
Rüyadasın ve rüyadan uyanmaya çalışmıyorsun. Rüyada olduğunu fark etmeye çalışmıyorsun. Sadece rüyadasın. O kadar.
Rüyayı değiştirmeye çalışmıyorsun.
Rüyada yürüyorsun.
Bir rüya savaşçısı olarak, bir rüyanın gezgini olarak yürüyorsun ve burada izlemeyi, dikkatli bakmayı öğreniyorsun.
Tüm rüya gezginlerine!
İlginizi çekebilir: Ateş her zaman yakmaz, bazen de dönüştürür