X

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkiler ve “Ben zamanı” üzerine

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkileri Konuştuk

Herkesin yaşamında dönüm noktaları, içinden çıkamadığı anlar, duygusal çalkantılar, zor zamanlar olur. Bu zamanlarda, özellikle de yanınızda kimse yoksa, her şey size olduğundan daha ağır gelir ve yükünüzü sizinle paylaşacak bir arkadaş, sizi rahatlatacak bir sırdaş ararsınız. Peki, bu dönemleri tek başınıza atlatmanız mümkün müdür? Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Yapabileceklerinizin farkında mısınız?

Kendisini keşfetmek ve hayatında değişikliğe gitmek isteyenlerin artık, onlara yollarını bulmalarında yardım edecek, çıktıkları yeni yolda onları destekleyecek “yol arkadaşları”  var: Yaşam koçları!

Biz de MindBody Festival’de oldukça keyifli zaman geçirdiğimiz, “Ben zamanı” ile bizi içsel bir yolculuğa çıkaran yaşam koçu Hande Akın ile yaşam koçluğu, bireyin farkındalığı ve ilişkiler hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Yaşam koçluğunu merak edenler, kendisini keşfetmek isteyenler, ilişkilerle ilgili kafasında sorularla gezenler için Hande Akın’ın önerileri;

1. Öncelikle sizi kişisel olarak biraz yakından tanımak isteriz. Hande Akın kimdir? Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Yaşamı seven bir kadınım. Ruhumun özgür olması önemli. Doğal olarak içine çekildiğim, keyif aldığım, yaşamımda olmasına ihtiyaç duyduğum ve yaşamımı üzerine inşa etmekten mutlu olduğum değerlerim; birlik olmak, sevgi, desteklemek, dürüstlük, arkadaşlık, duyarlı olmak, iletişim, iç uyum, keşfetmek, koçluk yapmak, ruhsallık, tanrıyla ilişkide olmak, beslemek, geliştirmek, öğrenmek, zevk almak…

1977 İstanbul doğumluyum. Kova burcuyum. Anaokulu, ilkokulu, ortaokulu, liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo-Tv-Sinema Bölümü mezunuyum. Üniversite öğrenciliğiyle birlikte 1995 yılında reklam filmi yönetmeni Ali Tara’nın yanında çalışmaya başladım.

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkileri Konuştuk

Öğrencilik dönemimde bir buçuk yıl kadar Kanal D Beyaz Show programında yönetmen yardımcılığı yaptım. 2000-2010 yıları boyunca; reklam ajanslarında marka yönetimi&müşteri ilişkilerinden sorumlu yönetici olarak çalıştım. İşimde çok başarılı oldum, hızlı yükseldim, iyi paralar kazandım, tatmin oldum. MUTLU OLDUM.

2005 yılında rutinin içinden çıkıp 3 ay NewYork’ta yaşadım. Biraz öğrencilik, biraz turistlik, biraz restaurantta hosteslik yaptım. Harika bir hayattan beslenme, tazelenme dönemini tamamlayıp reklam sektörüne geri döndüm.

Kendime “Manevi olarak tatmin olacağım, insanların mutlu olmalarına araç olacağım, keyfimce ve özgürce ne yapabilirim?” diye sorduğumda tesadüfen yaşam koçluğu ile tanıştım. Kendi kişisel & ruhsal gelişimim için aldığım pek çok eğitim ve seminere “Association for coaching” onaylı “Yaşam Koçluğu” eğitimini ekledim.

Ruhsal yolculuğumu destekleyen ve spritüel öğretileriyle gelişmemi sağlayan hocam Ali Erdinç Başaran’ın eğitimlerine katıldım. Bu eğitimlere katılmaya ve düzenlemeye devam ediyorum.

Duygusal kinesiyoloji, EFT, regresyon gibi zihinsel dönüşüm & duygu boşaltım tekniklerini hocam Dr. Bülent Uran’dan öğrendim.

Her bireyin kendini şifalandırabileceği bilinciyle;  Yeni Çağ’ın bilimi; Kuantum Terapi ve Kuantum Bilinç Oluşturma Eğitimi’mle, ezoterik şifa ve duygu boşaltım tekniklerini harmanlayarak çalışıyorum.

Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize; hepimizin birbirinden ilham aldığına inanıyorum. Bu sebeple; kendimi bireylerin kişisel&ruhsal gelişimini destekleyerek gelişmeye ve geliştirmeye adadım.

“Ben zamanı” geldi sloganından hareketle; kişilerde “Ben” bilincinin oluşması için kişisel & ruhsal gelişim seminerleri ve eğitimleri veriyorum ve düzenliyorum.  Ancak; kişinin “Ben” bilinci oluştuktan sonra “BİR”lik farkındalığına ulaşacağını düşünüyorum.

Hayat amacım; akışta kalarak keyifle ve neşeyle insanlara destek olmak, insanların daha mutlu olmaları için kişisel dönüşümlerini sağlamak. Böylece, gelişmek ve geliştirmek!

Ayrıca; gezmeyi, görmeyi, andan keyif almayı, yemek yemeyi, uykuyu, yogayı, pilatesi, kitap okumayı, yazmayı, yazı, güneşi, denizi, rengarenk giyinmeyi, pembeleri, Nişantaşı’nı, NewYork’u, Büyükada’yı çok severim.

İYİLİK, GÜZELLİK, DOĞRULUK… Bu üç kelimeyi kavramak, koşulsuz sevgi ve birlik bilincine ulaşmak için yaşadığımızı düşünürüm.

2. Yaşam koçluğu alanındaki kariyer basamaklarınızdan bahsedebilir misiniz biraz da? Bu işi yapmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Sizi bu konuya yönelmeye iten faktörler neler oldu?

Yaşam koçu Hande Akın ile ilişkileri Konuştuk

İletişim fakültesi mezunu olmam nedeniyle; yıllarca markaların iletişim faaliyetlerini koordine ederken en kıymetli şeyi öğrendim: İnsan ilişkilerini ve algılamalarını. Bu 15 yıllık deneyim, 33 yaşında başlayan yaşam koçluğu kariyerime zaten çok ileride başlamama vesile oldu.

Yoğun çalışma temposunda geçen reklamcılık kariyerimin doygunluk noktasına ulaşmasıyla; hayatımı, hayallerimi, ilişkilerimi, gerçekten ne yapmak istediğimi ve hayat amacımı sorgulamaya başlamıştım. Bu sorgulamalarla birlikte iç sesim, insanların mutlu olmalarını desteklemek ve insanlara bir şekilde yardım etmek istediğimi söylüyordu.

Ayrıca; artık sabah 9’dan gece geç saatlere kadar çalışmak yerine özgürce ve keyfimce çalışabileceğim bir şey yapmak istiyordum. Yıllık tatillerimin iki-üç hafta ile sınırlanması yerine daha özgür olmak; hayatı tatil modunda yaşayarak çalışmak istiyordum.

Kısacası; niyetim çok güçlüydü ve bu niyeti ifade ettikten çok kısa bir süre sonra tesadüfen bir yaşam koçuyla tanıştım. Onunla tanışmamız neticesinde kendimi koçluk eğitimlerini araştırırken buldum. Daha öncesinde de hobi olarak kişisel gelişime dair eğitim ve seminerlere katılıyordum.

Öncelikle koçluk eğitimine; niyetimi unutarak reklamcılık mesleğime katkı sağlaması için başladım. Sonra hayat öyle güzel sürprizler sundu ki; 2010 yılının Ekim ayında reklamcılığa veda etmeye, yaşam koçu olarak yeni bir yola girmeye karar verdim. Bu kararı vermemde; ne istediğimi bilmenin eminliği vardı.

Ardından uzun bir Hindistan seyahati yaptım ve New York’tan sonra ikinci kere uzun süreli kendimi besleme, tazeleme hediyemi kendime verdim. 2011 yılı kişisel ve ruhsal gelişime dair eğitimlere katılmak için daha çok imkan verdi. Böylece, yaşam koçluğunu harmanlayarak kullanabileceğim pek çok teknik öğrendim. EFT, regresyon, Matrix reimprinting, ezoterik şifa bunlardan bazıları…

2011 yılında Nişantaşı’nda açtığım ofisimde “Ben zamanı” geldi! sloganının harekete geçiren gücüyle yaşamının kahramanı olmak isteyen kişilere, kurumlara hizmet veriyorum. Öğrendiklerimi ve deneyimlerimi paylaşıyorum. Uzman, eğitmen ve kıymetli hocalarımla birlikte “Ben zamanı” yaratmak isteyenlerle buluşuyoruz. www.benzamani.com ‘u hayata geçirerek kişilerin içsel yolculuğuna ışık tutuyoruz. Bunları yaparken hayat okulunun öğrencisi olmaya devam ediyorum.

3. Yaşam koçluğu nedir? “Yaşam” dediğimiz şey oldukça geniş kapsamlı bir olgu. Yaptığınız işten kısaca bahsedebilir misiniz? Kimlerin bir yaşam koçundan destek alması gerekir? Hedef kitleniz kimlerden oluşuyor?

En basit ve yalın tanımı ile yaşam koçluğu “yol arkadaşlığıdır.”

Hayallerinize, isteklerinize, gerçekçi hedeflerinize ulaşmak için bir tür yolculuk yaparsınız. Bu yolculukta yaşam koçunuz; yol arkadaşınız olur. Yaşamda daha mutlu ve huzurlu olmak üzere; kariyer, finans, ilişki, sosyal yaşam, fiziksel ortam, kişisel gelişim, aile ilişkileri, sağlık&kişisel bakım alanlarına dair olmasını istediğiniz ne varsa; bu isteklerinizi birer hedef haline dönüştürmenizi ve bu hedeflere ulaşmanızı destekler. İstediğiniz yere en sağlıklı, hızlı ve etkin şekilde ulaşmanızı sağlar. Sizi motive eder. Hedeflerinize giden yolda kendinizi engellemek üzere inşa ettiğiniz duvarları, güçlü sorular sorarak görmenizi sağlar.

Farkındalığınızı artırır. Olaylara, kişilere bazı teknikler kullanarak farklı açılardan bakmanız için yardımcı olur. Sahip olduğunuz potansiyel gücün farkına vararak yaşam kalitenizi yükseltmeniz, hedeflerinize ulaşmanız ve en önemlisi her durumda “iyi hissetmeniz” koçunuzun hedefidir. Bu süreçte kişisel gelişiminize katkı sağlar. Bakış açınızı zenginleştirerek, sınırlandıran inanç kalıplarınızı aşmanıza yardım eder.

Asla tavsiyede bulunmaz, bir şeyleri empoze etmez, akıl fikir vermez… Herkesin kendi hayatı için en üstün akla sahip olduğu inancından yola çıkar. Hedeflerinize ulaşmanızın yanı sıra kişisel gelişiminize katkı sağlar. Yaşam kalitenizi artırmanız için çalışır.

Koçluk; kişinin belirlediği gerçekçi hedeflere stratejik bir plan dâhilinde ulaşılmasını sağlayan eylem odaklı profesyonel bir disiplin, çözüm odaklı, interaktif bir süreçtir.

Yaş, iş, mevkii, cinsiyet, din, dil, ırk, medeni durum ne olursa olsun; kendini yakından tanımak isteyen, hayallerine, mutluluğuna, arzuladığı ve gerçekten sevdiği değerlere ulaşmak isteyen, ruh sağlığı yerinde olan herkes yaşam koçuyla çalışabilir.

Yaşamında tam potansiyelini hayata geçirmek isteyen ve bunun için çalışmaya, adım atmaya hazır kişiler, yaşamlarında daha mutlu ve huzurlu olmak isteyen ilerlemeye açık bireyler ve bu bireylerden oluşan kurumlarla çalışıyorum.

Hedef kitlem;

  • Farkındalığını geliştirmek, bilinç seviyesini yükseltmek isteyen, yaşamına anlam katmak ve yaşamında değer yaratmak isteyenler, sahip olduğu potansiyel gücün açığa çıkması için motive edilmeye ihtiyaç duyanlar, kişisel gelişimine önem verenler ve kendini ve yaşamını kendi istediği doğrultuda değiştirmek&dönüştürmek isteyenler…
  • Hayatında bir kısır döngü içinde olanlar, bir şekilde mutlu olmadıklarını keşfedenler, hayatlarında sürdürülebilir mutluluk isteyenler…
  • İşsiz olanlar, sevmediği işi yapanlar, ilişkilerinde, evliliğinde sorun yaşayanlar, ilişkisi olmayanlar, hayatını başkalarının ya da toplumun kontrolünde yaşadığını fark edenler…
  • Ya da yaşamının her alanında (ilişki, kariyer, sosyal yaşam, sağlık, aile, arkadaşlık ilişkileri vb.) başarısını ve tatminini artırmak isteyenler…

4. Psikolojik danışmanlık, aile danışmanlığı, cinsel terapi, kariyer danışmanlığı gibi konular bu aralar çok popüler. İnsanlar artık başa çıkamadığı konularda destek almak konusunda daha ılımlılar ve bu alanda gittikçe artan bir farkındalık oluştuğunu görüyoruz. Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?

Harika olduğunu düşünüyorum çünkü kişi ancak kendini bilirse; bilinçli aklıyla içindeki öfke, kızgınlık, kırgınlık, utanç, suçluluk, kin, acıma, endişe, değersizlik, yetersizlik vb. duyguları, korkuları sevgiye dönüştürürse; hem kendi sağlığına hem de toplum sağlığına fayda sağlar.

5. Seminerlerinizde, workshoplarınızda ve kişisel web sayfanızda “Ben zamanı” olarak bahsettiğiniz olguya çok sık rastlıyoruz. “Ben zamanı?” nedir? Kişilerin kendilerine zaman ayırması neden bu kadar önemli?

“Ben zamanı” aslında harekete geçiren bir slogan !

“Ben zamanı” deyince bazı danışanlarım bunu ilk önce bencillik olarak algıladıklarını söylediler. Onlara şöyle cevap veriyorum:

Eğer bize çocukluğumuzdan itibaren bencilliğin kendimizi sevmek, kendimizi mutlu etmek için bir şeyler yapmak olduğu öğretilseydi, hepimiz bencil olmak için birbirimizle yarışırdık. Kendi gerçeğimizi ortaya koymadan yani “BEN” olmadan “BİZ” olunamayacağının bilinciyle, “Ben zamanı”nın anlaşılmasını diliyorum. Yunus Emre “Bir ben var benden içeri” demiş.

“Ben zamanı”

  • Potansiyelinizi keşfetmeniz ve hedeflerinize ulaşmanız için kendinize yarattığınız zamandır.
  • Gücünüzü ve değerinizi ortaya çıkaran bir enerjidir.
  • Hayallerinize ulaşmak için yaratmak zorunda olduğunuz bir fırsattır.
  • Kendinizi keşfetmek için kendinize ve sevdiklerinize verebileceğiniz en etkili, güzel hediyedir.
  • Vizyoner olmak, vizyonunuzu gerçekleştirmek,
  • Hedef belirlemek,
  • Çözüm odaklı olmak,
  • Harekete geçmek,
  • Yenilikçi olmak; “Ben zamanı” yarattığınızda mümkündür.

“Ben zamanı” bazen bir yaşam koçuyla çalışmak, bazen sadece kendinizi mutlu etmek için yaptığınız çok basit bir eylemdir. Bazen de hiçbir şey yapmadan, hiç bir şey düşünmeden sessiz kalmak, içinize dönmektir. Bazen bir bardak çayınızı alıp denizi seyre dalmaktır. Yaşam kalitenizi artırmak için kendinize ayırdığınız, farkındalık sağlayan tüm zamanlar “Ben zamanı”dır. Kişi, kendi adına ya da kurumu adına ne istediğini ve bu isteklerine nasıl ulaşacağını “Ben zamanı”nda keşfeder.

5. Size göre bir ilişkinin olmazsa olmazları nelerdir?

Gerçek bir ilişki duygusal, zihinsel, ruhsal ve bedensel (cinsellik) olarak doyurmalıdır.

İlişkinin içinde birbirlerinin alanlarına saygı duyarak “BİR”likteliğin paylaşımları olabildiğince fazla olmalı. “BİR”likteliğin paylaşımları büyütür, geliştirir, olgunlaştırır; hem kişiyi hem de ilişkiyi…

İlişkide iyi olanı görmek önemlidir, çünkü sevmek iyiyi görmektir. Kötüyü gördüğünüzde kötü hisseder ve bu kötü histen, yani kişiden kaçmaya çalışırsınız.

Koşul koymadan sevin.

İlişkide olabildiğince beklentisiz olun, böylece hayal kırıklığı yaşamazsınız.

Duygularınızı güzel bir dille ifade edin, içinizde tutmayın.

“Kendinizi ve ilişkinizi ne kadar besliyorsunuz?”, “Beslemek için neler yapabilirsiniz?”; bulun ve uygulayın.

İlişkinin odağına eşinizi ya da çocuğunuzu koyarak kendinizi unutmayın.

İlişkiniz varsa ya da yoksa; erkeklere ve kadınlara dair inanç kalıplarınıza bakın, bu kalıpların etkisinden özgürleşin.

İlişki içinde eril ve dişil enerjinizin farkında, sevgide ve dengede olun.

Toplumdan, kültürden, aileden gelen cinsellikle ilgili tabuları fark edin ve aşın.

Dikte eden, suçlayan ifadeleri kullanmayın.

Egonuzu fark edin ve onu sağlıklı bir hale getirmeye özen gösterin.

Alma-verme dengesini gözetin.

İlişki yaşadığınız kişinin size kendinizle ilgili bir şeyleri fark etmeniz ve şifalandırmanız için ayna tuttuğunu hep hatırlayın.

6. Günümüzde yaşanan ilişkiler hakkında neler düşünüyorsunuz? Teknolojinin hayatımızın bir parçası haline gelmesinin ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Sadece ilişkilerde değil, yaşamın her alanında; ne düşünüyorsak, bilinçaltında neye inanıyorsak onu yaşadığımızı düşünüyorum. Teknolojinin ilişkilere güzel bir etkisi olduğunu düşünürseniz bu etkiyi yaşarsınız. Kötü etki ettiğini düşünürseniz onu yaşarsınız.

Ayrıca; iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin diye etiketleyerek düşünmek de bizi dualiteye sokuyor. Halbuki olan her şey olması gerektiği gibi oluyor. Teknolojinin gelişmesiyle sanırım insanlar biraz daha ilişkilerde dürüst olmaya mecbur kaldı. Paylaştıklarımızın like edilmesi, tweet edilmesi gizliden gizliye; beğenilme, sevilme, ilgi görme, onaylanma vb. ihtiyaçlarımızı doyuruyor. Cep telefonlarına ya da diğer cihazlara gömülmek zaman zaman bizi içinde bulunduğumuz ortamdan ve farkındalıklarımızdan uzaklaştırıyor. Anda kalmayı engelliyor.

7. İlişkilerinde problem yaşayan çiftlere nasıl bir yol izlemeleriniz önerirsiniz? Bir danışmana hangi aşamada başvurulmalı? Dışarıdan yardım alınmadan problemlerin çözümü mümkün mü?

Öncelikle probleme değil; kendilerine, yaşadıkları duyguya ve hisse odaklanmalarını öneririm. Rahatsız eden problem her ne ise size kötü hissettiriyordur. Kötü hissin de bir duygusu ya da korkusu vardır. Öfke, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, yalnızlık, terk edilme, aldatılma korkusu vb. olabilir. İşimiz o duyguyu, korkuyu, yani o enerjiyi boşaltmak olmalı.

Problem, yaşanan olayda ya da kişide değil kendi içimizdeki hislerden kaçmamızda. Bunlarla yüzleşmek; problemi kökünden çözmek demektir. Çözülmediğinde kişiler değişebilir ama aynı problem başka biri üzerinden yansır. Çünkü o enerji hala sizinledir. Yardım almadan da problemleri çözmek elbette mümkün… Yeter ki kişi; kendi içine dönecek cesareti göstersin, çözmeye niyet etsin. Yardım almak süreci hızlandırır ve destekler.

8. Hayatını daha verimli ve daha dolu yaşamak isteyen okuyucularımıza ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

Bol “Ben zamanı” yaratmalarını önerebilirim 🙂

Sevgide ve gücünüzde kalırsanız daha verimli ve keyifli olursunuz. Çünkü sevgi, kendisine benzer olmayan her şeyi iyileştirir.

9. Uplifers hakkında neler düşünüyorsunuz?

Kişisel ve ruhsal gelişim için özenle hazırlanan bir paylaşım platformu. Tüm emeği geçenleri ve katkıda bulunanları tebrik ediyorum ve çok teşekkür ediyorum.

 
Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale