X

Yaşam enerjisi evinizde özgürce dolaşsın: 12 dekorasyon önerisi

Yaşam enerjisini hayatımızın her yönünde doğru kullanmak yaşam kalitemizi artırır. Bu enerjinin, bu yaşamdaki bir çeşit evimiz olan fiziksel bedenlerimize giriş yolu nefestir. Etrafımızda akan yaşam enerjisinin aynı zamanda içinde yaşadığımız evlerimizin de nefesi olduğunu düşünebiliriz. Nasıl ki doğru ve kaliteli nefes bedenlerimize sağlık taşıyorsa, sağlıklı bir şekilde dolaşan ve bir çeşit “evimizin nefesi” diye adlandırabileceğimiz yaşam enerjisi de evlerimizde aynı olumlu etkiyi yaratır.

Hayatımız boyunca hep aradığımız, peşinden koştuğumuz, sağlıklı yaşama, huzura, mutluluğa, gelişime, kariyer ve olumlu ilişkilere sahip olabilmek için de evimizin, mekânlarımızın da doğru nefes almasını sağlamalıyız.

İşte size yaşam enerjisini evlerinizde nasıl doğru kullanacağınıza dair ipuçları…

  • Biyolojik olarak nefesi burnumuzdan ve ağzımızdan alarak bedenimizin içine yollarız… Etrafımızı saran yaşam enerjisinin evlerimize girişi ise sokak kapıları ve pencerelerden gerçekleşir. Bir anlamda, bedenimizdeki burun ve ağzımıza karşılık gelen yerlerini, evlerimizde kapılar ve pencereler olarak hayal edin. Dışarıdan gelen kişiye, hayatımız, seçimlerimiz, zevklerimiz ile ilgili ilk etkiyi verecek olan da işte bu evlerimizin girişleri… Hiç tanımadığınız bir kişinin evine gittiğinizi düşünün. İçeriye ilk adımınızı attığınız andan itibaren ev sahipleri ile ilgili olarak bir veri toplamışsınızdır bile… O yüzden yapabileceğiniz sıcak, samimi, doğal ve iyi aydınlatılmış bir dekorasyon, her içeri adım attığınızda, hem sizi, hem de gelen misafirlerinizi iyi hissettirecektir.
  • Evrenimizdeki en güçlü enerji kaynağı olan güneşi ve taze havayı her gün pencerelerimizi açarak içeri almalı, evimizi havalandırmalı, mekânımızın “nefesini” de yenilemeliyiz…
  • Yaşam enerjisini güzelce içeri davet ettiniz. Ama iş burada bitmiyor… Şimdi bundan sonra onu içeride iyi gezdirmek gerekiyor. İçeriye aldığımız bu yaşam enerjisinin bundan sonra olumlu etkilerini alabilmek adına, içeride fazla engele takılmadan dolaşmasını sağlamalıyız. Bu yüzden hangi odada olursa olsun yaşam enerjisinin mobilyalarınız arasında rahatça aktığından emin olun. Dağınıklığın olduğu mekânda ise enerji rahatça akamaz ve tıkanıklıklar hayatımızın belirli konularında ortaya çıkmaya başlar. 

  • Depolama amaçlı kullanılan faydasız köşeler, gereksiz mimari detaylar, kayıp alanlar, uzun süredir kullanmadığımız eşyalar hepimizin evlerinde mevcut. Bütün bunlar maalesef evlerimizde durgun bir enerji oluşturuyor, enerjinin akışını yavaşlatıyor ve yeni yaşam enerjisine yer bırakmıyor. Yapacağımız şey ise basit: Yararsızları elemek, fazlalıkları ortadan kaldırarak mekanımızı sadeleştirmek.
  • Evin içine giren yaşam enerjisinin çabucak kaçmasındansa evde dengeli bir şekilde dolaşmasını isteriz. Dolayısıyla sokak kapısının karşısında olan kapıları kapalı tutarak, çok fazla ve yüksek pencerelerin olduğu salonunuzda pencerelerin perdelerini kullanarak enerjinin çabucak kaçmasını engelleyebilirsiniz.
  • Kaç metrekare olursa olsun, bazen mekânlarımızın içinde birden çok fonksiyon gerçekleşebiliyor. Örneğin salonda hem çalışıyor, hem oturuyor, tv seyrediyor, hem yemek yiyorsak, bu fonksiyonları birbirinden ayıracak köşeler yaratmalıyız. Yarı şeffaf bölüntüler, bitkiler, paravanlar kullanarak oluşturabileceğiniz farklı bölümler ile enerji kargaşasını engelleyebilirsiniz.
  • Yaşam enerjisinin, mekânlarımızdaki hareketinin ve akışının dengeli olması gerekir. Özellikle uzun ve dar koridorlarınız varsa, hızla hareket edebilecek enerjiyi dengelemek için, iyi bir aydınlatmadan, duvarlara asacağınız tablolardan veya yere sereceğiniz bir halıdan yardım alabilirsiniz.
  • Evinizin aynı bedenimiz gibi sağlıklı yaşaması da çok önemli. Kırık, dökük mobilyalar, çalışmayan lambalar, açılamayan kapılar veya boyası dökülen duvarlar için de gerekli tadilatları, tamirleri ve revizyonları yapmalısınız. Sonuçta evlerimiz de bizim kişiliğimizi yansıtan canlı varlıklar ve onların da bakıma ihtiyaçları var. Onlara ne kadar iyi bakarsanız onlar da size olumlu enerjileri yansıtacaklardır. Arada küçük dekorasyon değişiklikleri hem havamızı değiştirir, hem de mekândaki enerjileri yenileyerek kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Deneyin, görün. Birkaç yastık, mumlar, ufak tefek aksesuarlar nasıl da hemen yenilenmiş bir hava katıyor…
  • Kullandığınız bütün mobilyaların ve tekstillerin mümkünse doğal ve sürdürülebilir olanlarını tercih ederek doğa ile uyumu yakalamaya çalışın.
  • Oturma gruplarınızı herkesin kendisini rahat ve huzurlu hissedeceği, samimi bir sohbet ortamı oluşturacak şekilde yerleştirin. Fazla büyük bir salonunuz varsa birkaç grup kullanmayı veya fazla yüksek tavanlı mekânınızı tavandan inen lambalar ile dengelemeyi düşünün. Mekân çok büyük olunca, insan kendini tedirgin ve korunmasız hisseder. İnsani boyutlarda geçirilen zamanlar ise hepimizi daha konforlu hissettirmez mi?
  • Yaşam Enerjisinin kalitesini artırmak için ise 5 duyunuza da olumlu anlamda hitap eden bir ortam yaratmaya çalışın. Güzel bir müzik, aromaterapik kokulu mumlar, yağlar, taze çiçekler, canlı bitkiler, mekânın kullanımına uygun seçeceğiniz rahatlatıcı renkler, güzel manzarayı içeriye taşıyacak aynalar, güneş ışığını kırarak mekana renk katan kristaller, içimizde iyi hisler uyandıracak tüm obje ve sanat eserleri, mekanınızda olumlu titreşimler yaratacağı için, hayatınızın akışını da olumlu yönde etkileyecektir.
  • Kaliteli ve doğru nefes ile bedenimizde her geçen gün oluşan olumlu gelişmeyi mekânlarınızda da yaşamak istiyorsanız, onlara da aynı ilgiyi gösterip, doğru nefes almalarını, yaşam enerjisini doğru kullanmalarını sağlamalısınız.

İlginizi çekebilir: Ev satın alırken de Feng Shui: Evinizin enerjisi tüm yaşamınızı etkiliyor

Bahar Gücüyener Pardorokes: 1970 yılında İstanbul’da doğan Bahar Pardorokes Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesinin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2012 senesine kadar çeşitli mimari ofislerde, yurt içi ve yurt dışı projelerde, daha sonra da kendi mimarlık şirketinde aktif olarak çalıştı. 2013 senesinden itibaren ise kişileri, yaşadıkları mekânlar ile uyumlayarak mekânları düzenleme fikri gelişmeye başladı… 2013 senesinden itibaren mesleki bilgisine, Feng Shui öğretisini eklemeye karar verdi. Önce IFSA (International Feng Shui Association) Türkiye temsilcisi Master Esra Koyuncu’nun eğitimlerini tamamladı. Daha sonra Grand Master Raymond Lo’dan Klasik Feng Shui, Çin Astrolojisi ve I Ching eğitimlerini alarak danışmanlık derecesi kazandı. Y. Mimar Banu Olcay Akkiprik ile beraber “madeinfengshui” şirketini kurdu. O günden beri, ev ve işyerlerine, profesyonel Feng Shui danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor, mekânları, sahipleriyle dengeli hale getirmeye çalışıyor. “Aynı Feng Shui uzmanı gibi mimarın da amacı yaşanılan mekânları iyi işlev görecek şekilde tasarlamak, her mekânda var olacak faaliyete uygun dekorasyon ve düzenleme sağlamaktır. Yaşadığımız mekânlarda, yaşam enerjisini yok saymamız mümkün değil. Bu enerjinin, mekân içinde mükemmel şekilde akması, içinde yaşayanlara da mutluluk sağlık, denge getirir. Bütün tarihsel süreçte ve şimdi günümüzde yine hepimiz, huzur ve mutluluk peşinde değil miyiz?”

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale