Hadi, uzun bir günün ardından eve ilk adım attığınız o ana bir gidelim. Kapıdan girdiniz, kiminizi oldukça dağınık bir manzara karşılıyor olabilir. Bazılarınızın görece daha düzenli bir çerçevesi olabilir. Ancak askılığınıza astığınız montlarınızın düzeni, belki salonunuzda var olan renk tonları, yaşam alanınızı paylaştığınız bitkiler ve daha birçok tasarım elementinin sizin sakinliğiniz ile doğrudan bağlantılı olacağını biliyor muydunuz?
Kökeni 12.yy’ a kadar dayanan Zen felsefesi de işte tam da bundan bahsediyor. “Zen” kısacası küçük ayrıntıların anlama sahip olduğundan bahseder. Zen felsefesi, olan biten ne ise onu olduğu gibi tüm farkındalığı ile yaşamak ve bir diğer olay, konu ya da duruma yine yepyeni, kapsayıcı ve tam bir farkındalıkla geçebilmektir. O halde yaşam alanınıza zen felsefesi ile yaklaşmak, mekanın farkındalığınızı bozmaması olarak da özetlenebilir. Zen felsefesine göre tasarlanmış bir ev, sizin tüm eylemlerinizde farkındalığınızı artıracak ve daha bilinçli bir farkındalık haline geçmenize önayak olacaktır.
Peki Zen felsefesine göre bir tasarım bize tam olarak ne anlatıyor?
Öncelikle Zen, minimalist bir yaklaşımı tarifler. Doğal malzemeleri, doğal ışığı ve karmaşadan tamamen sıyrılmış bir sadeliği kullanmayı ön plana çıkarmaktadır. Yani Zen bir ev ortamı, minimalist, görsel olarak dengeli ve aynı zamanda estetik ve dolayısıyla sakin ve rahatlatıcı olmalıdır. Peki hangi yollarla daha Zen bir ev tasarlayabiliriz?
Fazlalıklardan kurtulun
Yukarıda bahsettiğim gibi, sizi daha dengeli bir hale getirecek bir ev tasarlamak için öncelikle fazlalıklarınızdan kurtulmanız gerekir. Bunun için işe ev eşyalarınızı kategorize ederek başlayabilirsiniz. Mutfak eşyaları, kıyafetleriniz, ayakkabılarınız, dekoratif objeleriniz, takılarınız, mobilyalar, mobilya aksesuarları, teknolojik aletler ve varsa çocuklarınıza ait eşyalar olmak üzere çalışmanızı kategorilendirin. İşe mutfak eşyalarınızla başlayın. Kullanmadığınız ve muhtemelen de kullanmayacağınız ya da sayıca çok fazla olan aynı kategorideki objenizi bir masanın üzerine yerleştirin ve mutlaka bir parçayı kenara ayırın. Daha sonra da bir ihtiyaç sahibine vermek üzere onunla vedalaşın. Bunu mutfaktaki aynı kategorideki tüm objeleriniz için yapabilirsiniz. (Mesele 5 adet borcam yerine 2-3 adet seçebilirsiniz.)
Kıyafetlerinizi ve ayakkabılarınızı ayıklamak da için de aynı senaryoyu izleyebilirsiniz. Bunun yanı sıra kendinize bir kural geliştirin. Örneğin, geçen kış hiç giymediğiniz eşyaları muhtemelen bu kış da giymeyeceğiniz için onları ayırın ve vedalaşın. Unutmayın bir gün lazım olur diye kenara istiflediğiniz her bir obje, bağ kurduğunuz yeni bir alan yaratır. Bu bağı koparıp özgürleşin. Evinizde istiflediğinizi düşündüğünüz tüm objeler için bunu yapın.
Yeşil alan yaratın
Az ve öz sayıda ve akıllıca yerleştirilmiş bitkilerin modunuzu yükseltmesi kaçınılmaz olacaktır. Ancak, bitkileri ne kadar severseniz sevin, 15-20 tane bitkinin ev ortamındaki bakımının zorluğu ve sürekli çürüme riskine karşılık belki 5 tane uzun ömürlü bitki edinebilirsiniz. (Ancak bu sizin bir tutkunuz ise, bitkileriniz için belki bir balkonda yeni bir alan tasarlayabilirsiniz, ancak iç mekanda fazla sayıda bitkiden uzaklaşmanızı öneririm.) Bunun için çiçekli bitkiler yerine, az bakım gerektiren ve evinizin havasını yenileyen sukulentleri tercih edebilirsiniz.
Duvarlarınıza yeni bir dokunuş
Evinize bir bakın ve duvarlarınız sayıca ve düzensiz birçok obje ile kaplıysa, yine sadeleşin. Örneğin resimleriniz için bir duvar seçip, o duvarı bir galeri duvarına dönüştürebilir ve tüm objelerin tek bir duvarda düzenli bir biçimde yer almasını sağlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra salonunuzda TV arkasındaki duvarı ve yatak odasında yatak arkasındaki duvarı mutlaka sakinleştirici, sıcak ve pastel tonlarda bir renge boyatın. Bunu yaparken renklerin insan üzerindeki etkileri üzerine küçük bir araştırma yapabilir ve mobilyalarınızla uyumlu bir ton seçerek evinize sıcaklık katabilirsiniz. Ya da Türkiye’de çoğumuzun hoşuna gitmese de diğer bir minimalist yaklaşım olarak, tüm duvarları bembeyaz ve sade bırakabilirsiniz.
Dekoratif objelerinizde doğallığı yakalayın
Halihazırdaki evinizi yeniden dönüştürdüğünüz için mobilyalarınıza dokunmayabilirsiniz ya da günümüzde oldukça popülerleşen “kendin yap” işleri ile mobilya kapaklarınızı vb. minimalize edebilirsiniz. Ancak, kristal görünümlü, parlak, dikkat çeken objelerinizle vedalaşmanızda fayda var; ahşap tonlarındaki birkaç objeyle mekanınızı tasarlayabilirsiniz. Belki ahşap bir dresuar ve üzerinde minimalist bir yeşil bitkiyi giriş alanınıza yerleştirmek, eve girdiğinizde o sakinliğe adım atmanızı da kolaylaştıracaktır.
Toparlanın
Komodinin üstünü, belki makyaj masanızı, banyo ve mutfak tezgahınızı bir gözden geçirin. Her şey el altında olsun diye yarattığınız düzen belki sizi daha sakin bir ortamdan alıkoyuyor olabilir. Örneğin eşyalarınızı mümkünse açıkta değil, çekmece ve dolaplarda tutun. Kaldırma işlemini yaparken mutlaka bir fazlalık elemesi yapmayı da unutmayın. Mutfakta ve banyoda, birkaç küçük müdahale ile, belki duvara yerleştireceğiniz bir raf ya da edineceğiniz küçük doğal ahşap bir dolap vb ile, gerekli malzemelerinizi salon duvarında olduğu gibi tek bir noktada ve belli bir düzende yerleştirin. Bunu yaparken mevcut çekmece ve dolaplarınızı da belirli bir düzene sokmayı ihmal etmeyin.
Evinizin kokusunu tarifleyin
Her evin bir kokusu vardır. Siz de kendi ev kokunuzu değiştirin. Günümüzde bir çok ev dekorasyon mağazası ya da kişisel bakım marketlerinden edinebileceğiniz, size huzur veren bir koku bulun ve bu kokuyu, banyonuz ve giriş alanınıza yerleştirin. Eğer hoşunuza gidiyorsa, yatak odanızda tercih edeceğiniz, lavanta özlü bir kokunun sizi sakinleştirip daha derin bir uykuya dalmanızı sağlayacağını söyleyebilirim.
Tüm bu 6 adımı belirli periyotlarla tekrar gözden geçirmeyi ve sadeleşmeyi yaşamınızın her alanında uygulamayı unutmayın. Daha sakin bir ruh halinin sizi karşılaması kaçınılmaz olacaktır.