Yaşadığımız olumsuzluklara gereğinden fazla üzülüyor olabilir miyiz?
Hemen her gün iyi olaylar yaşadığımız gibi, canımızı sıkan, bizi strese sokan, üzüldüğümüz olaylar da yaşıyoruz. Genelde olumsuz olayları olduklarından daha büyük algılama eğiliminde oluruz. Pireyi deve yapıp umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılıp kendimizi güçsüz hissedebiliriz.
Acaba yaşadığımız şeye ederi kadar mı üzülüyoruz?
Bir sağlık sorunumuz olduğunda ya da çok sevdiğimiz birini kaybettiğimizde hayatı sorgularken buluruz kendimizi. “Hayat çok kısa, hiçbir şey benden kıymetli değil, artık küçük şeyleri kafama takmayacağım” şeklinde pozitif düşünceler içinde oluruz. Ancak maalesef bu durum çok uzun sürmez. Günlük yaşantımız içinde yine çeşitli küçük sorunları kendimize büyük eder, sorunlara olduklarından daha fazla değer biçeriz. Bir olaya olduğundan fazla değer yüklerseniz üzüntü de olması gerekenden büyük olur. Bir düşünün bakalım kafanızda kurup durduğunuz olay bir hafta sonra da, bir ay sonra da, bir sene sonra da bugünkü kadar önemli olacak mı?
Hayatımızı derinden etkilemeyecek olaylara, hak ettiklerinden fazla duygusal tepki vermek duygusal yorgunluğa neden olur. Yaşadığınız durum bir hafta sonra sizin için bu kadar önemli olmayacaksa onu hayatınızın merkezine koymayın. Bir olayı yaşarken içinde bulunduğunuz duruma biraz daha dışarıdan bakmayı deneyin. Bir sorun yaşadığınızda kendinize, ‘bu benim için gerçekten ne kadar önemli’ diye sorarsanız her şeye ederi kadar değer vermeyi daha iyi yaparsınız.
İlginizi çekebilir: Daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için kendinize yatırım yapmanın yolları