Gündemlerin saniyeler içinde değiştiği, bir duygudan diğerine nasıl geçtiğimizi anlamadığımız günler yaşıyoruz. Sanki özellikle hızlı sarılmış bir film gibi, içinden geçtiklerimiz farkında olsak da olmasak da pek çok derin iz yaratıyor.
Birbirimize görünmez ağlarla bağlı oluşumuzun yadsınamaz gerçekliği ile birimizin mutsuzluğu ve acısı bir anda hepimizin olabiliyor. Ne dersiniz? Yardım etmeye, yardım almaya ihtiyacımız olabilir mi?
Son yılların popüler sorusu “Nasıl yardımcı olabilirim?” Bizlere yardım etmeye, içinde bulunduğumuz çıkmazdan çıkmamıza yeterli olabilir mi?
Yardımcı olmak; karşılıklı eşitliğin olmadığı söz konusu durum karşısında güçlü olanın güçsüze destek sunduğu bir ilişki şekli. Bu ilişki modelinde çoğunlukla kefenin iki tarafı da karşı tarafla eşit ağırlıkta olmadığının farkında olur.
Yola çıkaran niyetin özü güzel olsa bile yardım ettiğimizde farkında olmadan insanlardan onlara verebileceğimizden fazlasını alma riskimiz vardır. Kendilerine olan özsaygılarını, değer duygularını, bütünlük ve aidiyet hislerini azaltabiliriz.
Aynı hassas durum aslında yardım eden için de geçerli. Yardım eden de bu süreçte kendi gücünün farkında oluyor ancak güzel niyeti ile sundukları gücünün derinliklerinden değil kendisinden kopan parçalarla mümkün olabiliyor. Üstelik bu kopan parçalar içinde sınırlarımızı, yaralarımızı, karanlık yanlarımızı bile sunabiliyoruz.
Peki ihtiyacımız için doğru soru ne olmalı?
Katkı olmaya ne dersiniz?
“Nasıl yardımcı olabilirim?” sorusu yerine içimizdeki bütünlüğü başkalarının ve yaşamın bütünlüğüne katkı olarak sunmaya, “Nasıl katkı olabilirim?” diye sormaya ne dersiniz?
Belki o zaman saniyeler içinde değişen koşullarla yardıma ihtiyacı olanla yardım edenin rollerinin aniden değişebilecek olduğu yaşamlarımızda bu soru ile senin içindeki bütünlük benim içimdeki bütünlük ile aynı deme, bunu hissetme ve hissettirme şansımız olabilir.
Katkı sağlamak eşit olanlar arasındaki bir ilişki türüdür. Her birimizin içinde mevcut bulunan, o unuttuğumuz, o kıymetli, o kadim bütünlük bizim dışımızdakilerin ve yaşamın bütünlüğüne katkı sunar.
Yardım, borç-alacak ilişkisi yaratırken katkı bir şifa halidir, üstelik iki taraf için de. Yardım edenin yardım sırasında istese de istemese de alacağı tatmin hissine karşılık katkı şükran duygusunu yaratacaktır ki bu ikisi birbirinden çok farklıdır.
Katkı sağladığımızda bütünlüğe inancımız vardır ve asıl ilişki kurup işbirliği içinde bulunduğumuz alan tam da budur. Bu haliyle düzeltmekten de ayrılır. Birini düzeltmek onu bozuk, kırık, eksik bulmak demektir. Düzeltmeye yeltenmek o kişinin bütünlüğüne, yaşamla olan bağına kör olmak demektir.
Düzeltmek, tamir etmek bir mesafe doğurur ki tüm mesafeler peşlerinden yargılamaları getirir. Mesafeler bağları koparıp, farklılık deneyiminin yaratıcısı olurlar.
Oysa sadece içtenlikle bağlı olduklarımıza, dokunmak istediklerimize katkı sağlayabiliriz. Yardım etmek güce sahip olmanın, tamir etmek ustalık ve uzmanlığın sonuçlarıdır ve bir o kadar da kişisel, özel ve somutturlar. Yaşamlarımız boyunca pek çok farklı şeyi tamir eder ve pek çok konuda yardımcı oluruz.
Ne zaman ki katkı sağlamayı seçeriz işte o andan itibaren her zaman, her şeye katkı olur, bütünün parçası oluruz.
Katkı olmak bu yolu seçmiş herkesin yaşadığı gibi teslimiyet, kadim bir gizem, bağlılık ve huşu deneyimidir.
İçinde belirsiz süreyle ziyaretçi olduğumuz yaşamlarımızda daha güzel ortak deneyimler için yaşamın gizeminin ve bütünlüğünün katkı sağlayıcı hizmetkarı olmaya ne dersin?
Sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Senin mucizen içinde: Yapman gereken tek şey doğru yere bakmak