Var oluş halimiz yaşamımızı yaratır. “Our being creates our life” yani “Var oluş halimiz yaşamımızı yaratır,” der Stefano D’Anna ve ekler: “Dış dünyamın kalitesinin daha iyi ya da daha kötü olmasının benim temel sorumluluğum olduğunu, hayatımdaki tersliklerin ve bazen trajik olayların oluş seviyeme bağlı olduğunu ve bunların da yalnızca korkularımın, yıkıcı düşüncelerimin ve olumsuzca kurduğum hayallerimin maddeleşmiş halinden başka bir şey olmadığını farkettiğim andan itibaren, şikayet etmekten, başkalarını suçlamaktan, pişmanlık duymaktan ya da kendime acımaktan vazgeçtim.”
Öyleyse bu yazıda oluş halimizi hayal ettiğimiz şeyleri tezahür ettirmeye ayarlamanın yollarından konuşalım. Yaratım serisinin ilk yazısında, bizi bu oluş haline hazırlayacak olan ilk adımın Kim Olduğumuzu Hatırlamak olduğundan bahsetmiştim; Bizler Yaratıcılarız ! Hani bilenler bilir; şu kuantum deneyindeki gözlemci… Hani şu enerji parçacık haline gelirken enerjinin hangi kararı alacağını etkileyen gözlemci…
İkinci yazımda da bir sonraki önemli basamak olan içinde yaşadığımız bu ortamın yapısını anlamak üzerinde durmuştum. Üstatların deyişi ile “Dışarıda hiçbir şey yoktur.” Yani dışarıda hiç kimse ve hiçbir olay yoktur senin içinde olmayan! Senin yaşamındaki her şey salt senin iç dünyanın bir yansımasıdır. Kainat yalnızca senden sana yansıyan bir aynadır. Yani bir yansıma, bir hologramdır bu Dünya! Bu Holografik yapı sonsuz olasılıkları içinde barındıran bir enerji okyanusudur, onu kişiler ve olaylar olarak senaryolaştıran (o olasılıkların içinden seçen) içimizdeki netlikle duran inançlardır yalnızca. Bizi daima geri planda tutan değersizlik inancı gibi, başkalarının daha değerli olduğu inancı gibi, paranın zor kazanıldığı veya kötü olduğu inancı gibi, şöyle yaparsam böyle olur, böyle yaparsam şöyle olur inançları gibi… Farkında olalım (%0,1) ya da olmayalım (%0,9)! Tekrar hatırlatayım DIŞARIDA HİÇBİR ŞEY YOKTUR !
Kişi bunu anladığında Stefano D’anna gibi dışarıdaki olayları veya insanları suçlamanın, onun yüzünden veya bu şartlar yüzünden demenin boşa olduğunu fark eder ve kendi içine döner bakar. Ben neden bu insanı hayatıma çektim, buradan, bu insanın bana olan bu davranışlarından, sözlerinden, varlığından öğrenmem, anlamam veya kendimle ilgili değiştirmem (geliştirmem) gereken NEDİR? Ah! Bu soru bizi öyle şifalandıracak ki! Dilerim tüm pürüzlü ilişkilerde, kalp kırıklıklarında bu soru sorulur ve artık zaman kaybı sona erer ve kısır döngüler kırılır. Cevaplar dışarıda değil (dışınızda olanları suçlamak veya dışındakini düzeltmeye çalışmak nafile bir çabadır, sen bir şeyleri fark edene kadar kimse huyunu suyunu, sana yansıttığı enerjisini değiştirmiyor), sistem böyle… Kendine dön ve bak cevaplar sende diyor! Bunu anlayalım ve hatırlayalım. Biz değişirsek herkes ve her şey değişir!
Öyleyse var olma halimizi istediğimiz şeyin frekansına ayarlayıp onu gerçekleştirmenin püf noktaları nelerdir, madde madde bakalım…
- Öncelikle anlamalıyız ki isteklerimizin gerçekleşmesi için inançlarımız, düşüncelerimiz, duygumuz (ruh halimiz) birbirleri ile uyumlu olmalı, yani aynı yönü gösteriyor olmalıdır. Bu zaten sürekli bahsettiğim varoluş halimizi oluşturan elementlerdir. Birinde bir farklılık, uyumsuzluk varsa elimizde pırlanta yerine cıva bulabiliriz… Bir örnekle; Zengin olmak istiyorum ancak paranın kötü olduğuna, parası olanların bencil olduğuna inanıyorum. O halde para bana gelmeyecektir. Çünkü ben kötü şeylerin bana gelmesini istemem, ya da bencil bir insan olmak istemem. Başka bir örnek; Ben çok sevilmek ve ilgi görmek istiyorum ama içten içe değersiz olduğumu hissediyorum, o halde aradığım ilgi ve sevgi bana asla gelmeyeceği gibi onu elde etmek için sürekli kendimden veren, kendi haklarımdan veya enerjimden veren konumunda olurum, çünkü bunlar bende bir değere sahip değil, ben değersizim, benim tüm güzel özelliklerime beni sevmesini istediğim kişi daha layık. İşte bu pırlanta arzularken ele geçen cıvadır… Duygu, inanç, düşünce uyumsuzluğunu anlatabildim değil mi? Bir de hepsinin aynı yönde olduğu bir örneği ele alalım, hatta aynı örnekten gidelim. Zengin olmak istiyorum ve paranın Yaradan tanımını ve perspektifini anlıyorum, paranın neden varolduğu hakikatten bir bakış açısıyla anlıyorum, ve ihtiyaçlarımın tamamını karşılayacak, hatta fazlasını da varoluşa hizmette kullanacak kadar çok paraya sahip olmak benim su içmek gibi doğuştan bir hakkım. Ben bolluk ve bereket ile dolu bir evrende yaşıyorum. Doğada açlık, eksiklik yoktur ve ben de onun bir parçasıyım, öyleyse benim de isteklerim anında karşılanır. Zengin olmanın Yaradan tanımını da biliyorum ve ben zengin olmanın nasıl bir his olduğunu biliyorum, bu benim için güvenlidir ve mümkündür, çünkü ben de doğanın bir parçası olarak buna layığım, değerliyim.
- Hayallerini kurarken, bir dilekte bulunurken frekansın yüksek olmalıdır. Düşünsene hayalin gerçekleştiğinde nasıl hissederdin? İşte bunu hatırla ve o duyguda ol. Veya en mutlu olduğun bir anı getir aklına ve hisset onu, kalbinin sevinçle, coşku ile parladığı bir anı ve hayalini o ruh hali içinde kur. Müzik ve dans da frekansını yükseltmene yardımcı olacaktır. Ya da frekansını yükseltme meditasyonları öğren ve meditasyon yap.
- Hayalini kurarken detayları eklemen önemli. Hem beyin gerçekle hayali ayırt edemiyor ve onu kabul ediyor, hem de her bir detayın bir enerjisi olduğu için… Her kokunun, rengin bir enerjisi olduğu için… Böylelikle hayalinin enerjisini artırıyorsun.
- Asla negatif yönde bir imgeleme yapmıyoruz, yani şu kişinin başına şöyle kötü bir olay gelsin veya şöyle kötü bir şey olsun diye değil. Çünkü yaratım enerjisi her zaman varoluş için en hayırlı olan neyse ona hizmet eder. Varoluşa katkısı olmayan hiçbir şey yaratılamaz. Adı üstünde yaratım, yıkım değil.. Bunu unutma !
- Hayalini kurarken, geçmişteki olumsuz sonuçlanmış olaylar veya söylemler aklına geliyorsa bunları derhal temizle. Geçmişin negatif izleri ile bağlantını kopar, temizle kendini, yaratımın zekasına teslim et. Bunun için yine imgeleme meditasyonu yapabilirsin.
- Hayalini kurduğun şey, yani hedefin net olmalıdır. Onu öyle netleştir ki belki yalnızca bir duygudur o duyguyu bul ve ona odaklan. Ya da bir resim haline getirilebilir, kendin de çizebilirsin, bir fotoğraf da kullanabilirsin. Veya yazı olarak yaz. Yazmak da seni netleştirir.
- Ve en nihayetinde hayalini olmuş, sonuçlanmış gibi kur. Her neyi deneyimlemek istiyorsan ona zaten kavuşmuş olduğun hali imgele (hayalini kur). Göreceksin zaten sevinci içine akacak. İzin ver o sevinç tüm bedenini ve tüm enerji alanını sarsın. Kelimelere döküyorsan eğer, şimdiki zaman dilini kullan, düşüncende ise “oldu” hali olsun.
Bu satırları yine Stefano D’Anna ile sona erdirmek isterim, “Bir tek ‘düş’ gerçektir. “Düş” var olabilecek en gerçek şeydir. Sen bu gerçek olanın dünyasında hareket etmeyi öğren. Burada artık alışkanlıkların, inançların ve eski kalıpların anlamlarını bütünüyle yitirirler. Senin gerçeklik diye nitelendirdiğin yalnızca bir görüntü (yansıma-illüzyon)’dan ibarettir, bu düşünüş sistemi bütünüyle baş aşağı edilmeli ki, sen yanında eski bir şey taşıma… Nasıl düşüneceğini, hissedeceğini, nefes alacağını ve besleneceğini, eskisinden bütünüyle farklı bir biçimde yeni baştan öğrenmelisin.
Ben Dilek Cantimur, yaratımlarınızı (hayallerinizi) gerçekleştirmek için birlikte çalışabiliriz, birlikte meditasyon öğrenebilir, yaratıcı imgelemeler yapabilir veya Theta Healing seansı ile hayallerinizin gerçekleşmesine engel olan bilinçaltı blokajlarınızı keşfedip temizleyebiliriz. “Hah! Madem bu kadar yazdın sen hayatında arzuladığın neyi yarattın?” diyenlerinizi de www.creatingground.com adresine buyur ediyorum. Bir kader nasıl baştan yazılabilir detaylarıyla bulabilirsiniz. Birlikte de bir şeyler yapmak isteyenler Instagram adresim creatingground‘dan veya 0554 963 4286 nolu telefondan bana bu taleplerini bildirebilir. (Haa! Unutmadan bir de Uplifers.com okuyucularına tüm çalışmalarda %20 indirim vaaar! Haydi hayallerin beklemesin!
Sonsuz Sevgilerimle…
İlginizi çekebilir: Yaratım üzerine düşünceler 2: Gerçek nedir?