Yaratıcı insan yoktur, içindeki yaratıcı yönü açığa çıkarabilmiş insan vardır! Çünkü herkesin ruhunun derinlerinde bir gün ortaya çıkmak için bekleyen renkli duygular vardır. Ancak ne yazık ki günlük hayat ve fani kaygılar nedeniyle bu eşsiz yetenek ve tutkular genellikle saklandıkları yerden çıkamazlar. Eğer siz de, içinizde üretme dürtüsü hissediyor fakat bunu bir türlü açığa çıkaramıyorsanız yaratıcılığınızı körükleyecek ve sizi yerinizden kaldırıp harekete geçirecek, yaratıcılıkla ilgili ilham veren filmler listemize mutlaka göz atın…
Across The Universe
The Beatles’ı kim sevmez ki? Sizin de bu geçmişe ve hatta geleceğe damgasını vurmuş grubu sevdiğinizi biliyoruz. Fakat emin olun gelmiş geçmiş en naif ve renkli müzikal filmlerden olan Across The Universe’i izlediğinizde The Beatles sevginiz ve yaratıcılığınız tazelenecek!
Kayıp babasının izini bulmak için Liverpool’dan kalkıp Amerika’ya giden Jude’un bu amaca ulaşmaya çalışırken yaşadıklarını, kendini keşfetmesini ve aşkı en renkli ve coşku dolu haliyle anlatan filmin fonunu ise, The Beatles’ın en güzel şarkılarının film için yeniden kaydedilmiş versiyonları süslüyor.
Frida
Tüm dünyaya ilham veren Meksikalı sürrealist ressam Frida Kahlo’nun, imkansızlıkları dize getiren hikayesini konu alan Frida, 2 saat boyunca aşkı, acıyı ve sanatı ruhunuzda hissetmenizi sağlayan bir film. Genç yaşta geçirdiği kaza sonunda hayatının ciddi bir kısmını yatağa bağlı ve acılar içinde geçiren Frida, içinde biriktirdiği tüm acıları tuvaline aktarmaya başlayınca, 1930’lu yılların sanat çevrelerinde adını hızla duyurmaya başlar.
Ayrıca Amerika’nın en ünlü ressamlarından Diego Rivera ile yaşadığı tarihe damgasını vuran aşk hikayesini de konu alan film, Frida Kahlo’nun renkler, çizgiler, fantastik anlatımlar ve delilikle karışık dehasını tüm samimiyetiyle aktarıyor.
The Doors
Özellikle 60’lı ve 70’li yılları ve o dönemin kültürel yaşantısını yansıtan belgeselleri sevenler için The Doors tam bir ilham kaynağı olabilir! Ünlü yönetmen Oliver Stone’un yönettiği 1991 yapımı bu film, rock’n’roll efsanesi The Doors’un kurucusu ve solisti Jim Morrison’ın kısa ve fırtınalı hayatını konu alıyor.
Kaliforniya’nın Venice Beach sahillerinde başlayan bu tutku ve müzik dolu hikaye, Jim Morrison’ın derin ruhundan kopan dizelerle şiirsel ve ruhani bir yolculuğa dönüşüyor. Ve bize göre bu kült filmin verdiği en önemli mesaj: “Hayat çok kısa. Bu yüzden ruhun daima yaşam yolculuğunun pusulası olsun.”
Dead Poets Society (Ölü Ozanlar Derneği)
1959 yılında geçen film, geçtiğimiz yıllarda yaşamını yitiren Robin Williams’ın canlandırdığı John Keating adlı çok başarılı ve bir o kadar da farklı edebiyat öğretmeninin disiplinli bir erkek okulu olan Welton Academy’ye öğretmenlik yapmaya gelmesi ile başlıyor. İdealist öğretmen Keating, zihinleri baskı altında olan öğrencileri edebiyat ve şiirin renkli dünyasıyla tanıştırıyor ve onlara özgürlüğü, hayatı yeniden anlamayı ve dünyaya farklı açılardan bakmayı öğretiyor. Senaryo ve oyunculuk performansı açısından gerçek bir başyapıt sayılan Ölü Ozanlar Derneği, yazma aşkınızı canlandırabilir!
Midnight in Paris (Paris’te Gece Yarısı)
Amerikalı bir çiftin sanata, Paris’e ve elbette ki hayata ne kadar farklı baktıklarını, birbirleriyle ne kadar uyumsuz olduklarını, birbirlerini hiç ama hiç anlamadıklarını hissederek başlıyoruz bu naif öyküye. Evlenme arifesindeki bu çift ilişkileri ve karakterleri ile ilgili gerçekleri keşfederken Gil’in, zaman makinesini andıran bir araçla, kendine göre “Altın Çağ” olarak addettiği bir döneme gitmesiyle birlikte erken 1900’ler sanat külliyatını çok etkili ve komik bir biçimde arkasına alan film, bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız renkte bir sinematografik tat sunuyor.
Kaynak
imdb.com
Popsugar.com
İlginizi çekebilir: Hayata bakış açınızı değiştiren filmler