Yaratıcılık ve açık fikirlilik, görme kabiliyetimizi etkiliyor
Kişilik ve karakter kavramlarının nasıl oluştuğu ve nelerden etkilendiği tam olarak çözülememiş olsa da, psikoloji alanında yapılan her yeni araştırma bu bilinmeyenleri çözmeye bir adım daha yaklaşıyor. Bunların içinden, Haziran 2017’de yayınlanmış oldukça yeni ve iddialı bir makaleye göre kişiliğimiz, dünya görüşümüzü düşündüğümüzden çok daha fazla etkiliyor. Dünya görüşü derken yaşam felsefesinden değil, bildiğiniz görme kabiliyetinden bahsediyoruz. Evet yanlış okumadınız, açık fikirlilik ve yaratıcılık gibi karakter özelliklerinin, dünyayı görme şeklimizi değiştirdiği bilimsel olarak kanıtlandı.
Açık görüşlülük zihinle sınırlı değil
Melbourne Üniversitesi’nde gerçekleştirilen çalışma, insanların dünyayı fiziksel olarak görme şekillerinin ne denli açık fikirli olduklarına bağlı olduğunu ortaya koydu. Çalışmaya dahil edilen 123 gönüllünün kişilik testi yapması istendi, dışa dönüklük, uyum, yeni deneyimlere açık olma gibi özellikleri ölçüldü. Yeni deneyimlere açık olma özelliği, bu test kapsamında “yaratıcılık, hayal gücü ve yeni şeyler denemeye isteklilik” olarak tanımlandı. Daha sonra katılımcıların binoküler rekabet adı verilen, görmeyle ilişkili bir durumu yaşayıp yaşamadıkları test edildi.
Binoküler rekabet, gözlerin uyarıcıları birleştirememesi anlamına geliyor. Her bir göze farklı bir resim ya da renk gösterildiğinde, bu iki uyumsuz resim arasında göz birini seçiyor ve diğerini eliyor. Örneğin bir gözün önüne kırmızı, diğerine yeşil renk bez tutulduğunda, beyin aynı anda sadece birini işleme sokabiliyor ve ya kırmızıyı, ya yeşili ayırt edebiliyoruz. Oysa bazı insanlar kırmızı ve yeşilin birleşimi olan bir renk görüyorlar. Melboune Üniversitesi’nde yapılan çalışmada ortaya çıkan sonuç, kişilerin yeni deneyimlere açık ve yaratıcı oldukları ölçüde bu birleşik rengi de görebildiğini gösterdi.
Seçici dikkat sayesinde binlerce uyaranla başa çıkıyoruz
Araştırmacılar, bu çalışma sonucuyla ilgili olarak “iki görüntüyü birleştirmek, iki farklı ve birbiriyle uyumsuz uyarana karşı beynin geliştirdiği ‘yaratıcı’ bir çözüm gibi görünüyor” yorumunu yapıyor.
Baş araştırmacı Anna Antinori, normalde beynimizin etrafımızdaki binlerce uyarandan hangisine tepki verip hangisini eleyeceğini önceliklendirdiğini söylüyor. (Bu linkte bulabileceğiniz seçici dikkat testini deneyerek konuyla ilgili daha net bir fikir edinebilirsiniz.) Antinori, açık fikirli insanların etraftaki uyaranlara daha açık olduklarını, yani daha az bilgiyi elediklerini belirtiyor.
Dehanın da fazlasının zarar oluşu gibi, bu “açık olma” halinin de birtakım dezavantajları var. Aşırıya varan durumlarda kişiler aynı anda binlerce uyarana maruz kalıp yeterli elemeyi yapamadıkları için birtakım psikolojik rahatsızlıklar yaşayabiliyor, örneğin halüsinasyon görebiliyorlar. Bu tip rahatsızlıkların hangi oranda açık fikirliliğe ve yaratıcılığa bağlı olduğu bilinmemekle beraber, büyük bir yüzde oluşturmadığı tahmin ediliyor.
İlginizi çekebilir: Yaratıcılığı tetiklemenin alışılmadık yolları
Kaynaklar:
Quartz Media
ScienceDirect
Scholarpedia