X

Yaptığımız her şeyi ve yaşadığımız her anı çok ama çok sevmek

Ömür dediğin üç gündür; dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.” Can Yücel

Geçtiğimiz hafta benim için hem zor hem çok değişik bir haftaydı. Her şeyin “gerçekliğini” sorguladığım bir hafta. Nedense hayatımın bu döneminde gerçek olana odaklanmaya niyet etmiştim. Gerçek arkadaşlar, gerçekten sevdiğim şeyler, gerçekten görmek istediklerim, gerçekten yapmak istediklerim, gerçekten söylemek istediklerim ve gerçekten sahip olmak istediklerim… Ben bu gerçeklik sorunsalını yaşarken belki de istemsiz olarak gerçekliği sorgularken durup bir bakmamı istedi dünya… Sağ ayağımın tarak kemiğinde evet bir stres kırığı oluştu. Bugün bu yazımı yazarken bir bacağım kocaman bir alçının içerisinde itiraf edeyim… “Gerçekten” yürüyemiyorum ki ben bir dakika bile durmak denen kavrama asla ama asla uymayan bir insanım bu yıllardan beri bu şekilde…

Şimdi bu yazımda sizlerle birlikte hayatımızda gerçek kavramına bakmak ve gerçekten yaşadığımız anı gerçekten seviyor muyuz diye sorgulamak istiyorum… Evet, ben bir soru sormuştum gerçekten koşmayı seviyor muyum? Neden koşuyorum? Nereye koşuyorum? Koşuyorum da ne buluyorum? Neden koşuyorum gerçekten neden koşuyorum? Ertesi gün ayağım kırıldı… Bunu hepimizin bulacağı cevapları bu şekilde bulmanızı önermeyerek buradan paylaşmak istedim… Son bir haftadır anlıyorum, belki de sorum ne kadar “gerçek” ise cevabımın da aynı o kadar derin gerçeklikte olması ve gerçekten bu soruma yanıt bulmam için işte gerçekten kırık bir ayakla ve kendi kendime bir metre bile “yürüyebilmek” gücüme gerçekten şükreder duruma gelmeden gerçek bir cevap bulamayacak olmamdı…

Evet, o anı sevin, o adamı veya o kadını sadece çok ama çok sevin… Çünkü hala bunu yapabilmek sağlıklı bir şekilde söyleyebilmek, sarılabilmek ve en önemlisi iki ayağınızla ona kadar gidip onu kucaklayabilmek özgürlüğüne sahipsiniz…

Bakalım bizler gerçekten yaşadığımız anı sevebiliyor muyuz, gerçekten yaptıklarımızı sahip olduklarımızı hayatımızı bizimle birlikte olanları, bize bahşedilmiş olanları yeteneklerimizi potansiyelimizi ve kısacası “ben” olan her şeyi şimdi ve şu anda ben bu yazımı oluştururken ve sizler o muhteşem gözleriniz ile bu kelimeleri okurken sevebiliyor muyuz?

Bazılarımız eminin bugün yatağımızdan kalktık ve şunu söyledik “yine mi işe gideceğim?” evet bu yazım gerçek bir cevap olsun her ayağınızın sağlam olup o işe gidebilmek “özgürlüğünüzü” sevin… Bazılarımız sabah uyandık, yine mi aynı kadın, yine mi aynı adam? Evet yapılacaklar, evin sorumlulukları, çocukların sorumluluklarını düşündünüz ve belki de “ben bu adamı veya kadını seviyor muyum?” diye sorguladınız… İçin için gizlice o sırada belki sıcacık çayınız önünüze geldi veya eşiniz yanağınızdan öptü… Evet, o anı sevin, o adamı veya o kadını sadece çok ama çok sevin… Çünkü hala bunu yapabilmek sağlıklı bir şekilde söyleyebilmek, sarılabilmek ve en önemlisi iki ayağınızla ona kadar gidip onu kucaklayabilmek özgürlüğüne sahipsiniz…

Bazılarımız öğle saatlerinde “şimdi şurada olsam, burada olsam, bu öğle arasında kızgın kumlarda yatıyor, güzel denizlerde yüzüyor olsam” diye düşündü… O anı unuttu, diğer zamanda yaşamak istedi… Şimdi bu yazımla bugüne şimdiye dönün, hala bu güzel hayali kurabilen aklınızı, isteklerinizi ve kalbinizi sevin… Eğlenmeyi o kumsalda olmasanız bile masanızda sizinle birlikte oturan iş arkadaşlarınızla, okul arkadaşlarınızla veya sadece arkadaşlarınızla o “an” olmanın güzelliğini çok ama çok sevin. Hala bir hastane koridoru yerine bir sandalyede özgürce kendi seçiminizle kendi isteğiniz ile şanslı diğer insanlar gibi oturabilmek halinizi sevin ama çok ama çok sevin…

İki ayağınızın üzerinde sapasağlam gerçek olarak gücünüzle kalbinizle ve özgürce bu eve dönebiliyor olduğunuz için teşekkür edin…

Bazılarımız akşam eve döndük değil mi? Belki bu yazıyı ancak o yorgun argın günün yoğunluğunu yaşayıp da tekrar döndüğünüz evinizde okuyabiliyorsunuz… Yorulmayın! Asla yaşadığınız hayatınızdan, aldığınız nefesinizden ve size “ev” olmuş sizi kabul etmiş size güzel gelmiş bir yere dönmekten asla bıkmayın… İki ayağınızın üzerinde sapasağlam gerçek olarak gücünüzle kalbinizle ve özgürce bu eve dönebiliyor olduğunuz için teşekkür edin… Ve o dönmek anınızı çok ama çok ama çok sevin…

Bakın sevgili Marianne Williamson Sevgiye Dönüş isimli eserinde yaptığımız her şeyi çok sevmeyi nasıl yorumluyor:

…Ben tembel olduğumu düşünürdüm. Her zaman yorgundum. Aslında, hayatımın amacını keşfedinceye kadar tıkanmış haldeydim. Enerjimiz, Tanrı ile birlikte yaratma, sevginin önceden bulunmadığı yere sevgi aktarma isteği yönünde harekete geçirildiğinde, içimizin ta derinlerinden yeni bir enerji fışkırır. Dünya size asla parlama izni vermez. Bu izni yalnızca sevgi verir. Bazen çalışırken bir tavır takınırız, çünkü işin bizden aşağıda olduğunu düşünürüz ya da bizim değil de başkalarının patron olmaları gerçeğine içerleriz. Kalabalığın en tepesine yükselmek için acele ederiz. Fark etmeyiz ki sevgi yaydıkça doğal olarak yükseliriz.

Sonra “yarına” ertelediklerinize, bugün yaparken o andaki güzelliği görmenize engel olanlara, yaptıklarınızın önüne geçerek verdiğiniz emeklere gözlerinizi kapatmanızı sağlayan her şeye dur deyin…

Bugün bu yazımı okuyorsanız, öncelikle bunu sevin, bu anı, şu an beyniniz ile düzenlemekte olduğunuz kelimeleri, bunların kalbinizde yarattığı muhteşem yaşamak hissini ve şu an özgür olduğunuz sağlıklı olduğunuz ve tam olarak olması gerektiği gibi olduğunuz için bu anınızı kendinizi çok ama çok sevin… Sonra yarına ertelediklerinize, bugün yaparken o andaki güzelliği görmenize engel olanlara, yaptıklarınızın önüne geçerek verdiğiniz emeklere gözlerinizi kapatmanızı sağlayan her şeye dur deyin… Evet, emek verdiniz, evet o anlar sizin hayatınızdı, evet bugün sağlıkla nefes aldığınız bu an sizin sahip olduğunuz en gerçek şey ve işte bu yüzden çok ama çok sevilmeyi hak ediyor…

Her şeyi ve her anınızı, şimdinizi sevmeye hazır olduğunuzda gördükleriniz değişecek, siz sadece yılmadan vazgeçmeden gönülden sevin…

 

İlginizi çekebilir: Her an yaptığımız muhteşem tercihlerimiz üzerine: Tam doğru ve tam yanlış nedir?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale