X

Yapay ışıkları hayatından çıkararak yaşamaya çalışan Alden Wicker’ın sıradışı deneyimi

Bazı bilim adamları gün batımında yatağa girmeyi, gün doğumunda da uyanmayı biyolojimiz için en sağlıklı yöntem olarak görüyor. Yapay ışıksız bir yaşam sürmenin avantajlarını anlatan pek çok makale yayınlandı. Yapılan çalışmalara göre, yapay ışıklara fazla miktarda maruz kalındığında göğüs kanseri, diyabet ve kalp hastalık riskleri de yükseliyor. Ayrıca yapay ışığın obeziteyi arttırıcı etkisi olduğu hakkında iddialar da mevcut. Bunun yanında, cihazlardan yayılan mavi ışığın uykumuz için zararlı olduğunu da duyuyoruz.

New York’ta yaşayan yazar ve blogger Alden Wicker, geçtiğimiz aylarda ilginç bir deneysel çalışmaya imza attı ve deneyimlerini EcoCult.com isimli blogunda paylaştı. Biz de Uplifers olarak sizler için bu ilginç çalışmanın gözlemlenen sonuçlarına yer verdik.

Yakın zamanda yapılan bir araştırmada, sekiz kişi ellerinde yapay ışık yayan cihazlar olmaksızın bir kampa gönderildi. Kamp bir hafta sürüyordu. Döndüklerinde katılımcıların istisnasız hepsi sabahın erken saatlerinde kalkmak ve yatağa hava kararır kararmaz girmek gibi alışkanlıklar geliştirdiklerini belirttiler.

Colin Beavin “No Impact Man” isimli kitabında, apartmanında devreleri kapatan bir sistemle bütün elektrikleri kapatıp daha fazla uyumaya çalışan bir insanı anlatıyor. Bu değişimin sonucunda bu kişiye ve eşine etrafındakiler fiziksel olarak çok iyi, mutlu ve enerjik göründüğünü söylüyor.

Alden Wicker, bu gibi söylemlerden esinlenerek bütün bu iddiaların aslını kendi kendine test etmek istedi.  Yapay ışığı hayatımızdan atabilir miyiz? Bunu yapabilirse insan kendini daha iyi hisseder mi? Eğer daha iyi ve enerjik hissedecekse bu etki uzun süreli olacak mı?

Deney: Kuralları, amaçları ve parametreleri

Wicker deneyini bazı kurallar çerçevesinde gerçekleştirdi:

  • Deney iki hafta sürecekti.
  • Elektrikli aydınlatıcılar kesinlikle kullanılmayacaktı. Mum ve ateşe dayalı başka unsurlarla ışık elde edilebilecekti.
  • Bilgisayar veya telefon kullanılacaksa bunlar gün ışığının olduğu zamanlarda, iyi aydınlatılmış yerlerde kullanılacaktı.
  • Gece olduğu zaman şehrin ışık kirliliğinden uzak durmak için perdeler sıkıca kapatılacak ve evden çıkılmayacaktı.
  • Ve son olarak deney boyunca her gün fotoğraf çekilecek, bu sayede olası görsel değişimler fark edilebilecekti.

Bu deneyi mümkün kılan en büyük etken Wicker’ın evden çalışması ve dolayısıyla mesai saatlerinin esnekliğiydi.  Wicker, yapay ışıktan uzak durduğu iki haftayı gün gün kaydetti ve kendi gözlemlediği sonuçları değerlendirdi.

Sonuçlar:

Kötü haber: Bu deney maalesef hedeflenen şekilde gerçekleşemedi, çünkü Wicker istemeden de olsa birkaç kere yapay ışığa maruz kalmak zorunda kaldı. Medeni hayatta yapay ışıklardan kaçınmak sanıldığı kadar kolay değildi –özellikle New York’un göbeğinde! Ayrıca Wicker’ın uyku düzeninde herhangi bir değişim olmamıştı. Beklediği gibi güne daha enerjik ve hazır bir şekilde uyanmadı. Kısacası Wicker büyük beklentiler içerisindeydi; fakat bekledikleri büyük ölçüde gerçekleşmedi. Daha da kötüsü, hiç kimse ona ne kadar iyi göründüğünü de söylemedi.

Wicker’a göre güneşin konumuna göre uyuyup uyanmanın gerçekten olumlu etkileri varsa bile, bu etkilerin sağlıklı bir şekilde gözlemlenebilmesi için belki de daha uzun süreli bir çalışma gerekiyordu; tıpkı organik beslenmenin sağlığımızda yarattığı olumlu etkilerin yıllar sonra ortaya çıkması gibi.

İyi haber: ‘Sağlıklı yaşam için gereken zorlu standartlar’ listenize bir yenisini eklemenize gerek kalmadı. 🙂

Şaka bir yana, Wicker bu çalışmayla birlikte bazı olumlu alışkanlıklar da geliştirdi.

  • Alden Wicker bu iki haftanın sonunda, gün ışığında daha verimli çalışabildiğini fark etti; böylece gece geç saatlerde bilgisayarı açmak zorunda kalmıyor ve daha kaliteli bir uyku uyuyabiliyordu.
  • Pencere kenarında çalışarak günışığından daha fazla faydalanıp daha mutlu olduğunu keşfetti.
  • Gündüz saatlerinin daha verimli geçtiğini fark etti. Güzel havalarda dışarıda jogging yapmaya ve çatı katında yoga yapmaya daha istekli olduğunu gözlemledi.
  • Geceleri telefonu yataktan uzak bir yerde şarj etmeye başladı. Mum yakıp telefonu görüş alanından kaldırdığında bazı akşamlarının daha sakin ve huzurlu geçtiğini fark etti.
  • Ayrıca elinin altında telefon veya bilgisayar olmadığında daha fazla kitap okuduğunu ve okurken daha iyi yoğunlaşabildiğini gördü.

Görünen o ki, yapay ışıklardan bütünüyle kaçınmak modern hayatta mümkün değil. Gün ışığıyla yatıp kalkmanın iddia edilen olumlu etkileri ise tartışmalı.

Ancak, özellikle geç saatlerdeki elektrikli cihaz kullanımınızı kontrol ederek (ve ışık kaynaklarını belki biraz azaltarak) bunu kendi kendinize tecrübe edebilir; olası pozitif etkilerden siz de yararlanabilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale