Broadway müzikallerinden “Hamilton”da Lin Manuel Miranda’nın hayat verdiği karakter “My Shot” isimli şarkısını söylerken şarkıda şöyle der:
“Ölümü o kadar çok düşündüm ki sanki geçmişten bir anı gibi geldi.”
Ölümü sanki geçmişten bir anı gibi hissetmek, Hamilton’ı ölüm fikrinden vazgeçiriyor ve gençliğin meselelerine dalıyor. Bu arada hayatın ne kadar kısa olduğunun farkında olum, ölümden korkmamayı öğreniyor. Şarkıya bakılırsa Hamilton’ın yüceliği yalandan da olsa bir anının üzerine inşa ediliyor.
İlgili yazı: Beyin gücünüzü ve hafızanızı birkaç alışkanlık edinerek geliştirin
Psikologlar da uzunca bir süredir insan beyninin hayattaki maddi detayları kodlayıp otobiyografik anılara dönüştürme çabasının farkında. Hepimiz başımıza gelen ilginç bir şeyi paylaşırken mahcubiyet duyabiliyoruz.
Bazen de olayların oluş şekliyle bizim onları hatırlayış şeklimiz arasındaki farklılık, otobiyografik hafızanın yapısal özelliğini yansıtıyor. Geçmişten bir anıyı hatırlamak istediğimizde, geçmişten bir dosyayı açıp yeniden “oynat” tuşuna basmıyoruz. Bunu YouTube’dan video açmak gibi düşünmek yanlış. Onun yerine hafızamızda yer alan kalıntıları yeniden bir araya getiriyoruz. Her seferinde de yeniden inşa ediyoruz ve dolayısıyla her seferinde farklı bir şey ortaya çıkabiliyor. Psikolog Elizabeth Loftus bu durumu şöyle açıklıyor:
“Aslında her hatıra bir ölçüde yanlışlıklar barındırır. Hafıza denilen şey bir çeşit içgüdüsel olarak yeniden üretim sürecidir. Geçmişteki parçaları, tutarlı bir anlatım oluşturmak için bir araya getiririz. Bu da bizim otobiyografimizi oluşturur.”
İlgili yazı: Uykunun öğrenme ve hafıza üstündeki etkileri
Hafıza konusunda yapılan araştırmalar genellikle yanlış hafızanın olumsuz özelliklerine odaklanıyor. Yanlış hafızanın tanıklık programlarındaki olumsuz etkileri bunun bir örneği. Ancak yakın zamanda yanlış hafızanın iyi yanlarını da ortaya koyan araştırmalar yapılmaya başlandı. Örneğin yapılan bir araştırmada katılımcılara uyanma, dinlenme, rüya gibi birbiriyle ilişkili kelimeler verildi. Bir süre sonra katılımcılara bu kelimeler tekrar sorulduğunda listede olmamasına rağmen “uyku” kelimesini de dile getirdikleri görüldü.
İlgili yazı: Hafızamız geçmişini yeniden yazıyor: Hatıraları yeni deneyimlerle güncelleme süreci
Araştırmacılar, yanlış hafızayı bilinçli olarak tetikleyerek bazı psikolojik özellikleri tespit edebiliyor. Bu psikolojik özellikler de genellikle olumlu oluyor. Örneğin bir araştırma kapsamında yaratıcılıkla yanlış hafıza şüphesi arasında pozitif ilişki olduğu tespit edildi. Bazı araştırmalarda da yanlış hafızanın, içgüdüsel sorunlara öncü çözümler bulunması konusunda büyük önem teşkil ettiği ortaya koyuldu. Tüm bu çalışmalar, yanlış hafızanın aslında bir sorun değil işlevsel ve adapte edilebilir bir özellik olduğunu gösteriyor.
Kaynak:
Psychology Today