X

Yalnızca kendimizin yazıp yaşayabildiği bir süreç: Hayatta kim olduğumuzun hikayesi

Bir gün boyunca ne çok “kim olduğumuz” hikayesiyle karşılaşırız. Kimi gelir ayrıldığı sevgilisini saatlerce anlatır; terk edilmiş sevgili olmaktır aslında anlattığı, bir başkasının seçiminin sonuçlarını kendi üzüntüsüne dönüştürüverir… Ve işte bu hikaye saatler sürer… Kimi gelir bir işten kovulmayı anlatır. Yine belki karşısına çıkacak muhteşem bereketlerin “henüz” farkında değildir ama “kaybetmiştir” ne de olsa değil mi? Dünya bir kere başına yıkılmıştır, çaresizdir, ne yapacağını bilemez hale geliverir… İşte bu hikaye de saatlerce “kim olduğunu” anlatıverir bize…

Bir gün boyunca ne çok “kim olduğumuz” hikayesiyle karşılaşırız…

Kimisi gelir “artık karımı sevmiyorum” der, bunu kimseye itiraf edemesem de… Sözle söylemesine gerek bile yoktur. Bir kafeye gitmenizi ve baş başa oturan çiftlerin bir masada kaç kez göz göze geldiklerine veya “gelmemeye çalıştıklarına” bakmanızı öneririm… Bu hikayeyi kavramanız için yeterlidir… Sadece yarım saat verin kendinize siz “olmayan” sözlerden (ki çoğu zaman iki kişi gelir aynı masada oturulsa da fiziki olarak aynı anda, aynı yerde buluşulmuştur, ruhen arada ne yazık ki hiçbir bağ bulunmaz ) hikayeyi çoktan okumuşsunuzdur…

İşte hayatta kim olduğumuzun hikayesi bu yüzden “başkasının” elinde değildir; tamamıyla bizim yazdığımız ve sonra da bizim yaşadığımız bir süreçtir.

Ben bugün sizlerle birlikte bu hayatta ne gibi hikayelerle kendimizi anlattığımıza bakalım istiyorum. Kaçındıklarımıza, kendimize göre “görmezden geldiklerimize”, sevmesek de ve her gece aynı huzursuzluğu yaşıyor olsak da çekip de gidemediklerimize, “çok yoruluyorum” dediğimiz halde “o zaman” bırakıp da rahatlayamadığımız o çok korktuğumuz başarısız olmak tehlikesine…

Ben bugün sizlerle birlikte bu hayatta ne gibi hikayelerle kendimizi anlattığımıza bakalım istiyorum.

Aslında daha yakından baktığımızda hikayelerimiz iki türlüdür. Biri bizim inanmak istediğimiz biri ise gerçekte olanlar. Öncelikle o inanmak istediklerimize bakalım. Bu inanmak istemekte gözlem vardır, yorumlamak da vardır ama sonrasında buna göre bir aksiyon almak sürecimiz oldukça geri planda kalır.

Çünkü aksiyonda “değişim” vardır ve biz bizleri “değiştirecek” hikayeler dinlemekten ve ne kadar yazık ki “değişim” hikayeleri anlatmaktan yana oldukça kapalıyızdır… Acı hikayeleri daha tercih edilir, aldatılma hikayeleri tercih edilir, çekilen zorluk hikayeleri sonra huzursuzluk, sonra geçimsizlik…

Ne yazık ki reytingi de en yüksek olan hikayeler bunlardır. Oysa şunu duymak çok zordur; “ben artık bu evliliğin yürümediğini gördüm ve bir değişiklik kararı aldım, hayatımı baştan sona yeniden kuracağım”.

Bu hikaye neden diğerleri kadar veya saatlerce anlatmaktan sıkılmayacağımız “beni şöyle aldattı”, “bana hiç acımadı”, “bana bunu da mı yapacaktı?”, “ben bu kadın için ömrümü verdim, o benim güvenimi sarstı” gibi hikayelerden çok ama çok daha “az” heyecanlıdır değil mi? Bizler görmemezlikten geldikçe, kendi hikayemizi reddettikçe, hayat bunun tam tersini karşımıza çıkartır, o mutlaka görmemizi ister ve dürüstçe kendi hikayemizi anlatmamızı ister bizlerden. Her ne olursa olsun eğer gereken bir değişimse, korkmadan bunu gerçekleştirmemizi ister…

Bizler görmemezlikten geldikçe, kendi hikayemizi reddettikçe, hayat bunun tam tersini karşımıza çıkartır.

Reddettiğimiz kalbimizin gerçeğidir aslında, peki yüzümüzü gerçeğe döndüğümüzde bizi dikensiz bir yol mu beklemektedir? Cevabım ne yazık ki “hayır”. Hayat her daim bu kadar kolay olmuyor biliyorum. Aslında en zor olanıdır insanın kendi gerçek hikayesine dönmesi. Geçmiş sayfaları “okuyabilmesi”, ne yazılmışsa kabullenebilmesi… Döktüğü kelimeleri anlayabilmesi, bunlardan ders alabilmesi… Kendi yazdığı (yani kendi yaşadığı ve dolayısıyla sorumluluğunu aldığı) hikayesini göğüsleyebilmesi… Ve bu sayfalardan sonra “aynı konuyu daha fazla “yazmayacağım” diyebilmesi…

Daha fazla aldatılan kadın olmaması, daha fazla vazgeçilen adam olmaması, daha fazla çocuğunu büyütememiş anne olmaması, daha fazla iyi iş kadını olup iyi bir ev kadını olamaması ve belki de daha fazla “başarısız” diye not koyduğu cümleler kurmayacak olması “artık, kendimi olduğum gibi kabul edeceğim” yazabilmesi…

Daha önce itiraf etmediğim bir örnek paylaşmak isterim. Çok uzun zamandır kendi yazdığım yazıları okuyamıyordum. Ben ki okumayı çok ama çok severim, konu kendi yazdığım yazılara geldiğinde asla okuyamıyordum, bunu bir türlü başaramıyordum. Geçtiğimiz hafta çok uzun zamandır yine aynı şekilde kendi hikayemde “görmezden geldiğim” ve bu yüzden değiştirmem gerekse de hayatımda kendi kendimi hala tanımlamaya devam ettiğim bir kişinin fotoğrafıyla karşılaştım.

Bu yüzden bugün kendiniz için ne düşündüğünüze, kim olduğunuza, nasıl bir hayat yaşamakta olduğunuza bakmanızı isterim.

Ve bu beni alt üst etmeye yetti. O derece saklamış, görmezden gelmiş ve bir yerlere kaldırmıştım ki, aslında “hikayemi” değiştirmem gerektiğini, artık “yeni” şeyler yazmam gerektiğini, olan her şeyin zaten olup bittiğini bir kez daha çok ama çok farklı ve ne yazık ki çok ama çok daha yoğun bir şekilde gördüm… Sonra oturdum ve “neyi görmem gerekiyor?” diye kendi kendime sordum. Ben neyi görmezden gelerek bugüne kadar hikayemde, hayatımda, kendimi tanımladığım kendim hakkında edindiğim bilgilerimde, kendim için verdiğim “ne olduğum” ne olmadığım kararlarımda bu konuyu neden gerektiği gibi görmemiştim? Neden bu kadar zor gelmişti yüzleşmek?

Bu soruyu sormamla birlikte, artık kendim için yazacağım sayfalarda çok daha fazla ne kullanmam gerektiğine de karar verdim. Geçmiş çoktan geçmişti, onu hala bugüne taşıyan ne yazık ki yine bendim. Ben kendim için, kendi iyiliğim için artık “yeni” bir hikaye yazmalıydım. Ben bugün ne o yıllarda kalan Pınar’dım ne de kendimi o yıllarda olduğum şeklimden kopartabilirdim, ben sadece bugünümü istediğim gibi “yazmak” hakkına sahiptim ve gerçekten de asıl olan sadece “şimdiki” zamandı…

Bu yüzden bugün kendiniz için ne düşündüğünüze, kim olduğunuza, nasıl bir hayat yaşamakta olduğunuza bakmanızı isterim. Bugün kendiniz için yazdığınız hikayenizde sürekli geçmiş başarısızlıklarınızdan mı bahsediyorsunuz? Sizi çok üzenleri hala hikayenizin başkahramanları mı yapıyorsunuz? Veya diğer kişilerin seçimleri yüzünden halen kendinizi sevilmeye layık görmeyerek aslında kendi kendinize mi haksızlık ediyorsunuz?

Hayatınız sizin en güzel hikayenizdir ve yazacağınız her kelime bugün sizin öz iradenize tabiidir, kalem sizindir ve söz sizindir… Dilerim hikayenizde güzel sözler sizinle olsun…

 

İlginizi çekebilir: Her şey zamanını bekler: Sen cesaretle beklemeye hazır mısın?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale