X

Yalnızca eleştiri ve baskılardan kurtulmak için: Evlenmek şart mı?

Arkadaş çevremizde konuştuğumuz, ilişkilerimizde bazen sıkıntısını yaşadığımız, ailelerimizden dinlediğimiz, toplumdan psikolojik baskıyı yediğimiz bir konu var: Evlilik! Bu konuda bir iki cümle etmeyen bir ben kaldım sanırım. Eh madem bir süredir farklı farklı örnekler karşıma çıkıp duruyor, o zaman gözlemlerimi ve analizlerimi de yaptığıma göre artık yazıya dökme zamanım gelmiş demektir. Hazır mıyız?

Evlenme isteğimizin altındaki asıl sebebi biliyor muyuz?

Üç ay evveldi. Hayatımda hiç konuşacağımı bile düşünmediğim bir kişi benimle iletişime geçti. Çeşitli konulardan konuşurken bir anda konu evliliğe geldi. Kendisi 30’lu yaşlarında ve boşanmış bir kadın. Bana anlattıklarının bir kısmından hepimize örnek olması adına (tabii ki kendisinin haberi olarak) paylaşmak isterim.

Bundan iki-üç sene önce etrafımdaki herkes evleniyordu ve konuştuğumuz konular değişmeye başlamıştı. Bir anda anlıyorsun, aile kurmak gibi gerçekler var. Ben de o dönemde karşıma çıkan erkek arkadaşımla yeni tanışmışım, bununla evleneceğim dedim. Daha iyisi olmaz, zaten çıkmaz, dedim. Başlarda hoşlanıyorum falan ama yani bence evlendiğim gün bile çok mutlu değildim. Dışarıdan bakıldığında her şey güzel gözüküyordu belki de, düğün harika, resimler harika. Fakat aynı evin içine girince, bütün hayat enerjim düştü. Mutsuz bir insan oldum. Şimdi bambaşka bir insanla bambaşka şartlarda ilişki yaşıyorum ama eve koşarak gidiyorum. Evlilik, çocuk gibi konuları oluruna bıraktım. Cidden, insanlar birbirlerinin üzerinde gerçekten bir baskı oluşturuyorlar.

Onu dinlerken sizce ilk neyi duyduğum an dehşete düştüm? “Bence evlendiğim gün bile mutlu değildim.”

Sonra çok üzüldüm. Bize dayatılanlara, inandırılanlara… Gözle görülmeyen ama kalpte sıkışıklık yapan toplum baskılarına… Çok şükür ki muhtemelen ülkemizdeki en şanslı kadınlardan biriyim ben. Bu konuda üzerimde hiç baskı hissetmedim ama evet farkındayım da bu gerçeğin. Kadınların üzerinde aileleri, arkadaşları, akrabaları tarafından kesinlikle evlenmeli şeklinde anlayamadığım bir baskı kuruluyor. Ve sonuç ortada… Hayaller, beklentiler ve gerçekler… Yazık.

Ben bugün isim vermeden örnekler üzerinden ilerleyeceğim. Hepsi de yaşanmış; karşılaştığım, dinlediğim hikayeler kadınlardan. O kadar çok ki maalesef! Biz tabii sadece bir kaçını konuşacağız burada bugün.

Eskiden beri evliliğe kafaca uzak duran bir tanıdığım evleniyor. Daha doğrusu adımlar atıldı da o gün henüz gelmedi. Geçen gün konuştuk. Herkes dışarıda “Ah ne güzel evleniyor, mutlu, maşallah” gibi yorumlar yaparken içinde çok ciddi bir savaştaymış. Kız sıkışmış durumda. Hem evlilik fikri onu hala çok korkutuyor ve heyecanlandırmak yerine boğuyor hem de erkek arkadaşıyla güzel bir ilişkisi var. Ama bu boyutta kalsın istiyor. Sorumluluk almak, birine bağlı olmak, çocuk yapmak gibi kavramları şu an için hayatında hiç istemiyor. Sonsuz saygım var. Herkesin tercihi kendine. “E o zaman yapman gereken belli.” dedim. “Evet ayrılmam lazım ama onu görünce unutuyorum bu hissettiklerimi. Hem ayrılınca ya her şey kötü olursa? Pişman olursam? Başka düzgün birini bulamazsam? Yalnız kalırsam?!

Baskılar evliliğe bakışımızı büyük oranda etkiliyor.

Siz de benim gördüğümü görüyor musunuz? Korku ve endişenin nasıl da hayatını yönettiği bu cümlelerde avaz avaz bağırıyor değil mi? Peki korku ve endişe üzerine kurulan hayatlardan sizce hayır beklenir mi? Aslında çok yüksek bir yüzdeyle ne olacağı belli değil mi bu şekilde ilerlerse? Korkularımızın bizi nasıl da aşağı çektiğini ve nasıl hayatımızı sürükleme gücü olduğunu görüyor muyuz? Tabii o gücü vermeyi seçen de biziz. Kendi hayatımızda dimdik dursak, kendimize sahip çıksak ve ne olursa olsun her şeyi göze alıp kalbimizin doğrusunun peşinden gidecek cesareti seçsek her şey aşırı kolay olmasa da eminim çok daha huzurlu ve mutlu olacağız.

Buraya kadar ki toplum baskısı ve korkular konusunu anlayabilirim ama şu an bahsedeceğim konuyu anlamam mümkün değil: aile baskıları!

İşin bu kısmı benim çok anlayabildiğim bir durum değil. Olmayacak da. Benim annem, babam Allah’a sonsuz şükür ki yaşa takılan, bizi hemen baş göz etmeye çalışan, bizi yeter ki evlenelim diye başkalarına karşı susturan bir aile olmadı. Bir sürü insanı ağzım açık bir halde dinledikçe benim ailemin normal diye adlandırılması gerekirken, şans olarak değerlendirilebileceğini gördüm Türkiye’de. Bırakın annemin bana evlen demesini, bizim evde bu sözcük bu yaşıma kadar hiç kullanılmadı bile. Birinden mi ayrıldım? “Hayırlısı olsun kızım demek ki sana göre değilmiş boşver hiç üzülme. Allah sana göre olanları karşına çıkartacaktır merak etme. Hiçbir şeye geç kalmıyorsun, acelen de yok. Hayırlısı ne zamansa o zaman olacak.” der. Hiç aksi yönde bir söylemini duymadım bu yaşıma kadar. Hep benim yanımda, arkamda dimdik durmuştur. Onun kızıdır onun için her şeyden değerli olan, evli bir kadın olup olmaması değil.

Sonra arkadaşlarımı dinliyorum; dehşet içinde. Annesinin evlen evlen diye baskıları karşısında dayanamayıp nişanlananlar, tabii sonunda ayrılanlar ve bunun travmasını yaşayanlar, evlenmeyi hiç istememesine rağmen aile baskısıyla o yola girmeye kendini mecbur hissedenler, erkek arkadaşının yanında kendisini olduğu gibi ifade edememenin sıkıntısını çekerken evlenme ihtimalini kaçırmasın diye kızına aman sus, alttan al diye öğütler verenler.. Anlamıyorum! Bu konuyu asla anlamıyorum ve anlamayacağım. Nasıl bir anne baba kızının mutluluğundan önce evlenmesi gerektiğini düşünür? Nasıl kızının değerini aşağılara çekip bir erkeğin karşısında sırf kızıyla evlensin diye kızına alttan al öğüdü verir? Bunları duydukça deliriyorum! Nasıl bir bilinçsizlik, şuursuzluktur bu? Evlenince ne oluyor? Ne olacak? Ne bekliyor bu aileler? Anlayamıyorum! Sonra nasıl damatlarının kızına değer vermesini ve el üstünde tutmasını bekliyorlar? Daha sen vermemişsin kızına değer, kızına kendinin değerli olduğunu aşılayamamışsın! Nasıl el alemin adamının yapmasını bekliyorsun acaba?! 

Yani demem o ki, aslında çoğu zaman içe tam sinmeyen ve yapılması “gerekildiği” düşünüldüğü için yapılan evlilikler çok yapılmakta günümüzde. Peki neden? Evlenmek şart mı? Evlenmeye hedef, başarı, statü olarak bakılıyor hala 2017 Türkiye’sinde. Sanırım buradan başlamalı. İlk önce bu inançları değiştirmekten başlamalı konuya.

Evlenmeye hedef, başarı, statü olarak bakılıyor hala 2017 Türkiye’sinde.

İnanın ben de şunu yeni yeni fark ediyorum ki evliliğin içi şişiriliyor. Çok fazla anlam yükleniyor ve haddinden fazla önem veriliyor. Aynı güzellik kavramına yaptığımız gibi aslında. Öyle gözümüzde büyütüyoruz ki öyle hayatımızın en önemli olayıymışçasına yaklaşıyoruz ki duruma, içine öyle büyük anlamlar kata kata ilerliyoruz ki o yolda; sonuç fiyasko. Evlendikten sonra gelen benzer sorular: “Eee bu muydu?” Hiçbir şeyin değişmediği, hayatın değişmediği ancak evlendikten sonra fark ediliyor maalesef. İnsanlar büyük bir hayal kırıklıklarına uğruyorlar. Dolayısıyla buyurun size son yıllarda boşanma oranlarının artmasıyla ilgili sebeplerden bir tanesi.Boşanmak da ayrı dert. Büyük travmaya hoş geldiniz sanki çok ihtiyacımız varmış ve hiç yokmuş gibi. Aileler, evler, alışkanlıklar hepsi bir kenara dursun; o büyük anlamlar yüklenen evliliğinden sonra insan bomboş kalıyor sanıyor. Tüm enerjisini evliliğe vermiş ve kendisini kaybetmiş o sırada. Yalnız kalınca da kimdi, ne yapardı, nasıl yaşardı gibi ana cevapları tekrar hatırlaması gerekiyor. Pek tatlı bir süreç olmasa gerek.. Ama büyüttüğü kesin.

Ben diyorum ki evlenmek istiyorsak niçin evlenmek istediğimizi iyi analiz edelim. Aşırı noktalarda kaçıyorsak da onların da aynı şekilde sebeplerine bakalım. Dinginlik uçlarda değil, dengededir.

Kendimden örnek verecek olursam eğer bu niçinleri analiz etme konusuna; bir dönemim vardı hayatımda kimsenin olmadığı ama evlenmek isteğine takıldığım. Kendimi tuhaf buldum bu konuda ve şifa seansları aldığım Ezgi ile bir seans yapmak istedim. Normalde içimde pek olmayan ve bir anda tavan yapan bu evlilik merakı da nereden çıkmıştı şimdi? Severim kendimi analiz etmeyi, anlamayı. Bu yüzden kendisiyle çalışmayı seçen bir insan oldum bu hayatta. Çünkü ancak kendimi anladığımda kendime daha sakin yaklaşabiliyorum, dönüştürmek istediklerimi dönüştürüyorum. O seanstan şöyle bir sonuç çıktı: “Gamze senin asıl ihtiyacın olan kendinin yarattığı, sana ait olan bir alan. Şu ara evde çok sıkıştığın ve kendine alan açamadığını düşündüğün için ve evliliğin de kendi alanın olması anlamına geldiği için senin için; evlenmek istiyorsun bu kadar basit. Asıl olay evlenmek değil yani, senin o kavrama yüklediğin kendi alanına sahip olma durumu.” Ve ben o seansta aydınlandım! Eğer ki kendini eşelemeyen bir insan olsaydım, bildiğiniz gümbürtüye evlenecektim. İhtiyacım o olmamasına rağmen deli gibi evlenmek istediğimi sanıp karşıma gelen bana en uygun olduğunu düşündüğüm erkekle evlenecektim belki de. Uf! Hayat anlık arzularla nasıl yerlere gidebilir siz de benim gibi görüyor musunuz?

“Artık kendime ait bir alanım vardı!”

Ne yaptım? Hemen odama el attım. Annemin zamanında dekore ettiği odamı tamamen kendi zevkim ve isteklerim doğrultusunda değiştirdim. Ve ne oldu biliyor musunuz? Bendeki o evlilik arzusu tamamen söndü gitti. Artık bana ait, istediğim gibi olan bir alanım vardı!

İşte bu yüzden farkındalıklarımızı yükseltmeliyiz. Bu yüzden kendimize yaklaşmalıyız, anlamalıyız. Hayatımızı gerçekten istediğimiz şekilde yaşayabilmek adına bu çok önemli. Biz kendimizin gerçekten ne istediğini fark etmezsek, nasıl hayal ettiğimiz hayatları yaşayabiliriz ki?

Evlilik konusunun daha milyon tane sonu gelmeyecek boyutu var ama benim son zamanlarda yaptığım gözlemler, biriktirdiğim örnekler doğrultusunda bugün için toplum baskısından, sahip olduğumuz korkulardan ve bu korkuların hayatımızı sürükleyebileceği noktalardan, aile baskısından, evlilik kavramına yüklenen anlamdan bahsetmek istedim.

Son olarak şunu söylemek isterim: Eğer içinizde evlenmek gibi bir istek varsa yaşa, cinsiyete, zamana aldırmadan, korkularınızı iyi analiz ederek gerçekten niçin evlenmek istediğinizin derinlerine inin. Eğer cevap tamamen karşınızdaki kişiden ötürüyse ve sadece sevgi bazlı bir sebep ise tebrikler! Çok çok güzel bir noktadasınız! Umarım isteğiniz gerçekleşir ve mutluluğunuza mutluluk katar. Çünkü bence iyi bir evlilik gerçek bir sevgiye dayanmalı. Başka hiçbir yan sebebi de olmamalı. Fakat işin içerisinde korkular, endişeler, tereddütler, baskılar varsa lütfen ama lütfen durun. Ayrılın demiyorum asla karşınızdakiyle fakat evliliğin içine hemen dalmayın. İnanın ya boşanıyor oluyorsunuz ki bu bence büyük bir travma, ya da aslında içerisinde çok mutsuz olduğunuz bir evlilik sürdürüyorsunuz güven alanından çıkmaya cesaret edemediğiniz için ki bence bu çok daha büyük bir travma!

Bir de, evlenseniz de evlenmeseniz de, erkek arkadaşınız olsa da olmasa da asla ama asla; ne olursa olsun; hayatınıza, isteklerinize, tutkularınıza devam edin. Sizi mutlu eden şeyleri yapmayı asla bırakmayın. Sahiplenin kendi hayatınızı sıkı sıkı. Sevgi, aşk, fedakarlık maskeleri altında kendinizden uzaklaşmayı seçmeyin. Siz kendinizi doldurun ki kim giderse gitsin bomboş kalmayın. Kimsenin sizi kendinizden çalmasına izin vermeyin. Unutmayın ki kim olursa olsun hayatınızdaki en değerli şey sizsiniz! Bunu daima kendinize hatırlatmanız ve kalbinizde hissetmeniz dileğiyle..

 

İlginizi çekebilir: Beklenti kaynaklı hayal kırıklığının en güzel ilacı: Kendini sevmek

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale