X

Yalnız kadınlara bir de içeriden bakmaya hazır mısınız?

Dışarıdan acıyarak baktığımız yalnız kadınlara bir de içeriden bakmaya hazır mısınız?

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.Can Yücel – Anladım

Bu yazı benim için oldukça özel bir yazı itiraf etmeliyim. Uzun zamandır aklımda olan ve aslında kişisel olarak da yaşadığım ve “kadın” olduğum için beni de derinden etkileyen bir konu. Hatta zaman zaman kendimce sizlerle paylaşmaya çalıştığım bu konuda oldukça protest ifadeler kullandığım ve bunlara rağmen yine de içimdekileri, yani hissettiklerimi tam olarak sizlere anlatamadığım bir konu. Ta ki bu hafta bugüne kadar izlediğim hatta izlemeye tahammül edebildiğim az sayıda kişisel gelişim videosu yayınlarından bir tanesine rastlayıncaya kadar…

Evet, sevgili Hakan Mengüç’ü tanıyanlarınız mutlaka vardır, ben de belirttiğim gibi az sayıda video izleyen kişilerden biri olduğum için sizler gibi onun yayınladığı kadın ve erkek ilişkilerini anlatan, çok samimi (belki bunun için izleyebiliyorum) videolarından tanıyorum kendisini. Ama bugün bu yazımın sonunda da görebileceğiniz videosu o kadar özel bir video ki. Neden diye soracak olursanız, bir “erkek” olarak “yalnız kadın” kavramını bu kadar güzel, bu kadar içten ve bu kadar gerçekten ne ise o olarak anlatabilmesi beni hem şaşırttı hem bu videoyu izleyebilme şansım olduğu için çok mutlu oldum…

Toplumumuzun, hadi itiraf edelim, acıyan gözlerle baktığı o yalnız kadınlardanım ben de. Evet, hiç utanmıyorum, çekinmiyorum ve saklamıyorum; bu konuda gizlenmesi gereken bir şey görmüyorum. Benim gibi olan tüm yalnız kadınlar için yazacağım bugün. Bu yazımda o dışarıdan acıyarak baktığımız “yalnız” diye düşündüğümüz kadınların içinde neler olduğunu göreceğiz.

Hayata nasıl baktıklarını, bir kere hangi yollardan geçerek o yalnızlık mertebesine eriştiklerini, sonra hayatta gerçek tercihler yapmanın bedelini nasıl ödediklerini, yalnız olmaktan yani aslında hayatta her ne olursa olsun kendileri gibi olmaktan, o muhteşem toplum baskısına karşı durup da yıkılmamaktan başka yol bilmediklerini göreceğiz hep birlikte…

Ben yalnız kadın… Evet, yalnızım neden diye soracak olursanız çok sevdim. “Dibine kadar” derler ya öyle sevdim. Sonra ihaneti gördüm. Ya kendime ihanet edecektim ya da her gün bu ihanete uyanmaya evet diyecektim.

Evet, ben yalnız kadın kendimi tercih ettim. Hata yaptım, öğrendim. Düştüm, yerle bir oldum, acıdım, ağladım, kimse o gözyaşlarımı görmedi. Sustum, hatta yıllarca sustum, yeniden gülebilmem için çok saatler geçmesi gerekti, katılaştım dağ gibi büyüdüm. Sonra sokakta el ele yürüyenleri gördüm, gözlerinden sevgi akmayıp da elleri tutuşanları, aynı masaya oturup da yarım saat bir kez bile göz göze gelmeyen sözde aşıkları…

Evet, ben yalnız kadın yalnız yemek yedim. Aynı anda benimle yemek yiyecek, sözde masada benimle olup özde başka bir kadının yanında olan tüm o adamlardan vazgeçtim, sözde bana bakıp özde başka bir arkadaşına mesaj göndermek için uğraşan tüm dostlardan vazgeçtim.

Ben, o sizin acıyarak baktığınız yalnız kadın… Deli misin diyenler gördüm neden tek başına gidiyorsun dünyanın bir ucuna? Evet, ben yalnız kadın, sözde yanımda olup, benimle olduğunu söyleyip özde gerçekte samimiyette “ben” ne demek bunu anlamak için bir dakika bile ayırmayan tüm adamlardan vazgeçtim. Sözde benimle olup özde Instagram’a fotoğraf koymak amacı dışında bir amacı olmayan, ben kimim diye bir kez bile sormayan, o yanımda güzel duracak, o acınası yalnızlığımı örtecek tüm dostlardan vazgeçtim.

Evet, ben yalnız kadın, ben tüm yolculuklarıma kendimle çıktım, sorularımı kendime sordum, yolun nedir dedim kendi kendime, özün nedir, sen kimsin dedim. Ben, yalnız kadın, sözde beni dinliyor gibi olup da özde ne dediğimin onun için hiç önemi olmayan tüm adamlardan, eşlerden, nişanlılardan, erkek arkadaşlardan ve evet dostlardan vazgeçtim. Ben yalnız kadın, özümü de yanıma alıp o yollardan yine yalnız geçtim.

Ben, o sizin acıyan gözlerle baktığınız yalnız kadın… Yalnız ne yapılır değil mi? Hani kalabalıklar içinde gözükmek varken arkadaşlar edinmek varken neden yalnızdım değil mi? Yapacak ne bulabilirim yalnızken? İşte acıyan gözlerde gördüğüm sorular oldu, yalnız korkmadım mı, yalnız canım sıkılmadı mı, yalnız nasıl zevk alıyorum değil mi? Haydi çekinmeyin acıyan gözler sorun.

Ben yalnız kadın, tek başıma özlü kitaplarda buldum zamanı, neden bu dünyaya gelmiş olduğumu aradım çoğu zaman, diğerlerine nasıl yardımcı olabileceğimi sordum kendi kendime? Evet, ben yalnız kadın anne olamadım ama şunu sordum “Nasıl annesi olabilirim onlarca annesiz çocuğun, onlarca tedavi bekleyen güzeller güzeli çocuğun?” Evet, ben yalnız kadın, zaman hiç geçmez değil mi yalnızken, ya geçirdiğimiz zaman sözde ise o muhteşem sözde arkadaşlarımızın yanında, sözde evliliklerimizin açmazında, bir türlü devam etmeyen ilişkimde konuşabilecek bir şey kalmadığını sezdiğim an ben vazgeçtim. Evet, yüzüne baktığım adama yalan olmamayı seçtim, özde olmayan bir ilişkiye evlilik yolunda olsa bile “hayır” diyebilmeyi, bunu da tüm acılarımı da yanıma alarak dönüp gidebilmeyi seçtim.

Evet, ben yalnız kadın, sözde yalnızlığımı bitirecek her şeye karşı çıktım, eğer özde ise bu keyif aldıklarım işte o zaman onlarla ben olmayı seçtim. Ben, yalnız kadın, zamanımı bir kişi bile okuyacak ve belki de hayatında öyle bir değişiklik yapacak ki evreni belki daha güzel bir yer haline getireceğiz diye saatlerimi yazarak geçirmeyi seçtim. Ben, yalnız kadın, dışarıdan sözde arkadaşlarımla, sözde erkek arkadaşımla, sözde eşimle, bana öz olamayacak her şeyle barışarak, içeride kalmayı seçtim. Dışarıda bulamadığım tüm özü yine içime bakarak bulmayı seçtim.

Ben, yalnız kadın, dışarıdan acıyan gözlerle baktığınız, “Bu da yalnız kalmış canım” diye düşündüğünüz, “Birini bulamadın mı?” diye sorduğunuz kadın. Sorun sorun çekinmeyin. Sadece sözde olsun diye yola çıkamayacak kadar yaşlandım ben. Hatalarımla, tercihlerimle, kendi kendime verdiğim sözlerle, kendimi çok ama çok sevmekle önce kendim kendime doğru muyum diye sorabilmekle…

Evet, bir gün eğer yalnız olmayacaksam da bunu özümle ve sadece yanımda biri elimi tutsun, biri yanımda gözüksün ve ne yazık ki Instagram’da Facebook’ta boy boy sözde mutluluk fotoğraflarımız olsun diye değil. Yine sessiz sakin ve özde olsun diye bugün ben bu yalnız kadın olarak işte burada dimdik tek başıma ayakta durarak ve yine kendi kendimin en iyi arkadaşı olarak yalnız olmayı seçtim.

Bugün bu yazımda bana eşlik eden tüm kocaman yürekli “yalnız kadınlara” her ne olursa olsun yalnızlığınızdan, kendiniz olmaktan ve o muhteşem özünüzden vazgeçmeyin diyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki yalnızsınız…

Sevgili Hakan Mengüç’ ün güzel videosu hepimiz için gelsin: Yalnız kadınlar güçsüz değildir!

 

İlginizi çekebilir: Açılmayan kapılar ve aşılmayan duvarlar: hayatın bize çizilmiş sınırları gerçek mi?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale