Yalanlarla dolanlara

Uplifers okuyucularıyla bugüne kadar hep sevdiğim sporların görüntülerini, motivasyon arttırıcı makaleleleri,  keyfinizi yerine getirebilecek araçları paylaştım.

Fakat bugünlerde özellikle yalan konusu üzerine düşünür oldum.  Bu muhtemelen, gün içinde 80 farklı biçimde yalana maruz kaldığım için. Fakat, bu sadece benim için geçerli bir konu değil. Ne yazık ki, hepimizin okulları, meslekleri ve yaşantıları ne kadar birbirinden farklı olursa olsun, farklı düzlemlerde yalan söylüyoruz ve söyleniyoruz.

Massachusetts Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmanın, yalanlarla ilgili verdiği sonuçlar bir hayli hüzün verici.

Araştırmada,

  • 10 dakikalık bir konuşmada, katılımcıların %60’ı yalan söyledi.
  • 10 dakikada kişi başı ortalama 2 veya 3 yalan söylendi.
  • Araştırmaya katılanlar ne kadar yalan söylediklerini duyduklarında şaşırdılar.
  • Kadınlar ve erkekler aynı oranda yalan söylediler. Fakat farklı konularda.
  • Kadınlar daha çok karşısındakini daha iyi hissettirmek için yalan söyledi.
  • Erkekler daha çok kendileri iyi hissetmek için.

Araştırmanın kadın ve erkek ayrımına dikkat çekmiyorum. Onu siz değerlendirin.

Fakat bu kadar kısa süre içinde bu kadar yüksek oranların yer alması, yalanların hayatımızın ne kadar da içinde olduğunun basit bir göstergesi.

Günde 10 ila 200 sefer yalana maruz kaldığımız düşünülürse, bu yalanları gözlemlemek için gereken ipuçları hakkında biraz bilgi sahibi olmanın zararı olmaz.

Aşağıda yer alan videoda Yalan Gözcülüğü kitabının yazarı Pamela Meyer, eğitimli insanların yalancılığı tespit etmek için kullandıkları tavırları ve “sıcak noktaları” gösteriyor.

Tesadüfen karşılaştığım bu konuşma, herşeye rağmen dürüstlüğün korunmaya layık bir değer olduğunu savunuyor.

¨Dürüst bir insan işbirliği yapacaktır. Sizin tarafınızda olduklarını gösteceklerdir. Coşkulu olacaklardır. Sizin doğruya ulaşmanız için istekli ve yardımcı olacaklardır. Beyin fırtınası yapmaya, şüphelileri adlandırmaya, detaylar sunmaya hazır olacaklardır. Şöyle diyecekler: “Hey, o sahte çekleri yapanlar belki de kadrodaki insanlardır.” Eğer yanlış yere suçlandıklarını sezerlerse, çileden çıkacaklardır, sadece zaman zaman değil, ama tüm görüşme süresince; tüm görüşme boyunca çileden çıkacaklardır. Ve eğer dürüst birisine, sahte çekleri yapanlara ne olmalı diye sorarsanız, dürüst bir insan çok daha büyük olasılıkla hafif cezalandırma yerine katı cezalandırmayı önerecektir.

Şimdi o aynı konuşmayı yalancı biri ile yaptığınızı söyleyelim. O insan içe dönük olabilir,aşağı bakabilir, sesini kısabilir, duraksayabilir, yerinde duramayabilir. Yalancı bir insandan hikayesini anlatmasını isteyin, hikayeyi her türlü saçma yerde gereğinden fazla detaylaanlatacaktır. Ve sonra hikayelerini kronolojik dizide anlatacaklardır. Ve eğitimli bir sorgu yargıcı içeri girip şunu yapar, çok ince yollarla, birkaç saat boyunca o insana hikayelerini tersten hikayesini tersten anlatmasını isteyeceklerdir ve sonra kıvranmasını izleyecek ve hangi soruların yalancılık belirtilerinin en yüksek sesini ortaya çıkardığını tespit edeceklerdir. Bunu neden yapıyorlar? Hepimiz aynı şeyi yapıyoruz. Kelimelerimizi prova ediyoruz, ama hareketlerimizi nadiran prova ediyoruz. “Evet” diyoruz, kafamızı “hayır” der gibi sallıyoruz. Çok inandırıcı hikayeler anlatıyoruz, hafifçe omuzlarımızı silkiyoruz.Korkunç suçlar işliyoruz, ve paçayı kurtarmanın sevinci ile tebessüm ediyoruz. Şimdi o tebessüm, mesleki çevrede, “aldatıcı sevinç” olarak biliniyor.¨

 

Yazarın tüm yazıları için tıklayın.

Eda Günay
Eda Günay, Paris IV Celsa Sorbonne ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde lisans eğitimi aldı. Ecole Normale Superieur de Lyon'da psikoloji dergilerinin sosyal temsili üzerine ... Devam