X

Nefes, soğuk, irade: Wim Hof Metod eğitmeni Doruk Taraktaş ile keyifli bir röportaj

Sanıyoruz “Buz Adam Wim Hof”u duymayan yoktur. 64 yaşındaki Wim Hof, “Buz Adam” lakabını, donma seviyesindeki düşük sıcaklıklara dayanma konusundaki olağanüstü yeteneğinden (buzun altında yüzmesi, karda çıplak ayakla koşması ve soğuk suda uzun süreler geçirmesi) alıyor. Kendisi ayrıca Guiness Rekorlar kitabına tam 26 kez adını yazdırmış biri. Şimdilerde tüm dünyaya nam salmasının sebebi ise geliştirdiği “Wim Hof Metodu“. Bu teknik en özet haliyle enerjiyi ve odaklanma yeteneğini arttırmayı, bağışıklık sistemini güçlendirmeyi ve stres seviyelerini düşürmeyi amaçlıyor… Wim Hof metoduyla ilgili anlatılacak çok fazla şey var. Ancak biz lafı uzatmadan, Türkiye’de hepimize Wim Hof Metodu’nu deneyimleme şansı tanıyan Wim Hof Metod eğitmeni Doruk Taraktaş ile yaptığımız keyifli röportaja geçelim istiyoruz. Gelin, bu etkileyici metodu Doruk Bey’den dinleyelim…

1. Merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba, 1980 Ankara doğumluyum. Ankara’nın bol yeşilli zamanlarında, sokaklarda oyun oynayarak büyüdüm (özellikle belirtiyorum). Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi’nden mezun olduktan sonra beyaz yaka olarak iş hayatıma başladım. 20 yıl boyunca FMCG sektöründe satış operasyonlarında yönetici olarak çalıştıktan sonra, 2023 yılı ile itibari ile 2021 yılında başladığım Wim Hof Metod eğitmenliğime tam zamanlı olarak geçiş yaptım.

2. Sizi Wim Hof metoduyla tanıştıran neydi?

WHM ile şans eseri YouTube’da dolaşırken karşılaştım. Metodun yaratıcısı Hollandalı Wim Hof’u yıllar önce “Super Humans” belgeselinde görmüştüm ancak karlar üstünde mayo ile oturan bir adam bana o zamanlar deli ya da doğanın bir harikası olarak gelmişti ve hiç ilgilenmemiştim. Bunda soğuktan hiç hoşlanmamamın ve “sıcak insanı” olmamın da etkisi vardır ya da böyle olduğuma inanmış olmamın…

3. Bize eğitmenlik sürecinizden bahseder misiniz?

Nefes ve ilk soğuk duşumdan çıktığım an hissettiğim şey beni çok etkiledi ve o an içime “Bunu tanıdığım, tanımadığım herkesle paylaşmalıyım” duygusu geldi. Metodla ilgili henüz hiçbir şey bilmiyor olmama rağmen o an eğitmen olmaya karar vermiştim. Nasıl olacağına dair hiçbir fikrim yoktu. 🙂

1 yıl sonunda eğitmenliğe kayıt olmak istedim ama öncesinde 5 günlük bir yurtdışı kampına katıldım. Hiç eğitim görmeden eğitmen olmak iyi bir fikir değil diye düşündüm. Slovakya’da karların ve buzlu göllerin içinde, Low Tatras Dağına (2060 mt) mayoyla -10 derecede tırmanış deneyimimden sonra eğitmenlik için çok yolum olduğuna karar verdim ve 1 yıl daha hazırlanmak istedim. Wim Hof Metod eğitmenliği için bolca deneyim ve derin bir içselleştirme gerekli olduğunu anladım. İkinci yılımın sonunda akademiye kayıt oldum. Bir yıl süren hazırlık ve eğitim süreci sonrası Level 1 eğitmenliğimi Polonya’da tamamladım, 2021 yılı Ekim ayında eğitmenlik sertifikamı aldıktan bir yıl sonra Level 2 eğitimimi de Polonya’da tamamlayarak ikinci seviye eğitmen oldum.

2023 yılında Karpacs Polonya’da 300 katılımcı ile gerçekleştirilen ve bugüne kadar yapılan en büyük Wim Hof Metodu kış kampına eğitmen olarak davet edilen 24 eğitmenden biri oldum.

Wim Hof Metod eğitmenliğini büyük bir aşkla yapmaya devam ediyorum.

4. Sizin ilk deneyiminiz nasıldı?

YouTube da Wim’i tekrar görsem de videolarına bakmadım çünkü ben “Soğuk hiç sevmezdim”. Ancak başka insanların metodu deneyimleme ve metod hakkında inanılmaz yorumlar yaptıkları, hayatlarının nasıl değiştiğiyle ilgili videolar ilgimi çekti ve konuyu araştırmaya başladım. İzlediğim her video, her kişi, soğuğa karşı toleranslarının artmasından, bağışıklık sistemlerinin ne kadar güçlendiğinden ve strese karşı ciddi bir kontrol kazandıklarından, kronik stres sonucu oluşan depresyon, anksiyete ve hatta otoimmün rahatsızlıklarını kontrol altına aldıklarından bahsediyorlardı. 1 aylık detaylı bir araştırmadan sonra (İnternette ne kadar kaynak varsa hepsini izleyip okudum diyebilirim) bir Cumartesi sabahı Wim Hof Metod’un 3 çalışmasından 1’i olan Wim Hof Nefes tekniğini denemeye karar verdim. Nefes sonrası olanları anlatmam zor ama inanılmaz bir enerji ve zihinsel sakinlik, huzur geldi diyebilirim.

1 hafta Wim Hof nefesini düzenli çalıştıktan sonra, metodu tam denemeye karar verdim. Nefes, Soğuk ve İrade/Meditasyon. Metodu denedikten sonra neler olduğunu, neler hissettiğimi birazdan detaylı anlatacağım. Şimdi biraz metodu anlatmak isterim ki, neler hissettiğim daha iyi anlaşılsın.

5. Bilmeyenler için Wim Hof metodundan kısaca bahsedebilir misiniz?

Wim Hof Metod Hollandalı Wim Hof tarafından oluşturulmuş, “nefes, soğuk suya maruz kalma ve irade/fokus/meditasyon” çalışmalarının bir araya geldiği bir metod (Ayrı ayrı hepsi var ancak 3 çalışma bir araya gelince Wim Hof nefesiyle beraber inanın bambaşka bir şey ortaya çıkıyor). Metodun bu kadar ünlü olmasının 2 nedeni var.

Birincisi vadettiği her şeyin ve daha fazlasının ilk günden itibaren oluyor olması. İkincisi ise bilimi arkasına almış olması.

2007 yılından beri metodla ilgili yapılan 12 tane bilimsel çalışma var. Nefes, soğuk ve irade çalışmaları sonucunda bağışıklık sistemimizden dolaşım sistemimize, kronik stres (tüm hastalıkların ana nedeni) kontrolünden otoimmün rahatsızlıklara, bağışıklık sistemini düzenleyip güçlendirmesine, zihin yapımızın “Ben yapamam”dan “Yapabilirim”e geçmesi ve kendi yarattığı korkulardan arınmasına, hayatı tekrar yaşıyorum hissiyatına kadar geniş bir yelpazede zihin ve bedende ne gibi gelişmeler yapıyor belgelerle ortaya kondu ve konmaya devam ediyor.

https://www.wimhofmethod.com/science

6. Wim Hof metodunu uygulamak sizde ve hayatınızda neleri değiştirdi?

İşte burası çok önemli. Çünkü her şey değişti. Hayatımda bir şeyler değişmedi, ben değiştim, ben değişince hayatı algılama ve yaşama şeklim değişti.

“Ben”in değişmesi nedir peki? “Ben şöyleyim, ben böyleyimler”, “Ben onu sevmem, bunu yapamamlar” ne kadar gerçek?

Bunu kendinize sormanızı istiyorum. Bu düşünce yapısıyla özgür müyüz? Yoksa bize öğretilen kalıplar içinde bir hapishanede mi yaşıyoruz hayatı?

Metodu uygulamaya başladığım ilk günden itibaren fizyolojik olarak çok daha sağlıklı olduğumu hissetmeye başladım ancak esas değişim stres, korku ve zorlukları algılama, düşünme ve bunlar içindeki davranış biçimimde oldu.

Çocukluğumda ağaçların tepesinde oyun oynarken hissettiğim o güç, özgürlük, mutluluk ve hayat enerjisini tekrar hatırladım ve bunu neden unuttuğumu sorgulamaya başladım. Bunu bize unutturan neydi?

Buraya detaylı döneceğim.

Metodu şöyle uyguluyoruz; sabah kalkınca 10 dakika Wim Hof nefesi, 5 dk esneme egzersizleri, sonra kısa bir soğuk duş; ancak hepsi niyet etmiş, karar vermiş bir zihin yapısıyla.

Peki nasıl oluyor da stresi algılama biçimimiz değişiyor?

Soğuk duşun önüne geldiğimizde “Ben” dediğimiz şey derinlerden “Sakın yapma” diye bağırıyor ve bizi konfor alanımızda tutmak için türlü bahaneler hatta yalanlar söylüyor.

“İşe geç kalacaksın, soğuk suya girersen hasta olursun, korkuyorum, neden ki? Ne gerek var ki? İstemiyorum, ben soğuk sevmem, soğuk bedeni değil sıcak bedenine sahibim vb…”

Bu tepki sadece soğuğa verdiğimiz tepki değil, bu tepki hayatta bizi strese sokacak her duruma karşı verdiğimiz tepki.

Aynı hayattaki gibi, bizi strese sokacak bir duruma karşı da aynı şeyleri söylüyor “Ben”.

Bazen aksayan bir işe karşı, bazen yeni bir projeye başlarken, bazen yoğun bir dönemde, bazen toplantıda, bazen kendi iç dünyamızda, bazen trafikte…

Peki bu stresten kaçamıyor ve sürekli olarak strese maruz kalıyorsak (çünkü stres hep var olacak) kronik stres bizi nasıl etkiliyor?

Sabah alarmla beraber, “iş, toplantı, gelecek ve geçmiş kaygıları, oldular, olmadılar”…

Bizi hayatta tutmak için gelişen stres mekanizması sürekli olarak aktif kaldığı için tepkisel davranışlarla hayatı yaşıyoruz, ilişkilerimiz (kendimizle ve başkalarıyla) bozuluyor, iyileşme moduna geçemediğimiz için hastalıklar başlıyor, kimimizde egzama, kimimizde şeker, kimimizde dolaşım problemleri, kronik enflamasyon, otoimmün rahatsızlıklar ve liste uzayıp gidiyor… Hepsi stres altında ezilen zihin ve bedenin işlevini yerine getirememesinden.

Peki bu gibi stres durumlarında ne yapıyor insan? Ya kaçıyoruz ya mazeretlerle vazgeçiyor ya da stres altında ezilip hasta oluyoruz.

Özet olarak, stresi kontrol altına alamayınca, kronik stres makineyi bozmaya başlıyor.

Peki metod strese karşı ne yapıyor?

Metodun birinci çalışması Wim Hof nefesi ile zihin ve bedenimiz harika bir hale geliyor. Yaptığı inanılmaz şeyleri sayfalarca anlatırım o yüzden harika diyerek geçiyorum (yapılan bilimsel çalışmalarla anti enflamatuvar etkisi, bağışıklık sistemini düzenleyip güçlendirdiği kanıtlandı).

Her gün nefesle odağımıza geldikten sonra ikinci çalışma olan soğuk suyu bir gereç olarak kullanıyoruz. Neye karşı? Yapmayı istemediğimiz, bizi strese sokan durumlara karşı güçlenmek için.

Metodun üçüncü çalışması “irade” ile suya yani strese küçücük bir adım atıyoruz, zihin “Yapma” dese de nefesimizle kontrolde kalıyoruz.

Nerede? Stresin içinde. Tepkisel davranıp kaçmak yerine stresin, konforsuzun içinde konforda, kontrolde kalmayı egzersiz ediyoruz.

Her gün soğukla bu çalışmayı yapınca hayatı ve stresi algılama ve yönetme biçiminiz değişmeye başlıyor. (Hormonal stres beynin içindeki gri maddeyi her gün karşılaşılan bu stres durumuna göre yeniden forme etmeye başlıyor. Beyninizin yapısı değişmeye başlıyor, yeni nöron bağları kuruluyor ve artık hayatı ve stresi farklı algılamaya ve işlemeye başlıyorsunuz).

Örnek verelim, hiç beklemediğin kötü bir mail geliyor işle ilgili, asabınız bozuluyor, sinirleniyor ve strese giriyorsunuz. Bu sinir stresle o maile cevap yazıyorsunuz? O mail’i bir düşünün, hepimiz o mailleri aldık ve cevap yazdık. Nasıl? Stresin kontrolünde, strese verdiğimiz öğrenilmiş tepkilerle…

Sinirle, korkuyla, kaygıyla…

Şimdi bir de şöyle hayal edelim; aynı kötü mail gene geldi. Zihnimiz aynı stresi tekrar yarattı ancak her sabah kendimizi soğuk stresine kendi irademizle maruz bırakıp o stresin içinde kontrolde kalmayı egzersiz ettiğimiz için yeni karşılaştığımız stres karşısında da zihnimiz ve bedenimiz kontrolü ele nasıl alacağını çok iyi biliyor. Dolayısıyla tepkisel bir davranış yerine kontrolde ve uygun bir davranış sergileyebiliyoruz. Düşünce ve duygu durumumuzu stresin içinde kontrol edebiliyoruz.

Gün içinde binlerce stres kaynağıyla karşılaştığımızı düşünürsek bence harika bir süper güç stresin konforsuzun içinde dengede, konforda kalmak.

7. Soğuk bize psikolojik ve fiziksel olarak ne yapıyor?

Sadece soğuk demeyelim, Wim Hof Metod’un üç çalışmasının her biri (nefes, soğuk, irade), birbirinin gücünü arttıran pozitif bir döngü yaratıyor, dolayısıyla genel olarak faydalarını anlatmak isterim.

Göze çarpan ilk etkisi artık soğuk denizlere, karlı nehirlere buzlu şelalelere girebiliyorsunuz.

Soğuk ve üşümekle ilgili olan durum değişiyor. Ancak bu buz dağının sadece görünen tarafı. Altında ise; bağışıklık sisteminiz çok güçleniyor ve düzene giriyor. Bedendeki kronik enflamasyon ciddi şekilde azalıyor, otoimmün rahatsızlıklar kontrol altına alınıyor (Science linkinde yapılan bilimsel çalışmaları bulabilirsiniz), şeker düşüyor, dolaşım ve lenfatik sistem daha iyi çalışıyor, metabolizma hızı artıyor, ciddi yağ yakımı oluyor, kahverengi yağ (en faydalısı) artıyor dopamin, endorfin ve nor adrenalin hormonları bolca salgılanıyor. Beden efektif bir şekilde çalışmaya başlayınca zihin de (düşünce sitemi hormonlarla bağlı) iyi çalışmaya başlıyor. Bunlar başlıca fiziksel faydaları.

Ama esas fayda, stresi kontrol altına almakla başlıyor. Zihin daha önce “Ben yapamam, istemiyorum vb.” dediği veya diyeceği durumlara karşı ÖZGÜRLEŞİYOR. Korkularınızda özgürleşiyorsunuz. Özgürlük gelince ve stres kontrol altına alınınca ise zihinsel ve bedensel (aslına tek bir şey) AKIŞ başlıyor.

Stres yaratan durumlar veya zihnimizde yarattığımız stres yaratan düşüncelerden özgürleştiğinizi hayal edin, o korkuların artık sizi etkilemediğini…

8. Katılımcılar, eğitimlerinizden ne beklemeli? Wim Hof metodu bize ne gibi faydalar vadediyor?

Sanırım yukarıda biraz anlattım ancak katılımcılarımız bilsinler ki sadece soğuğa karşı bir güçlenme olmayacak. Genelde “Ben çok üşürüm artık bıktım üşümek istemiyorum” diye geliyorlar eğitime.

Bu buz dağının görünen küçük kısmı.

Wim Hof Metod eğitiminden itibaren; özgürlük, korkuların içine ve içinde adım atma ilerleme becerisi, kendinle bağ kurma, kendinle kurunca çevrenle bağ kurma, jilet gibi bir zihin, güçlü ve çok sağlıklı bir beden, hayatının kontrolü tekrar elinde hissiyatı, stres ve konforsuzluk içinde konforda kalma becerileri edinecekler.

9. “Ben soğuk suya giremem” diyenlere öneriniz nedir?

Hemen soğuk suya girmeleri!

Gelişim alanımız korkularımızdan geçiyor, dolayısıyla zihinsel ve bedensel olarak gelişmek için hayatı korku ve stresten özgür yaşamak için bir karar vermelerini, bir niyette bulunmalarını isterim.

Zihin ne derse beden onu takip edeceğinden “Yapabilirim, zor, korkutucu ama bu güce sahibim” zihin yapısında olmalarını tavsiye ediyorum.

Soğuk su deyince öyle 10 dk’lar, baştan aşağı sular falan yok, merak etmesin kimse.

Yogaya gittiğimiz ilk gün bedenimizi sonuna kadar zorluyor muyuz? Ya da spor salonunda ilk gün 100 kg ağırlıkla mı başlıyoruz? Küçük adımlarla başlıyor, disiplinle devam ederek esnekliğimizi ve ağırlıkları arttırıyoruz.

Soğuk su çalışmasında da aynı bu şekilde ilerleyeceğiz. Önce niyet edin, “Ben bu işi yaparım…”, sonra her sabah sadece 30 saniye bacaklar ve kollar olarak başlayın. Çok küçük bir adım atın.

Bunu da yapmak istemeyeceksiniz ancak konu da bu zaten, seni rahatsız eden durumun içinde iradenle adım atıp orada kontrolde kalmak. Yarın bir daha, yarın bir daha ve yarın bir daha derken zihin kontrolde kalmayı öğrenmeye başlayacak. Soğuk sudan dönüşte ödül var merak etmeyin.

Soğuk suda salgılanan dopamin ve endorfin hormonları nedeniyle dağları fethetmiş gibi hissedeceksiniz ve yarın bir daha suya girmek isteyeceksiniz. Hatta sudan çıktığınız an “Keşke biraz daha dursaydım” diyorsunuz.

Metodu özetlemeye, anlatmaya çalışıyorum ancak inanın kelimelerin yetmediği hissiyatlar var burada.

Dün “Ben asla yapamam” derken bugün “Nerede buz gibi denize girebilirim” düşünce yapısına geçiyorsunuz. Bu düşünce yapısını hayatın her alanına uygulamaya başlayınca “Hayatımın kontrolü artık bende” duygusu ile tüm zorluklara rağmen akış içinde hayatı yaşamaktan bahsediyorum ve evet sadece sabahları 20 dk Wim Hof Metod ile bu oluyor. İnanın sandığınızdan çok daha büyük bir güce sahibiz, bu gücü unuttuk tekrar uyandırmamız gerek. Bunu uyandıracak hoca ise soğuk su. Kendinizi hocaya teslim edin, bırakın…

10. Sizi ve eğitimlerinizi nereden takip edebiliriz? En yakın eğitim tarihlerinizi öğrenebilir miyiz?

Instagram’da @doruk_taraktas sayfamdan takip edebilirsiniz. Eğitim tarihleri ve bilgileri oradan paylaşıyorum. Doruktaraktas.com adresi de Temmuz ayı itibariyle açılıyor. Bu sitede metodu detaylıca anlatacağım. Youtube kanalı da sanırım Temmuz’da başlamış olacak.

Eğitimleri 1 günlük temel eğitim, hafta sonu kampları, bireysel ve grup özel dersleri, kurumsal eğitimler (yönetim kadrosu) olarak yapıyorum.

Son olarak, öğrenilmiş korkulardan ve buna bağlı olarak stresten özgürleşmek, tekrar “mutlu, sağlıklı ve güçlü” olmak Wim Hof Metod’la bizim elimizde, sandığımızdan çok daha büyük bir güce ve potansiyele sahibiz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale