Tükenmişlik sendromu: Vücudumuzun verdiği alarm
Hayatımızın neredeyse her alanında var olan stresin üzerimizdeki etkileri her geçen gün artıyor. Her yeni gün vücudumuzun verdiği yeni bir alarm sistemiyle tanışıyoruz. Tükenmişlik sendromu da bunlardan bir tanesi.
Tükenmişlik sendromu, kişinin kapasitesinin üzerindeki işleri, kaldırabileceğinden uzun süre yapmaya çalışması ve bunun sonucunda bitkin düşüp konsantrasyon ve özgüven problemleri yaşayarak performansında ciddi düşüşler yaşamasıdır. Son birkaç senedir hayatımızda var olan bir kavram olsa da tükenmişlik sendromu sıkça görülen bir durumdur.
Tükenmişlik sendromu yaşanmasına neden olan en önemli alanlardan bir tanesi iş hayatıdır. Yoğun çalışma temposu ve stres dolu iş hayatı, kişinin bir süre sonra hem fiziksel, hem de ruhsal olarak tükenmesine neden olur. Herkesin çalışma temposu ve alabileceği sorumlulukları için belirli bir kapasitesi vardır. Bu sınırı aşan bir tempoyla uzun süre çalışmak, bununla birlikte gelen yoğun stres ve bunları yönetebilmek için kişinin kendisini sonuna kadar zorlaması kişinin hem fiziken hem de ruhsal olarak tükenmesine neden olur.
Tükenmişlik sendromu zaman içerisinde ortaya çıkar
Tükenmişlik sendromu bir anda ortaya çıkmaz. Zaman içerisinde belirli aşamalardan geçerek son noktaya gelinir. En başta her şey olması gerektiği gibiyken yavaş yavaş kişiden beklenenler belirli bir seviyeyi aşar ve kişi devamlı yoğun talep yağmuruna maruz kalır. Bu kişi uzun süre kapasitesinin üzerindeki işlere yetişmeye, ondan istenen her şeyi yapmaya çalışır ve bunu yaparken de kendini ihmal etmeye başlar. Temel ihtiyaçlarını göz ardı eder.
Kişinin sorumlulukları artarken buna karşılık yetkilerinde bir değişim olmaz ve ikisi arasında bir dengesizlik oluşur. Bu da kişinin kendi içerisinde bir dengesizlik yaşamasına yol açar. Bütün bunlara ek olarak bu kişi her şeye yetişmeye çalışırken bir süre sonra ondan istenenlere hayır diyememeye başlar. Bu durum, işlerin daha da zorlaşmasına neden olur. Böylece insanların hedeflerine ulaşmak, sorumluluklarını yerine getirmek için kullandıkları iç kaynaklar bu kişide tükenir. Bu durumu, kişinin kendi kararları ve ihtiyaçları doğrultusunda değil, başkalarının istek ve yönlendirmeleriyle hareket eden bir robota dönüşmesine benzetebiliriz.
Sürekli yorgunluk, yetersizlik ve başarısızlık hissi
Bu denli yoğun ve stres dolu süreç boyunca yorgunluk ve bitkinlik hissi hakimdir. Belirlenen hedeflere ulaşamamak ve beklentilere bir türlü yetişememek hayal kırıklıklarına ve hüsrana neden olur. Bu nedenle kişinin kendisine olan güveninde ciddi bir sarsıntı yaşanır. Bu süreçte konsantrasyon sorunları, başarısızlık ve mesleki yetersizlik hissi, başkalarının gözünde değersizlik duygusu sıklıkla görülür. Bunlara ek olarak uyuşukluk, sürekli devam eden baş ağrıları, vücudun çeşitli yerlerinde görülen ağrılar, çarpıntı gibi fiziksel belirtiler de yaşanır. Bağışıklık sisteminin bu süreçte zayıflaması kişinin sık sık hastalanmasına da neden olur. Bütün bunlar kişinin hayattan aldığı tatminin ciddi anlamda düşmesine yol açar.
Tükenmişlik sendromuyla başa çıkmak mümkün
Tükenmişlik sendromu, hayatınızda yapacağınız küçük değişikliklerle kontrol altına alabileceğiniz bir durumdur. Öncelikle sizi tükenmiş hissettiren kaynakları bulmanız atacağınız ilk adım olmalı. Böylece gerekli değişimleri doğru yerlerde yapabilirsiniz. İkinci adımınız da bu değişimleri belirlemek ve hayata geçirmek olmalı. Örneğin işteki sorumluluklarınızla ilgili karmaşa sizi tükenmiş hissettiriyorsa bunların netleşmesi için yöneticinizden talepte bulunun. İş tanımınızın netleşmesi yaşadığınız karmaşanın çözülmesine yardımcı olacaktır. Bununla birlikte hayır cevabına hayatınızda daha çok yer verin ve sınırlarınızı net bir şekilde belirlediğinizden emin olun.
İşiniz ne kadar önemli ve ön planda olsa da hayatınızın diğer alanlarına dahil olmasına izin vermeyin. Zaman zaman tabii ki özel hayatınızın bazı zamanlarını işinize ayırmanız gerekebilir. Ancak bu durum sürekli olmasın. Bırakın işiniz orada kalsın.
Fiziken ve ruhen tükenmiş hissederken vücudunuza iyi bakmanız oldukça önemli. Bunu yediğiniz yemekle, uyku düzeniniz, yaptığınız yürüyüş ya da egzersizlerle sağlayabilirsiniz. Bu küçük dokunuşlar diğer hamlelerinizle büyük etkiler yaratacaktır.
Son olarak, işiniz ve sorumluluklarınız ne kadar önemli ve gerekli olsa da unutmayın ki önceliğiniz ne olursa olsun her zaman siz olmalısınız. Eğer siz kendinize iyi bakmazsanız işinizde ve hayatınızın diğer alanlarında istediklerinizi yerine getiremezsiniz. Ne kadar yoğun olursanız olun kendinize zaman ayırmayı, kısa bir süre durup nefes almayı unutmayın.
İlginizi çekebilir: Her şeyi kusursuz yapma baskısı: Mükemmeliyetçilik