Vücudumuzun gizli savaşçıları: Mikrobiyomlar
Mikrobiyomlar vücudumuzda yaşayan bir bakteri türü. Sayıları o kadar çok ki, insan vücudundaki toplam hücre sayısından daha fazla. Hatta vücut ağırlığımızın 2-3 kilogramını mikrobiyomların oluşturduğunu söylersek, bu küçük canlıların bizim için önemi daha iyi anlayabiliriz.
Mikrobiyomların en çok bulunduğu yer bağırsaklarımız. Ancak görevleri boşaltım ve sindirimden ibaret değil. Son yapılan araştırmalar mikrobiyomların diğer pek çok şeyle yakından ilgili olduğunu ortaya koyuyor. Happy Gut (Mutlu Bağırsak) kitabının yazarı Doktor Vincent Pedre bununla ilgili şu ifadelerde bulunuyor:
“Son zamanlarda mikrobiyomun insülin direnci ve kan şekerini düzenlemedeki rolünü açıklayan pek çok yenilik mevcut. Ancak bu mikroorganizmaların beyin sağlığını etkilemedeki rolü bence çok daha büyüleyici. Çünkü mikrobiyomlar ile öğrenme ve uzun süreli hafıza arasında doğrudan bir bağlantı var.”
Kan Şekeri Diyeti ve Ultra Önlem kitaplarının yazarı olan Doktor Mark Hyman ise mikrobiyomların vücuttaki sistemler üzerindeki etkisine dikkat çekiyor:
“Bağırsaklarımızda olan şeyler gerçekten sıra dışı. Eğer bağırsakların görevinin sadece dışkı üretmek olduğunu düşünürsek yanılırız. Çünkü bundan çok daha fazlasını yapıyor. Aslında bağırsaklar vücuttaki her şeyi çalıştıran bir motor. Mikrobiyomların vücutta ürettikleri şeylere bakıp bunları haritalandırdığımızda etkilerinin vücudun tüm sistemleri üzerinde nasıl rol oynadığını görebiliyoruz. Beyinden otobağışıklık sistemine kadar aynı anda pek çok şeyi etkiliyor.”
İlginizi çekebilir: Kronik yorgunluğunuzun nedeni psikolojik değil gut hastalığı olabilir
Mikrobiyom sağlığı için ne yapmalı?
The New Health Rules kitabının yazarı Doktor Frank Lipman bu konuya farklı bir bakış açısı getiriyor:
“Çin tıbbına baktığımızda orada biz insanlardan makro bir evrenin mikro evrenleri olarak bahsedildiğini görürüz. Bu bir ekosistem. İyi ve kötü adamlar meselesinden çok daha fazlası. Bu ekosistemde nasıl dengede kaldığınız çok önemli. Örneğin virüs dendiğinde birçok insanın aklına HIV ve grip virüsü gibi virüsler geliyor. Ancak vücudumuzda bizi koruyan iyi virüsler de var. Dolayısıyla düşündüğümüzden çok daha komplike bir sistem mevcut. Ve biz bunu ne yazık ki iyi beslenmeyerek, yeterli güneş ışığı almayarak, sağlıksız yaşam tarzı tercihlerimizle ve kimyasallarla kötü etkiliyoruz. Her şeyi ayrı ayrı ele aldığımız batı tıbbına değil de Çin tıbbına baktığmızda, yani büyük resme baktığımızda sağlığımızın bir bütünü oluşturduğunu görebiliriz.”
Dr. Hyman bağırsakları kötü etkileyen alışkanlıklara sahip bir toplumda yaşadığımızı düşünüyor ve ekliyor:
“İşlenmiş şeker, eksik lif tüketimi, antibiyotiklerin fazla kullanımı, çevresel kimyasallar, toksinler, işlenmiş yağlar… Bunların hepsi mikrobiyomların çok sayıda yer aldığı bağırsakları çok kötü etkiliyor. Bu saydığım şeylerden uzak durmalı ve mikrobiyotamızı prebiyotiklerle ve probiyotiklerle beslemeliyiz. Sadece stresin kendisi bile mikrobiyomun kötü etkilenmesine yol açıyor.”
İlginizi çekebilir: Vücudunuzu kışa hazırlayın: Bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin püf noktaları
Dr. Pedre ise evcil hayvan sahiplenmenin mikrobiyota üzerindeki etkisini vurguluyor:
“Toprakta da mikrobiyom vardır. Bundan yararlanmalıyız. Bir evcil hayvana sahip olmak bu yüzden çok iyi. Çünkü hayvanlar toprakta gezip oynayıp bunu size getiriyorlar. Yani köpeğiniz yüzünüzü yaladığında aslında sizin için çok sağlıklı bir şey yapıyor. Bu şekilde mikrobiyomunuza çeşitlilik geliyor ve çeşitlilik mikrobiyom sağlığı söz konusu olduğunda kilit bir role sahip.”
Dr. Pedre, Dr. Lipman ve Dr. Hyman’ın mikrobiyom sağlığı ile ilgili görüşleri ve daha fazlası için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:
Kaynak:
mindbodygreen.com