X

Vücudumuz susuz kaldığında gözlemleyebileceğimiz 5 ilginç durum

Vücudumuzda zaman zaman şahit olduğumuz fiziki değişiklikler gözlemleriz. Cildimiz kurur, saçlarımız dökülür, sivilcemiz çıkar. Hemen yeni oluşan durumun nedenini araştırır ve çözümü için neler yapabileceğimizi bulmaya çalışırız.

Susuzluk da kendisini her fırsatta belirtiler ile kendisini ifade etmeye çalışır.

Peki fiziki değişiklikler vücudumuzun içinde gelişirse? Bunu göremeyeceğimiz için bizlere vereceği sinyallerden içeride neler olduğunu anlamaya çalışırız. Hatta ileri seviyede bir rahatsızlık veriyorsa, doktora gider ve muayene oluruz. Çeşitli tahliller yapılır ve filmler çekilir.

Susuzluk da her fırsatta belirtilerle kendisini ifade etmeye çalışır. Giderilmedikçe de sorun büyür ve etkileri de aynı şekilde hissedilir. Bu belirtilerden biri de baş ağrısıdır. Tabii ki tüm baş ağrılarının nedeni susuzluktur diyemeyiz, ancak susuzluğun kendisini ifade etme şekillerinden biri de baş ağrısıdır. Beynimizin önemli bir kısmı sudan oluşur ve vücudumuzu kontrol etmesi nedeniyle önemli görevler üstlendiği için de bu oran gündemde kalmaktadır.

%80 oranında su olan beynimizin su sayesinde vücudun kontrolü için gerekli besin, enerji, iletişim ağı vs. karşılar. Peki su oranı düşmeye başladığında neler olur? Gerçekten vücudumuz küçülüyor mu? Ruh halimiz değişiyor mu? Motor becerileri azalıyor mu? Hafızayı etkiliyor mu? Tüm soruların cevaplarını sizler için yanıtlamak istedim.

Vücutta su azaldığında hayati organlara su temin edilir ve böylece genel vücut fonksiyonlarının azaltılması için yorgun olma durumu gelişir. Yorgunken hareket etmek istemeyiz, böylece enerji de harcamayız ve kıt olan su miktarı hayati organların kullanımı için dikkatli bir şekilde harcanır.

Susuzluğun kendisini ifade etme şekillerinden biri de baş ağrısıdır.

Peki, hayati organlarında su ihtiyacını karşılanamayacak derecede su azalırsa ne olur? Neticede uykuda bile faaliyetler devam etmektedir. Bu durumda aşağıdaki durumların gözlemlenmesi normaldir:

1. Dehidrasyon ruh halinizi etkiler.

Bazı çalışmalar, dehidratasyon ve duygudurum bozuklukları arasındaki bağlantıyı belirlemiştir. 2012 yılında yapılan bir araştırmada, Connecticut Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, sağlıklı genç kadınlarda hem egzersiz hem de egzersiz ve diüretik yoluyla dehidratasyona bağlı susuz kalmalarda duygudurumunun üzerindeki etkilerini değerlendirmiştir. Dehidrasyonun “toplam duygudurum bozukluğu”nda ölçülebilir bir artışa neden olduğu gözlemlenmiştir.

2. Dehidrasyon, bilişsel ve motor becerilerinizi azaltır.

Hepimiz alkolün etkisi altındayken araç sürmenin tehlikeli olduğunu biliyoruz. Ancak, 2015 yılında Loughborough Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmasının bulgularına göre, dehidrate durumdayken araç sürmekten kaçınmak gerektiğini belirtmiştir. Yapılan araştırmada gönüllülerin, iki saat süren bir sürüş simülasyonunda, şeritli yolda sürüş yaptıklarında, bulundukları şeritten kaydıkları ve geç frenleme gibi önemli sayıda hatalar yaptıkları gözlemlenmiştir. Bu durumun muhtemel nedeni ise dehidrasyonun konsantrasyon ve reaksiyon süresini azaltması olarak belirtilmektedir.

3. Dehidrasyon sizi acıya karşı daha duyarlı hale getirir.

Susuzluğun daha şaşırtıcı zihinsel etkilerinden biri, ağrı duyarlılığını artırdığıdır. Japon araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışmada bu durum gözlemlenmiştir. Gönüllüler, beyinlerini tararken ağrı hassasiyetlerini test etmek için soğuk suya bir kol batırmışlardır. Bu testi, susuz bir haldeyken uyguladıklarında daha düşük bir ağrı eşiğini (yani, daha önce acı hissettikleri) bildirmişlerdir. Bu durum raporlara, ağrı deneyiminde yer alan beyin bölgelerindeki artan aktivite de eşlik etmiştir.

4. Dehidrasyon hafızanızı etkiler.

Tüm bunlara ek olarak, dehidrasyonun da belleği olumsuz etkilediği bulunmuştur. 2010 yılında Ohio Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, 21 yaşlarındaki gönüllü kadın grubunda hidrasyon durumunu ölçtüler ve ayrıca deklarasyon ve çalışma belleği testlerini tamamladılar. Hidrasyon durumu ve hafıza becerileri arasında güçlü bir bağlantı bulunmuş olup, en fazla su kaybına uğramış deneklerin testleri en kötü şekilde gerçekleştirilmiştir.

Susuzluk durumunda beynin küçüldüğü ve fonksiyonlarının azaldığını kanıtlamıştır.
5. Beyin hacminin küçülmesi

Bu konuda birçok çalışma yapılmış ve MR görüntüleri ile de susuzluk durumu gözlemlenmiştir. Beynin boyutu, faaliyet alanları vs. gözlemlenmiştir. Bu araştırmalar neticesinde, susuzluk durumunda beynin küçüldüğü ve fonksiyonlarının azaldığını kanıtlamıştır. Bu durum çok şaşırtıcı gelmemekle birlikte, birçok kişinin susuz kaldığında yaşadığı semptomları da açıklamaktadır. Özellikle sınav zamanı çocukların susuz kalmadıklarından emin olun ve su içeriği yüksek gıdalar tüketmelerini sağlayın.

 

İlginizi çekebilir: Kaliteli su içmenin önemi ve bol su içmek için 46 sebep

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale