X

Vegan vs Cruelty-Free: Kavramların kapışması

Hayvancılık endüstrisi, çevre kirliliğine sebep olan insan faaliyetleri arasında rahatlıkla ilk beşe girer; öyle ki, hava kirliliği konusunda petrol endüstrisini sollar. Üstelik çevre kirliliğinde rolü olan diğer faaliyetlerin (fosil yakıtlar, petrokimya, plastik, ormansızlaştırma çalışmaları, tekstil vb.) aksine doğrudan can yakan belki de tek sektör olur kendileri.

Süt üretebilsin diye zorla sürekli hamile bırakılan inekler, sütü içip bitirmesinler diye annelerinden koparılıp dört duvar arasına hapsedilen buzağılar, yumurta veremeyeceği için 5 dakika bile yaşamasına izin verilmeyen erkek civcivler ve artık yumurta veya süt veremediği için canı alınıp kasaplara gönderilen tüm hayvanlar… Sağlıklı bir yaşam sürebilmek için ihtiyacımız olmayan hatta aksine bizi hasta eden bir gıda türüne sahip olmak için gezegenimizi kirletiyor ve düşünebilen, hissedebilen canlılara eziyet ediyoruz. Siz söyleyin: Mantık bunun neresinde?

İlginizi çekebilir: Vegan Dosyası 3: Hayvansal gıdalar, bitkisel beslenme ve sağlık

Ben, ekolojik denge ve çevre kirliliği konusunda duyarlı seçimler yapmaya gayret eden ve araştırıp öğrendiklerim ile tecrübe ettiklerimi Uplifers’ta sizlerle paylaşan biriyim. Uplifers’ta içerikler üretmeye başlamadan çok önceden beri hayvanlar üzerinde deney yapmayan markalar seçmeye çalışıyorum (elimden geldiğince) ve yine yaklaşık bir yıldır da esnek vejetaryenim; veganlığa geçiş süreci içindeyim.

Ailem, dostlarım ve yakın çevremdeki herkes bunu biliyor ama bu zamana kadar hiçbirini etik tercihler yapmaları konusunda ikna edememiştim. Çoğunlukla aldığım yanıtlar şöyleydi: “Amaan kim uğraşacak bunlarla şimdi, ben bu şampuanı almadığım için deney tesislerini kapatacak değiller ya, ama tadı çok güzel” gibi… Ancak, son günlerde elden ele dolaşan ve herkesin hakkında konuşmaya başladığı “Save Ralph” kısa filmi yayınlandığı günden beri çevremdeki insanlar tarafından sürekli deneysiz ve vegan olan markalar ve ürünlerle ilgili soru yağmuruna tutuluyorum. İşte, sanatın gücü budur. Yüzlerce insanın yıllar boyunca konuşa konuşa yapamadığını, bir insan çıkar, 3 dakikalık bir film ile yapıverir. HELAL OLSUN!

İlginizi çekebilir: Kozmetik sektörünün karanlık yüzü: “Ralph’i Kurtar” ve hayvan deneyleri

Aslında bu konuda bir yazı hazırlamayı düşünmüyordum çünkü bu konularda uzman olan onlarca insan zaten yazılı ve görüntülü olarak pek çok harika içerik paylaştı, üstelik ben onlar kadar uzman veya bilgili de değilim. Ancak konuştuğum insanlardan anladığım kadarıyla ortada ciddi bir kavram karmaşası var. Çoğu kişi bir ürünün zulümsüz (cruelty-free) ise otomatik olarak vegan olduğunu düşünüyor ya da bir ürün vegansa, hayvanlar üzerinde deney yapılmadığına inanıyor. Halbuki bu iki kavram birbirinden bağımsız ve oldukça farklı anlamlara geliyorlar.

Peki, o halde vegan ne demek, zulümsüz ne demek?

VEGAN: Bir ürünün vegan olması, hayvanlardan elde edilen hiçbir malzeme ve hammadde içermediği anlamına gelir. Süt, yumurta, et, kemik, deri, kan ve bunlardan elde edilen hiçbir şey içerik listesinde yer almaz. 

CRUELTY-FREE: Bir ürünün cruelty-free, yani zulümsüz olması demek, hayvanlar üzerinde test edilmiyor demektir. 

Ürün üretilir ve piyasaya sürülmeden önce insanlarda alerji gibi istenmeyen etkiler görülmediğinden emin olmak için gerekli testler yapılır. Bu testler biyoinformatik modelleme yöntemleri (bilgisayar programları) ile, biyokimyasal yöntemler ile veya insan deri dokusunu taklit eden yeni nesil teknolojiler ile gerçekleştirilebilir. Ancak çoğu marka hayvanlar üzerinde test yapma yoluna gidiyor çünkü daha ucuz. Maliyeti düşürmek ve kar oranını arttırmak için hayvanlara eziyet etmekten çekinmiyorlar. 

Zulümsüz markalar ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmez, başka firmaların kendi ürünlerini test etmesine izin vermez, satışı için hayvan testini zorunlu kılan mağazalarda ve ülkelerde (örn: Çin) satış yapmaz ve hayvanlar üzerinde test edilmiş hammaddeleri tedarik edip üretimde kullanmaz. 

Görsel kaynağı: Ethical Elephant

Kafa karışıklığı işte burada başlıyor; bir ürün zulümsüz ise nasıl hayvansal içerik kullanabilir? Bu da bir zulüm değil mi?

Mantıken öyle ama hukuken maalesef değil.

Bir ürün vegan olabilir, zulümsüz olabilir ya da her ikisi birden olabilir. Tamamen bitkisel içerikli bir ürüne vegan diyebiliriz ama bir ürünün vegan olması, hayvanlar üzerinde deney yapılmadığının kanıtı sayılmaz. Hayvanlar üzerinde deney yapmadığını bildiğimiz bir marka, ürünlerin içeriğinde süt tozu, jelatin, hayvansal protein ve balık pulu gibi hayvansal içerikler kullanabilir. Bu ikisi aynı anlama gelmez ve aynı anda aynı yerde bulunmak zorunda değildir. Olursa tadından yenmez elbette, keşke öyle olsa ama bir ürün veya marka birini sağlarken diğerini sağlamayabilir. 

Kısaca özetlemek gerekirse:

  • Cruelty-Free ürünler hayvanlar üzerinde test yapmaz ve yaptırmaz, fakat formüllerinde hayvansal içerikleri kullanıyor olabilirler.
  • Vegan ürünler formüllerinde hayvanlardan elde edilmiş malzeme ve hammaddeleri kullanmaz ama ürünlerini hayvanlar üzerinde test edebilir.
  • Hem cruelty-free hem de vegan ürünler ise her iki koşulu da sağlar. Onlar canımızdır, ciğerimizdir. Kilo aldırmayan pastamızdır. Alarmsız uyanılan sabahımızdır. Hem üşütmeyen hem de terletmeyen bir bahar günüdür. O markalar ne güzel markalar, o ürünler ne güzel ürünlerdir!

Farkı nasıl anlarız?

İlk olarak logolara bakmak gerek ama her logoya da inanmamak lazım. Bir firma, hayvan haklarına duyarlı müşterilerini kaybetmemek için resmi logoları taklit eden ama resmi olmayan bir logo kullanıp tüketicileri kandırabilir. Rahatlıkla yalan söyleyebilirler, çünkü bu logoların denetimi konusundaki yasalar fazla esnek. Bu nedenle bakmamız gereke belli başlı logolar var. Bunları gördüğünüzde gönül rahatlığı ile satın alabilirsiniz.

Görsel kaynağı: Ethical Elephant

Bazen bir marka veya ürün zulümsüz olsa bile bu logolardan birini üzerinde taşımıyor olabilir. Bu durumda üretim yerine (menşei) bakabilirsiniz. Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerde üretilmiş ürünler, üzerinde tavşan logosu taşımasa bile cruelty-free kategorisindedir çünkü Avrupa Birliği, hayvanlar üzerinde testler yapmayı yasaklamıştır. Benzer şekilde Türkiye’de üretilmiş ürünler de zulümsüzdür çünkü bizde de hayvan deneyleri yasak. Üretim yeri Türkiye olan firmalara da tavşan logosu olmasa bile güvenilebilir.

Hayvan haklarını savunmak için laboratuvarlara baskın düzenleyip hayvanları çalarak suç işlemenize ya da kendinizi bu laboratuvarların önüne zincirlemenize gerek yok. Bizler tüketicileriz. Üretilen ürünler ve hizmetler biz satın alalım diye üretiliyor. Hayvan deneyleri yaptıran ürünleri satın almayarak ve resmi logolu ürünleri tercih ederek tüketim alışkanlıklarımızı değiştirdiğimizde, şu an zulümsüz veya vegan olmayan firmaları değişime zorlamış oluruz. Ralph’i ve onun gibi eziyet çeken binlerce hayvanı kurtarmak bizim elimizde.

İlginizi çekebilir: Vegan dosyası 4: Yeni başlayanlar için vegan olma rehberi

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale