Bir arkadaşım bir gün benim astroloji haritama bakarken şöyle söyledi:
“Gamze sen bir odayı beğenmediğinde odayı düzeltmek yerine tüm binayı yıkıyorsun. Aslında baktığında binayı da seviyorsun. Peki, artık yıkıp yakmak yerine sadece hoşuna gitmeyen odayı düzeltmek için uğraşsan?”
Bir an durdum, söylediğini iyice anladıktan sonra kalbimde ışık yandı. “Aaa evet çok haklısın. Sen bana bunu söyleyene kadar farkında bile değildim. Harika bir nokta. Fakat ufak bir sorunumuz var şu an. Ben binayı yakıp yıkmayı gerçekten çok iyi biliyorum ama odayı nasıl düzeltebileceğimi bilmiyorum. Hiç yapmamışım ve hiçbir fikrim yok…”
Gerçekten de hayatım bu şekildeydi. Sinirlendiğimde hemen vazgeçiyordum, bir kez denedikten sonra istediğim gibi ilerlemiyorsa hemen sıkılıp bırakıyordum. Hoşuma gitmeyen bir şeyde olduğum yerde durup anlamak, zaman geçirmek, sabretmek, çaba sarf etmek yerine en kısa yoldan hemen kaçmak uzmanlık alanım olmuştu.
Hatta daha yeni başıma da geldi. Yeni bir eve çıktım. Oldukça sorunlu olduğunu zaman geçirdikçe anladığım bir bina. Sorunlar kontratı imzaladığımdan beri asla bitmiyor ve uzunca bir süre de bitecek gibi görünmüyor. Kontratın ardından 15 gün içinde bazı durumlara o kadar sinirlendim ki ev sahibine kontrat iptali için e-posta bile attım! Hayalim olan, o kadar aradığım ve sonunda bulup oturmak istediğim evden direkt vazgeçiyordum ki o sırada birileri beni sakinleştirdi ve devam ettim.
Sonra düşündüm; neden bu kadar tez canlı bir şekilde bir şeylerden vazgeçebiliyordum? Hiç mi önemleri, anlamları yoktu hayatımda?
Vardı, vardı tabii ama hayatımı çok kolaylaştıran, benim yerime en küçük problemleri çözüp halleden ve önüme her şeyi sorunsuz sunan, kendisinin müdahale edebileceği bir şey olmadığında ise “Amaan boşver kızım. Hiçbir şeye mecbur hissetme. Bırak, boşver gitsin. Yenisine bakarız beraber” diyen bir babam da vardı konu ne olursa olsun. Size daha önce de bahsetmiştim babamdan. Bize olan sevgisi ve düşkünlüğüyle yapıyor tüm bunları, adamda gram kötü niyet yok babam sonuçta tabii ki nasıl olabilir kötü niyet o da ayrı ama bu “fazla” bizi düşünme hallerinin sonuçlarından biri bende kolaya alışma ve hiçbir şeyi tamir etmeye çalışmadan hemen vazgeçmek oldu, hatta olmuş demek daha doğru olacaktır.
“Baba bu iş yerinde bana çeviri veriyorlar, ben çeviri yapmaya gelmedim. Ne saçma bir iş bu.”
“Orada durmak zorunda değilsin kızım. Ver istifanı geç ne olacak. Önemli olan senin mutluluğun, senden değerli değil. Merak etme ben her kararında yanındayım senin.”
Bakın, çocuğunu her konuda daima destekleyen anne babanın yeri bana göre cennettir. Duruşunda, düşüncelerinde, hayallerinde, hatalarında, yapmak istediklerinde, mutluluğunda çocuğunun yanında sapasağlam duran ailenin evladı sonsuz öz güvenlidir. Bir çocuk için ailesinin yanında olması ne kadar büyük bir güven, güç, kuvvet anlatamam. İnşallah ben de kendi çocuklarıma karşı benim ailemin bana olduğu gibi olacağım; fakat bazı noktaları evirerek.
Zorlukların karşısında hemen vazgeç demek bırakın sadece bir çocuğun değil herkesin işine gelir. Fakat bu noktada sabır, tamir etmek, her istenilenin hemen olamayacağı gibi hayat boyu lazım olacak bilgiler de buharlaşıp uçmuş oluyor. Belli bir yaştan sonra da kendi kendine öğrenme çabası yollara düşsün. Şu anki ben gibi.
Yok, ben bu durumdan asla şikayetçi değilim. Ne babamı suçluyorum beni bu şekilde yetiştirdiği için ne de kendimi. Çünkü şu ana kadar ikimiz de bilmiyorduk. Onun tek derdi kızını mutlu etmekti, ben de tek yol olarak sadece binayı yakmayı biliyordum öğrendiklerim doğrultusunda.
Fakat şimdi ben biliyorum. Bu sebeple çok hoşlanmadığım bir durum başıma geldiğinde tepkilerime bakıyorum, dikkat ediyorum. Sinirleniyorum, hala çok sinirleniyorum ama artık kaçmıyorum.
Geçen gün evime dolap takmaya gelen ustalarla yaşadığımda fark ettim kendimi. Adam geldi gitti 30 kere, hala eksikler vardı. En son geldiğinde bir saat diye düşündüğüm iş için beş saat kalınca tahmin edersiniz ki bana geldiler! Fakat yalnızdım ve benim evimdi. Durumu paslayabileceğim kimse yoktu yanımda. “Bırakın gidin istemiyorum” diyemezdim dolap yarım kalamazdı. Kaldım, oturdum, bekledim, sabrettim ve sonunda çok da memnun kaldığım bir iş çıktı.
Günün sonunda şunu gördüm; ev, ilişki, iş; yaşamın her kolu iç içeymiş aslında. Bir alanda öğrendiğin bilgi, hayatının diğer tüm alanlarına yayılıyormuş. Şimdi yavaş yavaş binayı yakmamayı, sabırla odayı düzeltmeyi görmeye ve öğrenmeye başladım. Çünkü artık tek başımayım, kendi sorumluluğumu kendim alıyorum ve en küçük aksilikte babama koşmamaya özen gösteriyorum. Daha çok yolun başındayım biliyorum ama çok çabuk yol alacağımı da biliyorum.
O zaman teşekkürler farkında her hayata, öğrendiklerimize ve uyguladıklarımıza.
Çok sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Hayatınızı doldurup gerçekten hakkını vererek yaşıyor musunuz?