X

Dekorasyonda vastu shastra nedir, nasıl uygulanır?

Vastu shastra, geleneksel Hindistan mimarisi doktrini anlamına gelip antik bir bilim olarak tanımlanıyor. Bu bilim, Hindistan’da mimari ve iç dekorasyonda sık sık kullanılıyor. Bu yazımızda, bu mimarlık biliminin ne olduğunu ve yaşam alanlarına nasıl uygulandığını sizler için kaleme aldık.

Vastu shastra nedir?

Bu mimari kavramın ilk kelimesi olan ‘’vastu’’, ‘’yer’’ ve ‘’ev’’ anlamına geliyor. ‘’Shastra’’ ise ‘’bilim’’ anlamına geliyor ve bu kavram temelde ev bilimi olarak karşımıza çıkıyor. Vastu shastra, yaşam alanlarının ve diğer yapıların doğayla uyumlu bir şekilde tasarlanmasını hedefliyor. Bu tasarım hedefinin enerjileri dengelediği ve pozitif enerjiyi yükselttiği vurgulanıyor. Bu sayede, insanlar yaşam alanlarındayken kendilerini daha huzurlu ve sağlıklı hissedebiliyorlar.

Bu felsefeye göre, bir yaşam alanının kuzeydoğusu suyu, kuzeybatısı havayı, güneydoğusu ateşi, güneybatısı toprağı ve merkezi de uzayı temsil ediyor. Bu temsiliyet tanımları kapsamında ağır mobilyalar güneybatı ve batı yönüne uygun görülürken aydınlatmalar ve elektronik eşyalar güneydoğuya yönlendiriliyor. Felsefe, bitkilerin ise kuzey, doğu veya kuzeydoğu tarafına yerleştirilmesini öneriyor çünkü bu yönlerde bulunan bitkiler yeteri kadar ışık alabiliyorlar.

Felsefenin baz aldığı her yön, belirli bir enerjiyi ve gezegeni temsil ediyor. Merkür’ün yönü olan kuzey zenginliğe ve refaha dayandırılırken Mars’ın yönü güney ise çaba ve disiplini somutlaştırıyor. Güneş’in yönü olan doğu sağlık ve yeni başlangıçlara dikkat çekerken Satürn’ün yönü olan batı başarıyı vurguluyor.

Vastu shastrayı uygulamak için neler yapabilirsiniz?

Yönleri baz alarak evlerin dekore edilmesi gerektiğini belirten vastu shastrayı yaşam alanınıza uygulamak için bazı temel adımları takip edebilirsiniz. İlk olarak, evinizi kullanmadığınız ve fazlalık olarak gördüğünüz eşyalardan arındırmalısınız.

Yaşam alanınızı daha minimal bir görünüme kavuşturduktan sonra, diğer nesnelerle ilgilenmeye başlayabilirsiniz. Mobilyaları yerleştirirken büyük olanları güneybatı yönüne koymalısınız. Ayrıca, yatağınızı da bu yöne koyarak ilişkinizdeki romantizmi yükseltebilirsiniz. Bunlarla birlikte, yatak odanıza herhangi bir elektronik cihaz sokmamaya özen göstermelisiniz ve bu odada olabildiğince sade bir dekorasyon benimsemelisiniz. Yatak odanıza ayna yerleştirmeyi düşünüyorsanız aynayı yatağınızı göstermeyecek şekilde konumlandırmalısınız. Bu felsefeye göre, aynanın yatağı göstermesi durumu çiftlerin çeşitli sağlık sorunları yaşamasına yol açıyor. Yatak odanızda tablo bulundurmayı düşünüyorsanız pozitif enerji akışı olan doğu duvarına tabloları yerleştirmelisiniz.

Bitkileri doğu yönüne yerleştirebilirsiniz fakat dikenli bitki almamaya özen göstermelisiniz. Vastu shastraya göre, bu bitkiler yaşam alanında bulunan kişiler arasında anlaşmazlık yaşanmasına yol açıyor. Ayrıca, evinizde kurumuş bitkiler varsa bunları da evden uzaklaştırarak kötü enerjileri kovabilirsiniz.

Dekoratif eşya seçimi yaparken ise keskin köşeli nesneler tercih etmemelisiniz. Bu objelerin yerine yuvarlak ya da oval nesneler kullanarak iyi bir enerji akışı yaratabilirsiniz. Bununla birlikte, yeterli ve dengeli bir aydınlatma sistemi kullanmalısınız. Lambaları ve mumları güneydoğu yönüne yerleştirerek pozitif enerjiyi yaşam alanınıza çekebilirsiniz.

Vastu shastra, aynı zamanda evde herhangi bir hasarlı nesnenin bulunmaması gerektiğini vurguluyor. Kırılmış ve zedelenmiş objelerin negatif enerjiye yol açabileceğini kabul ederek bu tarz nesneleri evinizden uzaklaştırmalısınız. Ayrıca, giysi dolabınızı da bu kurala göre düzenleyebilirsiniz; evinizi her ay düzenli olarak yapacağınız kontrollerle yıpranmış ve artık giymediğiniz kıyafetlerden arındırabilirsiniz.

Bu felsefe, yaşam alanlarında kullanılması gereken renklere de değiniyor. Felsefeye göre, her renk farklı bir enerji taşıyor ve bu duruma göre renk seçimi yapılması önem taşıyor. Maviyi doğu yönünde kullanarak huzurlu ve sakin bir ortam yaratabilirsiniz. Kırmızı ve turuncuyu ise güneydoğuda konumlandırarak enerjiye ve canlılığa vurgu yapabilirsiniz. Beyaza da kuzey yönünde yer vererek saflığı temsil edebilirsiniz. Ayrıca, siyah ve griyi yaşam alanınızda mümkünse kullanmamalısınız. Son olarak, eşyaları duvara tamamen yaslamamalısınız. Duvar ve nesneler arasında belirli bir mesafe bırakarak yaşam alanınızda düzenli bir hava akışı oluşturabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Dopamin dekorasyonu: Yaşam alanlarınızda daha fazla mutluluğa yer açın!

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur



Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?

İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.



Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale