X

Varoluşsal yalnızlığımızın kaçış noktası: Sosyal medya

Sosyal medya ile aranız nasıl? Günde kaç saatinizi sosyal medyayı kullanarak geçiriyorsunuz? Çok fazla internet kullanımı farklı şekillerde ifade edilmekte. Young (1996) “internet bağımlılığı”, Davis (2001) “patolojik internet kullanımı” Caplan (2003) “problemli internet kullanımı” kavramlarını kullanmışlardır. İnternet bağımlılığı alanında yapılan öncü çalışmaların birinde Young, Pistner, O’mara ve Buchanan (1999) internet bağımlılığının beş alt tipini belirlemişlerdir. Bunlar; siber seks bağımlılığı, siber ilişki bağımlılığı, net kompilasyonları (alışveriş, ticaret, kumar), aşırı bilgi yükleme ve bilgisayar oyun bağımlılığı şeklindedir. Sosyal medya bağımlılığı siber ilişki bağımlılığı altında ele alınabilir (Taş, 2017).

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2017 yılı bilgilerine göre Türkiye nüfusunun %80.7’si internet kullanmakta ve internet kullanım amaçları arasında sosyal medya ilk sırada yer almaktadır. Sosyal medya kimi zaman sosyalleşmekten kaçan ve pasif izleyici olmak isteyen bireylerin tercih ettikleri bir liman iken kimi zaman da sosyalleşme, takdir edilme ve takip edilme isteğinin doyurulmak istendiği bir yer olmaktadır (Tektaş, 2014). Çeşitli araştırmalar bize sosyal medya kullanımının beynimizde bulunan accumbens çekirdeği denen bir bölgeyi uyardığını gösteriyor. Bu bölgenin ödül, gülme, zevk, bağımlılık, ve plasebo etkisinde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Örneğin Facebook’ta paylaştığımız fotoğraflarımızın beğeni kazanması bu ödül merkezine etki ediyor ve bizi Facebook bağımlısı yapıyor olabilir. Aşırı sosyal medya kullanımından dolayı bağımlılık gibi psikolojik problemler, uyku bozuklukları ve el, baş, sırt gibi birtakım fiziksel ağrıların ortaya çıktığı belirtilmektedir (Andreassen, 2012). Chicago Booth School of Business University tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 18-35 yaş aralığındaki Facebook ve Twitter kullanıcılarının sosyal medya bağımlılığının sigara ve alkol bağımlılığından önde olduğu belirlenmiştir. Aynı araştırma sosyal medyada bulunma isteğinin, uyuma ve dinlenme isteğinin üstünde olduğunu ortaya çıkarmıştır (Lifewire). İnternet kolay ulaşılabilir olduğu ve çoğumuzun yaşantısının bir parçası olduğu için internet bağımlılığını bırakmak oldukça zordur.

Bir psikolog olarak insanların sosyal medyadaki davranış şekilleri müthiş bir şekilde ilgimi çekiyor. Mesela neden hiç tanımadığımız insanların Instagram hesaplarını takip edip, o insanların bebeklerinin fotoğraflarına saatler boyunca baktığımızı merak ediyorum. Neden değerli zamanımızın çok büyük bir kısmını boş bir şekilde sosyal medyada harcadığımızı merak ediyorum. Sahi bizim canımız bu kadar mı çok sıkılıyor? Sosyal medya, akıllı telefon bağımlılığımızın ardında yatan bir çok neden var. Bir kere sosyal medya kullanımı varoluşsal yalnızlık duygumuza iyi geliyor. Hani hiçbir şey yapmadığımız zamanlar içimizde beliren o boşluk duygusundan bahsediyorum. Paylaşım yaptıkça kendimizi yalnız hissetmiyoruz. Her şey yolundaymış gibi bir his geliyor içimize. Ama tüm bunlar sanal duygular değil mi? Yaptığımız paylaşımlar bu dünyaya yalnız gelip, yalnız gideceğimiz gerçeğini değiştirmiyor maalesef. Evet evren o kadar büyük ki o büyüklükte kaybolmamak için kendimizi küçük şeylerle oyalamamız lazım. Bizler de makro kosmosla (büyük evren) başa çıkamadığımız için kendimizi akıllı telefonlarımızın mikro dünyasında kaybetmeyi tercih ediyoruz belki de. İçimizdeki boşluğa merhem olur ümidiyle kendimizi sosyal medya ile oyalıyoruz.

Sosyal medya aracılığıyla varlığımızı onaylatmaya çalışıyoruz.Ben de varım, beni de görün” diyoruz. Descartes’in ünlü lafı “Düşünüyorum o halde varım” 21.yüzyılda “Paylaşıyorum o halde varım” ifadesine dönüşmüş durumda. Evet biz artık sosyal medyada paylaşım yaptıkça var olduğumuza inanır hale gelmiş durumdayız. Örneğin artık bir konseri kendi gözlerimizle görüyor olmak bize yetmiyor. Hemen konserden paylaşımlar yapıyoruz. Böylece konserdeki varlığımızın altını çizmek istiyoruz, “ben de oradaydım“ diyoruz.

Aldığımız “like”lar beynimizin ödül mekanizmasını harekete geçiriyor. Bir fotoğraf koyuyoruz iki dakika içinde fotoğrafımız beğeniliyor. Gerçek hayatta yaptığımız hiçbir şeye bu kadar çabuk beğeni alamayız. Sosyal medyanın bu hızı bizi aldığımız beğenilere bağımlı kılıyor. Ama tüm bu beğeniler gerçek mi? Hiç tanımadığınız insanların paylaşımlarınızı beğenmesi size ne ifade ediyor aslında?

Peki akıllı telefonunuza bağımlı olup olmadığınızı nasıl anlayabilirsiniz?
  • Yarın en az üç, dört saat akıllı telefonunuzu kullanmayın. Hiçbir sosyal medya hesabınıza girmeyin. Kendinizi bu süre içinde endişeli, huzursuz hissettiyseniz siz sosyal medya bağımlısı olabilirsiniz.
  • Arkadaşlarınızla dışarı çıktığınızda dikkatinizi onlara vermek yerine akıllı telefonunuza veriyorsanız, gittiğiniz konserde ilk işiniz konseri seyretmek yerine fotoğraf çekip paylaşmaksa , uyanır uyanmaz ilk işiniz sosyal medya hesaplarınıza girmekse siz sosyal medya bağımlısı olabilirsiniz.

Bundan bir on beş sene önce bize Facebook ya da Instagram gibi mecralardan bahsetseler ve kendi hayatımızın en özel detaylarını bu platformlarda paylaşacağımızı söyleseler bunu söyleyenlere herhalde inanmazdık. Oysa şu an tam da bunu yapıyoruz. Tabii ki herkes istediğini paylaşmakta serbest ama sosyal medya, bağımlılık yaratmasının yanı sıra mahremiyet duygusunun da hızlı bir şekilde yitirilmesine yol açmıyor mu? Örneğin biri çıkıyor hasta olan bir yakınının kolunda serumlarla olan bir fotoğrafını paylaşıyor. Bir başkası annesinin pijamalı ev halini paylaşıyor. Biz gerçekten de birbirimizin bu kadar ev hallerini, bu kadar özel hallerini görmek istediğimize emin miyiz? Sosyal medyanın bu durumu bizi gerçek dünyada da özensiz hallere sürüklüyor olabilir. Bir yanlışın milyonlarca kişi tarafından yapılması, o yanlışı doğru kılmaz. Evet internetin çok güzel yanları da var. İnternet beni sizlerle buluşturduğu için çok mutluyum mesela. Paylaşımlarıyla insana ilham veren, motive eden sosyal medya hesaplarının varlığını da gözardı etmemek lazım. Ve yine sosyal medya aracılığıyla başlatılan ve başarıya ulaşan yardım kampanyaları da çok güzel. Ama her şeyin aşırısı zararlı. Ben sosyal medyayı fazla kullandığımı fark ettiğimden beri daha az ve daha verimli bir şekilde kullanmaya gayret ediyorum. Aynısını siz de yapabilirsiniz. Nasıl mı?

  • Gün içinde sosyal medya kullanımınıza bir limit koyun. Örneğin günde sadece 1 saat kullanın ve bu kurala uyun.
  • Sık paylaşım yapmayın. Gerçekten de yediğiniz, içtiğiniz, gördüğünüz her şeyi paylaşmak istediğinize emin misiniz? Anlarınız anılara dönüşmeden onları paylaşma isteğinizin ardında yatan asıl sebep nedir?
  • Geçen ay yaptığınız paylaşımların bir listesini yapın. Örneğin geçen ay Facebook’ta kaç kere paylaşım yapmış olduğunuzu yazın. Sizce yaptığınız her paylaşım gerekli miydi?
  • Kendinize neden sosyal medyayı bu kadar çok kullandığınızı sorun. Canınız sıkıldığı için mi? Neden kendinizi sosyal medya ile oyalamak gereksinimi duyuyorsunuz? Sosyal medya hangi ihtiyacınıza hitap ediyor?
  • Sosyal medyada ne tip hesaplar takip ettiğinize bakın. Durmadan negatif konulardan bahseden, dünyadaki şiddete katkıda bulunan hesapları takip etmekten vazgeçin.
  •  Aynı zamanda sosyal medyadaki kötücül yorumları okuma huyunuz varsa, bu huyunuzu da bir an önce geride bırakın. 
  • Takip ettiğiniz hesapların insana ilham veren, motive edici hesaplar olmasına özen gösterin.
  • Haftada bir gün dijital detoks yapın ve internete hiç girmeyin.
  • Sosyal medyayı aşırı derecede kullanmak yerine gerçekten sosyalleşin.

Yukarıda da bahsettiğim gibi arkadaşlarımızla buluştuğumuzda, birbirimizle konuşmak yerine sanki içinde dünyanın sırrı varmışcasına herkes tüm dikkatini elindeki akıllı telefonlara veriyor. Bu durumu engellemek için arkadaşlarınızla buluştuğunuzda akıllı telefon kullanmama kuralını uygulayabilirsiniz. Böylelikle gözünüz telefonunuzda değil arkadaşlarınızda olacaktır.

Sosyal medyayı aşırı kullanmak bizi adeta birer robota döndürüyor. Lütfen bunu fark edin, sosyal medya kullanımınıza limit koyun ve de gerçek dünyaya geri dönün.  Kendinizi sosyal medya yerine bir kitabın sayfalarında kaybedin örneğin. İnanın kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Yazıma Kürşat Başar’ın sözleriyle son veriyorum.

“Ne garip, eskiden yalnızlık en korkulan şeydi.
Şimdiyse yalnız kalmak neredeyse imkansız.
Herkesin elinde tabletler, telefonlar, laptoplar…
Dünyanın neresine giderseniz gidin, bütün hayatınız da yanınızda geliyor.
Artık dolunaya bakıp yalnızlığın ya da iki başına yalnızlığın keyfini çıkartmak yok. Hemen resmi çekilip Instagram’a konmalı… Sonra artık gökyüzüne bakmak yerine gelen yorumları okumalı…
Arada biraz oyun oynanırken biraz da iş maillerine bakmalı…
Bir yıldız daha mı kaydı? Ekrana bakıyordum, göremedim.
Artık yıldızlar da eskisi kadar kaymıyor mu ben mi abartıyorum?” Kürşat Başar

Kayan yıldızların farkına varacağımız günler diliyorum hepimize.

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresimden ulaşabilirsiniz.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Var olduğumuz sürece bizimle kalacak olan yaşam amacınız nedir?

Kaynaklar:

  • Andreassen, C.S (2012). Development of a facebook addiction scale. Psychological Reports, 2012, 110, 2, 501-517.
  • Caplan, S. E. (2003). Preference for online social inter action a theory of problematic internet use and psychosocial wellbeing. Communication Research, 30(6), 625-      648.
  • Davis, R.A. (2001). A cognitive behavioral model of pathological internet use. Computers in Human Behavior, 17, 187-195.
  • Lifewire (2018) What is Social Media Addiction? https://www.lifewire.com/what-is-social-networking-addiction-2655246 web adresinden 10 Haziran 2018 tarihinde erişilmiştir.
  • Taş, İbrahim.  Ergenler İçin Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği Kısa Formunun (SMBÖ-   KF). Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması.
  • Tektaş, N. (2014). Üniversite öğrencilerinin sosyal ağları kullanımlarına yönelik bir araştırma. Tarih Okulu Dergisi, 7(18). 851-870. Doi:http://dx.doi.org./10.14225/Joh474
  • Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) https://www.donanimhaber.com/diger/haberleri/TUiKten-2017-yili-Turkiye-    teknoloji-kullanim-arastirmasi.htm
  • Young, K. S. (1996a). Psychology of computer use: Addictive use of the internet, a case that breaks the stereotype. Psychological Reports, 79, 899-902.
  • Young, K.S. (1999). Internet addiction: Symptoms, evaluation and treatment.
Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale