Varoluşsal kaygılarla nasıl baş edebiliriz?
Tercih ve eylemlerinde özgür olan bireyin, bu tercih ve eylemlerinin sorumluluğunu da alması gerektiği düşünülmektedir. Bu düşünce varoluşsal sistemin temel yapısıdır. Sağlıklı bir kişinin sürekli gelişmekte olduğu ve bu gelişim sürecinde kendi varoluşsal sorumluluğunu yüklenerek kendisini yeniden var etmekte olduğu anlayışı kabul görmektedir. Bu anlamda bireyin yaşam içerisindeki rahatsızlıklarından ve kaygılarından arınması için seçimler yaparak bu seçimlerin sorumluluğunu alması gerekmektedir. Kişi, varoluşsal kaygılarıyla iç dünyasında baş edemediği noktada, otantik yaşamını kurgulamaya engel olabilmektedir.
Varoluşsal kaygılar dendiği zaman hayatın anlamını sorgulamak gibi düşünülebilir. İnsan, hayatını ne kadar sorgularsa kendine olan farkındalığı artar, sorumluluklarını görür ve iyileşme sürecine girer. Varoluşsal kaygılar, insanın içinde 4 şekilde bulunabilir: Özgürleşmek, ölüm, anlamsızlık ve yalnızlık.
Özgür olmanın anlamı, hayatta kaldığımız sürece ne olacağımız konusunda tercih yapmaktır. Kendimizi özgürleşmek açısından düşündüğümüzde şu anki durumumuzun, tercihlerimizin bir sonucu olduğunu görebiliriz. Hayaller ve özgürlük arasında da güçlü bir bağ olduğu bilinmektedir. Özgürlüğü elde etme konusunda gerekli sorumlulukları alarak ondan korkma ve kaygı duyma konularındaki mücadelemizin başarılı olmasıyla birlikte hayallerimize bir adım daha yaklaşacağımız inancı kabul görmektedir.
Her insanın ölmeden önce başarmak istedikleri, hayalleri ve hedefleri mevcuttur. Kimi topluma faydalı bir insan olabilmek ve gelecek nesillere edinmiş olduğu fikirleri aktarabileceği bir eser bırakmak isterken, kimi dünyayı gezmek ve yeni lezzetler tatmak isteyebilir.
“Son” herkes için aynı olsa da süreç farklılık göstermektedir. Kaygılarla baş etme noktasında zaman zaman başarılı olamayıp duygularını ağlayarak ya da sevdikleri ile konuşarak dışarı aktarmaya çalışan bireylerin yanında kaygı ve korkusunu dışarı hiç yansıtmayanların da olduğu söylenebilir.
Varoluşsal yaşam sürecinde, gelecek ile ilgili umutları korkularından daha ağır basan bireyin genel anlamda hayata pozitif bakan bir yapıya sahip olduğu düşünülebilir. Bazen içinde bulunduğumuz belirsizlik insanı endişeye sürüklese de güzel anıları, hayalleri ve hedefleri düşünerek anlamsızlıkları kendi içimizde anlamlı yapabilmek, kaygılarla baş edebilme noktasında büyük bir rol oynamaktadır.
Yaşantımızda kendimizi yalnız hissettiğimiz her an fiziksel midir? Yoksa duygu ve düşünceleriyle de yalnız kalabilir mi bir insan? Yalnızlık somutluktan çok soyutluğu ifade etmektedir. Kendi içimizi anlamanın, dinlemenin, farkındalık kazanmanın bu yalnızlık sürecinde arttığı düşünülmektedir. Yalnızlıktan kaçmak istediğimiz zamanlar da olabilir, yalnızlığı istediğimiz zamanlar da. Deniz kenarında kendisiyle baş başa kalmak kişiye huzur verirken, insan aynı yalnızlığı kapalı bir ortamda istemeyebilir.
Otantik olan kişi başkalarının, kendisinin, kim ve ne olduğunu tanımlamasına izin verir. “Benim ben olmamı sağlayan hayallerim, hedeflerim, özelliklerim vardır” kararlılığı ile ilerleyen kişi varoluşsal kaygıları ile daha güçlü bir şekilde baş edebilir. Kişilik özelliklerimiz ve yaşam içerisindeki rollerimiz de bizi diğerlerinden ayırır. Ebeveynlerimizin çocuğu, çocuğumuzun babası, büyükannemizin torunu, eşimizin partneri, kardeşlerimizin büyüğü, iş yerimizde yetkili kişi, mesleki gelişim eğitimlerinde öğrenci… Kendimizi, hayatımızda iniş çıkış ve bolca değişiklik olmasına rağmen doğru yolda ilerlediğimize inanan biri gibi görmek bizi otantik yaşama doğru götürecektir.
Hızla akıp giden hayatın içerisinde kaybolmamak adına şu cümlelerin sık sık tekrar edilmesinde fayda görüyorum. “Geçmiş yaşantılar, insanlar, olaylar ve başka birçok şey tarafından yaşantım şekillendi ama en önemlisi merkezde ben varım. Farkındalığım yükseldikçe, aldığım sorumluluklar ve kararlar konusunda daha bilinçli oluyorum.”
Benimle iletişim kurmak ve paylaşımlarımı takip etmek için @kln.psk.betulcavlak Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Bilişsel çarpıtmalar: En sık yapılan 10 düşünce hatası