X

Varoluş halinin gücünü keşfet: Frekansını arzuladığın gerçekliğe ayarlamak

Frekansını arzuladığın gerçekliğe ayarla, onu elde edebilmenin tek yolu budur. Aksi mümkün değildir ve bu bir felsefe değil, fiziktir.

Bu yazıda yaratım yapmanın inceliklerini anlatacağım ve bazı kafa karışıklıklarına da açıklık getirmeyi planlıyorum. Umarım frekansım niyetimle uyumludur. Öncelikle hatırlanması gereken şey yine “Her Şeyin Enerji Olduğu”dur. Ve tıpkı yeni başladığınız bir sınıfta nasıl benzer frekanstaki insanlar birbirleriyle daha yakın arkadaş oluyorsa, bu da aynen böyle: Siz hangi frekansı yayıyorsanız gerçekliğinize o deneyimler çekiliyor.

Burada üzerinde durmak istediğim ve bazı ayrımlarını yapmak istediğim kavramlar var…

  • Kader düz çizilmiş ve değişmeyen bir çizgi değildir. “Biz her dakika, her an milyonlarca paralel evrenin gerçekliğini aynı anda yaşarız” demiş Marina Abramovic… Yaşadığımız şu an adeta içinde milyonlarca, trilyonlarca olasılığı barındıran bir “Olasılıklar Okyasunu”nun ortasında duran bir nokta gibidir. Ve her hareketimiz; elimizi sağdan sola koymamız kadar ince her hareketimiz, paralel evrenden bir realiteyi seçmemize neden olur. “Yani kader her an yeniden yaratılır”… Yaptığımız her hareket, söylediğimiz her söz ve aklımızdan geçen her bir düşünce ile…
  • Düşüncenin gücü ile ilgili bir yanılgı ise şudur; aklınızdan geçirdiğiniz bir arkadaşınız ile bir şekilde karşılaşmanız veya melodisini aklınızda mırıldandığınız bir şarkının radyoda çalmaya başlaması, canınızın deli gibi çikolatalı pasta çekmesi ve birkaç saat sonra önünüzde bir şekilde o pastayı bulmanız düşünce gücünün tezahürü değildir. Bu yalnızca bir sıçramadır. Bilincin sıçraması… Ve yaptığınız seçimle ilgili tezahür etmek üzere olan bir paralel evren gerçekliğinin sezilmesidir. Bu tamamen kişinin sezgilerinin gücüdür ama biz bunu senkronisite diye adlandırıyoruz. Senkronisite, aralarında mantıksal hiçbir açıklama olmayan tesadüflere denir. Oysa hatırlayın; “Kainatın kuruluşundan bu yana tesadüfen dahi olsa, hiçbir tesadüf vuku bulmamıştır.
  • Düşüncenin gücü tamamen yarattığı (yaydığı) frekans ile ilgilidir. Burada bahsedilen düşünce sadece düşünce değildir. O nedenle “inanmak” kelimesi tercih edilir. İnanmak bütüncül bir kelimedir. Bir şeye inandığınızda, varlığınızla o şeyi onaylamış olur ve böylece onun frekansını yayarsınız. His olarak da mevcuttur o düşünce varlığınızda. Birçok kitap bunu, bir düşüncenin bilinçaltı tarafından kabul edilmesi hali olarak tanımlar (bkz. Joseph Murphy Bilinçaltının Gücü). “Bilinçaltı bir düşünceyi kabul ettiğinde onu yaratmak için elinden geleni yapar” der. Aslında burada çalışan bilinçaltı değil evrensel enerjilerin kendisidir. Bilinçaltı yalnızca o düşüceyi varlığımızla onayladığımız bilgisini yayar evrene ve evren de iş başına geçer. Çünkü “Evren yalnızca senden sana yansıyan bir aynadır.” Ve görevi icabı aynalığını yapar ve ona ne veriyorsak bize onu yansıtır kainatın aynasında.

Şimdi buradan asıl konuya gelelim: Yaratım… Cevabının ise bu kadar basit olmasını ben de zor kabul ettim ama durum bu, yaratım yapmanın ardındaki bilgelik su gibi basit. Cevap: “Var olmak.”

Evet siz yalnızca varoluş halinizle yaratırsınız der “Hatırla” kitabı… İşte yaratımla ilgili bilmeniz gereken tek şey! O halde yeniden başa dönüp, Albert Einstein’a kulak vereceğiz “Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir. Sahip olmayı istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumlandığınızda artık yapacak bir şey yoktur. O gerçeklik size ait olur. Bundan başka bir yol yoktur. Bu felsefe değildir. Bu fiziktir.

Bu zamana kadar yaptığımız tüm seçimler bize tam da şu anı yarattı. Şu an, geçmiş düşüncelerimin, davranışlarımın, kararlarımın bir neticesi… O halde şu an eğer tam farkındalıkta olursam geleceğimi bilinçli bir şekilde yaratmaya başlayabilirim.

Peki bunu nasıl yapabilirim?

Yaratımın birinci ve esas anahtarı varoluş halimiz ise o anahtara bizi götüren yol ise hayal gücüdür. Yine hatırlayın, “Hayal edebildiğin her şey gerçektir” diyor Pablo Picasso. 

O halde yaratmak istediğiniz hayali “olmuş gibi” kurun… Eğer bu hayalim gerçekleşseydi nasıl hissederdim? Nasıl davranırdım? Ne söylerdim? Bir sonraki adımım ne olurdu? Özellikle bu son soru büyük bir bilinçaltı manipülasyonudur çünkü varoluşunuzu o şey gerçekleşmiş de bir sonrakini düşünmeye başlamışsınız gibi hissettirir. İşte hissinize düştü hayaliniz… İşte hayalinizle uyumlanmaya başladınız.

Bir diğer bilinçaltı manipülasyonu “hayalinizi çok mutlu olduğunuz bir anıyı hatırladıktan sonra kurmaktır.” Duygunuzun mutlulukla (pozitif hislerle) yüksek olduğu bir an kurmaya başlayın. Beynin duygu merkezi de uyarıldığında inanması çok kolaylaşacaktır.

3. manipülasyon ise hayalinizi 5 duyunuzla hissetmenizdir. Görün, koklayın, dokunun, duyun, hatta ağzınızdaki tada bakın… Bir diğer ve en son en sevdiğim zihin manipülasyonu ise “teşekkür etmektir.” Varoluşa size hayalinizi verdiği için içten bir teşekkür edin ve sonra “serbest bırakın”… İçiniz rahat olsun… Enerjiler o hayali yaşamınızda tezahür ettirmek için çalışmaya başladı bile! 

Eğer hayallerinize, kalbinizde deli gibi yankı bulmasına rağmen kavuşmakta zorluk yaşıyorsanız, o hayallerinizle ilgili negatif bilinçaltı kayıtlarınız olabilir. Bununla ilgili ise bir Theta Healing yaratım seansı almanızı kesinlikle öneririm! Yaratım konusuyla ilgili veya Theta Healing ile ilgili bana ulaşmak isterseniz www.creatingground.com adresindeki iletişim bilgilerinden bana ulaşabilirsiniz. Instagram hesabımdan beni takip edebilirsiniz. 

Bilgelikle ve sevgiyle seçin. Herkese bol bol sevgiler…

İlginizi çekebilir: Yaşamınızda dengeyi sağlamak için: Çakraları dengelemenin püf noktaları

Dilek Cantimur: Dilek Cantimur, 20 Kasım 1988, İstanbul doğumluyum. 2011 yılında Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü burslu okuyup onur derecesiyle mezun olduktan sonra 5 yıl finans sektöründe çalıştım, fakat daha sonra “özümü gerçekleştirebilme yolumun” bu olmadığını fark ettiğimde bu illüzyona bir son verip Özüme Ait olan Hayatı inşa etmeye başladım. Hem aldığım tüm meditasyon ve enerji eğitimlerinden hem de yüksek lisans eğitimim süresinde edindiğim bilimsel gerçekler neticesinde öğrendim ki Her Problem ve Hastalık ilk önce İnsanın kendi Zihninde yaratılıyor. Şimdi terapilerimde bu zihinsel nedenlerin keşfedilmesi, bilinçaltı blokajlarının dönüştürülmesi konusunda en etkili yöntem olan Theta Healing terapisini uyguluyorum ve bir de günlük hayatlarında uygulayabilecekleri basit fakat çok etkili 7 derslik Meditasyon programları sunuyorum. Ve hayallerimden birinin tezahürü olarak kurduğum “CreatinggrounD” merkezinde farkındalığa hizmet eden birbirinden farklı ve değerli etkinlikler düzenliyorum. Bütünün hayrına… Aşkla.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale