X

Varanasi gezi rehberi 1: Şiva’nın sönmeyen ateşi

Hindistan başlı başına büyük bir macera, Varanasi ise görmeden dönülmeyecek bir şehir bence. Hindular için bir hac merkezi olduğundan fazlasıyla kalabalık ve karmaşık. Çevremizde olup biten her şeyin bir anlamı var ve ben de hem izlediğim belgesellerden ve okuduklarımdan, hem de kaldığım hostelin sahibinden her şeyi öğrenmeye çalışıyorum. İşte ilk bölümü ile Varanasi notlarım sizinle…


Dasaswamedh Ghat, Varanasi. Fotoğraf: @letsboho

Varanasi, Varuna ve Assi nehirlerinden almış ismini. Ganj’a akan bu iki nehir arasında kurulu şehir, eski adı Banaras isminden koparak, nehir isimlerinin birleşimi olarak Varuna-Assi şeklinde zamanla Varanasi’ye dönüşmüş. Orijinal adı ile Banaras Hindistan’ın kutsal şehirlerden birisi ve Hindular için bir hac merkezi. Tanrı Şiva’nın şehri olarak da biliniyor. Hinduizm inanışına göre hayatta hiçbir şey sabit, değişmez değildir. Başlayan her şeyin bir sonu, dönüşümü ve tekrar oluşu vardır. İşte Şiva bu yıkım/dönüşümden sorumlu tanrıdır ve bu yüzden Varanasi’de Şiva’nın yıkıp dönüştüren ateşi hiç bir zaman sönmez. Gece dahi nehir kenarında yanan ateşleri görebilirsiniz.


Nehirde yıkanan çamaşırlar ghatlarda kurumaya bırakılıyor. Fotoğraf: @letsboho

Hindistan’da nehir veya göl kenarlarındaki, suya kadar inen merdivenlere ghat deniyor. Varanasi’de de baştan sona yürüyerek geçilebilen ghatlar Ganj nehri boyunca kilometrelerce yanyana diziliyor. Hem su yükselmelerine karşı bir tedbir, hem de günlük ihtiyaçlar için suya erişim için bir kolaylık…

Çamaşır ve bulaşık yıkamak, ibadet ve törenler için kullanışlı bir uygulama. Şehrin içlerine doğru günlük hayat devam ederken, hem yerli hem yabancı ziyaretçiler için esas görülmesi gereken her şey ghatlarda oluyor: Gündoğumu ve günbatımındaki Aarti törenleri, gece gündüz iki ghatta devam eden kremasyonlar (ölü yakma), her şeyi bırakıp sokaklarda yaşayan sadhular, Ganj nehrinde ibadet için yıkanan hacılar, dilek dilemek için nehre mum ve çiçek bırakanlar… Ben de ghatlara yakın bir hostele yerleşip hemen kendimi sokağa atıyorum…


Hayatın içinden, Varanasi. Fotoğraf: @letsboho

Kutsal nehir Ganj

Hinduizm’in kutsal nehri Ganj, 2500 km’lik durmak bilmeyen yolculuğuna Himalayalar’da başlar ve Bangladeş’te denize dökülerek yolculuğunu sonlandırır. Hindular’a göre ise O, sadece bir nehir olmaktan ziyade Tanrıça Ganga olarak bu dünya ile cennet arasında bir köprüdür. Yeryüzü ve cennet arasındaki sürekli döngüsünü ise Şiva’nın saçlarından dünyaya inerek tamamlar. (Şiva’nın heykelinde saçlarında Tanrıça Ganga motifini görebilirsiniz.)

Ganj’ın suyu Şiva’nın enerjisinin inananlar tarafından hissedildiği ve onun fiziksel form almış halidir. Ganj, Hinduizm’deki diğer tanrıçalarda olan yıkıcı özelliklerden arınmıştır ve bağışlayıcı bir karakteri vardır. Bu yüzden de Hindular için Ganj suyunda yıkanmak günahlardan arınmayı temsil eder; suyuna çiçekler ve mum bırakarak niyetler adanır. Hatta küçük bidonlara doldurarak eve götürülen Ganj suyu evdeki ibadetlerde de kullanılır. (Varanasi ve Rishikesh gibi Ganj kıyısındaki şehirlerde seyyar bidon satıcılarını her yerde görebilirsiniz.)


Ganj Nehri boyunca uzanan ghatlar. Fotoğraf: @letsboho

Samsara

Hinduizm’de doğum-yaşam-ölüm ve bunun binlerce kez tekrarı şeklinde bir döngü sürekli devam ediyor. Bu döngüye “samsara” deniyor. Kişinin karmasına bağlı olarak ruh bedenlenerek tekrar dünyaya geliyor. Burada karma nedir derseniz; karma en temel anlamı ile eylem demektir. Ama karma sadece yaptığınız bir eylemi değil onun sonucunu da kapsar. Yani kişi eylemlerinin sonuçlarından da sorumludur. Bu sevap/günah karnesine göre kişinin dünyaya tekrar geliş yolu çizilir. Burada amaç kişinin her yaşamında karmasını temiz tutarak artık dünyaya gelmesine gerek kalmadan ilahi yaratıcı enerji ile birleşip mutlak hakikate kavuşmasıdır.


Sadhu; dünyevi her şeyden uzaklaşıp kendi başına hayat süren, derin meditasyonlar ile günlerini geçirip, hakikati bulma yolundaki yolcu kişiler. Bu kişilerin yanlarında bir sefer tası ve bir de minik bir çantası olur. Kim ne verirse yer ve fazlası için çaba sarfetmezler. Foto: @letsboho

Hindular’ın Ganj’ı yeryüzü ile cennet arasındaki köprü olarak görmesi, ölüm sonrası yolculuğu da şekillendirir. Her dindar Hindu’nun istegi öldükten sonra Varanasi’de yakılıp Ganj nehrine karışmaktır. Birçok kişiye cehennem gibi görünen bu ritüel ve bu ritüelin yaşandığı ghatlar Hindular için cennetin kapısı niteliğindedir. Çünkü ölen kişinin küllerinin Ganj’a karışması, ruhu ile Şiva’nın birleşmesi ve sonsuz kurtuluşa ermesi anlamına gelir. Samsara’dan yani doğum-yaşam-ölüm döngüsünden kurtulmanın bir yolu… Aksi takdirde kişi karmasını temizleyene kadar bu dünyaya farklı varoluş seviyelerinde tekrar tekrar gelmeye ve sınanmaya devam edecek.

Hinduizm’de tanrısal enerjiyle birleşmeye “moksha” denir. Sayısı belirsiz reenkarnasyonlarla uzun ve çileli bir süreçten geçerek mokshaya ulaşmaya çalışmaktansa Varanasi ghatlarında yakılarak en kısa ve emin yoldan cennete gitmek arzusu, yüzbinleri Varanasi’ye çeker. Buraya gelerek bir oda tutup ölmeyi bekleyen yaşlı kalabalıklar ile aile büyüklerine bu görkemli geçişi sağlayacak cenaze törenini vermeye çalışanların gece gündüz dinlemeyen sonsuz devinimini ve enerjisini ghatlarda hiç sönmeyen ateşlerin çevresinde hissetmek mümkün.

Kremasyon (ölü yakma) seremonisi

Kremasyonun yapıldığı Harishchandra ve Manikarnila Ghat’larında gece gündüz yanan ateşi görmek mümkün. Çevresinde ise kilo ile odun satışı yapılan yerler mevcut. Aile bireyleri hüzünlü ve turistler oldukça meraklı. Dumanların içine girmeden uzaktan seramoniyi izlemeyi tercih ediyorum. Bu sırada tam da önüme beyazlar içinde bir erkek çocuk geliyor, saçı ve giyimi tam da belgesellerde izlediğim şekilde…


Foto metin: Ailenin en büyük erkek çocuğu tören sırasını bekliyor. Fotoğraf: @letsboho

Varanasi’de kremasyon seremonisinde ailenin en büyük erkek çocuğu başrolde oluyor. Eğer erkek çocuk yoksa aileden başka birisi bu görevi üstlenebiliyor. Cenaze törenini yönetecek olan kişi önce Ganj’da yıkanıp arınıyor. Başının tepe bölgesinde bir tutam saç bıraktırarak saçlarını kazıtıyor. Bu saç traşına “bindu” deniyor. Beyaz kıyafetler giyiniyor; beyaz giymesinin nedeni ise ölü bedenden çıkan ruhun yükselirken en yakınını beyazlar içinde görüp tanıyabilmesi.


Gün boyunca tüm seremonilerde kullanılan çiçeklerin satış noktası, çiçek pazarı, Varanasi. Fotoğraf: @letsboho

Süslü renkli kumaşlara sarılan ölü beden önce Ganj’dan su serpilerek yıkanıyor ve hazırlanmış kütüklerin üzerine konuyor. Dualardan sonra görevi üstlenen en büyük erkek evlat Şiva’nın sönmeyen ateşinden alarak ölü bedene ilk ateşi veriyor. Yanan ağaçlar üzerine hem ateşi hızlandırmak için hem de kokuyu azaltmak için farklı baharat ve yağlar dökülüyor. Ateş yanarken tüm akrabalar dualar ederek cenazenin çevresinde dönüyorlar.

Kremasyon görevlileri ve oğul 3-4 saatlik yanma sürecinden sonra kalan külleri ve birkaç kemiği toplayıp dualarla Ganj’a bırakıyor. Yakım töreninden sonra oğul ve yakın akrabalar 12 gün oruç tutup, toprak üzerinde yatıyorlarmış. Ölen kişinin rahat etmesi için tüm günahlarını üstlendiklerini düşünüyorlar ve yıkanmadan, kimseye dokunmadan yas tutuyorlarmış. Kadınların ise bu yakım ritüellerine katılmaları yasakmış.


Kremasyon yapılan büyük ghat Manikarnila, Varanasi. Fotoğraf: @letboho

Ölümün her dinde, her inanışta farklı bir ritüeli var. Yani yapılan her şey inancın bir parçası. Hindistan’da genel olarak inanç günlük hayatın her daim içinde. Seyahatim boyunca da bunu gözlemledim; bazı yörelerde kadınlar gün doğarken evin kapısını süpürüp çiçek ve mandala çiziyor, çarşıya giderken mahallenin köşesindeki tapınakta dua ediyor, dükkanına girer girmez duvardaki sunağında tütsü yakıyor, evlenecekleri tarih ve kişileri yine dini ritüellere göre seçiyor, yeni bir araba aldığında tapınağın önüne getirip dualatıyor… Bu liste uzar da gider.

Hindistan’ı her yönüyle anlatan, sokaklarını, insanlarını ve günlük hayattaki pek çok geleneği ekrana yansıtan harika filmler listemi de aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Varanasi yazımın devamı da haftaya geliyor.

Filmler: Pad Man, Toilet: Ek Prem Katha, Lion, Love per Square Foot, Lunch Box, Gold, 3 Idiots, Super Delux, Dangal, Gully Boy, Badla, OMG Oh My God!, Sanju, Drishyam, Rustom

Maceralarımı Instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Hindistan’da bir ışık şehir: Auroville’i keşfedin

Semanur Aksoy: Üniversite yıllarında birçok AB projesinde görev alarak dünyayı gezmeye başladı. İzmir’de üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatı onu önce Meksika’ya sonra da İstanbul'a götürdü. 2011 yılında yoga ile tanıştı ve bu hayatında bir dönüm noktası oldu. Kurumsal hayatın onun içindeki boşluğu besleyerek büyüttüğü bir dönemde ara verdi ve önce iki ay, daha sonra da yedi ay sırt çantası ile Güney Amerika seyahatine çıktı. Amazonların şifalı bitkileri ile tanıştı; bunun da yoga gibi hayatında olumlu anlamda bir kırılım yarattığını anladı. Yoga yolculuğuna Reiki, Access Bar ve Thai Beden Terapistliği gibi şifalı dokunuşları da ekledi. Mandala tasarımlarını tekstil ile buluşturarak kendi markası Let’s Boho’yu yarattı. Şimdilerde gezgin kimliğinden arta kalan zamanını geçirmek için yerleştiği Fethiye’de, yoga, nefes, meditasyon ve Thai Beden Terapi içerikli bireysel dönüşüm rehberliği ve kendi markasını yaratmak isteyenlere marka danışmanlığı yapmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale