X

Sürecin farkında olarak varacağın hedefe değil, önündeki yola odaklan

Küçüklüğümden beri bana hep hedefler belirlemem ve o hedeflere gitmem öğütlendi. Ben de uslu bir çocuk olmam gerektiği ve büyüklerimin fikirlerine güvendiğim için çoğunlukla büyüklerimin sözlerini dinledim. Kendime zaman zaman içimden gelmese de hedefler belirleyip o hedefe doğru gitmeye çalıştım. Hayatta da çoğunlukla hedeflerimde başarılı oldum. Fakat burada şöyle bir sorun vardı. Hedefi başardıktan sonra içimde derin bir boşluk hissediyordum. Sanki bütün yaptıklarım bir hiç ve ben uzayın herhangi bir yerinde serbestçe salınıyordum. Bu yaşadığım boşlukla kalamadığım için, yeni bir hedef belirleyip hemen ona doğru koşmaya başlıyordum. Tabii insanın hayatta hedefleri olması güzel fakat kendi adıma kaçırdığım bir nokta vardı. Benim için her zaman hedef, yaşadığım süreçlerden daha değerliydi. Bu durumu şöyle bir örnekle açıklamaya çalışayım.

Dünyanın doğal güzellikler açısından en güzel cennet rotalarından birinde maraton koştuğunuzu, bu rotayı sadece bir kere izin verilen o maratonu koşarken görebilme fırsatınız olduğunu düşünün. Fakat bu tek fırsatta bile sizin aklınız fikriniz sadece bitiş çizgisini geçmekte. Bu sırada geçtiğiniz yerleri, gördüklerinizi ya da yaşadığınız hisleri hiç umursamadan sadece bitiş çizgisini düşünüyorsunuz. Bitiş çizgisine geliyorsunuz coşkulu bir kalabalık orada sizi bekliyor ve siz yarışı iyi bir derece ile hatta belki birincilikle tamamlıyorsunuz. Kendinizi o anda bitirmenin verdiği zafer sarhoşluğuyla çok iyi hissediyorsunuz. Ertesi gün sizinle aynı maratonda koşan bir arkadaşınızla oturup konuşmaya başlıyorsunuz. Arkadaşınız geçtiğiniz etaplarda doğanın güzelliğini ve o etkileyici manzaraları, çeşitli nefis çiçeklerin kokularını, şelalelerin muhteşemliğini, çok ender görülen hayvan türlerinin görüş açınızdan kendi doğal hayatındaki seyri gibi hoşlukları anlatmaya başlıyor. Fakat siz arkadaşınıza yabancı bir şekilde bakıyorsunuz. Çünkü o anda anlıyorsunuz ki siz orada sadece hedefe yönelik koştunuz. O sırada fırsatınız varken bile ne etrafa bakıp geçtiğiniz yerlerin güzelliğini anlayabildiniz, ne de diğer şeyleri fark edebildiniz. Çünkü aklınız sadece sonuçtaydı. Bu yüzden sanki gözünüzde at gözlüğü varmış gibi siz sadece küçük bir perspektiften yola ve kendi içinizde hedefe, onun yaşatacağı hazza bakarak koştunuz.

İşte hayat, içinde bu şekilde tek sefer koşmamıza izin verilen bir maraton dersek sadece zihnimizdeki hedefleri yerine getirmek için yaşadığımız günlerin güzelliğini anlayamadan, keyfini çıkartamadan ve etrafımızdaki güzellikleri fark edemeden dar bir perspektif ile koşuyor da koşuyoruz.

Düzenli yoga (özellikle meditasyon) pratiklerimden sonra ben artık koşmayı bıraktım. Çünkü aslında ulaşılacak ne bir hedefimin olduğunu ne de varacağım bir yer olduğunu gördüm. Zaten olduğum yer ve zaman içerisinde, olduğum anın en iyi koşullarında olduğumun farkına vardım. Tabii bu demek değil ki hiçbir şey yapmadan oturuyorum. Evet çeşitli niyetlerle yine çalışmaya ve yolda gitmeye devam ediyorum fakat bu niyetlere hem sakince ve keyiflice ilerliyor hem de tüm bu yaşanılan sürecin farkındalığına varmaya çalışıyorum. Yolda çeşitli çeşitli yerlerde durmam gerektiğinde duruyor, geçtiğim sürecin tüm güzelliğini özümsemeye çalışıyorum. Tabii yol her zaman gül bahçesinden geçmiyor, ara sıra çukurların ve tümseklerin bulunduğu kurak, tatsız yerlerde oluyor. Fakat onları da görüyor ve yanından dolaşmam gerektiğinde ya da yolumu değiştirmem gerektiğinde gerekeni yapıyorum. Hislerimle ve kendi içimle bağlantı kuruyor ve süreçte ne deneyimlediğimi anlamaya çalışıyorum.

O kadar hedef odaklı bir sistem içerisindeyiz ki, her şey hedefe ulaşınca olacak sanıyoruz. Oysa hedef sadece bütünün bir parçası, nasıl bir başlangıç varsa doğal olarak bir bitiş de mevcut. Bitiş çizgisine gelene kadar o kadar yerden geçiyoruz ki onları da görüp kıymetini bilerek sürece odaklanırsak tek parça yerine tüm parçaları deneyimlemiş oluruz. Gittiğin yol da vardığın yer kadar kıymetli. Bunun için varacağın hedefi düşünmeyi bırak, şu anda attığın adımına odaklan ve o sırada yaşanılanları görmeye, anlamaya çalış. Everest’in tepesine tırmanırken gözün varacağın yere bakarak gidemezsin, önüne bakmalı, gerektiğinde dinlenmeli ve belli seviyelerde koşullara alışmak için orada bir süre vakit geçirmelisin. Yaşadığımız hayat da aynen bu şekilde. Kendi kaderimizin Everest’ine tırmanırken benzer süreçlerden geçiyor ve hepsini deneyimliyoruz. Bütün bu deneyimlere izin vermeli, sadece tepe noktasına odaklanarak yaşamayı bırakmalıyız. Bırakılmazsak ne mi olur? Ara ara ya da her gün, hedefe ulaşamamanın verdiği gerginlik, huzursuzluk, yenilgi, mutsuzluk ve başarısızlık hislerini taşırız. Oysa sadece süreçle birlikte sadece hareket halindeysen, tepe noktasını düşünmeden sadece olduğun sürecin kıymetini bilerek attığın her adımın verdiği zaferi hissedebilirsin. Bir gün tepeye ulaşıp ulaşamayacağın bilinmez ama o tepeye vardığında da kendine hemen yeni bir tepe yaratmıyor musun zaten? Belki hiçbir zaman ulaşılamayacak bir şey o son tepe…

Kendi niyetlerinle belirlediğin hedeflerinin olması çok güzel fakat her gün, her an düşünmeyi bırak ve olduğun anda olduğun koşullara odaklan. Gittiğin yol, en az varacağın hedef kadar kıymetli. Çünkü seni o hedefe taşıyandır YOL. Hayatında sonuç odaklı değil, SÜREÇ odaklı olman sana hem yaşadığını hissettirecek hem de içinde olduğun andan daha çok keyif ve mutluluk almanı sağlayacaktır. Bu farkındalıkla yaşamaya başladığında vardığın yerler hedef ya da bitiş olmaktan çıkacak ve her şey doğal bir süreç haline gelecektir. Hatta belki bu süreçte daha önceden belirlediğin hedeflerini değiştirme ihtiyacı hissedip, kendine yeni rotalar belirleyeceksin.

Hedefin, sen ona varana kadar bir hayalken, gerçeğin sadece içinde bulunduğun anda gittiğin yoldur!

Yolun keyfini çıkartman dileğiyle…

 

İlginizi çekebilir: Ödül ve ceza sisteminin ruhani hali: Cennette miyim yoksa cehennemde mi?

Burak Ayhan: 1987 yılında, Akdeniz'in sıcakkanlı şehri Mersinde gözlerini dünyaya açan Burak, kendi kişisel öyküsüne başlamış. Herkes gibi kendi öyküsünün kahramanı olan bu şahıs, üniversitede tıp okumayı seçerek etrafındaki kişilere şifa vermeye niyetlenmiş. Sonrasında Radyoloji dalında uzmanlaşarak yolculuğuna devam etmiş. Fakat bu süreçlerde içinde hep bir şeylerin eksik olduğu duygusunu taşıyan kahramanımız, çeşitli kişisel gelişim seminerlerine, ruhsal öğreti danışmanlıklarına katılmış ve bu alanlarda bilgi sahibi olabileceği araştırmalar yapmış. Ta ki bir gün bütün öğretilerin dediği gibi "KENDİNİ BİL, KENDİNİ TANI" ifadesini uygulamaya ve gerçekten sadece kendi içine yönelmeye karar verip, meditasyon yapmaya başlayana kadar. Meditasyon yapmaya başlayıp kendini anlamaya ve tanımaya başladıkça, onun için süreç hızlanmış, işinin onu ifade etmediğine karar vererek işini bırakmış ve bir süre sonra da yolunu aydınlatan öğretmeni ile tanışıp YOGA yapmaya başlamış. Artık kendisi Yoga yolunda kendine giden bir yolcu. Bu yolda bir yandan öğretmeye devam ederken kendisi de bir yandan öğrenmeye, kendini keşfetmeye devam ediyor. İnsanlara artık bu yolla şifa vermeye ve aslında insanların kendi şifalarını bulmalarına destek oluyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale