X

Vahşi kadının yolculuğu: Cinsel özleri tanımak

“Güçlü feminen olmanın ilk kuralı sağlıklı maskülen olmaktır.” –Didem Çivici, Wild Woman Academy’nin kurucusu.

Feminen, maskülen, eril ve dişil ifadelerini muhtemelen daha önce duymuşsunuzdur. Benim de sıkça aşina olduğum kavramlardı. Dişil ve erilin doğasını genel olarak anladığımı düşünüyordum, ama eksik olduğunu hissettiğim parçalar vardı. Vahşi Kadın Kampının – Karanlığın Bilgeliği çalışmasının daha ilk gününde Didem cinsel özleri öyle güzel anlattı ki parçalar tamamlandı. Öncelikle okumadıysanız serinin “Vahşi kadının yolculuğu: Vahşi olanla tanışma” başlıklı ilk yazısına göz atmanızı öneririm.

Şimdi biliyorum ki feminen ve maskülen öz birbirinden ayrılmaz parçalar ve birini anlamak ancak ikisini de anladığımızda mümkün.

Cinsel özler nelerdir ve birbirinden nasıl farklılaşır?

Her insan hem eril/maskülen hem de dişil/feminen özlerden oluşur. Bunlar bizim cinsel özlerimizdir ve birlikte bir bütünü oluşturur. Feminen öz, akışkan ve tahmin edilemeyendir. Bizim dalgalı, anlamlandırmakta zorluk çektiğimiz karanlık tarafımız, inişli-çıkışlı duygu sellerimizin kaynağı… İçimde bir kasvet hissettiğim, sıkıştığım, belirsizlik hissettiğim, coşkuyla dolup taştığım her an feminen özüm sahnededir. Bedenimde hissettiğim her şey ise feminen özümün benimle konuşmasıdır.

Maskülen öz; sağlam, sabit ve değişmez olandır. Yaşamı ve kendimizi anlamlandırışımızdır, fark edişimizdir, eylemlerimiz, seçimlerimiz ve yaşamdaki ayak izlerimizdir.

“Güçlü feminen olmanın ilk kuralı sağlıklı maskülen olmaktır.”

Her insanda feminen ve maskülen özler değişken oranlarda mevcuttur. Bazı insanların feminen, bazılarının maskülen özleri baskınken; bazı insanlar ise eşit feminen ve maskülen cinsel öze sahiptir. Maskülen özü yüksek kadınlar olabileceği gibi feminen özü yüksek erkekler de vardır.

(Bu konuda daha derin bilgiye sahip olmak için Didem Çivici’nin çevirisini yaptığı David Deida kitaplarını okumanızı öneririm. Ben, “Üstün Erkeğin Yolu” ve “Canım Sevgilim” kitaplarını su gibi okudum. David Deida, kadın-erkek doğalarını anlamak adına çok faydalı tespitlerini büyüleyici bir anlatımla paylaşıyor.)

Maskülen ve feminen özler birbiri ile nasıl bir etkileşim içindedir?

Maskülen özüm yaşamımın şöförü ise feminen özüm yaşamdaki yol haritamdır. Ancak, bu haritanın çok karmakarışık ve eski bir dille yazıldığını düşünün. Yani, bir define haritası olduğunu hayal edebilirsiniz.

Şimdi düşünün ki yaşamım onları bulmamı bekleyen hazinelerle dolu ve ancak ben haritayı okuyabilirsem onlara erişebileceğim. Bu durumda yapacağım şey, define haritasını önüme serip onu anlamaya çalışmak olacaktır. İşte; haritayı önüme sermek, onu okumak ve ondan alacağım rehberliği hayata geçirmek / aktarmak maskülen özümün işiyken, haritanın rehberliği feminen özümün katkısıdır. Tabi, define haritanızın tamamını bir kerede çözmeyi beklemek pek gerçekçi olmayacaktır. Ancak her kararınızdan önce önünüze haritanızı açıp “şu anda neredeyim” ve “bir sonraki adımımı ne yönde atmak istiyorum” sorularını sorarak rehberlik almak bizi en yakın hazineye götürecektir.

Feminen özümü dinleyerek define haritamla yol almak benim için de yeni bir yol ancak daha ilk denemelerimde “ben bunu daha önce nasıl düşünemedim” dedirten fark edişler yaşadım. İçe dönmenin muazzam zenginliği! Ve yıllardır tam yanı başımda duran kocaman bir hazineyi bu yöntemle bulduğumu söyleyebilirim.

Feminen ve maskülen sürekli birbiri ile dans halindedir ve birbiri için birbiri içinde yaşar.

Özetle, maskülen özümüz ile karmakarışık ancak çok değerli bilgilerle dolu olan feminen özümüze bağlanır, onu dinler, anlar ve ondan aldığımız bilgileri kullanarak yine maskülen özümüz aracılığıyla yaşamımızı inşa ederiz. Feminen ve maskülen sürekli birbiri ile dans halindedir ve birbiri için birbiri içinde yaşar.

Güçlü feminen olmanın ilk kuralı sağlıklı maskülen olmaktır

Hepimiz eğlence, zevk ve aşk dolu hayatlar yaşamak istiyoruz. Bunların hepsi feminen özümüzün hediyeleri ve Didem diyor ki bu hediyeleri almanın ilk kuralı sağlıklı bir maskülen öze sahip olmaktır.

Bu demek oluyor ki işe maskülen, yani “yapan” özümüzü geliştirerek başlamalıyız ki feminen, yani “olan” özümüzü yaşayabilelim ve “var oluşumuzun” tadını çıkartabilelim. Birçoğumuz gibi ben de yaşamdan daha fazla keyif almak ve daha çok eğlenmek istiyorum. Uzun yıllar bunun için çok çalıştım ama yaşamdan keyif alma noktasında sürdürülebilir bir zemin inşa edememiştim.

Şimdi görüyorum ki yaşam enerjimi çoğunlukla asla bitmeyecek işleri yapmak için harcamışım. Yani, sadece işleri bitirme odaklı çalışmışım.

Halbuki içimdeki maskülen özü geliştirme farkındalığı ile çalıştığımda, karşıma çıkan işlerde çok daha seçici ve girdiğim sınavlarda çok daha istikrarlı devam edebildiğimi görüyorum ve bu bakış açısıyla yaşamayı seçtiğimde başarı benim için içimde büyüyen bir varlığa dönüşüyor. Dış etmenlerden bağımsız, sağlam ve yıkılmaz bir başarı hissi bu.

Ve şunu da bugün çok iyi anlıyorum ki ne babam ne sevgililerim ve ne de eşim olacak erkek benim hayatımda yaşamdan keyif alacağım sürdürülebilir zemini inşa edemez. Bunu beklemek de benim için illüzyonu, bir hayali beslemekten başka bir işe yaramaz. Ben, yaşamımdaki insanlardan destek alabilirim ama yaşamımda istediğim sürdürülebilir sağlam başarıyı sadece ben kendi içimdeki maskülen özü geliştirerek inşa edebilirim.

Didem, feminen ve maskülen arasındaki bu uyumu hocalarından öğrendiği muhteşem bir örnekle anlatıyor. Diyor ki, içimizdeki feminen öz bir direk dansçısıysa, maskülen öz de onun direğidir. Direk ne kadar sağlam olursa, dansçı o kadar güvenle ve özgürce hareket edebilir, dansını aşkla ve coşkuyla ifade edebilir.

Peki, bunun için ne yapmalıyım? Maskülen ve feminen özlerimi nasıl güçlendirebilirim?

İçimizdeki maskülen ve feminen özlerin güçlü olması, sağlıklı olmalarına bağlıdır. Bunun için de öncelikle sağlıksız ve sağlıklı feminen ve maskülen özlerimizi keşfetmeli ve bunları sağlıklı olacak yönde geliştirmeli, olgunlaştırmalıyız.

Didem, sağlıklı ve sağlıksız cinsel özlerimizi ayırt edebilmemiz için faydalı bir de rehber hazırlamış. Bu rehbere Wild Woman Academy’nin web sitesinden ulaşabilirsiniz. Size fikir vermek adına, sağlıklı ve sağlıksız feminen ve maskülen özlerin ayırt edici birkaç özelliğini paylaşmak istiyorum:

  • Sağlıksız feminenin özellikleri: Kurban, güçsüzlük, zayıflık, kontrol, kıskançlık, ilgi açlığı, manipülasyon, onay beklemek, depresyon, fedakarlık, çaresizlik, değersizlik…
  • Sağlıksız maskülenin özellikleri: Baskı, yargı, saldırganlık, desteklememe, kontrol, yok sayma, şiddet, kaba, cimrilik, tembellik, kavga, şüphe…
  • Sağlıklı feminenin özellikleri: “Hissediyorum”, anlayış, olmak, izin vermek, teslimiyet, bereket, derinlik, vizyon, şekilsizlik, açıklık, akış, süreç, şefkat, beslemek, coşkuyla yaşamak…
  • Sağlıklı maskülenin özellikleri: “Düşünüyorum”, farkındalık, an, düzen, özgürlük, avlanmak, davranış, alan tutmak, mantık/anlam, başarı, devamlılık, kararlılık…

Kendi içinizde hangi durumda ne yaşadığınıza bakıp, tüm listeye danışarak içinizdeki sağlıklı ve sağlıksız yanları ayırt edebilirsiniz. Sağlıklı ve sağlıksız özleri ayırt edebildikten sonra yapmamız gereken onları nasıl olgunlaştırabileceğimizi bilmek, öğrenmek ve davranışlarımızı buna göre yeniden düzenlemek.

“İçimizdeki masküleni olgunlaştırmanın yolu, onu sınavlara sokup mücadele alanları yaratmaktır. Feminen özümüzü ise yaşamımızda zevk ve aşka daha çok alan açarak olgunlaştırabiliriz.” diyor Didem ve şunu da ekliyor: “Sağlıklı bir birey olmak, hem sağlıklı feminen hem de sağlıklı maskülen özlere sahip olmakla mümkün olabilir.”

“Sağlıklı bir birey olma yolunda atılacak ilk adım sağlıklı masküleni inşa etmektir”

Peki bu noktada işe nereden başlayacağız diye soruyorsanız Didem, “Sağlıklı bir birey olma yolunda atılacak ilk adım sağlıklı masküleni inşa etmektir” diyor. 

Mesela ben doğası gereği çok hızlı fikir geliştiren biriyim ama bir projeyi devam ettirmekte epey zorlandığımı gözlemliyorum. Bunun farkında olmadan önce devam etmekte olan projemin ortasında bir anda bunalır, şiddet, özensizlik, umarsızlık gibi duygular içine girer ve o duygular içinde kaybolurdum. Projelerim başarısızlıkla sonuçlanır ya da o işten aldığım keyif yok olur ve heyecanla başladığım işler bile işkenceye dönerdi. Tabi birlikte çalıştığım insanları da fazlasıyla yorardım.

Şimdi çok iyi anlıyorum ki onlar, içimdeki erilin sağlıksız yanlarıydı ve erilim sağlıksız olduğunda feminenim de sağlıklı olamıyor. Feminen yanım, güvenebileceği, teslim olabileceği sağlıklı bir eril olmayınca eğlence, zevk, keyif gibi hediyelerini bana sunamıyor. Böyle olunca ben hunharcasına çalışıyor ama yaşamdan keyif alamıyordum.

Bugün yürüttüğüm projelerde hala bu negatif duygular içine düştüğüm oluyor elbette, çünkü gelişim zaman alır, biliyorum. Ancak, ben bu durumlardaki tutumumu tamamen değiştirdim. Artık bu duygu seli içine girdiğimde etrafıma şiddet yaymak yerine kendi içime dönüp bu duyguların içinden geçmeyi bekliyorum. Duygu sisi dağıldığında kendimi muhteşem bir manzaranın içinde buluyorum ve orası aradığım tüm cevapları veriyor. Gücümü yeniden elime alıyorum.

Mesela geçtiğimiz haftalarda yaşadığım böylesi bir anda sis bulutunun ardından beliren cevap : “Sürekli çalışmak yerine düzenli periyodlarla eğlenmeyi ihmal etmemelisin” olmuştu ve ben de çalışma düzenimi yeniden inşa etmiştim.

Cinselliğimizi sağlıklı ve doyumlu şekilde yaşamak, bedenimiz için sağlıklı şeyler yemek içmek, kendimize özen göstermek, yavaşlamak, kahkaha dolu anlarımızın sayısını arttırmak ve tüm çabalarımızda kendimizi ödüllendirmek… Bunlar içimizdeki feminen özümüzün olgunlaşmasını destekleyerek yaşamdan daha fazla keyif alacağımız kapılar açıyor önümüzde ve olgunlaşan feminen, içimizdeki maskülene daha fazla çalışma aşkı ve ilham veriyor. Bu desteği alan maskülen de daha fazla olgunlaşacağı daha büyük mücadele ve sınavlara atılmaktan şüphe duymuyor. Böylece bütünselliğimiz büyüyor, gelişiyor ve biz her açıdan olgunlaştıkça yaşamda daha derin zevkler keşfedebiliyoruz.

İlginizi çekebilir: Vahşi kadının yolculuğu: Vahşi olanla tanışma

Yazarın diğer yazıları için tıklayın. Yazarın diğer yazıları için tıklayın. 

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale