Uzun yaşamın sırrını bulmak insanlık için her zaman en önemli konuların başında geldi. İnsanın en temel içgüdüsü olan hayatta kalma güdüsü, ona her zaman nasıl daha fazla yaşayabileceği sorusunu sordurdu. Bunun sonucu olarak da, bilimin gelişmesiyle birlikte, insanlık daha uzun yaşamın sırrını bulmak için sayısız araştırmaya imza attı.
Gelişim psikoloğu Susan Pinker da, bu araştırmaları yapan bilim insanlarından biri… Pinker, araştırma sahası için dünyanın en uzun ömürlü insanlarının yaşadığı yerlerden biri olan Sardunya Adası’nı seçmiş. Çünkü bu adada 100 yaşını aşan insan sayısı, bağlı olduğu ülke İtalya’dan bile 6 kat daha fazla. Öte yandan dünya genelinde kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığının bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek olduğunu ifade eden Pinker, Sardunya Adası’nın bir diğer ilginç özelliğininse bu adanın erkeklerinin de kadınlar kadar uzun yaşaması olduğunu belirtiyor.
İlginizi çekebilir: 117. yaşını kutlayan Emma Morano’dan uzun yaşamın sırları117. yaşını kutlayan Emma Morano’
Pinker, daha önceki araştırmalarında genetik faktörlerin uzun yaşama etkisinin yüzde 25 ile sınırlı kaldığını görmüş. Yüzde 75 oranında etkili olan ise yaşam tercihleri. Durum böyleyse, karbonhidrat ağırlık beslenen ada halkı, nasıl uzun yaşam konusunda rekorlar kırabiliyor? Peki, kadınlar genel olarak erkeklerden neyi farklı yaparak daha uzun bir yaşam süresine sahip oluyor?
Bu sorulara cevap aramak için Brigham Young Üniversitesi’nden Julianne Holt-Lunstad tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarından yardım alan Pinker, elde edilen verileri bize şu şekilde aktarıyor:
“Verilere en düşük etkenden en güçlüsüne doğru göz atalım. Temiz hava çok önemli, ancak ne kadar yaşayacağınızı öngörmüyor. Yüksek tansiyon için tedavi görüyor olmanız güzel, ancak güçlü bir belirleyici değil. Zayıf veya kilolu olmanız? Bu konuda suçlu hissetmenize gerek yok, çünkü bu sıralamada yalnızca üçüncü. Ne kadar spor yaptığınız da orta seviyede bir belirleyici. Grip aşısı yaptırmış olmanız geliyor sonra. Evet, grip aşısının bizi spordan daha çok koruduğunu biliyor muydunuz? Sonrasında içki içip bırakmış olmanız veya ortalama düzeyde içmeniz; sigara içmiyor ya da bırakmış olmanız geliyor. Ve en tepede sosyal hayatınız var. Yakın ilişkileriniz büyük önem taşıyor. Acil paraya ihtiyaç duyduğunuzda arayıp borç isteyebileceğiniz veya kendinizi iyi hissetmediğinizde sizi hastaneye götürecek, hayata dair bir sorununuz olduğunda ya da depresyondayken yanınızda duracak insanlar… Bu küçük insanlar kümesine sahipseniz, ne kadar yaşayacağınıza dair güçlü bir etkeniniz var demektir. Beni şaşırtan başka bir şey de sosyal entegrasyon konusu. Bu, gün içinde insanlarla kurduğunuz etkileşim anlamına geliyor. Kaç insanla konuşuyorsunuz? Bu hem zayıf, hem de güçlü bağlarınızı kapsıyor. Yalnızca çok yakın olduğunuz, sizin için çok değerli insanları değil… Mesela her gün kahve aldığınız adamla konuşuyor musunuz? Postacınızla? Köpeğini evinizin yanında gezdiren kadınla? Bu etkileşimler ne kadar yaşayacağımızın en güçlü göstergelerinden biri.”
Sardunya Adası’nda bulunan Villagrande Köyü’nü ziyaret eden ve burada yaşayan 100 yaşın üzerindeki insanlarla etkileşimde bulunan Pinker, bu köyde gördüklerinin yukarıda yer alan Holt-Lunstad’ın verileriyle uyumlu olduğunu ifade ediyor. Villagrande halkının son derece sosyal bir yaşam sürdüğünün altını çizen Pinker, bu verilerin aynı zamanda kadınların neden erkeklerden genellikle daha uzun yaşadığını da açıkladığını, çünkü kadınların genel olarak erkeklerden daha fazla sosyal etkileşim kurma eğiliminde olduklarını belirtiyor.
Sosyal ilişkilerin yaşam süresini nasıl etkilediğini ve daha fazlasını öğrenmek için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:
İlginizi çekebilir: Sosyal yalnızlığın olumsuz etkilerinden korunmak için hayat veren öneriler