X

Sağlıklı ilişkiler için bilimsel araştırmalara dayanan öneriler

İlişkinizi zaman zaman birçok çift gibi siz de gözden geçirmeye ihtiyaç duyuyor musunuz? Nelerin yolunda gittiğini, nelerin üzerinde partnerinizle birlikte çalışmanız gerektiğini düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse, bu konuda size yol gösterecek bilgiler işinize yarayabilir. İlişkiler evrildikçe; çiftler büyümeye, gelişmeye, farklı deneyimler kazanmaya devam ettikçe partnerlerin arasındaki diyaloglar, davranışlar ve tutumlar da değişmeye başlayabiliyor. Durum böyle olunca da ilişkinin dinamiği ve devamlılığı hakkında çıkarımlar yapmak her iki taraf için de zorlaşabiliyor. Bu yazımızda Gottman araştırmalarından yola çıkarak uzun ömürlü ilişkilerin sinyallerini ve farklı bilimsel kaynakların sağlıklı ilişkiler için önerdiği ipuçlarını siz değerli Uplifers okuyucuları için bir araya getirdik.

Gottman araştırmalarına göre uzun ömürlü ilişkilerin sinyalleri

İlişkilerle ilgili araştırmalara meraklıysanız, bu konuda çalışmalarınızı yaparken Gottman ismine mutlaka denk gelmişsinizdir. Gottman Enstitüsü‘nün kurucuları ve dünyaca tanınan önde gelen ilişki uzmanları olan psikolog John Gottman ve Julie Gottman, araştırmalarıyla aşk ve ilişkiler üzerine birçok bilinmeyeni gün yüzüne çıkarmayı ve çiftleri aydınlatmayı başarıyor. Yazımızın bu bölümünde John ve Julie Gottman’ın sayısız araştırmadan yola çıkarak derledikleri ‘sağlıklı ve uzun ömürlü ilişkilerin sinyalleri’ni bir araya getirdik.

1. Güven ve bağlılık

Birçoğumuz ilişkilerin temelini güvenin oluşturması gerektiği konusunda hem fikir olabiliriz. Gottman çiftine göre de ilişkinin olmazsa olmazı güven. Öyle ki bu durumu şu sözler ile ifade ediyorlar: “Zor zamanlarda partnerinizin sizin için orada olacağını bilmek, zaman zaman hatalar olsa da güveni sarsmadan devam edebilmek çok önemli.” Benzer bir şekilde bağlılığın da ilişkilerin sağlam temelli olabilmesi için kritik olduğunu belirten ve aslında çok basit bir durum olduğunu vurgulayan Gottman çifti, “Partnerinizle yoldan sapmadan bir ömür boyu sürecek bir yolda olduğunuzu bilmek basit bir gerçektir.” diyerek güven ve bağlılığı tek bir kapsayıcı başlık altında birleştiriyorlar.

2. Aşk haritaları

John ve Julie Gottman’ın “love maps” olarak tanımladığı Türkçe’ye aşk haritaları olarak çevirdiğimiz bu kavram, partnerinizin iç dünyasını gerçekten anlamanız gerektiğine odaklanıyor. Onun duygularını, ihtiyaçlarını, anılarını, önceliklerini, favori rengini, en sevdiği yemeği ve aklınıza onunla ilgili gelen bir sürü sorunun cevabını bilip bilmediğinizi sorguluyor. Gottmanlar, partnerlerin birbirlerini ‘gerçekten’ tanımaları, zamanla gelişip büyümeleri için bunun çok önemli olduğuna dikkat çekiyorlar. Bir düşünün, mesela eşinizin en sevdiği oyunu biliyor musunuz?

3. Sevgi ve hayranlık

İlişkilerin temelini güven ve bağlılık oluştursa da çiftlerin birbirlerine karşı hissettikleri sevgiyi, aşkı, beslediklerini hayranlık duygusunu da göstermelerinin de en az temeli oluşturan unsurlar kadar önemli olduğuna dikkat çeken Gottman çifti, “Sadece hissetmek yetmez, kelimelerle ya da dokunarak da partnerinize duyduğunuz hayranlığı belirtmelisiniz.” diyor. İlişkinizin başlarında çok söylemiş olsanız da her zaman sevginizi ifade eden sözler söylemeye devam etmeyi unutmayın. 😊

4. Tepki verme

Eşiniz veya sevgiliniz bir durum ile ilgili yorum yaptığında ya da size, ortama bir şeyler söylediğinde nasıl tepki veriyorsunuz, hiç düşündünüz mü? Söylediklerini çoğu zaman duymazdan mı geliyorsunuz, meşgul olduğunuz şeyle ilgilenmeye devam mı ediyorsunuz yoksa odağınızı onun söylediklerine mi yöneltiyorsunuz? Gottman araştırmalarında ortaya çıkan bir diğer önemli unsur ise çiftlerin birbirlerinin söylemlerine karşı tepkisiz kalmamaları.

5. Çatışma yönetimi

Çatışmalar ilişkilerin ayrılmaz bir parçası. Zaman zaman her çift çeşitli sorunlarla başa çıkmak ya da anlaşamadıkları bir konuyu çözüme kavuşturabilmek için çatışmaların öznesi olabiliyor. İlişkilerin başarılı olmasının sırrının çiftlerin çatışmalarını nasıl yönettikleri ile doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan John ve Julie Gottman, eleştiriyi, duyguları, ihtiyaçları uygun bir şekilde dile getirmenin önemine dikkat çekiyor.

İlginizi çekebilir: Tartışma şekillerine göre ilişki türleri: Hangi tip çiftler, çatışmaların üstesinden nasıl gelir?

6. Onurlandırma

Partnerlerin birbirlerini onurlandırmasının en az çatışmaları yönetebilmek kadar önemli olduğuna dikkat çeken Gottman araştırmaları, çiftlerin birbirlerinin hayallerini, hedeflerini, başarılarını onurlandırmalarının aralarındaki uzlaşmayı ve şefkat duygusunu besleyeceğine vurgu yapıyor.

7. Ortak anlam

Hayatta partnerinizle aynı amaca sahip olmak zorunda değilsiniz. Ancak, Gottman çifti, partnerinizle bireysel amaçlarınız ve anlam duygunuz hakkında konuşmanızın aranızdaki bağı güçlendireceğine dikkat çekiyor. Çiftlerin birbirlerinin yaşam amaçlarını bilmelerinin birbirlerini desteklemelerini ve paylaşımlarını kuvvetlendirmelerini artıracağını belirtiyor.

8. Özgünlük

Tüm bu yukarıda bahsedilen maddeler birer gösterge niteliğinde olsa da Gottman çiftine göre çiftlerin bunları bir kontrol listesi olarak kullanmaması gerekiyor. Her ilişkinin dinamiğinin ve ihtiyaçlarının farklı olduğuna dikkat çeken Gottman araştırmaları, ilişkilerin nasıl ilerlediği konusunda partnerlerin tüm bu göstergelere kılavuz olarak başvurmasının katkı sağlayacağını ama var veya yok gibi katı yaklaşımlarda da bulunmamalarını öneriyor.

İlişkinizi gözden geçirdikten ve bazı pürüzlerin olduğunu fark ettikten sonra ilişkinizi iyileştirmek, partnerinizle olan paylaşımlarınızı güçlendirmek için yazımızın bilimsel araştırmalara dayanan önerilere yer verdiğimiz kısmına aşağıda göz atmak isteyebilirsiniz.

Bilimsel araştırmalara dayanan ilişki önerileri

Yukarıda bahsettiğimiz tüm sinyalleri gözden geçirdiğinizde ilişkinizde telafi etmeniz gereken hatalar veya iyileştirilmesi gereken alanlar olduğunu düşünüyorsanız size bu konuda yol gösterebilecek farklı bilimsel araştırmalara dayanan önerileri inceleyebilir; uzun soluklu ve sağlam temelli ilişkiler inşa edebilirsiniz.

1. Gerçeklerle yüzleşin

Gerçeklerle yüzleşin ve ilişkinizdeki doğruları düşünün. İlişkinizi her yönüyle irdeleyin. Duygularınızı, düşüncelerinizi, karşınızdaki insanın düşüncelerini, duygularını ve dış bağlamları düşünün. Eğer bunları düşünürken korkuyor veya kaçınıyorsanız, daha çok odaklanmaya ve gerçeğe ulaşmaya çalışın. Kaçındığınız duygu ve düşünceler, kendinizle ilgili kabullenmekte zorluk çektiğiniz gerçekler, ilişkinizi gelecekte en çok zedeleyecek olanlardır. Bu sebepten dolayı gerçeklerle doğrudan yüzleşmek hem kendiniz hem de ilişkinizin uzun dönemde sağlığı için oldukça önemlidir.

2. Karşınızdakini kendiniz gibi görmeyin

İlişkideki en büyük tehlikelerden biri karşınızdaki insanın da sizin gibi hissettiğini ve düşündüğünü sanmaktır. İnsanlar genellikle çok yakın olduğu kişileri kendileri gibi gördüklerinden farklı düşünebileceklerini kabullenmek istemezler. Bu, bizi yanılgıya düşürerek ilişkide problem yaratabilir. O yüzden, herkesin farklı olduğunu, partnerinizin sizden farklı duygu ve düşünceler ile aynı konuya yaklaşabileceğini aklınızın bir köşesine koyun.

3. Anlatma kültürüne sahip olun

Anlatma kültürü edinin. Anlatma kültürü; bir iletişim stratejisi olup karşınızdaki insana karşı duygularınızı, düşüncelerinizi, problemlerinizi açıkça dile getirmek anlamına gelir. Bilmesini isteyeceği bilgileri karşınızdaki kişiyle paylaşın. Örneğin; partnerinizin size sarılmasını istiyorsanız, size sarılmasından hoşlandığınızı söyleyin. Anlatma kültüründe önemli olan karşı taraftan beklenti içerisine girmemektir. Siz karşı tarafa sarılması gerektiğini söyleyin, bırakın o istediği zaman size sarılsın. Siz duygu ve düşüncelerinizi, hayallerinizi dile getirin, yeter.

4. İletişim bariyerlerini kaldırın

Açık ve dürüst bir iletişim sağlamak için iletişim bariyerlerinizi kaldırın. Konuşmaktan zevk aldığınız konuları düşünün ve daha çok bu konular hakkında konuşun. Aranıza iletişiminizi sınırlandıracak engeller eklemeyin.

5. Birbirinizin duygularını dinleyin

Birbirinizle sohbet ederken yalnızca söylenenlere değil, o kelimelerin altında yatan duygulara da odaklanın. Partnerinizin stresli, üzgün, şaşkın, mutlu, neşeli olup olmadığını anlamaya çalışın. Onun ses tonuna, beden diline ve kullandığı kelimelere dikkat edin. Bu önerileri takip ettikçe karşınızdaki insanı duygusal olarak anlama seviyeniz artacak ve vereceğiniz tepkilerle sağlıklı ve mutlu ilişkinin kapılarını açabildiğinizi göreceksiniz.

6. Karşı tarafa güvenin

Her zaman aklınızın bir köşesinde ilişkinizdeki güven seviyesini değerlendirin. Karşınızdaki insana ne kadar güveniyorsunuz? Hayalinizde idealize ettiğiniz güvenilir insan modeliyle karşınızdaki insan ne kadar örtüşüyor? Eğer arzuladığınız gibi bir ilişki istiyorsanız, karşınızdaki kişiye karşı açık olmalısınız. Güven ortamı oluşturacak hareketlerde bulunarak karşı tarafın güvenilirliliğine dair bilgi sahibi olabilirsiniz. Karşınızdaki insana karşı açık olun, sırlarınızı, zaaflarınızı cesurca dile getirin. Eğer karşınızdaki insan da aynı şekilde davranıyorsa ilişkinize kendinizi adayabilirsiniz. Eğer aynı şekilde davranmıyorsa, ilişkiye olan bağlılığınızı yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir.

İlginizi çekebilir: İlişkide güven sorunu ve başa çıkma yolları

7. Birbirinizin sınırlarına ve özeline saygı gösterin

Güven ortamının bir başka önemli durumu da karşınızdaki insanın sınırlarına ve kendi özel yaşamı olmasına saygı göstermektir. Teknolojik gelişmeler insanların birbirlerini takip etmesini sürekli irtibat halinde kalmasını oldukça kolaylaştırdı. Yine de, birbirinize özel alan bırakarak ve karşınızdaki insanı istemediği ortamlara sokmayarak ilişkinizi mutlu bir şekilde sürdürebilirsiniz. Birbirinizin sınırlarına saygı gösterme ve özel alan bırakma karşılıklı güvenin oluşması için oldukça önemlidir.

8. Sağlıklı tartışmalar içerisine girin

Evet, tartışmak aslında ilişkilerde sağlıklı bir durumdur. Eğer bir ilişkide hiç kavga etmemeyi umuyorsanız, mükemmel bir ilişkiyi kaybedebilirsiniz, çünkü muhtemelen ilk kavganız son kavganız olacaktır. Onun yerine, tartışmaların sağlıklı bir şekilde çözülmesinin stratejilerini öğrenin ve suçu işlemeden önce partnerinizle konuşun. Bir tartışmaya başlarken karşı tarafı ve ilişkiyi ne kadar önemsediğinizin altını çizin. Gerçeklerden ve tartıştığınız konu hakkındaki duygularınızdan bahsedin. Birbirinizi suçlamak yerine karşınızdaki kişinin hareketlerini yorumlamaya çalışın. Hata yaptığınızda içtenlikle özür dilemekten çekinmeyin ve bu konuda rahat olun. Geçmişe takılı kalmayın. Her tartışmanın sonunda tartışma nedeniyle gerilen duygusal bağlarınızı yeniden iletişime geçirmeye odaklanın.

9. Kendi amaçlarınızı belirleyin

Başkaları için değil kendi isteğinizden dolayı bir ilişki içerisinde olduğunuzu unutmayın. O yüzden ilişkide ilk olarak kendi amaçlarınızı belirleyin. Kendinize karşı dürüst olun ve kalbinizle ve mantığınızla düşünerek bir ilişkide ne istediğinizi değerlendirin. Karşınızdaki insanın ihtiyaçlarının ve isteklerinin sizinkilerden baskın olmasına izin vermeyin. Anlatma kültürü esnasında ilişkideki ihtiyaçları ve istekleri paylaşıp karşınızdaki insanı da size karşı açık ve dürüst olmak konusunda cesaretlendirebilirsiniz. Aksi halde, bu durum aranızın bozulmasına ve mutlu ve uzun ilişkinizin altüst olmasına neden olabilir.

10. Uzlaşın

Birbirinizin ihtiyaçlarını dengeleyin. Anlaşmazlık durumlarında da ortak noktada buluşmaya çalışın. Uzlaşma kabiliyeti, mutluluğun ve uzun ilişkilerin anahtarıdır. Bugünün toplumunda bireysellik ön plana çıkabilir; ancak bir ilişkinin yürümesi için bireysellikten çıkıp karşınızdaki kişinin perspektifini, düşüncelerini ve duygularını da anlamanız gerekir. Unutmayın, gerçekten yapıcı bir adımla yaklaştığınızda her şeyi daha kolay çözüme ulaştırabilirsiniz.

Kaynak: lifehack.org, mindbodygreen

İlginizi çekebilir: Mutsuz ilişkinin sinyalleri: Sağlıksız bir ilişkide olduğunuzun 20 göstergesi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale