X

Uyarıcılardan ve dikkat dağınıklığından uzak: “Bunu Okumak İstiyorsanız Offline Olmalısınız”

İnsanların birbirlerine 7/24 ulaşabildikleri bir çağda yaşıyoruz. Birçok insanın en büyük şikayetlerinden biri, sevdikleri şeyleri yaparken yeteri kadar odaklanamamaları, bölünmeleri, dikkatlerinin çabuk dağılması. İnternette herhangi bir bilgiye ulaşmaya çalışırken dahi, birçok dikkat dağıtıcı unsura rastlayabiliyoruz. Öyle ki 5 dakikalık iş, 45 dakikaya kadar uzayabiliyor.

Binlerce, hatta milyonlarca bilgi ve içeriğe parmaklarımızın ucuyla ulaşabiliyorken her biri hakkında detaylı ve naif düşünmek, bilgileri gerçek anlamda sindirmek pek mümkün olmuyor. Yani aslında biz “online” platformların yoğunluğuyla başa çıkmaya çalışırken, zihnimiz sahip olduğu bilgileri unutuyor, hatırlamakta zorlanıyor ve “derin” düşünebilme yetisini yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor. Peki bir şeyler okumak ve bilgi edinmek için devamlı internete bağlı kalmaya gerçekten mecbur muyuz?

Lifehack.com’un ürün yöneticisi Brian Lee, zihnini sakinleştirmek ve sosyal medyanın dikkat dağıtıcı unsurlarından uzaklaştırmak isteyenler için bir tavsiyede bulunuyor ve diyor ki:

“Her ne kadar insanların devamlı akıllı telefonlarına baktığı bir dünyada yaşıyor olsak da, offline olarak bir şeyler öğrenmek ve okumak da mümkün. Yani aslında arkadaşlarınızı beklerken, market sırasında ya da otobüs kuyruğunda internette zaman geçirme gibi bir zorunluluğumuz yok. Akıllı telefonlar popüler olmadan önce, hayatımızın birçoğunu offline olarak geçiriyorduk ve aslında cebimizde taşıyabildiğimiz bir teknoloji harikasıyla gezerken de bunu başarmak mümkün. Artık birçok uygulama internete bağlı olmadan da kullanılabilir olarak tasarlanıyor. Eğer gerçek bir kanıta ihtiyacınız varsa Chris Bolin’in Offline Only sayfasını ziyaret edebilirsiniz.”

Brian Lee’nin önerdiği bu internet sitesini açtığınızda karşınıza kocaman harflerle “Bu sayfaya erişmek için çevrimdışı olmanız gerekiyor. Devam etmek için internet bağlantınızı kesin” uyarısı çıkıyor. Bu siteyle tanışmanızı, internete bağımlı yaşamamak üzere attığınız bir adım olarak görebilirsiniz.

İnternet ağından uzakta olduğumuz zamanlarda, başlarda afallamakla birlikte, zihin sakinliğe adapte olabiliyor.

Gelelim asıl önemli olan soruya. “Offline” olmak neden bu kadar önemli?

İç huzurunuzu artırıyor

Sosyal medya ve internet, beynimizi sürekli olarak meşgul ediyor, dolayısıyla her an bir sonraki adımda ne öğreneceğimizi, göreceğimizi ya da duyacağımızı merak eder, bekler halde yaşıyoruz. Çoğu zaman bir şey yaparken, bir sonraki adıma odaklanmadan edemiyoruz. Bilgisayar başındayken açtığımız her yeni sayfada yeni bir içeriğe maruz kalıyoruz. Bu şekilde anda kalamıyoruz ve dikkatimizi uğraştığımız işe tam anlamıyla veremiyoruz. Dolayısıyla internet ağından uzakta olduğumuz zamanlarda, başlarda afallamakla birlikte, zihin sakinliğe adapte olabiliyor. Aynı okuduğumuz şeylere daha kolay odaklanabiliyoruz ve bilgiyi doğru bir şekilde sindirerek elde ediyoruz.

Teknoloji detoksu bu alanda en etkili yöntemlerden biri olsa da, birçok insan iş hayatı ya da kişisel sebeplerle bu uygulamayı hayatına geçirmekte zorlanıyor. Bunun yerine istediğimiz anlarda offline olabilmek ve içeriklere o şekilde ulaşabilmek, internete “bağımlı” olduğumuz hissiyatını körelterek hem iç huzurumuzu artırıyor hem de kontrolü elimize almamıza yardımcı oluyor.

Zaman kaybını önlüyor

Bir insan dikkat dağınıklığı ve odaklanma problemi yüzünden günde yaklaşık 6.2 saat kaybedebiliyor. Bu dikkat dağınıklığının temel problemlerinden biri yine her an maruz kaldığımız bildirimler. Gün boyunca hiçbir şekilde internete girmediğinizi ve bu sayede ne kadar fazla zaman kazanacağınızı düşünün. İnternette geçirdiğiniz süreyi azaltmak ya da dikkatinizi dağıtacak uyarıcılardan kurtulmak, iş yerinde çok daha verimli çalışmanızı sağlayarak kendinize ayıracağınız zamanı neredeyse 2 katına çıkarıyor ve hayat kalitenizi artırıyor.

Daha gerçekçi adımlar atmanızı sağlıyor
İnternetten uzak olduğumuz zaman, kararlarımızı başkalarına göre değil, kendi hayatımıza göre vermeye başlıyoruz ve daha gerçekçi hareket ediyoruz.

İnternet, başkalarının neler yaptığını ve nasıl hayatlar yaşadığını yakından takip ettiğimiz, neredeyse “tehlikeli” bir platform haline gelmeye başladı. Artık kimin nereye gittiğini, nerede yemek yediğini ve neler yapmaktan hoşlandığını kolayca izleyebiliyoruz. Ne var ki bu, bazı sorgulamalara ve kıyaslamalara yol açmaya başlıyor. Sosyal medyayla birlikte birçok kişi, kendi hayatından ve gerçekliğinden uzaklaşarak hayal dünyası üzerinde yaşamaya, hayatını olduğundan daha farklı şekilde göstermeye başladı. Hatta artık insanlar bir adım atmadan önce, başkalarının nasıl tepki vereceğini düşünmeden hareket etmiyor. Tam da bu bağlamda internetten ve sosyal medyadan uzaklaşmak, kendi hayatımıza ve gerçekliğimize yoğunlaşmamıza yardım ediyor. İnternetten ve uyarıcılardan uzak olduğumuzda, kararlarımızı başkalarına göre değil, kendi hayatımıza göre vermeye başlıyoruz ve daha gerçekçi hareket ediyoruz.

Kurduğunuz ilişkileri güçlendiriyor

Sosyal medyayla birlikte insanlar birbirlerini “bilmeye” başladı. Birbirimizi tanımıyor olsak da mutlaka bir fikre sahip oluyoruz. Örneğin insanların ne hissettiğini bilmiyoruz ama nerede yemek yemeyi sevdiklerini biliyoruz. Bu durum insanlarla kurduğumuz iletişimi de sığlaştırıyor. Artık edilen sohbetler genelde ayaküstü, acele ve yüzeysel bir hal alıyor. Daha fazla offline olarak, insanların nerede olduklarından çok, ne düşündüklerine odaklanmak mümkün. Sosyal medya hesabı hakkında hiçbir fikriniz olmadığı insanları düşünün, onlar hakkında hiçbir şey bilmediğinizde, onları gerçekten tanımaya çalışmaz mıydınız?

İlginizi çekebilir: Teknoloji ve onaylanma ihtiyacı: Neden beni beğenmiyorsun?

Kaynaklar:
chris.bolin.co
lifehack.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale