Uruguay Günlükleri: Ben sana taktım Uruguay!
Punta del Este
Cümle içinde kullanınca hep çok alakasız, uzak ya da saçma gelir “Uruguay”. Ama ben genelde uzaklara, az duyulmuşlara, farklılıklara gitmeyi severim. Hem de ne çok severim. Oralara giderken yanıma telefon almamam da ayrı bir özelliğimdir. O nedenle garip bir numaradan babamı arayıp “ben Uruguay’dayım”, “Paraguay’dayım” ya da “Panama’dayım” deyince babam küçük bir burnundan soluma sesinin ardından hemen duruma adapte olabilir hale geldi artık.
İşte bu hafta anlatmaya başlayacağım Uruguay maceramda da tam bir ayın sonunda arayıp “Ben Uruguay’dayım” dediğimde babamın koca bir ay boyunca onları aramamamdan dolayı bana nasıl kızdığının altını çizmek istedim. Yine dayanıklı insanlarmış ki sadece benim aramamı beklemişler. Şimdi düşünüyorum da benim çocuğum bana böyle bir şey yapsa “Acaba öldü mü?” diyerekten düşerdim yollara. Ne şuursuzlukmuş kardeşim, ama gençlik işte oluyor! Bir daha vallahi yapmam, az ararım, mail atarım, güvercin uçurur, ateş yakar, işaret fişeği atar yine bir şekilde yerimi yurdumu bildiririm anne babama. Ay canlarım ya, nasıl yapmışım öyle!
Brezilya’ya ilk gidişimde karar vermiştim bir gün Uruguay’a gideceğime. Ama nereden duydum, kimden duydum, nereden okudum onu hiç hatırlamıyorum, bir şekilde aklıma taktım oraya Arjantin’den feribotla geçeceğim diye. Zaten aklıma ne kadar antin kuntin iş varsa onu koyar, sonunda da yaparım. Bazen kararlı olmanın da kakasitası çıkabiliyormuş demek ki!
Montevideoda bir nemrut
Ufak çaplı bir Güney Amerika seyahatinin bel kemiği rotasıdır bence Brezilya – Arjantin – Uruguay. Bir de araya Brezilya – Arjantin – Paraguay sınırındaki Foz do Iguaçu’yu (Iguaçu Şelaleleri) kattınız mı tadından yenmez hale gelir. Bu sefer Karayip turunda olduğu gibi rota sırasına göre yazmayacağım. Neden derseniz paşa gönlüm öyle istedi kardeşim, var mı itirazınız? İtirazı olan varsa ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza dek sussun -ki bence susma joker hakkını kullanmayı tercih edecektir zira bu aralar biraz heyheyler üzerimde!
Neden Uruguay gibi klişe sorularla da karşılaşabilirsiniz buralara gitmek istediğinizde. Çünkü nedense toplumda hep bilinen, yakın yerlere gitme algısı vardır. Ne Uruguay mı, ne işin var Uruguay’da diyene ben de “Senin Bodrum’da ne işin var?” demek istesem de ukala olmamak adına susma joker hakkımı kullanmayı tercih edebiliyorum tabii yerine göre.
Colonia
Velhasıl kelam, Uruguay taşı toprağı altından, insanları aşırı derecede yardım sever, eriştesi, mate çayı ve casinolarıyla meşhur, tatlı mı tatlı bir Güney Amerika ülkesi. Benim ziyaret ettiklerimden başkent Montevideo gibi sıkıcı, Colonia gibi tatlı bir kıyı kasabası ve Punta del Este gibi dünya jet setinin gözdesi farklı ve güzel şehirleri bünyesinde barındırıyor. Ben sırasıyla Colonia, Montevideo ve Punta del Este yaptım, çok da memnun kaldım. En makbule geçecek uyarım özellikle Punta del Este’ye gidecek olanların bizim kış aylarımız, oraların yaz ayları olan Aralık, Ocak, Şubat sularında gidilmesini söylemek olacaktır. Zira Uruguay, benim memleketim Brezilya’m gibi kar yağsa da sıcak olan bir yer değil. Bir haftası daha yaz gibi, bir haftası bayağı daha soğuk geçebiliyor. Böyle bir durumda da denize girmek bir kenara, totingonuz dona dona etrafta yazlık kıyafetlerle dolaşmak durumunda kalabiliyorsunuz.
Önümüzdeki haftadan itibaren Buenos Aires’ten Colonia’ya nasıl gittiğimi, Montevideo ve Punta del Este’de neler yaptığımı dinlemeye başlayacaksınız, Allah yardımcınız olsun. O sırada ödev olarak bir- iki kuple okuyun bakalım neymiş bu Uruguay 🙂
Montevideo
Yazarın diğer yazıları için tıklayın.