X

Urbanathlon İstanbul 2014’te, şehre meydan okuduk hep birlikte

Oyun oynamayı severim ben. Bilirim ki Osmanbey metro durağından trene binerken, arkadan 2. vagonun, arkadan 2. kapısını tercih edersem tamı tamına Levent Çarşı çıkışında ineceğim. ‘’As Good As It Gets’’deki Melvin kadar obsesif bir durum sergilemesem de, bazen çizgilere basmadan yürümeye, bazen de onları seksek çizgileri gibi görmeye çalışır, daracık yerlerden geçmek için uğraşırken kendimi türlü, çeşitli kurgulara sürükleyip, trafiği, kalabalığı az da olsa ‘sevimli’ hale getirmeyi başarırım. Yoksa zor aslında bu şehir, bu araba yığını, bu insan kalabalığı.

Her ortamda, bir şekilde eğlenmeyi başarabiliriz diye düşünüyorum. İstersek korkmadan çocukluğumuza dönebilir, o eski mesut anları hatırlayarak heyecanımızı her daim yüksek tutabiliriz. Oynamak lazım bunun için, yaşa, mevkiye, ona, buna bakmadan oynamak.

Zaman zaman hepimiz küçük oyunlar yaratırız kendimize ve eğlenirken çok da göze batmak istemeyiz aslında. Peki çevremizdeki yüzlerce kişi de o anda aynı şekilde davransa ne olur acaba? Ne olacak, hep birlikte çocuklar gibi şen oluruz.

Olduk, Pazar günü aynen öyle olduk. Geçen sene başka bir koşu organizasyonuyla çakıştığı için katılamadığım Urbanathlon’ta bu sene Uplifers ekibi ve Adım Adım’daki arkadaşlarımla birlikteydim. Caddebostan’daydık; kah deniz kenarında, kah çimlerin arasında.

Dev çamaşır makineleri çıktı önce önümüze. Korkmadan aştık onları.

Sonra künklerin içinden geçip, kendimizi boksör gibi hissederek bir bir ilerledik lastiklerin arasından.

Kimi zaman örümcek ağının içine düştük, kimi zaman da komando eğitiminin tam ortasına.

Engeller vardı; geçtik. Tam 10 km boyunca keyfimize keyif, kahkahalarımıza kahkahalar katarak ilerledik.

 

4 ayaklı mahalle sakinleri de pek meraklı görünüyorlardı aramıza katılmaya. Hiç düşünmedik, buyur ettik; hep birlikte süründük.

Derken finish göründü ve artık güçleri birleştirmemizin zamanı gelmişti işte!

Zorlukları aşmak sizin hayatınıza da keyif katıyorsa, seneye Urbanathlon’u kaçırmayın.

Not: Fotoğrafların bir kısmı Urbanathlon İstanbul Facebook sayfasından alınmıştır. Diğer fotoğraflar için Gökhan Gerezlioğlu, Tekin Kural ve Alim Küçükpehlivan’a teşekkürler.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

 

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg
İlgili Makale