X

Uplifers ekibiyle İstanbul Koşu Festivali deneyimi

İlk defa billboardlarda gördüğüm zaman iki yıldır koşmama rağmen koşunun da festivali mi olur dediğimi hatırlıyorum. Sonraları hayatta bir araya gelmez dediğim marka ve koşu gruplarının bir araya geldiğini gördükçe ne kadar sevindiğimi anlatamam. Hemen hemen tüm koşu dünyası bir araya gelip gerçekten de festival yapacaktık. Uplifers olarak medya sponsoru olduğumuz festivalin sosyal sorumluluk partneri de Adım Adım idi. Hal böyle olunca kendi adıma festivali baya sahiplendim. Fakat önceden planlanmış bir tatil programı yüzünden ilk gününe katılamayacak olmak beni üzüyordu.

Festivale katılmadan bir ay önce sakatlanmamdan dolayı da festival kapsamındaki yarışlara katılma durumum tehlikeye düşmüştü. İlk gün arkadaşlarla telefonda konuşarak ve sosyal medya üzerinden sürekli takip ettiğim festival hava muhalefeti yüzünden biraz renksiz geçmesine rağmen katılım fena değildi. Akşam haberlerini havaalanında, İstanbul’a dönüş için beklerken izlediğimde neredeyse tüm kanallarda festivalin haber yapılması ve her tarafın Adım Adım t-shirtleri giyen insanlarla dolu olması ben de resmen bayram etkisi yaptı.

Adım Adım İKF Antrenmanı

Gece yarısı havaalanından eve dönerken Kıvanç ile telefonda görüşüp sabah Adım Adım’ ın da desteklediği Toplum Gönüllüleri Vakfı gençleri ile Kadıköy’den birlikte gitmek üzere sözleştik. Gençlere değer sloganı ile hareket eden Tog da festivale bir midibüs dolusu genç ile Pazar günü katılıyordu. Hava cumartesi gününe benzer bir durumdaydı fakat yağmur yağmayacak diye düşünüyordum. Hava muhalefeti sebebiyle bir önceki gün yapılacak olan 10K asfalt yarışı iptal edilmişti. Pazar günü 5K Trail yarışı için Kıvanç ve ben kayıtlı koşuculardık. Team Uplifers olarak yarışta yerimizi ayırtmıştık. Fakat ikimiz de sakatlıktan yeni çıkmış olduğumuz için bir iddiamız yoktu. Buraya döneceğim ama önce size festival alanını anlatmak istiyorum.

TOG gençleri

F1 Pistinin yanında kurulan festival alanı konum olarak şehirden uzak olsa da saat başı ring seferi yapacak olan servisler de festival boyunca aksaklıklar olsa da bana sorarsanız iyi bir seçimdi. Girişte sabahın erken saatleri olmasına rağmen organizasyonun genç ve dinamik kadrosu sizi karşılıyordu. Hemen biletlerimizi verip festival bilekliklerimizi alarak içeri girdik. Girer girmez sağda work-shop çadırı yer alıyordu. Bu çadırı takiben Nike, Uzun Etap gibi koşu malzemesi ve orgnanizasyon firmalarının çadırları uzanıp gidiyordu. Sol tarafta ise New Balance firmasını takiben Adım Adım, Wings for Life, Uplifers, Puma ve diğer kuruluşların çadırları yer alıyordu. Tam karşıda festival sahnesi ve arkasında da yemek alanı ve bu zamana kadar gördüğüm en temiz festival tuvaletleri yer alıyordu.

Tüm alanı dolaşıp çocuklar gibi koşturmaya başladık. TOG gençleri ile Adım Adım çekimler yaptı. Tatil dönüşü hem arkadaşlarımı görmenin sevincini hem de yarışın heyecanını yaşıyordum. Gözüm de bir yandan Puma firmasının getirdiği hız testi parkurundaydı. New Balance firması iki koşu bandı getirmiş ve koştuğunuz her kilometre başına Adım Adım’ın desteklediği bir STK’ ya 10 TL bağış toplatıyor kendileri de sizin her kilometreniz için 10TL veriyordu. Yani 1K koşarsanız bir STK’ya 20TL topluyordunuz. Fakat herkes katılabilsin diye kişi başı tek seferde 5K sınırlaması getirmişlerdi. Pazar günü sabahı kalbim New Balance’ın koşu bantlarında, gözüm Puma’nın hız testinde, aklım ise yarışta festival alanını turlayıp durdum.

New Balance standı, yarım severlik koşusu yapanlar

Yarış vakti geldiğinde Boost Girl Filiz Çancılar yarışçıları ısındırarak yarışa hazırladı. O arada Rebel Runners, Nike Run Club, Rundiamo ve diğer koşu gruplarından tanıdığım çok sağlam koşucuları da görünce kendime Ozan iyi ki iddialı değilsin zaten pek şansın yokmuş dedim. Çünkü yeni sakatlıktan çıkmıştım ve Neşet Suyu parkurunu saymazsak ilk defa trail bir yarışa giriyordum. Planım yarıştan sonra New Balance standında Adım Adım için 5K koşup bağış toplamak ve Puma standında hız testine girmekti. İlk adım olan yarış için start noktasında toplanmaya başlamamızla birlikte yağmur da yağmaya başladı. Bana 200 kişiymişiz gibi gelen kalabalığın yarışma sonuçları açıklandığında yaklaşık 70 kişi olduğunu öğrenince çok güldüm. O kadar büyük bir sinerji vardı ki 70 kişi 200 kişiymiş gibi gözüküyordu. Sonraki konuşmalarımızda diğer arkadaşların da benimle aynı şeyi düşündüklerini öğrendim.

Yarış parkuru yağmurdan dolayı çamur olmuştu ve gerçekten zorlayıcı yokuşları aşarak son metrelere yaklaşırken sıralamamın düşük olduğunu bilmeme rağmen bitiş noktasına gelirken kalabalığın hep bir ağızdan tezarühatı ile motivasyonum arttı ve sanki birinci gidiyormuşum gibi son iki yüz metrede sprint atarak bitiş çizgisini geçtim. Böylelikle tatil öncesi ve tatil boyunca daha sonraki yazılarımda bahsedeceğim sakatlığımın iyileşme sürecinde spor hekimim Sevtün Hanım’ın verdiği hareketler ile iyileşme sürecini hızlandırmaya çalışarak, festivalde sakatlık sonrası ilk koşumu başarıyla bitirmiş oldum. Yarış sonrası UniYoga ile esnetme, açma, germe ve soğuma hareketlerimizi yaparak rahatladık.

5K Trail Yarışı, son 200 metre
Koşu sonrası yoga ile esnetme

Hemen koşu bantlarına koşarak 5K koşmaya ve AKUT için bağış toplamaya başladım. Sanki ikinci bir yarışta birinci gidiyormuşum gibi insanların etrafıma toplanıp zaman zaman tezarühat yapmaları gerçekten çok iyi geldi. Tüm yorgunluğumu aldı diyebilirim. Bir yandan da sakatlıktan yeni çıkarken 5K Trail üstüne 5K koşu bandında koşmanın akıllıca olup olmadığını sorguluyordum. Bu arada gözüm hala hız testindeydi. 5K bitince hemen arkadaşlarla hız testine koştuk. Orada yaptığım iki deneme sonunda 33.48km/h hız yaparak oradaki arkadaşların söylediğine göre festivalin en hızlı ikinci kişisi olmuştum. Tabii bu kısa sprint için yapılan bir test. Trail yarışında ise 28. Oldum. İşte mesafeler arttıkça hızın, koşu stratejisinin ne kadar değişkenlik gösterdiğini bir kere daha görmüş oldum.

Bunlardan sonra arkadaşlarla yemek bölümüne geçerek tüm yorgunluğumuzun üzerine yemeklerimizi yiyerek soluklandık. Bu arada alanda dolaşırken festivalin senede iki defa yapılmasının planlandığını duydum. Fakat bunun cevabını organizasyonu düzenleyen Gökçe ve Kaya ile yapacağım röportajda bulacağım. Bu yazı da bir katılımcı gözünden festivali dinlediniz. Bir sonraki yazı da organizasyonun gözünden festival nasıldı sorusuna cevap bulacağız.

Yazımı sonlandırırken New Balance standında iki gün boyunca iyilik peşinde koşan insanların toplamda 167.2K koşarak 8 STK için 3344TL topladığını da söylemek istiyorum. İsterseniz sizler de iyilik peşinde koşarak İstanbul Maratonu’nda yardım toplayabilirsiniz. Bunun için yapmanız gerekenler Adım Adım‘ın internet sitesinde adresinde yer alıyor. Ben hayatımda hiç koşmadım diyenler için de Adım Adım’ ın Çaylak Programı bu hafta başladı. 9 Haftada 10K koşmayı öğretiyorlar. İstanbul Maratonu 10K parkuru iyilik peşinde koşmak için biçilmiş kaftan…

İyilik peşinde koşma tablosu
Çaylaklar program duyurusu

Soru, görüş ve önerileriniz için, Twitter ve Instagram adreslerimden bana ulaşabilirsiniz.

İrfan Ozan Ongun: 1982 yılında İstanbul’da doğdum. Emekli gazeteci anne ve babanın iki çocuğundan birisiyim. İlk maket uçağımı dört yaşımda babamla birlikte yaptım. 1999 yılından 2009 yılına kadar THK bünyesinde planör ve yamaç paraşütü uçuşları gerçekleştirdim. Benim için model uçak, planör ve yamaç paraşütü ile devam eden havacılığı artık hobiden öte meslek olarak yapmaya karar vererek hava yolları taşımacılığı pilot lisansımı da aldım. Tüm bu uçuş hayatım boyunca havacılık öğretisi olarak isimlendirdiğim yolda “olmak” için uğraştım. Hala da bu tekamül sürecinde “olmak” için uğraşıyorum. Bu öğretinin gereksinimi olan iyi hissetmek ve iyi yaşamak için kış sporları haricinde ağırlıklı doğa sporları çerçevesinde aklınıza gelebilecek her türlü sporla ilgilendim. Koşarken Adım Adım ile tanıştım. İki yıldır Adım Adım bünyesinde iyilik peşinde koşarken çevreme de örnek olmaya çalışıyorum. Bu zamana kadar edindiğim deneyimlerimi yazarak anlatmak için blog kurduğum sıralarda sektörün önde gelen havacılık portallarından birisinde köşe yazarlığı yapmaya başladım. Sizler ile de kendi deneyimlerimi, düşüncelerimi paylaşmak için karşınızdayım. Yaşam felsefemiz: Üşenme, erteleme, vazgeçme!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale