Uplifers ekibiyle İstanbul Koşu Festivali deneyimi
İlk defa billboardlarda gördüğüm zaman iki yıldır koşmama rağmen koşunun da festivali mi olur dediğimi hatırlıyorum. Sonraları hayatta bir araya gelmez dediğim marka ve koşu gruplarının bir araya geldiğini gördükçe ne kadar sevindiğimi anlatamam. Hemen hemen tüm koşu dünyası bir araya gelip gerçekten de festival yapacaktık. Uplifers olarak medya sponsoru olduğumuz festivalin sosyal sorumluluk partneri de Adım Adım idi. Hal böyle olunca kendi adıma festivali baya sahiplendim. Fakat önceden planlanmış bir tatil programı yüzünden ilk gününe katılamayacak olmak beni üzüyordu.
Festivale katılmadan bir ay önce sakatlanmamdan dolayı da festival kapsamındaki yarışlara katılma durumum tehlikeye düşmüştü. İlk gün arkadaşlarla telefonda konuşarak ve sosyal medya üzerinden sürekli takip ettiğim festival hava muhalefeti yüzünden biraz renksiz geçmesine rağmen katılım fena değildi. Akşam haberlerini havaalanında, İstanbul’a dönüş için beklerken izlediğimde neredeyse tüm kanallarda festivalin haber yapılması ve her tarafın Adım Adım t-shirtleri giyen insanlarla dolu olması ben de resmen bayram etkisi yaptı.
Gece yarısı havaalanından eve dönerken Kıvanç ile telefonda görüşüp sabah Adım Adım’ ın da desteklediği Toplum Gönüllüleri Vakfı gençleri ile Kadıköy’den birlikte gitmek üzere sözleştik. Gençlere değer sloganı ile hareket eden Tog da festivale bir midibüs dolusu genç ile Pazar günü katılıyordu. Hava cumartesi gününe benzer bir durumdaydı fakat yağmur yağmayacak diye düşünüyordum. Hava muhalefeti sebebiyle bir önceki gün yapılacak olan 10K asfalt yarışı iptal edilmişti. Pazar günü 5K Trail yarışı için Kıvanç ve ben kayıtlı koşuculardık. Team Uplifers olarak yarışta yerimizi ayırtmıştık. Fakat ikimiz de sakatlıktan yeni çıkmış olduğumuz için bir iddiamız yoktu. Buraya döneceğim ama önce size festival alanını anlatmak istiyorum.
F1 Pistinin yanında kurulan festival alanı konum olarak şehirden uzak olsa da saat başı ring seferi yapacak olan servisler de festival boyunca aksaklıklar olsa da bana sorarsanız iyi bir seçimdi. Girişte sabahın erken saatleri olmasına rağmen organizasyonun genç ve dinamik kadrosu sizi karşılıyordu. Hemen biletlerimizi verip festival bilekliklerimizi alarak içeri girdik. Girer girmez sağda work-shop çadırı yer alıyordu. Bu çadırı takiben Nike, Uzun Etap gibi koşu malzemesi ve orgnanizasyon firmalarının çadırları uzanıp gidiyordu. Sol tarafta ise New Balance firmasını takiben Adım Adım, Wings for Life, Uplifers, Puma ve diğer kuruluşların çadırları yer alıyordu. Tam karşıda festival sahnesi ve arkasında da yemek alanı ve bu zamana kadar gördüğüm en temiz festival tuvaletleri yer alıyordu.
Tüm alanı dolaşıp çocuklar gibi koşturmaya başladık. TOG gençleri ile Adım Adım çekimler yaptı. Tatil dönüşü hem arkadaşlarımı görmenin sevincini hem de yarışın heyecanını yaşıyordum. Gözüm de bir yandan Puma firmasının getirdiği hız testi parkurundaydı. New Balance firması iki koşu bandı getirmiş ve koştuğunuz her kilometre başına Adım Adım’ın desteklediği bir STK’ ya 10 TL bağış toplatıyor kendileri de sizin her kilometreniz için 10TL veriyordu. Yani 1K koşarsanız bir STK’ya 20TL topluyordunuz. Fakat herkes katılabilsin diye kişi başı tek seferde 5K sınırlaması getirmişlerdi. Pazar günü sabahı kalbim New Balance’ın koşu bantlarında, gözüm Puma’nın hız testinde, aklım ise yarışta festival alanını turlayıp durdum.
Yarış vakti geldiğinde Boost Girl Filiz Çancılar yarışçıları ısındırarak yarışa hazırladı. O arada Rebel Runners, Nike Run Club, Rundiamo ve diğer koşu gruplarından tanıdığım çok sağlam koşucuları da görünce kendime Ozan iyi ki iddialı değilsin zaten pek şansın yokmuş dedim. Çünkü yeni sakatlıktan çıkmıştım ve Neşet Suyu parkurunu saymazsak ilk defa trail bir yarışa giriyordum. Planım yarıştan sonra New Balance standında Adım Adım için 5K koşup bağış toplamak ve Puma standında hız testine girmekti. İlk adım olan yarış için start noktasında toplanmaya başlamamızla birlikte yağmur da yağmaya başladı. Bana 200 kişiymişiz gibi gelen kalabalığın yarışma sonuçları açıklandığında yaklaşık 70 kişi olduğunu öğrenince çok güldüm. O kadar büyük bir sinerji vardı ki 70 kişi 200 kişiymiş gibi gözüküyordu. Sonraki konuşmalarımızda diğer arkadaşların da benimle aynı şeyi düşündüklerini öğrendim.
Yarış parkuru yağmurdan dolayı çamur olmuştu ve gerçekten zorlayıcı yokuşları aşarak son metrelere yaklaşırken sıralamamın düşük olduğunu bilmeme rağmen bitiş noktasına gelirken kalabalığın hep bir ağızdan tezarühatı ile motivasyonum arttı ve sanki birinci gidiyormuşum gibi son iki yüz metrede sprint atarak bitiş çizgisini geçtim. Böylelikle tatil öncesi ve tatil boyunca daha sonraki yazılarımda bahsedeceğim sakatlığımın iyileşme sürecinde spor hekimim Sevtün Hanım’ın verdiği hareketler ile iyileşme sürecini hızlandırmaya çalışarak, festivalde sakatlık sonrası ilk koşumu başarıyla bitirmiş oldum. Yarış sonrası UniYoga ile esnetme, açma, germe ve soğuma hareketlerimizi yaparak rahatladık.
Hemen koşu bantlarına koşarak 5K koşmaya ve AKUT için bağış toplamaya başladım. Sanki ikinci bir yarışta birinci gidiyormuşum gibi insanların etrafıma toplanıp zaman zaman tezarühat yapmaları gerçekten çok iyi geldi. Tüm yorgunluğumu aldı diyebilirim. Bir yandan da sakatlıktan yeni çıkarken 5K Trail üstüne 5K koşu bandında koşmanın akıllıca olup olmadığını sorguluyordum. Bu arada gözüm hala hız testindeydi. 5K bitince hemen arkadaşlarla hız testine koştuk. Orada yaptığım iki deneme sonunda 33.48km/h hız yaparak oradaki arkadaşların söylediğine göre festivalin en hızlı ikinci kişisi olmuştum. Tabii bu kısa sprint için yapılan bir test. Trail yarışında ise 28. Oldum. İşte mesafeler arttıkça hızın, koşu stratejisinin ne kadar değişkenlik gösterdiğini bir kere daha görmüş oldum.
Bunlardan sonra arkadaşlarla yemek bölümüne geçerek tüm yorgunluğumuzun üzerine yemeklerimizi yiyerek soluklandık. Bu arada alanda dolaşırken festivalin senede iki defa yapılmasının planlandığını duydum. Fakat bunun cevabını organizasyonu düzenleyen Gökçe ve Kaya ile yapacağım röportajda bulacağım. Bu yazı da bir katılımcı gözünden festivali dinlediniz. Bir sonraki yazı da organizasyonun gözünden festival nasıldı sorusuna cevap bulacağız.
Yazımı sonlandırırken New Balance standında iki gün boyunca iyilik peşinde koşan insanların toplamda 167.2K koşarak 8 STK için 3344TL topladığını da söylemek istiyorum. İsterseniz sizler de iyilik peşinde koşarak İstanbul Maratonu’nda yardım toplayabilirsiniz. Bunun için yapmanız gerekenler Adım Adım‘ın internet sitesinde adresinde yer alıyor. Ben hayatımda hiç koşmadım diyenler için de Adım Adım’ ın Çaylak Programı bu hafta başladı. 9 Haftada 10K koşmayı öğretiyorlar. İstanbul Maratonu 10K parkuru iyilik peşinde koşmak için biçilmiş kaftan…
Soru, görüş ve önerileriniz için, Twitter ve Instagram adreslerimden bana ulaşabilirsiniz.