X

Uplifers ekibinden evde sağlıklı ve verimli çalışma alanı oluşturma ipuçları

Dünya düzeninin neredeyse kökten değiştiği son bir yılda, evden çalışma düzenine geçilmesi günlük rutinlerimizdeki en büyük ve en köklü değişikliklerden biri oldu. Evden çalışma sistemi, işe gidiş gelişteki yolculuk süresini hayatımıza katma, kendi düzenimizde çalışma gibi artıları ve kolaylıklarıyla gelmiş olsa da; zaman yönetimi, verimlilik, motivasyon gibi açılardan zorluklar da yarattı.

Günlük ev işleri, esnek mesai saatleri ya da evde çalışan / eğitim gören birden fazla kişinin olması, evlerimizde sağlıklı ve verimli çalışma alanları yaratmamızı zorlaştırıyor olsa da, yaşam alanlarınızda yapacağınız küçük değişikliklerle kendinize çalışmaktan keyif alacağınız bir home-office yaratmanız mümkün.

Uplifers yayın ekibi olarak , sizlere ilham vermek amacıyla kendi çalışma alanlarımızı, verimlilik ipuçlarımızı ve Dyson’ın sunduğu yeni teknolojileri üretkenliğimize ve verimliliğimize katkı sağlamak için nasıl etkili şekilde kullandığımızı sizlerle paylaşmak istedik.

Merve Uvut – Yayın Koordinatörü

İşimizi ne kadar seviyor olursak olalım, zaman yönetimi yapmak ya da kendimizi motive etmeye çalışmak her zaman çok kolay olmayabiliyor. Diğer yandan eğer evde bir çalışma alanınız yoksa, koltukların yumuşak yüzü, normalde olduğundan daha sevimli görünmeye başlayabiliyor. 🙂

Evden çalışma düzenine geçtiğimiz ilk zamanlarda genellikle koltukta oturarak çalışıyordum. Özellikle postür açısından sağlıksız olan bu durum, zamanla kendini göstermeye başlayan sırt ve boyun ağrılarıyla birlikte, bir çalışma masası ve ofis sandalyesi almayı neredeyse zorunluluk haline getirdi. Verimli ve sağlıklı bir çalışma alanı oluşturmanın ilk kuralı bence, çalışırken gün boyu uzun saatler oturduğunuzda postürünüzü ve omurga sağlığınızı destekleyecek bir çalışma masası ve sandalye seçimi

Çalışma ortamımda önem verdiğim bir diğer konu ise ortamın doğru şekilde aydınlatılması. Her ne kadar çalışma masamı gün boyu ışık alacak bir konuma yerleştirmiş olsam da, güneş ışığı her zaman yeterli olmayabiliyor. Tam da bu noktada, gün boyu doğru ve yeterli bir aydınlatma sağlayabilmek adına Dyson Lightcycle Morph™’tan yararlanıyorum.

Dyson’ın bu harika aydınlatması, doğru ışığı sağlamak için gün ışığını takip ediyor ve farklı alanlardaki kullanımı için ışık ayarını kendisi değiştirebiliyor. Diğer Dyson ürünleri gibi Dyson Link mobil uygulamasına bağlanabilen ve uygulama üstünden kontrol edilebilen bu aydınlatma, farklı modlarıyla da gün boyu bana uyum sağlayarak kişisel bir ışık deneyimi yaratıyor. Çalışma masamla en sevdiğim koltuk arasına yerleşen aydınlatmam, mavi ışığa maruziyeti önleyen ders çalışma moduyla mesai saatlerime; düşük yoğunlukta rahatlatıcı renk sıcaklığı sunan rahatlama moduyla da mesai sonrası en sevdiğim koltuğumda kitap okuma saatlerime eşlik ediyor.

Evden çalışırken gün boyu aynı ortamda kalmak çalışma alanımın havasını kirletirken, kirlenen hava tıpkı yetersiz ışık gibi enerjimin düşmesine neden olabiliyor. Dyson Purifier Hot+Cool™ Formaldehyde entegre sensörleri sayesinde havadaki kirleticileri otomatik olarak algılıyor ve iç mekan hava kalitesini gerçek zamanlı olarak raporluyor. Ortamdaki toz ve alerjenlerin yanı sıra özellikle ev döşemeleri ve mobilyalardan yayılan formaldehiti de yakalıyor ve evimde kaliteli bir hava akışı sağlıyor.

Unutmadan ekleyeyim; çalışmaya başlamadan önce özellikle boynumu ve sırtımı esnetmek, mola verdiğimde kalkıp evin içinde de olsa biraz hareket etmek ve masamı çalışırken ihtiyaç duyduğum ekipmanların yanı sıra kendimi iyi hissettirecek küçük detaylarla kişiselleştirmek ve ortamı renklendirmek de verimliliğimi artırıyor.

Merve Dökmeci – Editör

Uzun zamandır birkaç farklı işte part time çalışıyor olmak, zamanı doğru şekilde kullanmamı ve yapılacaklar listemde işimle ilgili görevlerimin yanı sıra günlük sorumluluklarımda da planlı olmamı gerektiriyor. Ancak tabii ki herkes gibi ben de günlük akışım içinde öngöremediğim pek çok aksaklıkla karşılaşabiliyorum. Verimli çalışmak benim için tüm sorumluluklarımı zamanında yerine getirmenin ve kendim için oluşturduğum günlük akışa sadık kalmanın yanı sıra, olası sürprizlere karşı da hazırlıklı olarak planımı esnetebilmek anlamına geliyor. Tüm bu yoğunluğun arasında stresten uzaklaşarak hem bedenimi hem de zihnimi yenilemek için verdiğim kısa molalarsa planımın ayrılmaz bir parçası.

Yıllardır lens kullandığım için gözlerim yapay ışığa karşı oldukça hassas. Uzun saatler boyunca ekran karşısında olmak, özellikle de günün geç saatlerinde bilgisayar karşısında çalışmaya devam etmek göz kuruluğu, alerji, kaşıntı, baş ağrısı gibi problemlerle sık sık karşılaşmama neden olabiliyor. Bilgisayarımın ekran ışığını ortamın ışık seviyesine göre ayarlamak en büyük kurtarıcım olsa da, çalışmaya gömüldüğümde ekran ışığını kontrol etmeyi bırakın yemek yemeyi bile unutabiliyorum. 🙂 Neyse ki artık çalışma alanımda ışıkla ilgili düzenlemeleri yaparak gözlerimi benden çok daha iyi koruyan bir yardımcım var: Dyson Lightcycle Morph™

Gözlerimin ihtiyaçlarını neredeyse benden daha iyi tanıyan bu aydınlatma, çalışma masamın başında geçirdiğim uzun saatlerin sonunda uykum gelmeden, gözlerim kaşınmadan ve bulanık görmeden masadan kalkmamı sağlıyor. Odadaki gün ışığı seviyesini özel sensörleriyle algılayarak ayarlarını otomatik olarak değiştiren Dyson Lightcycle Morph™ , aynı zamanda daha fazla ya da daha az ışığa ihtiyaç duyduğum anlarda da kurtarıcım oluyor. Örneğin, illüstrasyon hazırladığım ve tasarım renkleriyle ilgili milimetrik düzenlemeler yapmamı gerektiren zamanlarda telefonumdaki Dyson Link mobil uygulaması üzerinden görsel performansı iyileştirmeye yardımcı olan ve renkleri, gün ışığına çok yakın olarak gösteren hassas modu aktive ediyorum. Genellikle ekran karşısında yazı yazdığım diğer zamanlardaysa odaklı ve güçlü ışık sunarak göz yorgunluğumu azaltmama yardımcı olan çalışma lambası modu en büyük kurtarıcım. 

Mesaimi bitirdikten sonra çalışma alanımdan yeşilliklere bakan manzaramın karşısına geçip meditasyon yapmaksa akşam rutinimin vazgeçilmezleri arasında. Hem günün tüm yorgunluğunu ve stresini üstümden atmam, hem de bir sonraki güne enerjik ve motive başlayabilmem sadece kuş cıvıltıları ve gün batımı renkleriyle bezeli bu kısa nefes molalarıyla mümkün. Hem bedenimi hem de zihnimi dinlendirdiğim bu anlarda modumu anında değiştiren faktörlerse loş bir ortam ışığı, lavanta yağı, birkaç küçük mum ve tınılarıyla ruhumu okşayan mantralar. Tabii mum, uçucu yağ ve tütsüler derken evin içinde soluduğum havanın kalitesini de dengede tutmaya dikkat ediyorum.

Bahçeli bir evde oturduğum için polenler, tozlar ve böcekler (özellikle sivrisinekler) nedeniyle cam ve kapı açmak benim için uygun bir ‘havalandırma’ seçeneği değil. Dyson Purifier Hot+Cool™ Formaldehyde hava temizleyici, hem dışarıdan gelen alerjenleri soluduğum havadan uzaklaştırmak, hem de uçucu yağlardan, mumlardan, zaman zaman da tütsülerden yayılabilecek zehirli gazları filtrelemek konusunda son derece başarılı. Hem serinletme hem de ısıtma özelliğiyle ani sıcaklık değişimlerinde bulunduğum odanın hava kalitesiyle birlikte ısısını da düzenleyen bu hava temizleyicinin en sevdiğim bir diğer özelliği de, Dyson Link mobil uygulaması üzerinden, uzaktan da kontrol edilebiliyor oluşu. Her an elimin altında olan telefonumla ayarlarını dilediğim odadan kontrol edebildiğim ve hava kalitesini ölçümleyebildiğim hava temizleyicim soluduğum havanın kalitesini düzenlerken, bana da sadece rahatça arkama yaslanarak bu konforun tadını çıkarmak kalıyor.

Ecem Şenyurd Efecan – Editör

Ev eşyalarında minimalizme gönül vermiş bir çift olarak evimizde gerçekten çok az eşyaya sahibiz ve mümkün olduğu kadar “nefes almak” için alan bırakmaya çalışıyoruz. O yüzden de eve bir eşya almaya karar verdiğimizde uzun bir araştırma süreci geçiriyoruz. Evimize geldiklerinden beri bizi inanılmaz mutlu ve memnun eden iki ürünün yaşam kalitemizi nasıl yukarıya çekmeyi başardığından ve çalışma ortamımızı nasıl iyileştirdiğinden bahsetmek istiyorum.

Evde geçen zamanımı daha kaliteli hale getirebileceğimi fark edene kadar, pandemi sürecinde evde çalışmaktan keyif alacağımı düşünmezdim. Şimdi ise evimizde sürekli var olan temiz havanın verdiği yüksek enerjiyle çok daha iyi hissederek, verimli bir şekilde tüm işlerimi tamamlayabiliyorum.

Ben de eşim de alerjik bünyelere sahip olduğumuz için ciddi sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Özellikle bahar mevsimi geçişlerinde bol göz yaşarmalı ve hapşırmalı günler geçirirken, Dyson Purifier Hot+Cool™ Formaldehyde evimize geldi ve bu şikayetlerimizi azaltmayı başardı. Bilgisayar başında çalışırken benim gibi sürekli göz damlası almak, alerji ilacını içmek veya hapşırmaktan yaşaran gözlerini yıkamak için sıklıkla çalışma masasından kalkıp duruyorsanız bu hava temizleyici alerji semptomlarınızı hafifletecek bir ortam sunduğu için çalışmanıza bölünmeden devam edebileceksiniz.

Havaların ısınmasıyla hemen hemen her gün camları açmaya çalışır; evi sık sık havalandırarak temiz havayla doldurabileceğimi düşünürdüm ve her seferinde alerji semptomlarını daha ağır yaşardım. Oysa ki camları her açtığımda eve dolan polenlerin, dışarıdaki kirli havanın eve sahip olmak istediğim ferahlığı getirmediğini fark ettim. Dyson Purifier Hot+Cool™ Formaldehyde ile camları açmadan, alerjimizi tetikleyici etkenlerle dolu dışarının kirli havasını eve doldurmadan tertemiz bir havaya sahip olabiliyoruz. 

Düşünün ki plajda terlikleriniz kaybolmasın diye şezlongunuzun yanında bırakarak ayaklarınız yana yana kumların, çakılların üzerinden yalın ayak koşarak denize ulaşmaya çalışıyorsunuz ve o sıcak kumlardan yanmış ayaklarınız sonunda denizin serin sularıyla buluşuyor ve derin bir oh çekiyorsunuz… İşte o anda hissettiğiniz rahatlamayı gün boyu evinizde yaşayabileceğinizi hayal edin. Hava kalitesini iyileştirmenin yanı sıra serinletme özelliği de bulunan hava temizleyicimiz ile evden çalışırken yaşadığımız bu rahatlatıcı duygu tam olarak suların tazeliği, ferahlığı ve serinliği gibi. 

Benzer şekilde Dyson Lightcycle Morph™ da kısa sürede çalışma alanımızın vazgeçilmezlerinden biri haline geldi. Siz de günün büyük bir çoğunluğunu ekran karşısında geçiriyorsanız, ışık konusunun ne kadar kritik olduğunu tahmin edebilirsiniz. Uzaktan eğitim sürecinde yüksek lisans derslerimin saatleri de sıklıkla gecenin ilerleyen saatlerine uzarken, vücudumun ihtiyacı duyduğu enerjiyi bu aydınlatmanın doğala yakın ışığı ile sağlayabiliyorum. 

İhtiyacım olan alanda ihtiyacım kadar ışığı sağlayan bu aydınlatmayı ister çalışma masamda bir şeyler yazarken, ister dinlenme köşemde bir şeyler okurken veya bir kahve eşliğinde kafamı dinlerken istediğim yönde ayarlayabiliyorum. Ayrıca gövdesinde bulunan şarj yeri ile telefonunuzu da şarj edebilir, prize ulaşmak için çaba sarf etmeksizin kablo kalabalığından kurtulabilirsiniz.

Bu yazı Dyson’ın katkılarıyla hazırlanmıştır.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale