X

Ünlü sanatçıların ve bilim adamlarının çalışma ritüelleri

Bazı kelimeler çok yoğun ve  güçlüdür; “ritüel” gibi. Ritüel kelimesinin sözlük açıklaması “belirli bir düzeni takip eden sözler ve eylemler”. Eş anlamlıları “ayin”, “tören”.. Aklımda ve kalbimde canlandırdığı anlamlar ve duygular ise çok derin. Ritüelleri açıklarken kendisi de ritüellerine göre büyük bir disiplinle yaşayan bir edebiyatçıdan yardım almak istiyorum. Süper yetenekli romancı Haruki Murakami ritüelleri konusunda şöyle der; “Tekrar etmek başlı başına önemli bir şeydir; bir tür hipnotizmadır. Daha derin bir ruh haline geçebilmek için kendimi hipnotize ediyorum.” 

Hepimizin kendine göre bilinçli veya bilinçsiz geliştirdiği ritüelleri vardır eminim. Kendi alanlarında en iyi noktalara gelen sanatçı ve bilim adamlarının da var. Üstelik oldukça ilgi çekici ve eğlenceliler. Sizler için bu harika insanların büyüleyici ritüellerini derledim sevgili Uplifers okuyucuları. Ben araştırıp yazarken çok eğlendim ve anladım ki abartmadan ufak “takıntılarımızı” serbest bırakıp eğlenebiliriz.

Pablo Picasso

Pek çok sanatçı meslektaşı gibi Picasso da geç yatıp geç kalkan bir hayat döngüsüne sahipti. Genelde öğleden sonra saat iki civarında kalkıp kimselerle görüşüp konuşmadan stüdyosuna kapanırdı. Hava iyice kararana kadar, en az beş saat kesintisiz çalışıp eve dönerdi. Uzun saatler hiç oturmadan tuvalin önünde nasıl durduğunu soranlara asla bitkinlik hissetmediği cevabını verirdi. Ve eklerdi “Müslümanların camiye girmeden önce ayakkabılarını çıkarması gibi, ben de çalışırken bedenimi kapının dışında bırakıyorum.”

Eve döndüğünde uzun süreli kız arkadaşı Fernande’nin hazırladığı akşam yemeğini yer ve yemekte kimsenin kendisi ile konuşmasından hoşlanmazdı. Bu durumu bilen sevgilisi ve arkadaşları sessizce yemeklerini yerdi. Yemekten sonra insan içine karışıp sosyal hayata dönerdi. Pazar günleri de öğleden sonra sanatçı arkadaşları için kız arkadaşı ile birlikte davetler verip sosyalleşirlerdi.

Ludwig van Beethoven

Ünlü müzisyen Beethoven, çalışması ve günlük ritüelleri konusunda fazlasıyla takıntılı bir profildi. Gün doğarken güneş ışığı ile uyanır ve kahvaltı olarak sadece kahve içerdi. Bir bardak kahveye girecek çekirdekleri tek tek sayardı ve fincan başına altmış adet çekirdek gelecek şekilde ayarlardı. Kahvesinden sonra piyano başına oturup öğleden sonra iki veya üçe kadar kesintisiz çalışırdı.

Öğlen yemeğini yer ve cebine not defteri ve kalemini atıp akşama kadar sürecek uzun bir yürüyüşe çıkardı. Bu uzun yürüyüşleri bir bakıma meditasyon gibiydi ve aklına mutlaka yeni müzik fikirleri gelirdi. Akşam olunca eve döner yemeğini yer ve arkadaşları ile buluşurdu. Akşam yemeğinde mutlaka şarap içmek isterdi.

Beethoven’ın en garip ritüeli banyo yapma ile ilgili takıntısıydı. Banyo yapma ve hijyen konusunda kendisini tam bir doğulu gibi hissederdi. Hatta ona göre Muhammed abdest sayısında aşırıya kaçmamış mantıklı davranmıştı. Gün içerisinde sık sık ara verip yıkanırdı. Yıkanırken bağırarak şarkı söylemesi ve suları etrafa döküp saçması nedeniyle çevresi tarafından alay konusu olmuştu.

Haruki Murakami

Yaşadığımız dönemin en iyi romancılarından Murakami’nin çalışma ve günlük hayat ritüelleri “sabah horozu” sınıflandırmasına giren türden. Murakami’nin roman yazdığı dönemlerde günlük ritüelleri şu şekilde; sabah dörtte kalkıp ara vermeden beş-altı saat yazı yazıyor, öğleden sonra koşuyor veya yüzüyor, günlük işlerini hallediyor, kitap okuyup müzik dinliyor, akşam yemeğini yiyor ve en geç dokuzda yatıyor.

Ayrıca bu rutini asla bozmadan uzun dönemlerde sürdürmeye dikkat ettiğini de üstüne basa basa söylüyor. Murakami, bu hayat tarzının sosyalleşme olanaklarını ve saatlerini kısıtladığını kabul ediyor. Akşam dokuzda yattığı ve Tokyo yakınlarında taşrada yaşadığı için sosyal hayatının sıfıra yakın olduğunu ekliyor.

Sosyal hayat eksikliği Murakami’yi üzmüyor çünkü, hayattaki önceliklerini belirlemiş ve her şeye zamanı yetemeyeceğinin bilincinde. Bu durumu kendi sözleri ile şöyle özetliyor: “Her yeni kitabım öncekinden iyi olduğu sürece, ne tür bir yaşam biçimi benimsersem benimseyim, okurlarım bunu kabul edecektir. Bir romancı olarak benim görevim ve en önemli önceliğim bu değil mi?”

David Lynch

Çalışma ritüelleri konusunda David Lynch tam bir naziydi. Çalışma ritüellerinden bahsederken “Her şeyin düzenli olmasını severim” demişti. Bu “düzen” kavramını birazcık açacak olursam şöyle anlatabilirim; Yedi yıl boyunca öğlen iki buçukta aynı restoranda yemek, yemekte en az dört, en fazla yedi adet bol şekerli sade kahve içmek ve her gün bol çikolatalı milkshake içmek.

Aynı rutini saniye aksatmadan uygulamasına ek olarak süper yetenekli yönetmenin bir diğer alışkanlığı da “şeker yüklemesi” yapmak. Özellikle bol sayıda içtiği kahvelerini yarısına kadar şekerle doldurup kan şekeri tepe yaptığı noktada aklına bir sürü yaratıcı fikir geldiğini söylüyor.

Şeker düşmanı olarak bu durum beni şaşırtsa da bilimsel açıdan çok da mantıksız gelmedi. Bir gün yaratıcı fikirler için zorda kaldığımda çikolata ile aynısını denemeyi aklımın bir kenarına not aldım.

Woody Allen

Gece gündüz demeden çalışan, kendisi çalışmasa da zihninin durmadan yeni filmleri için hikayeler yazdığını söyleyen Woody Allen’ın çalışma ritüelleri ve takıntılıları oldukça ilginç. Woody Allen’a göre kusursuz film senaryosunu yazmak için “takıntılı düşünmek” gerekiyor. Günlük çalışma rutininde tıkandığı yerlerde Allen, “anlık değişimlerden” yararlanıyor.

Anlık değişimler; çalıştığı odayı değiştirmek, bir üst kata çıkıp çalışmak, duşun altında uzun uzun beklemek, evinin terasında volta atmak gibi aktiviteler. Özellikle duş almak, Allen’ın çalışma ritüelinin vazgeçilmezi konumunda. Soğuk havalarda biraz üşüdükten sonra aşırı sıcak duşun altında 45 dakika – 1 saat kalıp yeni fikirler bulmak en sevdiği çalışma ritüeli.

Simone de Beauvoir

21. yüzyılın en önemli filozoflarından ve aynı zamanda Sartre’nin sevgilisi ve hayat arkadaşı olan Simone’un hayatını; yakın arkadaşları “çalışmalarını eksiksiz yürütebilsin diye özellikle oluşturulmuş bir sadelik” olarak tanımlıyor.

Tek başına Paris’te 1+1 bir apartman dairesinde yaşayan Simone, sabah kalkıp çayı ile saat on gibi masa başına geçer ve bire kadar aralıksız çalışırdı. Öğle yemeği için arkadaşları ve Sartre ile buluşur, çok sosyal ve uzun bir öğle yemeği faslı yaşardı. Öğleden sonra Sartre’nin apartmanına geçer ve üç ile dört saat arası da burada çalışırdı. İkisinin de çalışmaları bittiğinde, birlikte arkadaşları ile dışarı çıkıp o günkü işlerini kritik ederlerdi.

Sigmund Freud

Psikanalizin kurucusu Freud’a göre çalışmadan geçen bir hayat boş bir hayattı. Çalışmalarında rahat olabilmesi için eşi Martha, kocasının günlük rutinlerini çok detaylıca planlıyor ve uygulamasında yardımcı oluyordu.

Martha, Freud’u her sabah yedide uyandırır, kahvaltıdan sonra berbere sakallarını düzelttirirdi. Sekizden öğlen 12’ye kadar analiz hastaları ile seanslara girerdi. Öğle yemeğini tam birde yerdi ve yemekte pek konuşulmasından hoşlanmazdı. Yemekten sonra Viyana Caddesi’nde tempolu bir yürüyüşe çıkardı. Yürüyüş sırasında genelde puro satın alır ve matbaasına uğrardı. Puroları, Freud’un en yakın arkadaşlarıydı. Yaşlılığında doktorların uyarılarına kulak asmayarak günde yirmi adet purosunu içmeye devam etti.

Öğleden sonra üçte işinin başına geri döner ve akşam yemeğine kadar çalışırdı. Akşam yemeğinden sonra ailesi ile biraz sosyalleştikten sonra çalışmaya geri dönerdi. Gece en erken birde yatar ve bu saate kadar işi ile ilgili kitaplar okur veya psikanaliz dergilerinin yazı işleri ile uğraşırdı.

Agatha Christie

Güncel edebiyatın en önemli isimlerden Agatha Christie,  dislektik olmasına karşın kariyeri boyunca yılda en az bir adet roman yazmayı başardı. Ancak kendisine mesleği sorulduğunda on adet kitap yazdıktan sonra bile kendisini “yazar” olarak görmediğini söyledi. Kendisini “ev hanımı” olarak tanımlıyordu.

Agatha’nın çalışma rutini pek çok edebiyatçıya göre çok sade ve alçak gönüllüydü. Yatak odasındaki ayna önündeki masada veya yemek masasında daktilosu ile yazar, yazma saatlerini çocukların okul ve yemek düzenine göre ayarlardı. Yazı yazmaya anında başlayıp rahatsız edilene kadar devam edebilirdi. Yazma konusunda bu rahatlığı ve hazırlıksızlığı nedeniyle arkadaşları ona sık sık “Kitaplarını ne zaman yazıyorsun, hiç bilmiyorum, çünkü seni yazarken hatta yazmaya giderken bile hiç görmedik” derlerdi.

Nikola Tesla

Alternatif elektrik akımını bulan Tesla, uç noktalarda tuhaf bir dahiydi. Gençliğinde Thomas Edison’un yanında asistanken çalışmaya, sabah 10:30’da başlayıp ertesi sabah 5’e kadar çalışma alışkanlığı vardı. Kendi işini kurduktan sonra öğlen çalışmaya başladı ve gene ertesi sabaha kadar sürüyordu.

Tesla’nın çalışırken en ilginç ritüeli tüm perdeleri kapatıp karanlıkta çalışmasıydı. Perdelerini kapalı havalarda ve fırtınada açıyordu sadece. Ofis çalışanları bu duruma alışıp ona göre hareket ediyorlardı.

Tesla’nın bir diğer ilginç ritüeli de yemek yemek ile ilgiliydi. Çocukluğundan beri bir yemeğe başlamadan önce yemeğin hacmini aklında hesaplama alışkanlığı vardı. Eğer yemeğin hacmini hesaplayamazsa yemeğinden asla keyif alamıyordu. Sık sık akşam yemeği yediği New York’taki Waldorf Astroia Hotel’in şef garsonu bu durumu biliyor ve Tesla’ya uygun yemekler hazırlıyordu.

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Zeynep Cansoylu Samancıoğlu: Gündüzleri çok uluslu bir firmada kozmetik kanalı müşteri yöneticisi. Geceleri saç & cilt bakımı, moda, trendler, gezme, yeme ve içme yazan araştırmacı blogger. Doğal ortamları olan alışverişte, sergide, balede, operada, müzikalde, vapurda, boğazda, müzede, gezmede, yemekte sıklıkla gözlemlenebilir. Hep güzel insanların ve şeylerin peşinde.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale