“Korkuyla çoğu zaman ‘sen’ diyerek başa çıkmaya çalışırız. İş ‘biz’ demeye geldiğinde ise korku yolumuza çıkar ve bizi durdurur.”
Sayısız filmde oynamış Hollywood yıldızı Hill Harper, kendi kişisel deneyimlerinden yola çıkarak nasıl “biz” diyebileceğimizi anlatıyor:
“Bir gün oturmuş müzik eşliğinde düşünürken Julie Andrews’ın sevdiğim bir şarkısı çaldı. Şarkıda “güneşin altındaki her kötülüğün bir çaresi vardır.” sözleri geçiyordu. Bu beni uzun süre düşündürdü. O sıra çevremde yaşananları görüp umutsuzluğa kapıldığım bir dönemdi. Kutuplarda kocaman kentlerin büyüklüğündeki buz kütleleri parçalanıyor, öte yandan hala insanlar dişlerini suyla fırçalama olanağı bulamayabiliyordu. İklim değişikliği, ırkçılık ve bunlar gibi diğer pek çok sorun kafama üşüşmüş haldeydi. Sonrasında bu şarkıyı duydum. İçimdeki umutsuzluk yerini heyecana bıraktı. Demek çaresi vardı. Peki gördüğüm, karşılaştığım kötülüklerin çaresi neydi? İşte o zaman bahsettiğim ‘biz’ duygusu benim yanıtım oldu. Çare ‘biz’ olmaktaydı.
Burada hatırlamamız gereken şeyse yolumuz. Evet her birimizin kendine ait farklı yolları var. Her birimizin yolu tek ve sadece kendine özgü. Sorun ise kendi yolumuzda ‘biz’ diyebilmekte. Kendimizle ilgilenmeyi hepimiz çok iyi biliyoruz. Arkadaşlarımızla, ailemizle ilgilenmeyi de çok iyi bildiğimiz kesin. Peki ya hiç tanımadıklarımız? Onlarla ilgilenmeyi hiç düşündük mü? Peki ya ‘biz’ olmanın gerçek yolu hiç tanımadıklarımızla ilgilenmekse?
İlginizi çekebilir: Kendi yolunuzu yaşamak için: Yola çıkmalı, hemen!
Kendimize nasıl yardımcı olabileceğimizi biliyoruz. Peki başkasına “Sana nasıl destek olabilirim?” sorusunu sorabilecek kadar becerikli miyiz? Ya da bu soru nasıl sorulur, konuya nasıl başlanır bunlardan emin miyiz? Bunların üzerinde hiç düşündük mü daha önce?
Başkalarına yardım etmek için davete ihtiyacımız yok. Bu soruyu sorabilmek için gerekli olan kutsal anahtara sahipsiniz.
Size bununla ilgili kişisel bir olay anlatmak istiyorum. 2015 yazıydı. Harika bir yaz geçiriyordum. Bradley Cooper ile birlikte Limitless filmini çekiyorduk. New York’taydık, her şey çok güzeldi. Derken bir arkadaşım aradı. Bana yalnız erkeklerin evlat edinme oranlarının çok düşük olduğunu ve evlat edinmeyi düşünüp düşünmeyeceğimi sordu. Hayır dedim. Buna hazır değildim, daha önce hiç düşünmemiştim ve böyle bir planım asla yoktu. Fakat sonra arkadaşımın ısrarı üzerine ilgililerle görüşmeyi kabul ettim. Amacım onlara da hayır demekti. Ancak şöyle bir şey oldu. Telefondaki yetkili bana 3 ay sonra doğacak bir bebekten bahsetti ve onu evlat edinmek isteyip istemeyeceğimi sordu. Sanki benimle konuşan Tanrı’ydı. Ve daha önce bu şekilde bir planım ve düşüncem olmamasına rağmen evet dedim.
Şu an şimdiye kadar benim olanlar arasındaki en kutsal şeye sahibim. 2 yaşında bir oğlum var. Ben o telefon konuşmasında korkmayıp ‘biz’ diyebildim ve şu an bununla çok mutluyum.
‘Biz’ demekten korkmayın.
Teşekkürler.”
Harper’ın hikayesiyle ilgili ayrıntılara aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz:
İlginizi çekebilir: Dünyaya daha çok şey verebilmek: Yaşamı güzelleştirme kılavuzu
Kaynak:
mindbodygreen.com