X

Dizilerle farkındalık: Ufak Tefek Cinayetler izleyiciyi bilinçlendiriyor mu?

Yaklaşık 10 yıldır televizyon izlemiyordum. Ta ki Ufak Tefek Cinayetler dizisine kadar. Diziyi; karakterlerle özdeşleşmeden, duygulara kaptırmadan, uyanık bir zihinle izlediğimde pek çok farkındalık yaşadım. Eski bir reklamcı olarak algı yönetiminin nasıl yapıldığını biliyorum. Hipnoz dediğimiz şeyin; yani sorgulamadan doğru kabul ettiğimiz her şeyin insana ve yaşamına nasıl etki ettiğini fark etmiştim. Diziyi; hipnozlara uyanık bir bilinçle gözlemci olarak izlediğinizde farkındalıkların ardı arkası kesilmiyor. Yani bir bakıma “Dizi uyandırıyor” diyebilirim.

Merve karakteri ayaküstü çok yalan söylüyor ve rolü gereği korkusu, endişesi olan diğer karakterler Merve’nin söylediklerini hiç sorgulamadan kabul ediyor. “Yalan söylüyor mu?” diye hiç düşünmüyor, “Gerçekten böyle mi?” diye hiç bakmıyor. Merve karakteri çok iyi manipüle ediyor. Tipik bilinçaltı! Bilinçaltı; yoğun duygular ve korkularla otomatik olarak muhakeme etmeden söyleneni gerçek olarak algılıyor.

Hayatta da böyleyiz!

Korkumuz ne kadar çoksa, yalnızlığımız ne kadar derinse, duygusal ihtiyaçlarımız ne kadar fazlaysa ve doyurulmamışsa aldığımız hipnozlar da o kadar kuvvetli ve hükmedici.

Hipnozlar kuvvetli olunca, bunun doğal sonucu bağımlılık oluyor. Yoksunluğumuz ne kadar çoksa bağımlılığımız da o kadar fazla…

Bununla ilgili daha önce yazdığım bir yazıyı; hipnozları fark etmeniz ve bağımlılıklardan özgürleşmeniz için şifa niyetine tekrar paylaşmak istiyorum.

Yoksunluğun çoksa bağımlılığın da fazla

Bir şeyden çekiniyorsanız, tedirgin oluyorsanız hatta korkuyorsanız kendi doğal davranışlarınızı sergilemekten kaçınabilirsiniz. En çok da sevilmemekten, beğenilmemekten korkarız. Sevilmeyince, yalnız kalacağımızı zannederiz. Kendimiz olmaktan ödün veririz.

Ufak Tefek Cinayetler’in en manalı repliklerinden biri de şöyle: “Korku çok iyi bir yatırımdır. İnsanın içine düştü mü sonsuz bir sadakat sağlar!

Tüm ekibi kutluyorum, emeklerine teşekkür ediyorum.

Kısacası; arkadaşlar tedirginlik, endişe ve korkuyu yoğun hissettiğimizde hipnoz almaya açığız demektir. Sorgulayan ve kendini her an olduğu gibi ifade edebilen uyanık bilinçlerde olmak dileğiyle,

Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Öfke güç zannedilince: Siz bu hataya düşüyor musunuz?

Hande Akın: 5 Şubat 1977 İstanbul doğumluyum. Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 15 yıl reklam sektöründe prodüksiyon ve müşteri ilişkileri yöneticilikleri yaptım. 28 yaşlarında başlayan sorgulama, kendimi keşfetme, tanıma, anlama maceramda 33. yaşım milat oldu. Reklamcılıkla vedalaştım. Aldığım ve almakta olduğum sayısını artık hatırlamadığım pek çok eğitim, seminer oldu. Kişisel gelişim alanında yaşam koçluğu yapmaya başladım yıl 2010... “Ben zamanı”nın kurucusuyum, Bu slogandan hareketle; EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), REGRESYON, Ezoterik şifa teknikleriyle harmanladığım kalbimin rehberliğinde özgün bireysel seanslarımın yanı sıra kişisel gelişime dair eğitimler, seminerler veriyorum. Kadın Olmak ve AŞK’a gel özellikle dişil enerji üzerine çalıştığım workshoplarım. İlham veren, motive eden, umudu yeniden yeşerten kitlelere özel konuşmalar yapıyorum. Kitabım “Kadın Olmak” 2014’te çıktı. 2015 ve 2016 yıllarında televizyon programı hazırlayıp, sundum. Akışta kalma deyimini içselleştirerek yapabildiğimce teslimiyetle gelişmek ve geliştirmek bana keyif veriyor. Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize, hepimizin birbirinden ilham aldığına ve her bireyin kendini şifalandırabileceğine inanıyorum.
İlgili Makale