X

Tatilde nasıl koşulur? Üç-iki-bir’le keşfedin

Tatil koşusunu deneyin.

Bu hafta Ege tarafındayım. Belki bildiğiniz gibi sadece bir koşucu, blogger ve yazar değilim. Altı ay önce, “Üç-iki-bir” adlı (facebook & instagramfacebook &), kendi antrenman sistemimi kurdum. Birebir ve grup halinde coaching ve koşu antrenmanı hizmeti sunuyorum, hem de doğada etkinlikler düzenliyorum.

Tatilde koşmaya devam ederek sınırlarınızı genişletin.
Doğada koşu 

Soğucak köyünde beş gün boyunca sabah erkenden ormanda trekking veya koşu, öğleden sonra ise havuz başında fonksiyonel antrenman yapıyoruz. Akşam üstü de deniz kenarında pilates ile günü kapatıyoruz. Katılımcılar alternatif bir tatil modeli ile tanıştılar: açık havada spor, gidilmemiş yerleri keşfetmek ve yeni insanlarla tanışmak…

Dün sabah spor kampımın katılıcımları hala uyurken tek başıma koşu antrenmanı yaptığımda, bugünkü sizinle paylaşmak istediğim konu aklıma geldi: Tatilde koşu antrenmanı nasıl yapılır?

Tatildeyken genelde gittiğiniz bölgeyi pek bilmiyorsunuz. Birçok insan bu yüzden koşmuyor. “Nerede koşacağım, nasıl yol bulacağım?” diye düşünerek koşu antrenmanı yapmıyor. Aslında bilmediğiniz yerlerde olmak, koşu rutininizden çıkmak için müthiş bir fırsat. Koşu kondisyonunuzu bozmayacaksınız, yeni insanlar ile tanışacaksınız ve nefis bir manzara eşliğinde koşacaksınız.

İşte birkaç ipucu:

1) Rota belirlerken

– Arabanız varsa, önceki gün arabayla rota bulmayı deneyin, kafanıza not edin, arabadaki “speed counter” kaç km’de bakın.
– Yerli insanlarla konuşun. Mesela bakkal, fırıncı yıllardır orada yaşar ve parkur ile ilgili tavsiye verebilirler.
– Bir GPS saatiniz varsa, Google Maps parkurunuzu çizin ve sonra GPS saatinize parkurunuzu yükleyin.

2) Yeni bir yerde koşarken

– Nereye gideceğinizi mutlaka arkadaşlarınızla paylaşın.
– Yanınıza cep telefonu alın.
– Emin olmadığınızda, köylülere sorun. Aslında yörenin insanları ile güzel sohbet için bu bir bahane olabilir. 🙂
– Yanınıza mutlaka su alın. Şişeyi daha kolay bir şekilde taşımak için sizin için küçük bir ipucum var: Şişeyi açın, biraz su için ve fazla havayı çıkartın. Bu şekilde su devamlı hareket etmiyor, hem de böylelikle şişeyi daha iyi tutabilirsiniz.
– Köpeklere dikkat edin. Köpekleri gördüğünüz veya duyduğunuz zaman, önce durun. Zincir varsa yolunuza devam edin. Yoksa dikkat edin. Köpek bağırırsa onunla konuşmaya çalışın, stresli olmayın. Güvenliğiniz için elinize bir taş alabilirsiniz. Yürürken dikkatli geçin ve koşmaya devam edin.

Doğada koşu yapmak, kendinizi çok iyi hissettirebilir.

Dün Soğucak ve Çayfer köyleri arasında koşarken yolda çiftçi Hasan ve iki ineği ile tanıştım 🙂 “İlerde köpek var mı” diye sohbet etmeye başladık. Yerli insanlar yaşadığı bölgeyle ilgili konuşmayı seviyor. Ben gülümseyerek koşmaya devam ettim. İnsanların hayatını 5 dakika bile olsa paylaşmak gerçekten paha biçilemez. Güldüm, çünkü bir kez daha fark ettim ki; koşucu olmak sadece koşmak demek değil. Aynı zamanda farklı, dikkat çeken ve sağlıklı bir yaşam stilinin temsilcisi olmak demek.

Kısacası tatildeyken koşmayı bırakmayın, koşmak için bu fırsatı kullanın. Hava çok sıcak ise sabahın erken saatlerini veya akşam vaktini tercih edebilirsiniz.

Coraline Chapatte: İsviçreliyim ama neredeyse 10 senedir Türkiye'de oturup çalışıyorum. Neuchatel'de 4 sene ekonomi okudum. İsviçre'de doğan her çocuk bütün sporları küçük yaşta öğrenir. Bu yüzden spor hayatım çok yönlüydü ve çok erken yaşta sporcu beslenmesi, dinlemesi ve yaşam felsefesi gibi konular, her çocuk gibi bana da öğretildi. Mezun olduktan sonra dalmaya başladım ve çok hoşuma gitti. İsviçre'de üst düzey bir yöneticiyken her şeyi bırakıp dalmaya gittiğim Kaş'tan çok etkilenip Kaş'a yerleştim ve deniz rehberliği ve sualtı fotoğrafçılığı yaptım. 2011'de İstanbul'a taşındım. 2013 ve 2015 arasında birçok uzun mesafe (50 km ve 80 km) koşu yarışlarına katıldım. Her koşudan yeni şeyler öğrendim. Uzun koşularda kaçış noktası ve erteleme şansı yoktur. Başlarsınız ve bitirirsiniz. Bu, benim için yaşam felsefesi oldu. Ekim 2015 de “Likya Yolu Ultra Maratonu”na katılıp 6 günde 250 km koştum. Bu yolda tek başınadır herkes. Bu yolculuk sadece fiziksel değildir. Vücut ile başlar ama zihinle biter. Mayıs 2016 ilk triatlon yarışına katıldım ve 3. oldum. Dört ay sonra Eylül ayında Kuşadaşı'nda Türkiye Triatlon Şampiyonası'nda 30+ yaş kategorisinde üçüncülüğü kazandım ve Ekim ayında Antalya'da Gloria Ironman 70.3 yarışında 5. oldum. O kadar kısa bir sürede böyle sonuçlara ulaşmak disiplin, azim, sağlıklı ve dengeli bir beslenme ve iyi bir planlama ister. O dönemde istediğim sağlıklı tatlıyı bulamadığım için kendi keklerimi yaratmaya ve pişirmeye başladım; glütensiz ve rafine şekersiz "Cora'nın Kekleri” macerası bu şekilde başladı. Beş dil (Fransızca, Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca) konuşuyorum. Çeşitli konularda motivasyon seminerleri veriyor, şirketler için ve bireysel spor koçluğu yapıyor, koscora.com blogunda (Avrupa'nın en iyi 3 koşu blogu arasına seçildi) ve Türkiye'de ve İsviçre'de spor ve sağlıklı yaşam konularında yazılar yazıyor, sosyal medya danışmanlığı yapıyor ve ayrıca çeşitli dillerde tercümanlık yapıyorum. Eylül 2016'den itibaren Marmara Üniversitesi'nde Spor Psikolojisi ve Spor Yöneticiliği yüksek lisans yapıyorum.
İlgili Makale