X

Tutku ve inancın gücü: Ayağınıza takılan taşları bile sevebilirsiniz

Trafikteyim. Dersime yetişmeye çalışıyorum. Bir ışıkta 7. yeşilde geçebildim. İstanbul trafiği; kabul ettim. Kabul ettiğim için kızmıyorum, sinirlenmiyorum. Biliyorum ki trafiğin içerisinde kilit bir şekilde kalacağım bir süre. O zaman neden alevleneyim? Ben alevlendikçe ne değişecek ki?

Bunu biliyorum. Ben de açıyorum müziği son ses. Arabanın içinde şarkı söylüyorum, dans ediyorum. 10 dakikalık yolu 45 dakikada gidiyorum ama ne öfkem var, ne söylenmelerim. Aksine şarkılarım ve yükselen, eğlenceli sesim var. Dedim ya kabuldeyim diye…

Hayatta hedeflerine giden sonsuz yollar var. Aslında yolların özelliklerinin hepsi aynı; hepsinde taş var, hepsi aynı zamanda düzlük. Hepsinin karanlığı kadar bir o kadar aydınlığı var. Senin yolunu ne tarafından görmeyi seçtiğin hayatını oluşturan. 

Hedefinde netsen, hedefine giden yoldaki taşlara, karanlığa da razı mısın, aydınlık gibi?

O taşları gözün, kalbin nasıl görüyor işin aslı? Yolunda seni olgunlaştıran minik öğretilerin mi, yoksa sana zaman kaybettirdiğini düşündüğün koskoca engellerin mi? 

Sen nereden bakmayı tercih ediyorsun?

Trafikte kilitli kalıp söylenmek mi, yoksa müziği açıp şarkı söylemek mi?

Ya da… 

Sanırım her şeyin başı; gittiğin hayallerini ne kadar istediğin. Hayallerine olan tutkun ve daha da derini; hayallerine, yani kendine olan inancın. Eğer inancın varsa kuvvetli, ve bir o kadar yoğun tutkun varsa ulaşmak istediğin yere; ondan sonra bakalım o taşların nasıl gözüktüğüne gözüne… 

Kabuldeysen ve inanıyorsan kalpten kendine, hayallerine, yoluna; işte o zaman o küçük taşlar da birer küçük cennete dönüşmüyor mu? Ve aslında hayatı güzel kılan da böylesi değil mi?

Sevgi ve selamlarımla…

İlginizi çekebilir: Bırakmak ne demektir: Cevap yapraklarını döken bir ağaçta gizli

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com
İlgili Makale