X

Türkiye’nin en iyi ekoturizm rotaları: Doğaya ve ekolojik dengeye saygılı bir tatil mümkün

Tatil denildiğinde aklınıza ilk gelen şeyler neler? Bütün gün plajda yatarak güneşlenmek, lezzetli yemekler yemek, doğal güzellikleri keşfetmek, doğa yürüyüşleri, kamp ya da otel tatili… Peki, tatil boyunca ne kadar atık ürettiğinizi, doğaya ne kadar zarar verdiğinizi, doğal kaynakları ne kadar bilinçsizce tükettiğinizi ya da tüketilmesine destek olduğunuzu hiç düşünmüş müydünüz? Seyahat boy paketlerde satın alınan ve bittiğinde atık çöplüğündeki yerini alan ürünler, ziyan edilen yemekler, kirlenen sular ya da bıraktığımız karbon ayak izi… Peki, permakültür prensiplerini benimseyen, doğayla uyum içinde ve ekolojik dengeye saygılı bir seyahat deneyiminin mümkün olduğunu biliyor muydunuz? Ekoturizm ya da ekolojik turizm denildiğinde akla ilk gelen şey doğanın sunduğu muhteşem güzelliklerle baş başa bir tatil deneyimi olsa da, ekoturizm sadece bakir kalmış doğal güzellikleri ziyaret etmeyi değil, bunu sorumluluk bilinciyle ve sürdürülebilir şekilde gerçekleştirmeyi içeriyor.

Ekoturizm nedir?

İlk olarak 1990’lı yıllarda popülerleşmeye başlayan ekoturizm, Uluslararası Ekoturizm Topluluğu (International Ecotourism Society) tarafından, ‘bir yandan normal turizm faaliyetleri gibi bölgede yaşayan yerel halkın sosyo-ekonomik gelişimine katkı sağlarken bir yandan da çevreye en ufak bir zarar vermeden, ardımızda hiç iz bırakmadan, doğal ortamın sürdürülebilirliğine katkı sağlayarak seyahat etmeyi içeren turizm faaliyetleri’ olarak tanımlanıyor.

Ekolojik turizm destinasyonları bir yandan doğayı keşfederken ve doğayla ilgili yeni şeyler öğrenirken bir yandan da insanın doğaya verdiği zararı en aza indirmeye ve ekolojik dengeyi korumaya yönelik çevrecilik, organik tarım, ekolojik üretim, sıfır atık yaşam gibi konularda insanların bilinçlenmesini ve eğitilmesini amaçlıyor.

Şimdiye kadar Madagaskar, Ekvador, Kenya, Tanzanya ve Kosta Rika gibi ülkelerde hem yerel halkın ekonomik olarak güçlenmesi hem de doğal yaşamın korunması anlamında fayda sağlayan ekoturizm uygulamaları, Türkiye’nin farklı bölgelerindeki ekolojik köylerde, çiftliklerde ve otellerde uygulanıyor.

Ekoturizm sürdürülebilirliğe nasıl katkı sağlıyor?

Ekoturizmin ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda sürdürülebilirliğe sağladığı katkı oldukça basit bir formülden ibaret: İnsan eli değmemiş, insan tarafından hiçbir müdahalede bulunulmamış herhangi bir ekosistemi, canlı türünü ya da doğal oluşumu insanların görebilmesi için çekici hale getirmek ve turizm faaliyetine dönüştürmek o bölgede değer yaratılmasına yardımcı oluyor ve yaratılan bu değer yine aynı doğal kaynakların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için fon yaratılmasını sağlıyor.

Sürdürülebilir ekoturizm, üç temel ilkeyi içeriyor: Ekolojik dengenin korunması, yerel toplulukların desteklenmesi, çevre bilinci kazandırılması.

– Ekolojik dengenin korunması

Ekolojik dengenin, yani doğal kaynakların, canlı türlerinin ve tüm bunların arasındaki ilişkinin korunması ekoturizmin en önemli bileşenlerinden biri. Dolayısıyla ekoturizm faaliyetlerinde biyolojik çeşitliliğin artırılması ve doğanın korunması için uzun vadeli, sürdürülebilir çözümlerin de sunulması gerekiyor. Bu çözümlerin kaynağı genelde doğayla iç içe bir seyahat deneyimi arayışında olan turistlerin getirileri olsa da, aynı zamanda turizm şirketleri, araştırmalar ve çevre gönüllülerinin katkılarıyla da ekolojik dengenin korunması sağlanabiliyor.

– Yerel toplulukların desteklenmesi

Ekoturizm yapılan bölgelerde istihdam olanaklarının artırılması ve bu yolla yerel toplulukların güçlendirilmesi, yoksulluk gibi küresel sosyo-ekonomik sorunlarla mücadeleye katkı sağlaması ve tüm bu gelişmelerin sürdürülebilir kılınması önem arz ediyor.

– Çevre bilinci kazandırılması

Ekoturizmin en önemli ancak en çok göz ardı edilen prensiplerinden biri eğitim bileşeni. Evet, hepimiz bu muhteşem güzellikteki doğal oluşumları, daha önce hiç görmediğimiz canlıları ve bitkileri yakından görmek istiyoruz ancak onları ne kadar yakından tanıyoruz? Gergedanların nesillerinin tehlike altında olduğunu, o bölgeye özgü bitki tohumlarının kesinlikle dışarı taşınmaması gerektiğini, yerdeki bir taş parçasının bile yüzlerce böceğe ev sahipliği yapabileceğinin ve yerinden oynatılmasının o bölgedeki ekolojik dengeyi bozabileceğinin ne kadar farkındayız? Hem çevre problemleri hakkında farkındalığı artırmak, hem doğayı daha yakından tanımak, hem ihtiyaçlarını daha iyi anlamak hem de doğanın sunduğu muhteşem güzellikleri takdir etmek için ekoturizm uygulamalarında eğitim verilmesi ve çevre bilincinin kazandırılması en önemli bileşenlerden biri olarak kabul ediliyor.

Türkiye’nin en iyi ekoturizm rotaları

Dört bir yanı doğal güzelliklerle dolu olan ülkemizde de yukarıdaki prensipleri benimseyen ve ekoturizm uygulamalarıyla ön plana çıkan oldukça farklı çiftlikler, oteller ve ekolojik köyler bulunuyor. Verimli enerji, su, atık yönetimi; doğal kaynakları doğaya saygılı biçimde kullanmak ve çevre bilinci kazanılmasına destek olmak konularında faaliyet gösteren, Türkiye’deki en iyi ekolojik turizm rotalarını sizler için derledik.

Ataol Tatil Çiftliği – Bozcaada, Çanakkale

Issız bir adada, doğanın kucağında ya da deniz kenarında kendinizle baş başa kalıp rahatlamak ve organik ürünlerle hazırlanan yöresel yemekleri tatmak isteyenler için harika bir alternatif olan Ataol Tatil Çiftliği, eskiden ahır ya da bağevi olarak kullanılmış olan taş binaların restore edilerek ekoturizm amaçlı bir çiftliğe dönüştürülmesiyle bugünkü halini almış. Doğa dostu yöntemlerle ve ekolojik tarım uygulamalarıyla yetiştirilen meyve ve sebzelerin yanı sıra; ördek, keçi, kaz, sülün, tavşan gibi pek çok çiftlik hayvanıyla da karşılaşabilmeniz mümkün.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Belentepe Permakültür Çiftliği – Uludağ, Bursa

Elektrik enerjisini ve tarım ürünlerini kendisi üreten, doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir yaşam anlayışının mümkün olduğunu herkese göstermek isteyen ve uygulamalı eğitimlere ağırlık veren bu permakültür çiftliğinde permakültür tasarıma ve sürdürülebilir yaşama dair bilgileri, yerinde uygulayarak öğrenebilirsiniz. Pandemi nedeniyle eğitimlerine ara veren çiftliğin eğitimlerine şimdilik sadece online olarak erişebilseniz de, Bursa’ya yolunuz düşerse çiftliği ziyaret edebilirsiniz.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız. tıklayınız. 

Hızır Kamp – Kazdağları, Balıkesir

Kazdağları’nın el değmemiş doğasında, kendi çadırınızda, ağaç/taş evlerde, ahşap bungalovlarda konaklama seçeneği sunan Hızır Kamp, bir yandan Zeytinli Çayı’nın serin sularında serinlerken bir yandan doğa yürüyüşleri, yoga ve meditasyon gibi etkinliklerine de katılabileceğiniz bir ekoturizm destinasyonu. İnternet ve telefonun çekmediği ve bu yönüyle sizi şehir yaşamından ve hayatın karmaşasından uzaklaştıracak olan Hızır Kamp’ta minimum karbon ayak izi yaratmak adına elektrik de güneş enerjisi panellerinden üretiliyor. Kampta yiyeceğiniz sebzelerin çoğu iki dönüme yayılan ve ekolojik prensiplere uygun şekilde tarım yapılan bahçelerinden geliyor. Yumurtadan zeytinyağına, hatta ekmeklerin yapıldığı una kadar kullanılan tüm malzemeler yerel üreticilerden alınıyor.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Jade Çiftliği – Maksudiye, Sakarya

2001 yılından beri sebze ağırlıklı ekolojik tarımsal üretim yapan, organik tarım sertifikalı çiftlik 80 dönümü meyve ve 20 dönümü sebze bahçesi olan ve ekolojik tarım ürünlerini bulabileceğiniz bir ekoloji çiftliği. 12 kişilik konaklama alanı da bulunan çiftlikte Mart-Ekim ayları arasında gönüllü olarak çalışarak da konaklayabilmeniz mümkün. Kendi yemeklerini kendi topladığı mahsüllerle pişirmek ve doğallığın lezzetine doymak isteyenler İstanbul’a oldukça yakın bir mesafede bulunan bu harika çiftliği ziyaret edebilirler.  

Detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Kapor Organik Çiftlik Evi – Avanos, Nevşehir

Ülkemizdeki organik tarım sertifikalı nadir çiftliklerden biri olma özelliği taşıyan Kapor Organik Çiftlik Evi, kendi bahçesinde yetişen ürünlerle yapılmış lezzetli yemeklerle ve yemyeşil bahçesiyle ziyaretçilerine doğayla iç içe bir tatil geçirme fırsatı sunuyor. Organik ürünlerini satın alabileceğiniz gibi, yılın farklı zamanlarında bağ bozumu festivali gibi farklı etkinliklere de katılabilirsiniz.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Narköy Ekolojik Otel ve Eğitim Merkezi – Kocaeli

Eğitim odaklı sürdürülebilir turizm ve organik tarım denildiğinde Türkiye’de akla ilk gelen ekoturizm destinasyonlarından biri olan Narköy, organik çiftlik yemeklerinin pişirildiği, organik tarım faaliyetleriyle iç içe olacağınız, sofranıza gelen her bir besinin hangi aşamalardan geçtiğini adım adım öğreneceğiniz, aktivitelere ve atölyelere katılabileceğiniz, en öenmlisi de sevdiklerinizle doğanın kalbinde iyi vakit geçirebileceğiniz bir yer olmasıyla ön planda.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Pastoral Vadi Ekolojik Yaşam Çiftliği – Fethiye

Fethiye’nin Yanıklar Köyü’nde, çam ormanlarıyla çevrili bir vadinin ortasında yer alan Pastoral Vadi, keçi, koyun, tavuk, ördek ve at gibi çiftlik hayvanlarıyla birlikte doğada vakit geçirebileceğiniz, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip bir arazi üzeirnde, ekolojik yöntemlerle sebze ve meyve yetiştirilen bir ekolojik yaşam çiftliği. Ziyaretçilerine ekolojik mimari yaklaşımıyla tasarlanmış taş, ahşap ve kerpiç evlerde konaklama imkanı da sunan bu ekolojik yaşam alanında, yılın farklı zamanlarında yoga kampları, inzivalar; dans, meditasyon, farkındalık çalışmaları, ahşap oyma, topraktan çanak çömlek yapımı gibi atölyeler de düzenleniyor.

Daha detayalı bilgi edinmek için tıklayınız.

Yenice Vadi Doğal Yaşam Köyü – Ula, Muğla

Fotoğraf kaynağı: Neredekal.com

Ula’nın çam, badem, zeytin ve meyve ağaçlarıyla kaplı vadisinde konumlanan Yenice Vadi Doğal Yaşam Köyü’nde kuş sesleriyle uyanabilir, sincaplarla vakit geçirebilir, yaban hayatın içerisinde kendinizle baş başa kalabileceğiniz harika anlar yaratabilirsiniz. Geniş bir alana yayılmış olan Yenice Vadi Doğal Yaşam Köyü’nde tüm detaylar doğal malzemelerin el işçiliğiyle harmanlandığı bir konseptle, incelikle işlenmiş. Ağaç ve taş işçiliğiyle tasarlanmış, şömineden jakuziye her türlü konfor düşünülerek dekore edilmiş harika taş evlere ev sahipliği yapan bu muhteşem lokasyonda bahçeden taze toplanmış sebzelerle yapılmış doğal ve lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Ayrıca yüzülebilir göleti de olan Yenice Doğal Yaşam Köyü’nde ihtiyaç duyabileceğiniz her şeyi bulabilmeniz mümkün.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Öte İğneada Ekolojik Yaşam Çiftliği – Demirköy, Kırklareli

İstanbul’a yalnızca 2 saatlik bir mesafede bulunan İğneada’da, Longoz Ormanları’nın içinde saklı bir cennet olan bu harika çiftlik bir otel ya da kamp alanından ziyade doğal üretim yapan, ekolojiye katkı sağlayan tarım uygulamalarıyla öne çıkan bir çiftlik. İçerisinde konaklamaya uygun bir ev ve glamping çadırları bulunan Öte İğneada, özellikle hafta sonları mantar toplama atölyesi gibi farklı atölyeleri ve etkinlikleri de misafirlerine sunuyor. 

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Palivor Çiftliği – Demirköy ve Yeşilce, Kırklareli

Kırklareli’nin Demirköy ve Yeşilce köylerinde olmak üzere iki adet konaklamalı çiftliği bulunan Palivor, doğayla baş başa kalabileceğiniz muhteşem tesislerinin yanı sıra mevsimine göre özenle toplanmış sebzeleri, meyveleri ve şarküteri ürünleri ile hazırlanan yemekleriyle de dikkat çekiyor. Palivor Çiftliği’nde konaklamanız boyunca, Mereng yumurtası gibi organik yumurtalar; maydanozlu, ballı incirli, yaban mersinli, domatesli zeytinli taze inek kaşar peynirleri, doğal meyve cipsleri gibi birçok lezzeti deneyebilirsiniz. Çiftlikte yürüyüş yapabilir, binicilik okulunda özel ders alabilir, Palivor Catering Servisi talep edebilirsiniz. Ayrıca Palivor Çiftliği’ne kadar gitmişken Longoz Ormanları Milli Parkı’nın el değmemiş doğasında ister yalnız ister rehber eşliğinde doğa yürüyüşüne çıkabilir, bisiklete binebilir, Mert Gölü’nde Kano gezisi yapabilir, Demirköy Dökümhanesi’ni, Dupnisa Mağarası’nı, Longosphere Macera Parkını ziyaret edebilirsiniz.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Grandma’s Wonderland – Silivri, İstanbul

İstanbul’a sadece 40 dakikalık bir mesafede bulunan bu muhteşem çiftlik şehirli bir ailenin toprakla tekrar bağ kurmak için inşa ettiği, tam 40 bin metrekarelik bir alana yayılan bahçeden, göletten, üzüm bağlarından ve harika bir taş otelden oluşuyor. Şehirde hapsolmuş modern ruhları; bir nefese, topraklanmaya, tabiat ananın renklerine kavuşmaya, doğanın şefkatli kollarında ağırlamaya davet eden Grandma’s Wonderland 1995 yılında dikili bir ağacı bile olmayan bu geniş alana bir çiftlik evi yapılmasıyla kurulmuş. Ağaçların altında sakin bir gün geçirdikten sonra çiftliğin restoranı The Barn’ın, tamamen çiftlikte yetiştirilen ürünlerle hazırlanmış yemeklerine mutlaka bir şans vermenizi öneriyoruz.

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Vadi Alaçatı – Çeşme, İzmir

Bir tarafta sabah erkenden uyanıp lavanta bahçesine gidip kendi lavantalarını toplayanlar, diğer tarafta yürüyüş yapanlar koşanlar, az ileride tavukları besleyenler, tarladan domates biber toplayanlar… Çan sesini duyduktan sonra organik ürünlerinden oluşan kahvaltısıyla güne başlayabileceğiniz Vadi Alaçatı, Alaçatı sörf merkezine oldukça yakın, deniz ve koyların yanıbaşında, Delikli Koyun yamacındaki bir ekolojik tesis. Organik tarım ve çiftlik hayatıyla ilgili yeni deneyimler edinmek, sakin ve huzurlu bir tatil deneyimi yaşamak isteyenler için dikkat çekici kütük evlerinde konaklama seçeneği bulunan bu harika alanda tamamen güneş enerjisi kullanılıyor. 

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

Babakamp – Fethiye, Muğla

Fethiye’nin ikonik simgesi Babadağ’ın zirvesinde, tam 1300 metre rakımda konumlanmış Babakamp, 4 dönümlük bir arazinin üstünde, bugün Sekizgen olarak bilinen ortak kullanım alanıyla, sürdürülebilir enerji kaynakları ve doğal malzemelerle inşaa edilen bir yaşam alanı. Akdeniz’i kuş bakışı gören muhteşem manzarasında en güzel gün batımlarını izleyebileceğiniz, Babakamp’ta su doğal kaynaklardan depolara doldurulurken enerji de güneş panelleriyle üretiliyor. 

Endemik bitkiler ve görkemli ağaçlarla kaplı zengin bitki örtüsüne sahip ormanlık alan ve ovayı evcil hayvanlar, çiftlik hayvanları, keçiler ve ormanda yaşayan yabani hayvanlarla paylaşan Babakamp’ta doğal malzemelerden inşaa edilmiş ahşap ve taş evlerde konaklama imkanının yanı sıra Babaçadır’da, kendi çadırınız veya karavanınızda konaklayabilmeniz de mümkün. 

Daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

TaTuTa (WWOOF) Ekoloji Çiftlikleri

Buğday Derneği tarafından yürütülen “Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Gönüllü Bilgi, Tecrübe Takası” projesi olan TaTuTa; tarım, turizm ve takas kelimelerinin kısaltılmış hali ve gönüllü çalışan ya da ziyaretçi olarak katılabileceğiniz ekolojik çiftlik ziyaretlerini düzenliyor.

Geçimini ekolojik tarımdan sağlayan çiftçilere mali destek, gönüllü işgücü desteği ve danışmanlık desteği sağlayarak ekolojik tarımı teşvik etmek ve sürdürülebilirliğe katkı sağlamak isteyen bu projeyle hem ekolojik dengenin korunmasına ve sürdürülebilir uygulamaların yaygın hale gelmesine destek olabilir, hem de farklı ekolojik tarım uygulamalarını deneyimleyerek doğa hakkındaki bilgi ve becerilerinizi geliştirebilirsiniz.

 
 

TaTuTa oluşumuna bağlı 30 çiftlik hakkında detaylı bilgi almak için Sürdürülebilir hayatı desteklerken ekolojik yaşam imkanı sunan 30 çiftlik yazımıza mutlaka göz atmanızı öneriyoruz.

Proje hakkında daha detaylı bilgi edinmek için tıklayınız.

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale