İtalyanca “citta” yani “şehir” ve İngilizce “slow” yani “yavaş” kelimelerinden oluşan Cittaslow şehir hareketi ilk olarak 1999 yılında İtalya’da başladı. Cittaslow yani “Yavaş Şehir” teması, küreselleşmenin kentleri sıradanlaştırmasına karşı kurulmuş, uluslararası bir kent hareketi.
Günümüzde dünya çapında yerel özelliklerini korumayı amaçlayan 30 ülkede 233 şehir Cittaslow kriterlerini karşılıyor. Bu şehirlerin 50.000’den fazla nüfusa sahip olmaması, hava ve suyunun temiz olması, doğa dostu, el sanatlarına önem vermesi, bisiklet yollarına sahip olması gibi birçok kriteri sağlaması gerekiyor. Ülkemizde şuanda 11 Cittaslow şehri bulunuyor. Gelin birlikte Türkiye’de yükselen 5 yavaş şehri yakından tanıyalım.
Seferihisar, İzmir
Türkiye’de 2009 yılında Cittaslow unvanını kazanmış ilk belde Seferihisar oldu. Bu uluslararası ağa katılmayı yürekten destekleyen Seferihisar’ın Belediye Başkanı Tunç Soyer oldu. Birliğe katıldıktan sonra yerel üreticiyi ve tarımı destekleyerek Sığacık’ta ve çevre köylerde haftanın belirli günleri üretici pazarlarını hayata geçirdi. Bu pazarlardan en popüleri pazar günleri Sığacık Kale içinde kurulan Sığacık Pazarı oldu. Yine yavaş şehir felsefesiyle öne çıkan Seferihisar’ın mandalinası Türkiye’nin en iyi mandalinası oldu. Hatta mandalina bu belde ile öylesine bütünleşti ki her yıl kasım ayında mandalina şenliği düzenleniyor.
Göynük, Bolu
2017 yılında Cittaslow birliğine eklenen Osmanlı kasabası Göynük taze bir yavaş şehir. Sahip olduğu doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel mirasını koruyarak listeye dahil olmuştur. Göynük’te birçok cami, türbe, çeşme ve hamam var. Buraya özgü tokalı dokumaları ve kaşıkların nasıl yapıldığını görmek için tarihi çarşıya gidin ve Kaşıkçı İbrahim Usta’nın dükkanını ziyaret edin.
İstanbul’a ve Ankara’ya sadece iki saat uzaklıkta olması büyük avantaj sağlıyor. Bir hafta sonu günübirlik cittaslow şehri keşfetmek isteyenlere bir de bonus olarak yakınındaki bir diğer yavaş şehir Taraklı ilçesini öneriyorum. Bir günde iki yavaş şehir görmek isteyenler Göynük ve Taraklı’yı listesine eklesin.
Akyaka, Muğla
Marmaris ile Bodrum arasındaki Gökova körfezinde yer alan gizli cennet Akyaka, son yıllarda yaz tatili için çok popüler oldu. Ahşap dokulu Akyaka evlerinin hemen hemen her bahçesinde sarmaşık begonviller görebilirsiniz. Antik çağlardan beri yerleşim olduğu bilinen bu güzel sahil kasabası geçimini balıkçılık ile sağlıyor.
Bir doğa harikası olan Kadın Azmağı Gökova Körfezi’ne akıyor, akvaryum tadındaki azmağın kenarındaki balıkçılardan taze deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Akyaka doğal kaynaklarından rüzgarı kullanarak doğaya zarar vermeden turizm kapasitesini arttırıyor. Yolunuz Bodrum ya da Marmaris’e düşerse listenize Akyaka’yı da ekleyin.
Halfeti, Şanlıurfa
Tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış Halfeti, Türkiye’nin bir diğer yavaş şehri. 2000 yılında yapılan Bilecik Barajı sonucunda ilçenin yarısından fazlası sular altında kalmış. Bu olaydan sonra doğunun saklı cenneti olarak anılan Halfeti turistleri kendine çekmiş.
Sular altında kalan bu şehri keşfetmek için Fırat Nehri’nde tekne turuna katılın. Camileri ve manastırlarını ziyaret edin. Mağaralarında kurulmuş çay bahçelerinde yolculuğunuza mola verin. Akşam yemeği için yüzer bir restoranda yöresel tatları denemek için Halfeti sizi çağırıyor.
Gökçeada, Çanakkale
Türkiye’nin en batı noktasında yer alan ve en büyük adası olan Gökçeada desteklediği organik tarım hareketi ve tarım turizmi ile 2011 yılında Cittaslow unvanına sahip oldu. Nostaljik evleri, doğal yaşamı, sörf merkezleri ve organik ürünleri ile son yıllarda önemli bir turizm merkezi haline geldi.
Özellikle İstanbul, Bursa ve İzmir gibi büyük şehirlere yakın olması büyük avantaj sağlıyor. Adada yer alan tarihi Rum köylerini ve ilginç bir doğal oluşum olan Peynir Kayalıkları’nı ziyaret edin. Gökçeada’ya gelip buraya özgü zeytinyağlarından ve şaraplardan tatmadan dönmeyin.
İlginizi çekebilir: En güzel şehir fotoğraflarını çekmek için 6 ipucu