X

Türkiye’de kesinlikle görülmesi gereken tarihi yerler

İlk bakışta karşınızda klasik bir liste var gibi düşünebilirsiniz. Hiç görmemiş olsanız bile Nemrut Dağı’ndaki devasa heykellerden Kapadokya’daki peri bacalarına kadar görsel olarak hepinizin hafızasına kazınmış Türkiye’de birçok tarihi mekan bulunuyor. Binlerce yıl boyunca birçok kültüre ev sahipliği yapan Türkiye’deki bu ilginç yapı ve oluşumları keşfetmek için harekete geçmenin tam zamanı. Çünkü “Elbet bir gün gidip görürüm” dediğiniz yerlerin bazıları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yurt dışı rotalarınız ve keşiflerinizden önce ülkemizdeki zenginlikleri, onları kaybetmeden, görmenizi öneririz.

Sümela Manastırı

Karadeniz turları ve oradaki tarihi mekanlara özel geziler düzenlenmekle beraber Karadeniz’in keyfinin kendi arabanıza atlayıp gezmekle daha güzel ve anlamlı olacağını söylemekte fayda var. Yeşilin bugüne kadar görmediğiniz tonlarını bir otobüsün içinde hızla geçmek yerine, istediğiniz noktada mola verip bir cennette olduğunuzu farkına varmanız ise her şeyden değerli. Yolunuz Trabzon’a düştüğünde üşenmeyip mutlaka uğramanız gereken yer ise Sümela Manastırı. Vadiden 300 metre yukarıda sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan bu yapı, hem görkemi hem de manzarasıyla sizi etkisi altına alacak.

Meryem Ana olarak da bilinen Manastır’ın temelleri Bizans döneminde atılmış. Yüzyıllar içerisinde değişen kültürlerle birlikte mimari yapısı da değişime uğrayan Manastır’ın içinde ana kaya kilisesi, kütüphane, kutsal ayazma, birkaç şapel ve zamanında keşişlerle öğrencilerin konakladığı birçok oda bulunuyor. Yapı aynı zamanda farklı dönemlerde yapılan freskleriyle de dikkat çekiyor. Genelde İncil’deki sahnelerin tasviri ve Hz. İsa ile Meryem Ana’nın hayatını konu edinen freskler birer sanat yapıtı niteliğinde. Küçük bir uyarı; oksijen seviyesinin yüksekliğinden dolayı biraz başınız dönebilir ve uyku hali olabilir. Bu genelde her ziyaretçinin başına geliyor, endişelenmenize gerek yok.

Hasankeyf

Kültürel zenginliğiyle dikkat çeken Mezopotamya bölgesinin kuzeyinde yer alan Hasankeyf, tamamen sular altında kalmadan mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Geçmişi yaklaşık 10 bin yıl öncesine dayanan Hasankeyf, 13’üncü yüzyılda Eyyubiler’in eline geçiyor. Günümüze kadar kalabilmiş olan birçok eserde de onların imzası var.

Sultan Süleyman döneminde en parlak zamanını yaşayan Hasankeyf’te el işçiliğiyle dikkat çeken El Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii, İmam Abdullah Zaviyesi, Zeynel Bey Kümbeti ve Bizanslılar tarafından inşa edilen Hasankeyf Kalesi’ni ziyaret etmenizi öneririz. Tüm kültürel hazinesini, sular altında kalarak kaybetmek üzere olan Hasankeyf’in her bir köşesinde farklı medeniyetlerden birçok tarihi kalıntıya rastlayacaksınız.

Kapadokya

Güzel atlar ülkesi anlamına gelen ve diğer tarihi mekanlara göre daha popüler olan Kapadokya, Peribacaları ve gün doğumunda enfes görüntüler yakalayabileceğiniz balon turlarıyla hem yerli hem de yabancı turistlerin odak noktalarından biri. Küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan Peribacaları ise tarih boyunca ev, kilise ve manastır olarak kullanıldı. Binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini taşıyan Kapadokya, zamanında İpek Yolu’nun önemli kavşaklarından biriydi.

Bu arada her yıl çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Birçok konserin ve etkinliğin yer aldığı Cappadox burada düzenlenen festivallerden sadece biri. Gün doğumunu özel bir konserle izlemek, balon turuna katılmak ya da bisikletle etrafı keşfetmek isterseniz, 16-18 Mayıs tarihleri arasında bu festivali kaçırmayın deriz.

Efes Antik Kenti

Tamamı mermerden yapılmış olan Efes Antik Kenti’nin kuruluşu yaklaşık 8000 yıl öncesine dayanıyor. Zamanında önemli bir liman kenti olmasından öte bilim, kültür ve sanat alanlarında da döneminin önde gelen yerleşimlerinden biriydi. Efes, köklü tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiği için kalıntılar yaklaşık 8 kilometrelik büyükçe bir alana yayılmış durumda. Her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği bu bölgeye henüz gitmediyseniz, havalar çok ısınmadan kendinizi Helenistik dönemde hissetmek için mutlaka Efes’i keşif rotanıza ekleyin.

Burada bulunan en önemli yapılardan biri ise, dünyanında yedi harikasından biri kabul edilen Artemis Tapınağı. Sadece mermerden inşa edilmiş ilk tapınak olma özelliğine sahip olan Artemis Tapınağı’nı bronz heykeller süslüyor. Tapınaktan günümüze maalesef sadece birkaç mermer blok kalmış. Bunun yanı sıra Roma döneminin en güzel yapılarından biri olan Celsius Kütüphanesi’ni, Meryem Ana Evi’ni ve Yedi Uyurlar Mağarası’nı da ziyaret etmenizi öneririz.

Nemrut Dağı Milli Parkı

Kommagene Krallığı’nın antik kentine ve kalıntılarına ev sahipliği yapan Nemrut Dağı Milli Parkı, yedi metre boyundaki devasa heykelleriyle dikkat çekiyor. Kendi aracınızla Adıyaman il merkezinden Kahta’ya bağlanan karayolu üzerinden buraya ulaşabilirsiniz. Milli Park içerisinde bulunan bu alanda Kommagene Kralı Antiochos’a ait 2150 metre yüksekliğindeki tümülüsün yanı sıra dev heykeller, kutsal alanlar, Yenikale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü’nü de keşif rotanıza ekleyin.

Pamukkale

Hem doğası hem de şifa dağıtmasıyla meşhur bir yer olan Pamukkale, eski Hierapolis kentinin bulunduğu alanda yer alıyor. Unesco tarafından Dünya Miras Listesi’nde bulunan bembeyaz travertenleriyle ünlü Pamukkale’nin termal sularının şifa dağıtıyor olması ise en çok romatizma, kalp rahatsızlıkları, göz ve deri hastalıklarından şikayetçi olanlar tarafından akına uğramasını sağlıyor. Hem yaz öncesi cildinize bu doğal suyla bakım yapabilir hem de doğada az rastlanır olan bu oluşumu daha yakından görebilirsiniz. Pamukkale’ye kadar gitmişken, beş kilometre uzaklıktaki Karahayıt Köyü’nü de ziyaret etmeyi unutmayın.

Kaunos Kral Mezarlığı

Dalyan birçok bakımdan hem yerli hem de yabancı turistlerin favori tatil rotaları arasında. İztuzu Plajı, Caretta Caretta’ları ve çamur banyolarının yanı sıra Kaunos’taki kayalıklara oyulmuş kral mezarlarıyla sizi tarihi bir yolculuğa çıkarmak için bekliyor. Antik Çağ’da bir liman kenti olan Kaunos günümüzde kıyıdan hayli içeride kalmış durumda. Etrafı surlarla çevrili Kaunos antik kenti krallar ve statüsü yüksek kişiler için kayalara oyulmuş mezarlarıyla dikkat çekiyor. Buraya ulaşmanın en kolay yolu ise Dalyan’a vardıktan sonra deniz motorlarıyla geçişi sağlamak. Ardından yaklaşık bir kilometre kadar hafif bir tırmanış yapmanız gerekiyor. Ancak bu kadar zahmete değeceğine emin olabilirsiniz. Bu arada akşamları özel olarak yapılan ışıklandırmayla aydınlatılan dağa oyulmuş Kral Mezarları, daha da ihtişamlı ve gizemli bir havaya bürünüyor.

Şeytan Sofrası

Ayvalık’a gittiğiniz zaman enfes bir gün batımına şahit olmak için, mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri Şeytan Sofrası. Kayalık tepelerin üstünde konuşlanan bu yer, hem romantik dakikalar yaşamak isteyen çiftlerin hem de dileklerinin gerçekleşmesi için gelenlerin akınına uğruyor. Üzerinde şeytanın ayak izinin bulunduğuna inanılan ve madeni para atarak dileklerin dilendiği o özel noktanın yanı sıra Midilli ve Ayvalık manzarasına kuşbakışı bakabileceğiniz Şeytan Sofrası, sönmüş bir volkandan arda kalan lav birikintileriyle oluşmuş bir yer. İsmini de yuvarlak sofra biçimini andırmasından alıyor.

Noel Baba Kilisesi

Bizans döneminin en önemli anıtları arasında yer alan Noel Baba Kilise’si Aziz Nicholas’ın ölümünün ardından inşa edilmiş. Halk arasında Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholas’ın bedeninin ilk başta burada saklandığına ardından da İtalyan denizciler tarafından kemiklerinin taşındığına inanılıyor. Kaş ve Finike arasında yer alan Demre’de bulunan Kilise, zor durumda olan çocuklara yardım eden ve her Noel’de hediyeler getirdiğine inanılan Noel Baba’yı anmak isteyenlerin ziyaret noktalarından biri olarak sayılır.

Afrodisias

İsmini Tanrıça Afrodit’ten alan Afrodisias, Geyre’de yer alıyor. Afrodit adına yapılan törenlerle ve heykelcilik konusunda uzmanlaşmasıyla zamanında ün salan eski çağ kenti, fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in fotoğraf çekmek için gezerken bu bölgede kaybolması üstüne tesadüfen bulunmuş. Çektiği fotoğrafları yurtdışına göndermesiyle birlikte yabancı ve Türk arkeologların kollarını sıvayarak başladığı kazılar günümüzde halen devam ediyor. Kazılar sonucunda ortaya çıkan kalıntılar ise, bugün Afrodisias Müzesi’nde sergileniyor.

Türkiye’de kesinlikle görmeniz ve keşfetmeniz gereken yerleri derlediğimiz bu yazı, Fiat 500 ailesinin katkılarıyla hazırlanmıştır. 

Zeynep Sipahi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale