X

Türk şirketlerinde, çalışanların insiyatif alma süreci ve yönetici baskısı

Bütün şirket sahiplerinin ve tepedeki yöneticilerin çalışanlardan beklediği şey “inisiyatif kullanma”. Maalesef bu, Türk usulü yönetilen şirketlerde düşünüldüğü kadar kolay değil.

İş Hayatında İnisiyatif Kullanmak

İnisiyatif, karşımıza çıkacak problemleri ya da fırsatları öngörmek ve uygun önlemler almak yada değerlendirmektir. Aynı zamanda oluşabilecek herhangi bir krizde kişinin kendi yetkisinin dışına çıkarak şirket lehine almaya çalıştığı bir karardır. Ki bu karar doğru da olabilir yanlış da… Doğru olursa iyi bir kriz yönetilmiş olur ve inisiyatif kullanmanın değeri ortaya çıkar. Yanlış olursa, iyi bir tecrübe olur. Bir sonraki inisiyatif kullanımı için ideal bir örnek olur. Liderler yetkinliklerini ancak bu ve benzer tecrübelerle kazanırlar.

Bizde inisiyatif verilir ancak oluşacak en küçük riskte bile çalışanın aldığı karar masaya yatırılır. Diyelim ki kullanılan inisiyatif doğru olmadı. Ameliyat başlar:

-Neden yöneticine sormadın?

-Efendim senin inisiyatifinde dediniz.

-İyi de sen burada ki hatayı göremiyor musun?

-Hayır efendim görsem yapar mıyım?

-Hiç mi beni izlemedin, ben sana böyle mi anlattım?

-…

-Anlamadıysan, fark edemeyeceksen, biz burada neden varız?

-…

-Şimdi aldığın yanlış kararın, bize ne kadara mal olacağını biliyor musun?

-…

-Yapamayacaksan yapamayacağım de!

-…

Aradan zaman geçer, insanların hata yapabileceği kabul edilir. İşin aslında, hesap sormak değil yol göstermek olduğu düşünülür. Yönetici; ben yine de sana güveniyorum inisiyatif sende demeye devam eder, ancak şüpheli güvensiz gözler hiç çalışanın üstünden gitmez. Sizce çalışan ne yapar? Bir daha sormadan asla iş yapmaz.

Ve sonuç: Çalışanın inisiyatif alma kapasitesi yok!

Ülkemde çalışmak ne kadar zor…

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

Saygı Günenç: Bir işletmenin en önemli kaynağı "insan" dır. Uzun yıllar yöneticilik yaptıktan sonra , insanların mutluluklarını, hüzünlerini, heyecanlarını, başarılarını paylaşabilmenin güzelliğiyle, vizyonumu bu kaynağa daha yakın bir meslekte oluşturdum. "Bu dünyadan aldığının karşılığını yerine koymak her insanın zorunluluğudur." der Albert Einstein. Bu felsefeyle hareket ediyor, yazılarımla bir nebze insanların ruhlarına dokunmaya çalışıyorum. Mesleğimi seviyorum, çünkü insanları seviyorum. Tarihi yerleri gezmeyi, büyüleyici doğayı izlemeyi, denizi çok seviyorum. Binicilik, kayak, su sporlarını yapmaktan mutlu oluyorum. Okumaktan keyif alıyor, bu farklı kapıları açan dünyada uzun süre vakit geçiriyorum. Gözümün nuru blogumda emek harcamanın keyfini çıkarıyor ve paylaşmanın ayrıcalığını yaşıyorum.
İlgili Makale