X

‘Türk işi minimalizm’: Hale Acun Aydın ile yeni kitabı Sadeleşerek Özgürleş üzerine keyifli bir röportaj

Minimalizm sizin için ne ifade ediyor? Hayatınızı sadeleştirmek ve size hizmet etmeyen kalabalıklardan kurtulmak istiyor ama bunu nasıl yapacağınızı bilemiyor musunuz? Gelin sizi ‘Türk işi minimalizm’ ile tanıştıralım! Instagram’da @turkisiminimalizm hesabı ile tanıdığımız Hale Acun Aydın, bizi minimalizmi yaşamlarımıza uyarlamaya davet ediyor! Yeni kitabı Sadeleşerek Özgürleş ile okuyucularına ilham olan Hale Hanım, eşyalara daha az, kendimize daha fazla alan açmamıza yardımcı olacak ipuçlarıyla bizleri buluşturuyor. Lafı fazla uzatmadan sizi gerçekleştirdiğimiz keyifli röportaj ile baş başa bırakalım.

Keyifli okumalar…

Merhaba, biz sizi çok yakından tanıyor olsak da henüz ‘Türk İşi Minimalizm’ ile karşılaşmamış okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtmak ister misiniz?

Merhaba, ben Hale Acun Aydın, farklı mecralardan ulaşılabilen Türk işi minimalizm hesabının sahibiyim. İstanbul’da doğdum ve burada okudum, çalıştım. 2 oğlum, #kahvemtermosta isimli bir sosyal hareketim ve bir de Sadeleşerek Özgürleş isimli kitabım var. Okumayı, yazmayı ve dans etmeyi çok seviyorum. Türk işi minimalizm’le ise amacım takip edenlere daha sade ve sürdürülebilir bir yaşamın mümkün olduğunu göstermek ve bunun aslında gayet keyifli olduğunu göstermek. Uzun yıllar özel sektörde pazarlama alanında çalıştıktan sonra tüm odağımı Türk işi minimalizme verdim ve şimdi hem içerik üretiyorum hem de bireylere ve şirketlere eğitimler düzenliyorum.

Minimalizmle ilk karşılaşmanız nasıl oldu?

Bir blog yazısı ile. Denk geldiğim yazıdaki kişi evdeki eşyaları azalttığından ve bunun keyfinden bahsediyordu, işte o anda gerçekten taşların yerine oturduğunu hissettim. Kafamdaki birçok sorunun cevabı karşımdaydı.

Ne zaman minimalist olmaya karar verdiniz ve ne zaman ‘evet artık ben de bir minimalistim’ dediniz?

Minimalizmle karşılaşır karşılaşmaz etkilendim ve hemen uygulamaya geçtim. Odamdaki ıvır zıvırlar, dolabımdaki fazla fazla kıyafetlerle çıktım yola. Hemen ardından da Türk işi minimalizm sayfasını kurdum. Sonrası da hep böyle devam etti. Etiketleri çok sevmediğim için minimalistim diye pek anlatmıyorum galiba ama işin içine girdikten 1 yıl sonrasında hayatımı gerçek anlamda değiştirmiştim.

Sizce minimalizm en kısa tanımıyla ne demek ve ‘Türk İşi Minimalizm’in geleneksel minimalizmden nasıl bir farkı var, neden bu ayrımı vurgulamak istediniz?

Ben minimalizmi kendine yeten az ve öz eşyayla huzur içinde yaşamak olarak tanımlıyoruz. Eşya bazında baktığımızda aslında minimalizmin ana sloganı gibi olan less is more yani az çoktur’dan biraz daha geniş anlatan bir tanım bence bu. Neden az ve öz de sayı değil, çünkü hazır bir listeye inanmıyorum. Hepimiz biriciğiz, ihtiyaçlarımız farklı. E tabii bu yüzden bana lazım olan başkasına gerekmeyebilir. Peki neden huzur içinde derseniz minimalizmin de sürdürülebilir olması önemli. Bu yüzden bizi konfor alanımızdan çıkaracak ancak zora da sokmayacak bir denge bulmak önemli.

Bu noktada ilerlerken baktım ki gerçekten Türkçe kaynak bulamıyorum. Okuduğum örnekler Amerika’da müstakil evlerinde, garajlarında, çatılarında eşyaları olan, aile ilişkileri ya da paraya bakış açıları farklı insanlardan; o zaman ana felsefe aynı kalsa da uygulamayı anlatırken biraz daha kültürel motiflere ihtiyaç olduğunu hissettim. Bu yüzden de hesabımın adını Türk işi minimalizm olarak belirledim.

Minimalizmi benimsemek sizde ve hayatınızda neleri değiştirdi?

Hayatımı oldukça kolaylaştırdı ve kredi kartımı rahatlattı. En başta bunu söylemem gerek. Ben çok seçenek karşısında yorulan ve seçim yapamayan biriyim. Dolabımda ne giyeceğimin belli olması, misafir gelsin gelmesin sofraya ne koyacağımı bilmek, evde (ve bilgisayarımda) aradığımı kolayca bulmak ve hayatımı sadeleştirdiğim için kendime daha çok vakit ayırabilmek, önceliklerimi belirlemek… Bunların hepsi bana çok yardımcı oldu. Bir de üstüne ben ne yazık ki alışveriş konusunda (dönemsel de olsa) kötü bir haldeydim. Harcamalarıma bakmama ve doğru bir analiz yapmama da çok yardımcı oldu. Ama genel olarak faydalarına bakacak olursak minimalizmi seçmek hepimize alan, zaman ve para sağlıyor. Üstelik hayatımızda başka bir şey değişmeden. Bu da bizi çok özgürleştiren bir şey.

Uzun yıllardır “Türk İşi Minimalizm” adıyla çeşitli mecralarda yayınlar yapıyorsunuz… Bize biraz sayfanızdan, bu yolculukta yaptıklarınızdan ve verdiğiniz eğitimlerden kısaca bahseder misiniz?

Sayfamda alışılagelmiş, ezbere bir yaşam dışında elimizdeki seçenekleri anlatıyorum. Benimkisi eşyaya değil de deneyime yatırım yapan ve bu sırada dünyaya karşı sorumluluğunu unutmayan bir yaşam sürme ve bunu anlatma tutkusu. Pazarlama kökenli olduğumdan mıdır bilmiyorum yeni mecralar keşfetmeyi, farklı içerik türlerini çok seviyorum. İçerik üretmenin yanı sıra bir de özel kapalı gruplara 1-3 hafta arası süren farklı takipli eğitimler veriyorum. Bunlar da sade ve sürdürülebilir yaşam odaklı oluyor. Bir de tabii şirketle ortak çalışmalarımız oluyor, online ya da yüz yüze seminerler, paneller ve etkinliklerle çalışanlarına, bazen de müşterilerine 15 farklı başlık altında minimalizm ve sürdürülebilirlik anlatıyorum.

Bir de çok taze kitabınızın çıktığını biliyoruz… “Sadeleşerek Özgürleş”! Okuyucuya ne anlatıyor/ne vadediyor?

Kitabım gerçekten bir bebek gibi, bu ara üzerine titriyorum, her gün gelen bir mesajla ya da fotoğrafla iyi ki yazmışım diye mutlu oluyorum. Sosyal medyayı ne kadar sevsem de elimizde sistematik bir kaynak olmasına çok değer veriyorum. Amacım bu konuları hiç bilmeyen birinin bile kitabı açarak hayatını sadeleştirmesi, fazlalıklardan arındırması ve bir yandan da hayatını daha sürdürülebilir şekilde yaşaması için yol gösterici bir kaynak bulması.

Kitabınızı yazarken kendi yolculuğunuzdan ilham alarak mı beslendiniz yoksa yakın çevrenizde veya takip ettiğiniz mecralarda size daha büyük ilham kaynağı olan isimler, hikayeler var mıydı?

Tam bir karma diyebiliriz. Temelinde benim hikayem ve yaşadıklarımdan çıkardığım dersler var ancak bu yolculukta geçen 10 yılı aşkın zamanda beraber çalıştığım insanların yaşadığı zorluklar, hayatlarına iyi gelen ipuçları da kitabı çok şekillendirdi. Bir de farklı alanlarda bana ilham veren hem Türkiye’den hem de dünyadan kişiler, kurumlar ve sosyal hareketler de var.

Kitabınızın gerçekten sadeleşmeye karar vermiş birine ilham olabileceğine inanıyor musunuz veya çevrenizden bu konuda gelen ilk tepkiler ne oldu?

Beni en mutlu eden şeylerden biri kitabın harekete geçirici olarak anlatılması. Gelen mesajlarda kitabı okurken kitabı kenara koyup harekete geçenlerin hikayelerini okumak beni inanılmaz mutlu ediyor. Bu yüzden mutlulukla bu konuda ilham vereceğini söyleyebilirim.

Kitabınızın kapağında “Minimalizmden Sürdürülebilir Yaşama” da yer alıyor. Bu ilişkiyi nasıl kurdunuz veya bu ilişkiyi daha ön plana çıkarmak için hem kişisel hayatınızda hem de kitabınızda ne gibi vurgular mevcut?

Minimalizm eşyamızı azaltarak hayatı kolaylaştırmak ya da hayata farklı bir bakış açısıyla bakmak için gerçekten harika ancak eşyalarımı elemeye başladığımda fark ettim ki eşyaları almanın bir de para dışında bir bedeli var. Her eşyanın bir hikayesinin olması bana eşya elerken eşyamın sorumluluğunu almayı ve bunları doğru kişilere ulaştırmam gerektiğini gösterdi. Önce bilinçli tüketim konusunda bilinçlendim. Sonrasında ise Lauren Singer’ın bir TedxTeen konuşmasına denk gelince çöp kavramını da daha yakında incelemeye ve uygulamaya başladım. Benim gözümde minimalizm ve sürdürülebilir yaşam çok el ele gidiyor. Minimalizmi seçince gereksiz alışverişten uzaklaşıyorsun, kaliteli ürünü aramaya başlıyorsun bu da sürdürülebilir yaşamın çok önemli bir parçası. Kitapta da eşya elerken bir yandan ileride alacaklarımızı nasıl daha sürdürülebilir yollardan elde ederiz, elimizdekilerle daha sürdürülebilir bir yaşam sürmenin yolları neler bunları detaylıca anlatıyorum.

Kitabın devamı gelir mi ?

Çok istiyorum. Ne olarak gelir hiç bilmiyorum ama hayalimde ve niyetimde devam etmek var.

Son olarak eklemek istediğiniz, okuyucularımıza iletmek istediğiniz notlarınız var mı?

Yaza girerken hem kişisel hafifliğimizi önceliklendiriyoruz, onları bunun yanında eşyalarını gözden geçirmeye ve seçimlerini değiştirerek birer dünya vatandaşı olarak alışkanlıklarını da sürdürülebilir hale getirmeye davet ediyorum. Başlangıç olarak beni takibe alabilir ve kitabımı edinebilirler 🙂

Hale Hanım’a bu keyifli röportaj için çok teşekkür ediyor, kitabının devamını heyecanla bekliyoruz!

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale